Green&Black olayı ne ilk ne de son olacak!

Görünen o ki ahlak, etik, fazilet gibi kavramlarla toplumsal olarak sıkıntılarımız olduğu gibi sektörel anlamda da dertlerimiz söz konusu.

 

Kuvvetle muhtemel Green&Black firmasında yaşananları ve olayın hukuki boyuta taşındığını duymayan kalmamıştır. Önce şu mevzuyu kısaca bir geçelim arından da asıl yazmak istediklerime gelmek istiyorum:

Green&Black Denizcilik, şirket bilgilerinin bazı çalışanları tarafından üçüncü şahıslara sızdırıldığından şüpheleniyor ve çalışanları hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuyor. Önce şirkette mevzu bahis kişilerin bilgisayar ve telefonlarını teslim etmeleri isteniyor. Bunlar; A.F, B.Ö, D.S., M.B.B., B.C.Ç., H.Y, A.S. Bu kişilerden bazıları teslim ediyor, bazıları etmiyor, bazıları da birtakım dosyaları silerek teslim ediyor. Teslim etmeyen A.F, B.Ö, D.S ve M.B.B’nin ev adreslerine de İstanbul Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğün’nce eş zamanlı operasyon düzenleniyor ve dijital materyallere el konuluyor. Olay netice itibarıyla şu an yargıya intikal etmiş durumda.

 

Peki ama ne oluyor da Green&Black Yöneticileri köstebek avına çıkıyor?

 

En büyük gösterge Green&Black’in son zamanlarda girdiği ihalelerin hiçbirinde başarılı olamaması geliyor. Şimdi böyle bir durum normal şartlar altında da yaşanmış olamaz mı sorusu insanın aklına geliyor tabii ancak “hayatın olağan akışı” denilen bir olgu var.

Negatif veya pozitif sonuçlanan tüm ihaleler üç aşağı beş yukarı belirli bir süreç, diyalog, prosedür neticesinde gerçekleşir. Şayet bu akışta bir farklılık/farklılıklar yaşanmışsa şüphesiz bu yöneticilerin dikkatini çekecektir. Sanırım burada da böylesi bir durum söz konusu ki şirket yöneticileri içeride bir veya birkaç köstebek olduğundan şüpheleniyor.

 

Diğer taraftan Green&Black dediğimiz firma dün kurulup bugün iş yapmaya başlamış bir firma değil ki! Sektörde 15 yılı aşkın tecrübeye sahip, Amerika’dan Avrupa’ya, Çin’e, Hindistan’a kadar uzanan dünyanın önde gelen “Trading House”larına hizmet veren ve lojistik çözümler üreten bir şirket. Şüphesiz er ya da geç “Hayırdır, ne oluyor” diyeceklerdi elbette!

 

Peki bu bilgi/bilgiler kime sızdırılıyor?

 

Burada da eski bir şirket çalışanının olaya dahil olduğu hatta tüm operasyonun eski üstdüzey çalışan tarafından koordine edildiğinden şüpheleniliyor. Olamaz mı? Neden olmasın sektörde benzer örnekleri mevcut: Bakınız İFETA.

 

Olayı daha da ayrıntılı yazmak isterim lakin hem olayın adli makamlara sevk edilmiş olması hem de Green&Black Denizcilik’in bu konudaki hassas yaklaşımını göz önünde bulundurmak gerektiğine inanıyorum. Şirket yetkilileri oldukça profesyonel davranıp hakkında soruşturma açılan çalışanlarının masumiyet karinelerini göz önünde bulundurmayı öncelik listelerine almış durumdalar. Bu konuda sonuna kadar da haklılar netice itibarıyla kişilerin hem özel hem de iş yaşamlarının gidişatını etkileyecek ciddi bir durum söz konusu.

 

Müşteri bilgileri, gizlilik ve mevcut işlerin ifşası hususu

 

Green&Black Denizcilik’in yaşadığı bu olumsuz olay kadar hatta belki de daha fazla önem verdiği bir husus varsa o da müşteri gizliliği konusu… Şirket yöneticileri üstüne basa basa hiçbir müşterisinin bilgilerinin ifşa olmadığını ve mevcut operasyonlarının da yaşanan bu tatsız olaydan etkilenmediğini/etkilenmeyeceğini açıklıyor. Geçmiş olsun diyor ve şimdilik bu mevzuyu burada bırakıyorum.

 

Ancak bir iki kelamım daha var

 

Şimdi en başa geri dönüyorum ve ahlak, etik, fazilet gibi kavramlara geliyorum. Ne İFETA ne de Green&Black olayı bu sektörde veya ülkemizde, ilk ya da son olay olmayacak. Bence bizim kurumsal yapıya bürünmemizin de ömrü kısa şirketlere sahip olmamızın da dünyada adı duyulmuş markalar yaratamamamızın da en büyük engellerinden biridir ahlak, etik, fazilet gibi kavramlara sahip çalışanların ve patronların az olması. Profesyonel kavramının TDK’daki açılımı: Bir işi kazanç sağlamak amacıyla yapan kimse, amatörün zıttı. Peki bunun zamansal ölçümü ne: 5 yıl mı, 10 mu ya da 20 mi? Açıkçası ben bilmiyorum ancak bildiğim bir şey var o da şu ki yanında ahlak, etik ve fazilet yoksa bunların hiçbir değeri yok!

 

Bir gerçek var ki o da bizler sektör olarak bu mevzuya sandığımızdan çok daha fazla önem vermeliyiz. Belki STK’larımız aracılığıyla, belki şirket eğitimlerimiz vasıtasıyla, abartmıyorum belki de üniversitelerde ders olarak öğretmeliyiz.

7DENİZ ÖZEL / İBRAHİM KOCAMIŞ