Sıfır emisyon maliyeti 275 trilyon dolar

Avrupa'da 18. ve 19. yüzyıllarda yeni buluşların üretime olan etkisi ve buhar gücüyle çalışan makinelerin den endüstriyel üretime geçiş ile başlayan sanayileşme den günümüzde var olan Endüstri 4.0’a (4’üncü Endüstri Devrimi) kadar süre içerisinde yapılan tüm faaliyetlerin sonucunda yaşadığımız Dünyaya verdiğimiz olumsuzlukların bizlere dönüş yaptığını artık anlayabiliyoruz.

 

2022 yılında hazırlanan McKinsey & Co.'nun The Net-Zero Transition raporuna göre dünyada iklim değişikliklerine neden olan etkenleri başlıklar halinde sıralanmış. Bu raporda ilk göze çarpan Karbon dioksiti üreten en önemli faktörler enerji ve endüstri sektörleri yüzde 60’lık kısmı oluşturuyor.

Paris iklim anlaşmasında da belirtilen dünyanın ortalama ısısı en fazla 2 °C olmalıdır şartının yerine getirebilmek için 2050 yılı hedef alınmıştır. Atılacak tüm adımlar yerinde olduğunda ancak ve ancak 2050 yılında Sıfır Emisyonu yakalamış olacağız. Bugünden başladığımız taktirde önümüzde uzun yılların ve maliyetlerin olduğunu gösteriyor.

 

Küresel denizcilik şirketleri, CO2 emisyonlarını azaltmak için zorlukla mücadele ediyor

 

McKinsey & Co tarafından hazırlanan bu raporda taşımacılık sektörünün oluşturduğu karbon emisyonlarına yer verilmiş. Raporda Karayolu, havacılık, demiryolu, denizcilik ve diğer ulaşım biçimlerinden oluşan hareketlilik: CO₂ emisyonlarının yüzde 19'u ve N₂O emisyonlarının yüzde 2'sini oluşturduğu belirtilmiştir.

Bu tabloda deniz taşımacılığına payına düşen yüzde 11 karbon salınımın ile yaklaşık 6 Trilyon dolardır. Bu hesaptan yola çıkarak deniz taşımacılığında sıfır karbon salınımının sağlanması gelecek on yıllar boyunca yaşanacak önemli ve çok pahalı sermaye ile gerçekleşebilecektir. Yani bir geminin yakıt kaynağını değiştirmeniz 10 yıl, 15 yıl değil 25-30 yıl sürecek bir aşamadır. Halı hazırda bulunan gemilerin ve inşa halinde olan gemilerin ekonomik ömürlerin sona ermesi de 30 yıl süreceği de göz ardı edilmemelidir.

Ayrıca Karbon emisyonunun en doğru olduğu yakıtında değişimden önce belirlenmesi önemlidir. Gemilerin yakıt türlerinin sürekli değişime uğraması deniz ticaretini olumsuz etkileyeceği gibi maliyetlerin tüketiciye yansıtılması da muhtemeldir.

Küresel Terminal Operatörlerin (KTO) yeni nesil gemilerinde fosil yakıt yerine LNG ile çalışan ve düşük karbon salınımı yapan gemilere sahip olmaları çevreye olan duyarlılığını göstermektedir. Bunun yanı sıra deniz kirlilikleri ile mücadele ve plastik kullanımının azalması gibi çalışmalar da çevre kirliliğinin önüne geçme isteklerini gösteriyor. Ancak bu görev bir işletmenin yapabileceği veya maliyetini kaldırabileceği bir atılım değildir ve sektör içerisinde paylaşılması gerekmektedir.

 

Yedik, İçtik, Güldük, Eğlendik. Hesap; 275 Trilyon Dolar

Dünya üzerinde hiç bir kaynak sonsuz değildir. Bunun farkına vardığımız bu zamanlarda bir şeylerin artık değişmesi gerektiği, yaşam döngüsünün tehlikeye girdiği ve harekete geçilmemesi durumunda çok geç olacağı uluslar, kuruluşlar ve insanlar tarafından anlaşılmıştır. Nüfus artışının devam ettiği, ihtiyaçların bitmediği gibi çeşitlendiği, üretimin devamlılığını sağlanması ve enerji ihtiyaçlarının gerçekliği içerisinde yapılacak küresel iklimleri etkileyecek tüm faaliyetleri kötülemektense alternatif uygulamaların hayata geçmesi isabetli olacaktır.

Denizcilik sektörü olarak da çevre bilincine oluşması iyi gelişmelerin başlangıcını gösteriyor. Bu konunun maliyetlerinin fazla olmasına bakılmaksızın sürdürülmesi de dünyamız , yaşayan insanlar ve gelecek nesil için  faydalıdır.

Burada insanın aklına bir soru takılıyor. Acaba Sıfır Emisyon başlığı altında 275 Trilyon dolarlık yeni bir sektör ortaya çıkar mı? Öyle ya Dünyanın ödeme parasal ödeme alacak bir IBAN numarası veya bir cüzdanı yok. Ülkelerin, kurum ve kuruluşların parasal olarak değer biçtiği bu etkinliği karşılayacak bir mekanizmanın bir sektörün varlığı olması lazım.

 

Veysel GÜNGÖR

Liman Operasyon Uzmanı

[email protected]