Savaşlar sonrası deniz ticareti ve yeni dünya düzeni
Uzmanların ve otoritelerin Dünya ticaretini etkileyen konulardan bahsederken değinmekten imtina ettikleri tek konu “Savaş”tır. Çünkü çıkacak olan bir savaşın seyri ve sonuçları uzmanlar tarafından analiz edilmeye çalışılsa da can kayıpları, mal kayıpları ve taraflara yükleyeceği külfetler gibi değişken parametreler sağlıklı sonuçlara ulaşılmasını zorlaştırmaktadır.
Yakın dönemlerde insanlığın COVID 19 salgını ile mücadelesinin akabinde Ukrayna-Rusya arasında çıkan gerilim ve devamında başlayan çatışmalar da analiz edilemeyen ve öngörülemeyen bir hale gelmiştir. Bu iki ülke arasındaki ve sonrasında taraf devletlerin de içinde yer aldığı bu kriz, “Savaş ve Ticaret” kelimeleri ile asla aynı cümle içeresinde kullanılmaması gerektiğini bir kez daha acı şekilde tecrübe ettiriyor.
Karadeniz’in Makûs Kara Talihi
Ukrayna-Rusya arasında çıkan gerilim Karadeniz’de ne ilk nede son gerilim olacaktır. Karadeniz, tarihin her döneminde sayısız medeniyete ve kavimlere ev sahipliği yapmış, ekonomi, ticaret ve ulaşım başta olmak üzere pek çok açıdan jeo-politik ve jeo-stratejik öneme sahip bir bölge olmuştur. Dolayısıyla tarih boyunca Karadeniz küresel ve bölgesel güçlerin başlıca rekabet ve savaş alanı olarak tarih sayfalarında her zaman yer bulmuştur. Coğrafi yapısından dolayı bu tarz savaşlara ve krizlere de neden olmaya da devam edecek, Karadeniz’e komşu olan devletler de bundan payını alacaktır.
Krizin Deniz Ticaretine Etkisi
Rusya ve Ukrayna’da patlak veren krizin deniz ticaretine olumsuz etkisi olmayacağını düşünmek elbette ki çok büyük iyimserlik olurdu. Krize taraf devletlerin ve yandaş devletlerin baskıcı tutumları kısa ve orta vadede deniz ticaretine ağır darbeler vereceğinin emarelerini ilk günden itibaren görmekteyiz. İlk emareler gıda ticaretinde kendini hissettirdi bile. Çünkü Rusya ve Ukrayna, buğday ihracatının 29'unu, ihraç edilen mısırın 19'unu ve ayçiçek yağı ihracatının 80'ini karşılamaktadır. İki devletin en büyük ithalatçılarından biriside Türkiye ve maalesef Karadeniz’de oluşan krizlerden direk olarak etkilenmektedir.
Rus kuvvetlerinin saldırısı altında olan Ukrayna limanlarından Mariupol başta olmak üzere birçok limana tahıl, mısır ve ayçiçek yağı gibi yük taşıyan kuru yük ve tanker gemileri uğrak yaparken kriz sonrasında bu bölgedeki gemilere Rusya tarafından hareket izini verilmemeye başlanılmıştır. Bu olumsuzluğun yarattığı etki Şekilde belirtildiği gibi sadece Karadeniz bölgesini etkilemediği Akdeniz’de bulunan devletleri de etkilemektedir. Küçük bir boğazın kapatılması ve gemilerin geçişine izin verilmemesi deniz ticaretinde ne denli büyük bir iz bıraktığını da anlamış oluyoruz.
Yaptırımların yürürlüğe girmesinden bu yana Rus limanlarında gemi hacimleri 54 düştü
Tedarik zinciri platformu olan project44.com sitesinden elde edilen veriler, yaptırımların uygulanmasından bu yana Rus limanlarının 50 deniz mili içinde gemi hacimlerinin 54 azaldığını göstermektedir. 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya lideri Putin Ukrayna'yı işgale başladıklarını duyurmasından sonra bölgede deniz ticareti gerçekleştiren gemilerin sayısında ciddi azalmalar görülmüştür.
Gemilerin Kerch boğazında ve Azak denizinde (AZOV) boş veya dolu şekilde demirlemek zorunda bırakılmaları, normal seyirlerine izin verilmemesi aslında savaştan da büyük bir olumsuzlukların gelmekte olduğunun habercisi niteliğindedir.
Bu Dönemde Denizcilik Sektöründe İşler İyiye Gitmiyor.
Pandemi sıkıntısını atlatan konteyner ve kuru yük sektörü, gerek navlun piyasasının yükselmesi, gerek taleplerin artmasından dolayı oluşan iyiye gidişin ardından bir anda krizin ve yeni aksamaların oluşması, armatörlerin, forwarderların, hat sahiplerinin, gemi personellerinin, satıcıların, alıcıların, P&I’ların (Pandi) ve liman otoritelerinin üzerlerinde endişe yaratmıştır.
Krizin varlığı yetmiyormuş gibi ekonomik yaptırımların gün yüzüne çıkması, denizcilik sektöründe bulunan aktörlerin beklentilerini daha da zayıflatmaktadır. Gemilerin füzeler ile vurulması, gemi personellerinin endişeli bekleyişleri, demirde bulunan gemilerin armatöre yansıyan masrafları, hammadde bekleyen alıcıların stoklarının azalması, navlun fiyatlarının düşmesi, petrol fiyatlarındaki artışa paralel yakıt masraflarının artması, özellikle gıda yüklerinin kesintiye uğraması ve P&I şirketlerinin tutumu gibi etkenler sektörde olumsuzluklara neden olmaktadır.
Yeni Bir Dünya Düzenine Hazırlıklı Olalım
Bölgemizde ve Dünyada yaşanan bu krizin devletler ve toplumlar üzerindeki olumsuz etkisini anlamak için otorite olmaya gerek yok aslında. Yıllardır sümen altı edilen soğuk savaş mücadelesi, hükümetlerin siyasi hakimiyet kaygısı, devletlerin ekonomik güç kazanma istekleri kutuplaşmayı beraberinde getirmiştir. Bir yanda NATO ve Avrupa Birliği üyeleri diğer tarafta ticaret ve enerjide söz sahibi Rusya, Çin, İran ve taraf devletler şeklinde bir kutuplaşma daha belirgin hale gelmiştir. Çatışan bu taraflar sulh etmediği sürece kimse kazanamayacağı aşikârdır. Kutuplaşan taraflar bugün el sıkışıp anlaşmaya varsalar bile ortaya çıkan buhranın izlerini maalesef bir anda silemeyeceklerdir. Çünkü bu tarz krizlerde verilen kararlardan vazgeçmek kolay olmamaktadır. Ayrıca benzer durumun yeniden ortaya çıkmayacağının, insanların zarar görmesinin önüne geçilemeyeceğinin ve uyuşmazlıkların silahsız yapılmayacağının garantisi devletler tarafından verilmemektedir ya da verilmek istenmemektedir.
Hâlbuki küresel Dünyada birbirlerine ticaret ile bağlı ülkelerin savaşlardan, krizlerden ve salgınlardan etkilenmemeleri, ticaretin ana unsuru olan insanların ihtiyaç taleplerine sekte vurulmaması için yeni yapılanmaların ve iyileştirmelerin olması şarttır.
İnsanlara ve toplumlara zarar vermeyen tüm iyileştirmeler yapay zeka ile mi çözülür veya ortak müştereklerde buluşularak mı çözülür? Zamanla göreceğiz.
Ancak bilinen bir gerçek var ki insanlığa verilen en büyük zararın nedeni yine insanoğludur.
Kaynaklar: container-mag.com
dailymail.co.uk
Veysel GÜNGÖR
Liman Operasyon Uzmanı