Genelde yıl sonu sayılarında umut dolu yeni yıl yazıları yazardım. Sanırım en keyifli yazılar da bunlar olsa gerek. Bu sayıda da benzer yazı yazasım var ama öyle bir yılı geride bırakıyoruz ki korku ve çaresizlik umudun birkaç adım ötesinde gibi görünüyor. Bir taraftan dünyayı etkisine alan pandemi, diğer taraftan bitmeyen orman yangınları, düşen uçaklar, depremler.. Bu vesilesiyle canından malından olan insanlar, vatanı için şehit olan askerlerimiz, umut yolcularının denizlerdeki hazin sonları, korsan saldırıları, ekonominin kaçan ayarı… Canımızı hem sıkan hem de yakan olaylar listesi bitmiyor, bitmek bilmiyor. Polyannacılık yapmayayım tadı tuzu olmayan bir yılı geride bırakıyoruz.

 

Peki ya 2020’de denizcilik sektöründe tadımızı tuzumuzu kaçıran olayları nelerdi?

 

Ve şöyle bir hafıza tazelemesi yapınca gördüm ki hiç de az buz değil. Ufak bir elemeyle sizlerle  paylaşmak istedim. Hadi gelin 2020’nin dünya denizcilik sektörünün ve bizim gündemimizi meşgul eden olayları nelerdi birlikte bir bakalım:

 

  • Sektör yıla IMO 2020 Sülfür Regülasyonuyla girdi. Yakıt fiyatlarındaki artış endişeyi beraberinde getirdi. Bir günde armatörün yakıt maliyetinin iki katına çıkmasıyla IMO’ya tepkili olan Türk gemi işletmecileri, Yunanlı armatörlere işbirliği çağrısı bile yaptı. Türk Yunan ilişkileri açısından umut verici bir gelişme oldu.

 

  • Beyrut Limanı’nda 4 Ağustos Salı günü beraberinde hayli spekülasyon da doğuran hatta başbakanın istifasına bile neden olan bir patlama yaşandı. 100’den fazla insan hayatını kaybederken 6 binden fazla kişi yaralandı.

 

  • Uluslararası Denizcilik Bürosu (BIM) tarafından yayımlanan "Gemilere Yönelik Korsan Saldırı ve Silahlı Soygun" raporunda, "2020 yılının 9 ayında 135 korsan saldırı yapıldı ve yüze yakın denizci fidye için kaçırıldı. 

 

  • Yaşamlarımıza bomba gibi düşen Corona virüsünün, uluslararası denizcilik sektörüne olan yansımalarına değinmeden olmaz tabii. Bu felakete hemen hemen herkes gibi denizcilik sektörü de hazırlıksız yakalandı. Ülke limanlarının çoğunu geçici bir süre ya kapattı ya da daha önce bir benzeri olmayan önlemler aldırdı. Birçok cruise gemisinin limanlara girişine izin verilmedi. MSC, Maersk, CMA-CGM gibi büyük şirketler, Çin’e olan seferlerini azalttılar. Hatta Maersk, Asya’ya yapacağı 50’den fazla seferi de iptal etti. Türkiye’de  alınan önlemler ise şunlardı: gemilerin Türk limanlarına gelmeden 24 saat önce yapmaları gereken gemi geliş bildirimleri 48 saate çekildi. Türk limanlarına giriş yapacak yabancı bayraklı gemilerin uğradığı son 10 liman bilgileri alındı. Bu limanlar arasında Çin, İran, İtalya, Almanya, İsveç, Hollanda, Fransa, İspanya, Danimarka, Norveç, Belçika, Tayland, Japonya, Güney Kore, Hong Kong ve Singapur olması yahut anılan ülke vatandaşlarının son 14 gün içerisinde gemiye katılımı söz konusu ise gemilerin liman demir sahasında, Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü tarafından denetlenmesi ve ilgili Sahil Sıhhiye tarafından geminin Türkiye’ye girişine bir engel olmadığını gösterir belge düzenlenene dek hiçbir temasa müsaade edilmedi.

 

  • Çok yazdım, yazdığımdan çok daha fazla da ifade etmişimdir. Koster Projesinde taşlar hiçbir zaman tam yerini bulamamıştı. Seçim öncesinde Oda projeyi üstlendi, birtakım adımlar da atıldı ancak projenin akıbeti hala belirsizliğini koruyor. Buradaki asıl sorunun proje olduğunu düşünmüyorum. Bana kalırsa sorun  sektörün projeye olan inançsızlığı idi. Şayet sektör A’dan Z’ye inanmış olsaydı bugün çok başka şeyler yazardım. Ama velakin bu olumsuz tablonun içinde KOSDER yönetiminin çabası projeye dair umutlarımızı hep diri tutuyor.

 

Atlas Shipyard’ın tercihi GF ecoFITsistem çözümü oldu Atlas Shipyard’ın tercihi GF ecoFITsistem çözümü oldu
  • Madem konu projelere geldi; bence akıbeti muamma olan bir diğer projede Kanal İstanbul. Hem ülke gündeminde hem de siyaset dilinde ne projenin nihai hali belli ne de ülkemize kazanımlar konusunda herkes hemfikir. Bu konuda her ne hikmetse güzide sektörümüzün yöneticilerinin uzun bir zaman fikir beyan etmemesi dikkatlerden kaçmadı.

 

  • Çok konuştuğumuz bir diğer konu da Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Hakkında Yönetmelik oldu., Kılavuz ve römorkörcüler,  yönetmeliğin bir taraftan sektörde yaratacağı kaosu dile getirirken, diğer taraftan yarattığı haksız rekabeti gündeme taşıdılar.

İhalelerin şartnameyle belli grup firmalara verilmesi aylarca konuşuldu.  Nitekim yürürlüğe giren Kılavuzluk ve Römorkör Hizmetleri Yönetmeliği ve Genelgesi Danıştay Genel Kurulu tarafından durduruldu. Bu mevzunun daha konuşulacağı aşikar.

 

 

  • 10 Temmuz 2018 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Ulaştırma ve Altyapı Bakanı olarak atanan Mehmet Cahit Turhan 28 Mart 2020’de görevinden alındı. Merak ettim AK Parti’nin iktidar olduğu 2002’den bu yana bakanlıktaki görev değişimi hangi aralıklarla olmuş? Gördüm ki Binali Yıldırım dışında bu koltuk kimseye çok uzun vadeli yer verilmemiş.

 

  • Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesinde bulunan ”Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü, Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğü ile Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Genel Müdürlüğü’nün de” içinde bulunduğu 5 Genel müdürlük kapatılırken, denizcilik sektörü Denizcilik Genel Müdürlüğü çatısı altında birleştirildi. Koca sektör,  denizcilik bakanlığı umut ederken genel müdürlüğe razı oldu. Çok değil bundan birkaç yıl evvel “Denizcilik Bakanlığı” olmalı diyenlerden yine çıt yok…

 

  • Bence sektördeki tüm dengeleri değiştiren olay, Cengiz Kaptanoğlu’nun TÜDEV için İstanbul Vakıflar Genel Müdürlüğü Çalışma Grup Başkanlığına verdiği dilekçe oldu. Bu olayın etkilerini, kısa, orta ve uzun vadede hissedeceğimizi düşünüyorum. Sektör haftalarca fokur fokur kaynadı. Gizli kalması gereken bilirkişi raporları çarşaf çarşaf ortaya döküldü, sergilendi. Tüm olup biteni sağır sultan bile duymuşken konunun muhataplarından bırakın ses çıkması yaşam belirtisi göstermemesi sektör gündeminde hep konuşuldu.

 

Malum, assolistler sahneye en son çıkar ben de İFETA Shipping’i buraya layık gördüm.

Daha önce bu konuyla ilgili hiç yazmadım. Bu sebeple yeri gelmişken yazayım istiyorum. MarineDeals’de yer alan haberde; Yalçın Sabancı’ya ait YA-SA Holding bünyesine bulunan YA-SA Denizcilik Grubu’nun halihazırda görevine devam eden CEO’su Mehmet Erbil Özkaya, Operasyon Müdürü Ahmet Fahir Çekiç ve görevden ayrılan Teknik Müdür Tulga Zengin ile İlkfer Grup ortakları Feramuz Aşkın ve Asım İlker Meşe’nin 2015 yılında Malta’da çok kapsamlı bir offshore denizcilik şirketi kurdukları haberinin yayınlanmasından sonra (https://www.marinedealnews.com/iifeta),  işin muhataplarından ha bugün ha yarın bir açıklama gelecektir diye çok bekledik lakin ne ses var ne soluk. Sektör gümbür gümbür çalkalandı ama başrol oyuncularından gık çıkmadı. Bu olayda sizi bilmem ama benim aklım ve mantığıma sığdıramadığım noktalar var. Mesela bu ortaklıktan Yalçın Sabancı’nın bilgisi var mıydı? Eğer bilgisi dahilindeyse yapılmak istenen ne? Ve bu şirkete hangi amaçla ihtiyaç duydu? En önemlisi de bu oluşumda İlker Meşe ve Feramuz Aşkın’ın rolü neydi? Ya-Sa Denizcilik hem finansal gücü ve tecrübesiyle istediği anda kendi kontrolünde bir şirket kurabilirdi. İllaki bir ortakla yapmak istiyorsa kişilerle değil kendi eş değerinde bir firmayla masaya da oturabilirdi. Yani ne oldu da iş bu noktaya vardı merak etmedim değil. Mevzubahis kişileri aradım da lakin bu konuda bir açıklama yapmama   kararı aldıklarını öğrendim. Bana mı garip geliyor Feramuz Aşkın 14 yıldır GEMİMO Başkanı. İlker Meşe İTÜ Denizcilik Fakültesi Mezunları Sosyal Yardım Vakfı Başkanı ve Denizcilik Dergisi’nin de imtiyaz sahibi. Kendilerinin sektör cemiyetinde protokolde bir koltuğu olduğu gibi medyada da kolu var. Ya-Sa Denizcilik tarafına bakarsak Erbil Özkaya, DTO’nun geçmiş yönetim kurulunda yer almış, sektörde ağırlığı ve saygınlığı olan bir büyüğümüz. Hiç kimse konuşmasa bile Özkaya’nın “Gelin çocuklar işin aslı astarı budur” demesini beklerdim. Çok uzatmayayım konuşmayınca mevzular kapanmıyor. Sektör ısıtıp ısıtıp bu konuyu konuşmaya devam ediyor. Kaldı ki bu olaydan sonra mevzubahis kişilerin açıklama yapması lütuf değil zorunluluk. Çünkü Feramuz Aşkın ve İlker Meşe’nin temsil ettikleri STK’lar var. “Madem susmaya devam edeceksiniz boşaltın koltuklarınızı, çekilin kenara, kazandıklarınızla tatlı tatlı yaşayın emekliliğinizi” dememek elde değil…      

Hepimize 2020’den çok daha güzel bir sene diliyorum… Kalın Sağlıcakla

İbrahim Kocamış

Editör: Haber Merkezi