Uzun zamandır “yazsam mı yoksa yazmasam mı” diye düşündüğüm bir mesele var. Bu mesele öyle bir mesele ki,  her muhabbette dile getirilen ve herkesin dilinde olan bir mesele. Meselenin özüne ben diyeyim ‘hazımsızlık’ siz deyin ‘kendini bilmezlik’. Ya da her neyse…Meselenin baş aktörü Deniz Eraydın bakın neler yapmış.

 

Halbuki, tam tamına 572 gün oldu… (Tabi ben bu yazıyı kaleme alırken)

 

Bu neyin hazımsızlığıdır? En nihayetinde bir seçimdi ve bir başkan seçildi. Hatırlatmak istemem ama bir seçimde senin meslek grubun da, sen de yarıştın ve kaybettin. Kazanan taraf hoşuna gider veya gitmez burası ayrı ama “Ben küstüm, oynamıyorum” edaları nedendir anlamış değilim. Her fırsatta iğnelemek, lafı döndürüp dolaştırıp yerli yersiz başkana çevirmek enteresan bir hal alıyor. Ne yalan söyleyeyim bu durum kafamı kurcalamıyor değil.  

 

DTO talan mı edildi yoksa işlevsiz mi bırakıldı? DTO’nun parası har vurulup harman mı savruldu? Ya da yandı bitti kül oldu da yerinde yeller mi esiyor, anlamadığın veya kabul etmediğin nedir? Anlat da bilelim. Yeni yönetimi beğenen de olacaktır beğenmeyen de tabii ki ama çalışan, çabalayan bir ekip var karşımızda. Her yere yetişmeye çalışan bir Tamer Kıran ve ekibi var. Yola çıkarken “Odamızın her bir üyesine, her bir paydaşına dokunmaya çalışacağız” dedi ve öyle de yaptı bugüne kadar. Şahsi kanaatimce Oda Başkanlığını da TOBB Başkan Vekilliğini de layıkıyla yapıyor. Merakımı mazur gör lütfen ama sormadan edemeyeceğim daha ne yapsa mutlu olacaksın?

 

Yunan filosuna Türk damgası Yunan filosuna Türk damgası

Nedir bu kuyruk acısının sebebi? İstikrarlı bir şekilde, seçim sürecinden bugünlere kadar tavrında hiçbir değişiklik olmadı: Hep eleştiri, hep eleştiri. Bak bu konuda hakkını yiyemeyeceğim. Çizgini bozmuyorsun. Ancak neyi hazmedemediğini inan ki bütün sektör merak ediyordur.

 

“Boşlukları doğru renklerle dolduruyorum” ve gerçekten bence de “Çapsız her zaman çapsızdır” Eraydın!

 

Konuyu bilmeyenler adına kısa bir özet geçeyim. Kendisi geçtiğimiz günlerde Amerikan Başkanını “edepsiz” olmakla eleştirdi. Ama öyle bir eleştirdi ki sanki kapı komşusunu eleştiriyor. Kim bilir Trump belki bir yakınıdır da haberimiz yoktur! Olmaz demeyin olur… Eleştiri o kadar “Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” edasındaydı ki gruptakiler Trump’ı eleştirip eleştirmediğinden emin olmak istediler. Eraydın da konuya çok güzel bir özet yaptı ve dedi ki “Çapsızlığı yapan Amerikan başkanı da olabilir, oda başkanı da olabilir, sınıf başkanı da” ve devam etti; bir zahmet boşlukları doğru renklerle doldurursanız resmi görürsünüz… Bu olay grup yöneticisinin müdahalesi ile sonlandı. Şayet “bu konuşmaları grup dışında yapın” uyarısı gelmeseydi iş nereye varırdı acaba! Neyse çapsızlığın boyutu da lafın nereye gittiği de ortada. Yakışıyor mu? Bence hiç yakışmıyor. Üstü kapalı konuşmalar, onca insanı itham altında bırakmalar, dolambaçlı işler hiç oluyor mu Allah aşkına?

 

Tüm bunların sebebi yakın zamanda hakaretten dolayı DTO Meclisinden kınama cezasının onanması olabilir mi diyeceğim ama bunun evvelindeki tavırda aynı olduğu için diyemiyorum. Yazmaktan hem imtina ettiğim hem de utandığım bir diğer mevzu da disiplin kurulu cezası sonrası üyelerine attığı mesajlar. Kulağıma gelen olay bir yanlış anlaşılma değilse şayet mesajlar tehditkâr… İşin rengi buysa kanaatimce ortada çakma “Çin malı” bir kabadayılık var. Şu mesaj olayını da anlatayım da eksik taraf kalmasın. Deniz Eraydın mevzubahis kişilere mesajında konum istemekte ve “arkadaşlar sizi alsın tekrar aynı yere bıraksın” gibi bir teklif yapmakta. Bunu ne anlamda görmek lazım inanın bilmiyorum. Densizlik mi yoksa kabadayılık mı? Mesela, telefon açsa ve görüşmek istediğini söylese “hayır” cevabı alır mıydı? Sanmam. Bence, racon kesmeye çalışmış ama olmamış. Esasen Eraydın eskiden böyle biri de değildi. Kötü söz sarf etmeyen, kibar, nazik biriydi. Ne oldu da bu hale geldi inanın anlayamıyorum. Sektörün yarısıyla küs. Herkes mi kötü Eraydın. Deniz Eraydın’a her ne olduysa seçimin etkisi var. Gerçi seçim sonrasındaki ilk atmosfere bakılırsa yine ortada bir sorun varmış gibi değil. Hatırladığım kadarıyla çiçeğini almış, yeni yönetimi tebrik etmiş. Seçimde yükselen tansiyon tam unutulacakken hop birden 180 derece döndün neden?

 

Kısa keseyim “doluya koydum almadı boşa koydum dolmadı”. Ben, çıkamıyorum işin içinden… Son olarak ünlü bir düşünür derki  “Hayatta yapılacak o kadar çok hata var ki, aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin bir anlamı yoktur.”

 

Kalın sağlıcakla…

İbrahim Kocamış

Editör: Haber Merkezi