Türk armatörler mecburen yabancı bayrak çekiyorlar

Türk Armatörlerin sahip olduğu gemilerin yüzde 75’inden fazlası maalesef ki yabancı bayrak taşıyor. Peki bu deniz ayaklı iş grubunu yabancı bandıra takmaya zorlayan sebepler neler acaba?

 

Sektör dışındaki insanların ilk etaptaki ön yargısı, “Vergi kaçırmak ne olacak ki başka?” şeklindeki serzenişlerini duyar gibiyim. Tabii ki vergi konusu önemli ama tek başına yeterli bir sebep mi?

 

Bir defa ülkemizde yabancı bandıralı gemilere bankaların sağladığı finansal destek oldukça fazla. Bu, armatör için en önemli unsurlardan biri hatta en önemlisi diyebilirim. Sonra gemi kadrosunu oluşturma anlamında da daha cazip ve profesyonel iş gücü (mürettabat) söz konusu maalesef. Aslında bu konuda tüm camia yerli bayrak ve yerli çalışandan yana ama bir türlü istenilen rakamlara gelinemedi. Sebep ne peki? Bitmek tükenmek bilmeyen “bürokrasi”.

 

İşte beli büken yegane sebep bu.

 

Yabancı Bayrak taşıyan orta sınıf bir geminin günlük gideri 5000 USD civarındayken. Geminin kıçına Türk bayrağını takınca bu gider yelpazesi en az 2 kat oranında açılıyor. Bir de donatanın birden fazla gemisinin olduğunu hesap edersek rakamlar resmen uçuyor. Bu maliyetlerin altından kalkmak gerçekten hiç kolay değil. Bir anlamda mecburiyetler su yüzünde kendini gösteriyor. Acı ama kaçınılmaz gerçek. Yanılmıyorsam 2011 yazıydı brokerler toplantısında dönemin DTO Başkanı “Türk bayrağını çok seven evine assın!” diye bir açıklamada bulunmuştu. O dönem bu deyiş her ne kadar içimi parçalasa da, kalınan çaresizliklerin bir dışa vurumuydu bu aslında.

 

Türk armatörler şu an itibariyle 50+ civarı yabancı bandıranın taşıyıcısı konumundalar. En belirgin olanlar ise Panama, Malta, Liberya, Sierra Leone, Marshall Adaları v.s Umarız ki bu rakam zaman içinde takip edilen akilane politikalarla düşmeye bir bir erimeye yüz tutar. Devletimizin bu konuda yaptığı iç açıcı çalışmalar var gerçekten. Bunları zaman içinde sizlerle ortaya koyarız.

 

Mesela ufak bir örnek sunayım. Şu anda dünya denizlerinde tercih edilen en önemli bandıra, Panama’dır.

 

Uluslararası kanalı ile öne çıkan bu ülke denizcilik anlamında bir çok finansal avantajlar ve kolaylıklar sağlıyor kendi içindekilere. Dünyanın hiç bir yerinde kolay kolay sıkıntı yaşatılmaz bu gemilere. Limanda tutulma-bağlanma  ihtimali yok denecek kadar azdır. (Yani bu, doların yer yüzündeki geçerliliğinin tartışılmaması gibi bir şey) Panama dünyanın en büyük ticari gemi filosu sahip. Kanal seyri gerekiyorsa mesela bir defa daha kolay kayıt yaptırıyor. Bu da zamanın önemine bağlıyor armatörü. Tabii ki maliyette yanında geliyor hemen. İstenmeyen gecikmeler, artı maliyetleri önüne koyuyor donatanın.  Panama bayrağı çekiliyse kanal girişinde yüksek vergilerdende muafsın demektir. Makul rakamlar ödersin sadece.

 

Denizciliğin bir millet için ne derece önem arz ettiği uluslararası arenada kendini böylelikle daha bir belirgin kılıyor. Bu sektör, dünyamızın ilk global sektörüdür. O yüzden bu kulvara ayrıca bir önem vermelidir. Ülkemizin üç yanı denizlerle çevrilmiş olmasına rağmen denizci millet olmayı henüz başaramadık. Denizcilik Bakanlığımız bile daha çok yeni. Şu an her ne kadar içi boş olsada çaba sarf edildiğini görüyorum. Denize kıyısı olmayan İsviçre’nin bile Denizcilik Bakanlığı’nı hayata geçirdiği yıllar oluyor. Ortadoğuda yaşanan Suriye savaşının perde arkasındaki Rusya’nın asıl özleminin sıcak denizlere inme isteği, yani Akdeniz’e ulaşmak olduğunun hepimiz farkındayız artık. İşte denizcilik bu kadar önemli.

 

Biz ise bu sektörde 2008 de çıkan krizi çözemedik henüz. Dikkatinizi çekerim 10. yıldayız. Benim kanaatime görede bir 5 yıl daha kesin var. Bu işin toparlanması için devletimiz tavandan değil de, tabandan yani gemiciden başlayarak radikal kararlarla yukarıya tırmanması gerek. Devletin tersanecilere rutin olarak verdiği yardımların sektörü kurtarmadığı aşikardır.

 

Yazıya yabancı bayraktan yola çıktık nerelere geldik. Sorunlar çok, ama umutlar daha fazla. İnanıyorum ki yeni gelen nesil denizcilerimiz bu bayrak yarışını lehimize çevirecek. Türk Bayrağı hakkettiği değerine kavuşacak.

 

Pruvanız neta, rüzgarınız kolayına olsun.

 

Atilla Akbaş

 

 

[email protected]