Genç Denizcilere Örnekler

Üniversite sonuçlarının açıklanmasıyla Denizcilik alanına yerleştirilen genç arkadaşlar var mı acaba çevremde diye meraklanırım.

 

 

Onlar adına sevinir, tatlı telaşlarına ortak olurum.

 

 

Denizciliğin cazip kılınmasına, gemicilik konusundaki imajın ve bilginin düzeltilmesine duyulan ihtiyaçtan kendimi de sorumlu tutarım.

 

 

Bir arkadaşımın oğlunun bu bölümü kazanmasına rağmen yaşadığı tereddüt ve çelişki beni bu dizeleri yazmaya itti.

 

 

Önemli bir kararın arifesi. Bir insanın hayatı ne demek ?

 

 

Dünya’nın en eski mesleği; bence en güzel mesleği ama her karakterde tutmaz bu maya. O yüzden bazen kurumlarda, bazen yüz yüze samimi bir sohbet ortamında, bazen de böyle benzer makalelerle elimden geldiğince duygularımı katmadan, yalın bir üslupla ifade etmeye çalışırım genç arkadaşlara gemi hayatındaki hiyerarşik yapıyı.

 

 

Tek kontratta süreyi uzatıp gemide 21 ay kalıp sefer atanını da gördüm. Gemiye katıldığı gün daha kalkış olmadan ben yapamayacağım deyip ineni de.

 

 

Dünya’da Çin’den sonra en çok profesyonel anlamda Gemi Adamı bizde görünüyor resmiyette. Ama çalışan sayısı, bu oranı teyit etmiyor. Ehliyetini almış. Belki biraz çalışmış ama sonrasında gemiye dönmeyip karada başka bir iş tutmaya karar vermiş liman cüzdanı rafta olan kişiler var.

 

 

Avrupa Birliğinin 2009-2018 arası deniz taşımacılığı politikası, stratejik hedefler ve tavsiyeleri hakkındaki tebliğine göre, altı ana faaliyet alanı arasında İnsan Kaynakları  (İ.K)  konusunda mevcut.

 

 

2008 de IMO (Uluslararası Denizcilik Organizasyonu) denizcilik iş alanına yeni giren kişileri gemicilik sektöründe uzun soluklu tutabilmek için ‘’GO TO SEA – Denize Açıl, Denizci Ol’’ kampanyası başlatmıştı.  Bu çalışmaların bir nevi devamı olarak da ülkemizde Amatör Denizciliği sevdirme adına kurslar düzenlenip belgeler verilmektedir.

 

 

Tüm bu çalışmaların özeti; Denizcilik endüstrisi ile alakalı genel bir algı oluşturmak, teşvik etmek ve buna ilave olarak, günümüz denizciliğinin çevresel ve güvenlik anlamındaki performansını tanıtarak, özellikle gençlerin bu sektördeki kariyer fırsatlarını iyi irdelemeleri ve kara hayatına kıyasla denizcilik mesleğinin sunacağı imkanları doğru bir şekilde teraziye vurmalarını sağlamaktır.   

 

 

Yeni nesilde gözlenen gemiciliğe karşı ilginin yitirilmesi, neden bu kariyeri düşünmedikleri ile ilgili çeşitli sebeplerin ortaya çıkmasını sağladı.

 

 

Bunlar;

 

   - Uzun süreli istihdam belirsizliği,

 

   - Evden ve çevreden süreli ayrılıkların yaşanacak olması,

 

   - Gemide farklı milliyetten insanlarla aylarca bir arada kalma, gibi.

 

 

Dibi görünmeyen kuyu misali zor, fakat bir o kadar da insanı pişiren hayata hazırlayan mecburiyetler bütünü.

 

 

Bunlar mesleğin olmazsa olmazları elbette. Ama artık eski zorluklarla dolu gemi hayatı bizden de önceki kuşakların yaşanmışlıklarında kaldı. Gemiler hızlı, yollu gemiler. Her bir tarafı teknoloji donanımlı. Bazen limanlarda yaptığımız çalışmalarda kızaktan yeni inmiş model gemileri görünce; Bu gemide gemicilik yapmaya ne var ki dediğim çok olmuştur. Aslına bakarsanız ben pek sevmem yeni gemileri. O yüzden tercih de etmezdim pek. İlk seferine çıkacağımı öğrendiğim bir gemiden sırf bu sebeple affımı istemiştim. Ne kadar deneme seyri yapılmış olsa bile. Yeni gemi her zaman sürprizlere açıktır. Nereden çatlayacağı patlayacağı belli olmaz. Yıllanmış, oturaklı, perçinli gemiler hep ilk tercihim olmuştur. Kanaatim standardım bu yönde.

 

 

Bazen tek başına gözü karartıp çıkmak gerekir denize.

 

 

İşte öyle bir meslek bu.  Karadaki gibi yıllarca aynı iş yerinde çalışabilme ihtimali yok. Her izin bitiminde şirketin hangi gemide ihtiyacı varsa oraya gönderilirsin. İntibak devresini kolay atlatmakta fayda var. Kendini evinde gibi ne kadar çabuk hissedersen rahat eder, performans koymaya başlarsın. Sahiplenirsin gemini. Yeri geldiğinde o geminin bir neferi olmak gurur verir. Dünya denizlerinde Türk Bayrağını dolaştırıyor ve temsil ediyorsun ülkeni çünkü.  Zaman içinde algın gelişir. Kendini denize ait hissetmeye başlarsın. Sanki o gemide başlamışsın yaşama, orada da devam edeceğini sanırsın. Geride bıraktıklarına artık çok fazla kafa yormaz olursun. Arada bir yapılan telefon konuşmaları hasret rüzgarlarını da melteme çevirir. Kimilerine göre zor bir yaşam. Bana göre bir erkeğin hayata hazırlanması anlamında olması gereken bir süreç. Yaşanmalı imkan varsa.

 

 

Bir yük gemisinde 2. Kaptanlık yapabilecek yeterlilikte olan bir zabitan, karada her türlü zorluğun üstesinden gelir. Böyle inanıyorum.

 

 

Bu işte biraz sebat edipte kolay kurtulanı da çok değildir hani.

 

 

Neredeyse her gemide efendi kaptan bu son seferim diyenini çok gördüm.

 

 

Dünya küçük; elbet başka bir gemide ya da limanda karşılaşırız, ihtimal yok. Bu hep böyledir.

 

 

İstanbul’da, piyasada göremediğin adam dünyanın uzak ucunda karşına dikiliverir gülümseyerek. Gemide kazanılan dostluklar farklıdır. Kalıcıdır.

 

 

Gemide iş temposu had safha bir yoğunlukta yaşanır. Gece gündüz yol alan 24 saat çalışan bir fabrika düşünün. Uykusuzluk her daim başınızda. Buna; ayların üzerine koyduğu mental yorgunluk da eklenince, sevmeden yapılacak iş olmadığı kanaatine katılırsınız. Uzun seferlerde karşılaşacağınız hava koşulları psikolojinizi etkileyebilir. On beş günlük bir Muson yağmur dalgasına maruz kalabilirsiniz mesela. Bu iş ayrıca sorumluluktan ibarettir. Kaptanından miçosuna kadar herkes algısı açık bir şekilde çalışmak zorundadır. Yoksa Allah korusun sıkıntılar sizi bulmakta gecikmez. Ağır bedeller ödetir sorumlusuna. Buna maddiyat ve iş kazaları dahil.

 

 

Yani sözün özü; sadece bedavadan gezip bir çok ülke görmek, o anı yaşamak ve  tanıklık etmek gibi düşünmeyin bu mesleği.  Denizin o eşsiz güzellikteki maviliği, birkaç saatte geminizi adeta fındık kabuğuna çevirebilir öbek öbek üzerinize gelen şiddetli dalgalarıyla. Denize asla kabadayılık sökmez. Her zaman kaçak güreşeceksin. Yumuşak geçişlerin manevraların olmalı. Ben böyle öğrendim. Böyle denedim. Başarılıda oldum sayılır. Epey bir zaman bu sektördeyim bir şekilde. Şimdi; demirde, limanda, boğaz geçişlerinde pek çok eski dostuma rastlıyorum arada. Kimisi yeni çıkmış tersaneden güzelleşmiş. Kimisi pas içinde, belli ağır denizlere girmiş. Yıpranmış. Hepsinde kendine özel ayrı anılarım var.

 

 

İnsan çocuğuna karşı ne hissediyorsa ben onu hissettim komuta ettiğim gemilerimde.

 

 

Onların bir ruhu var, buna yürekten inanıyorum.

 

 

Sabahın köründe, Pasifik seyrinde baş başa kalsaydınız;  inanıyorum ki ne demek istediğimi anlardınız.

 

Atilla Akbaş

 

[email protected]