Pandeminin taşımacılık sektörüne yansımalarını konuştuğumuz Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener, taşıma modu bazında denizyolu, karayolu, havayolu ve demiryolu bazında durumu şu şekilde özetledi:

 

Denizyolu: Küresel tedarik zincirinde önemli bir ithalat ve ihracat merkezi olan Çin’de salgın sebebiyle limanlardaki faaliyetlerin durma noktasına gelmesi ile birlikte uluslararası denizyolu taşımacılığı da olumsuz yönde etkilendi. Ülkeler tarafından alınan önlemler gereği gemilerin limanlara kabul edilmemesi gibi sebeplerle ortaya çıkan uğrak iptalleri de lojistik akışlarda aksamalara sebep oldu.

 

Çin’in ihracatındaki daralma sebebiyle armatörler tarafından azaltılan sefer sayıları ise dünyanın diğer bölgelerindeki ihracatçıların konteyner taleplerinin karşılanamamasına sebebiyet veren önemli bir unsur oldu. Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün 2020 yılı itibarı ile yürürlüğe aldığı düşük sülfürlü yakıt uygulaması denizyolu navlunlarını artırırken boş konteyner sorunu da navlun artışındaki bir diğer faktör olarak ortaya çıktı. Yük gemilerinin uğrak iptalleri sebebiyle limanlarda biriken yükler hem kapasite hem de demuraj ücretleri sorunlarını gündeme getirdi. Limanlara indirilemeyen yüklerin hinterlantlara taşımalarının gerçekleştirilememesi sebebiyle yüklerde gecikmeler meydana geldi. 2008 küresel krizindekine benzer bir şekilde denizyolunda yüzde 10 oranında hacim kaybının gerçekleşmesi halinde 2020 yılı için toplam hacim kaybının 17 milyon TEU olacağı tahmin edildi.

 

Karayolu: Tüm dünyadaki gelişmiş karayolu ağı, altyapısı ve taşımacılık sektörü koronavirüs pandemisinden etkilendi. Virüsün fiziksel temas yoluyla bulaşması sebebiyle ülkelerce alınan tedbirlerin başında sınır geçişlerini kapatmak ve sınırlandırmak oldu. Sürücülere getirilen karantina ve sağlık taramaları uygulamaları gibi kısıtlamalar sebebiyle uluslararası yük taşımacılığında gecikmeler yaşandı, sınır kapılarında uzun kuyruklar oluştu. Ülkelerden transit geçecek araçlar için zorunlu konvoy uygulamaları da bu gecikmelere sebebiyet veren bir diğer unsur olarak öne çıktı.

 

Havayolu: Pandemi sebebiyle ülkelerin uygulamaya aldıkları kısıtlamalardan en fazla etkilenen yük taşımacılığı türünün havayolu taşımacılığı olduğunu söylemek mümkündür.

 

Demiryolu: Demiryolu yük taşımacılığı, pandemi sebebiyle deniz limanları, karayolu sınır kapıları ve uçakların hareketlerine yönelik alınan kısıtlayıcı önlem ve tedbirlerden görece muaf oldu. 2010 yılından 2020 yılının üçüncü çeyreği sonuna kadar olan dönemde Türkiye’nin dış ticaretinde demiryolu taşımacılığının değer bazındaki payı diğer tüm taşıma türlerinin payından düşüktür.

Lüks ürünler yerini günlük ihtiyaca bıraktı

“Pandemiye yönelik alınan karantina ve sokağa çıkma yasakları gibi önlemler ile birlikte virüsten korunma amacıyla kalabalık ve kapalı alanlardan kaçınan tüketiciler pandemi öncesi alışveriş merkezleri, marketler ve perakende mağazalarına fiziki olarak giderek karşıladıkları ihtiyaçlarını e-ticaret altyapısı kullanarak gidermeyi tercih ettiler. İnsanların evlerine kapanması ve evden çalışma düzenine geçiş de bu süreci tetikleyen diğer unsurlar arasında yer alıyor. Bu durum da tüm dünyada e-ticaretin hacminde büyümeye sebep oldu. Hazır giyim, elektronik eşya, kişisel bakım, kozmetik vb. sektörlerin yanı sıra pandemiyle birlikte gıda sektörü de e-ticaret pazarında kendine yer edinmeye başladı” diyen Eldener, bu dönemde e-ticaret pazarındaki diğer bir önemli değişim de lüks ürünlerin yerini günlük ihtiyaçlara bırakması olduğunu vurguladı. Mayıs ayının sonunda Kuzey Amerika’da çevrimiçi sipariş sayısının bir önceki yıla kıyasla iki katından fazla artarken Avrupa’da ise 50 oranında artış gösterdiğini belirten Eldener, “OECD verileri Birleşik Krallık ve ABD’de perakende satışlarda e-ticaret payının özellikle pandeminin etkilerinin küreselleştiği 2020 başında yükselişe geçtiğini göstermektedir. 2019’un son çeyreğinde perakende satış içerisinde e-ticaretin payı ABD için yaklaşık 12, Birleşik Krallık için ise yaklaşık 21 iken 2020 yılının ikinci çeyreğinde bu oran ABD için yaklaşık 16, Birleşik Krallık için ise yaklaşık 32’ye yükseldi” dedi.

 

Firmalar sektörde kalıcı olmak istiyorsa çağa ayak uydurmalı

Sözlerine, “Bu süreç hazırlıklı olmadığımız, plan yapmadan yaşadığımız, deneyimlediğimiz bir süreç oldu. Pandemi süreci her sektörü olduğu gibi lojistik sektörünü de olumsuz yönde etkiledi. Ancak yine de faaliyetlerini aksatmadan sürdürmek zorunda olan sektörlerden biri ve belki de en önemlisi. Çünkü bizlerin ihtiyaç duyduğu tüm malzemeler lojistik sayesinde bizlere ulaştı. Temel gıda alışverişimiz için dahi evden çıkamadığımız günlerde siparişi oluşturduktan sonra hizmet kapımıza geldi, bu şartları bize sağlayan, sağlanmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunarız. Sektöre yeni dahil olan firmalara da başarılar dileriz. Firmalar sektörde kalıcı olmak istiyorsa gelişen, değişen çağa ve gerekliliklerine ayak uydurmalı, stratejilerini, ön görülerini sağlam temellere dayandırmalıdır. Hizmet kalitesinden ödün vermeyen, üretici, tüketici bandında bulunan tüm tarafları düşünen firmalar bu süreci hedeflerinin de üstünde kapatmayı başaracaklardır. Firmaların bilgi birikimleri, tecrübeleri bu zor zamanlarda eğilimlerini de belirleyecektir. Sektöre katılan firma sayısının fazla olmasından ziyade ihtiyaçları karşılayabilir ve sürdürebilirlik esası ile hareket edilirse ayakta kalınabilecektir. Olumsuz durumlar karşısında da firmaların ikinci bir planı olmalıdır, hazırlıksız bir dönem geçirdik ancak şu anda deneyimlediğimiz pandemi sürecinden sonra 2021 yılı için birçok tehdit, fırsat, soru, sorun hakkında bilgi sahibiyiz, bu bilgilerimizi iş yapış şekillerimize adapte etmeliyiz, bunu başarabilen firmalar bu süreçten büyüyerek daha güçlü çıkacaktır” diyerek devam eden Eldener, 2021 hedeflerinin belirsizlik nedeniyle ancak tahminler üzerinden yapılabileceğini açıkladı.

 

Türkiye’nin coğrafi bakımdan yakın Avrupa, Ortadoğu ve Asya ülkeleri dahil olmak üzere dünyanın her yerine yapılan taşımacılık faaliyetlerinde denizyolu, demiryolu, karayolu ve havayolu taşıma türlerinin tümünden ve kombine taşımacılıktan faydalanılabildiğini vurgulayan Eldener, üç kıtanın birbirine yaklaştığı, tarihi bakımdan önemli ticaret ve ulaşım koridorları üzerinde bulunan Türkiye’nin taşımacılık faaliyetlerine elverişli konumu ülkenin ithalat ve ihracatında farklı taşıma modları ve çeşitlilik arz eden taşıma güzergahlarının kullanılmasına olanak sağladığını açıkladı.

 

2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı

 

“2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda bahsedildiği üzere lojistik altyapısı ve hizmet sunumu gelişmiş ülkelerin ticaret faaliyetlerinin daha etkili ve verimli olduğu görülmektedir. Kendi içinde taşıdığı büyüme potansiyeli ve ülkemizin birçok ekonomik hedefine ulaşmasında oynayacağı temel rol itibarıyla lojistik faaliyetler, verimliliğin ve esnekliğin artırılması, girdi ve üretim maliyetlerinin azaltılması ve böylece küresel ölçekte daha etkin rekabet gücü elde edilmesine imkân sağlaması açısından tedarik zinciri içerisinde oldukça önemli bir konumdadır. Eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Program (2021-2023)’a göre de ihracata ve ithal ürünlerin yerli üretimine dayalı ekonomik dönüşüm ve değişim adımları Program dönemi sonunda cari işlemlerde kalıcı denge tesis edilmesinde etkili olacaktır. Program dönemi boyunca üretimde ithalata bağımlılığı azaltıcı, yerli üreticileri kamu alımlarında önleyici tedbirler ve yatırımlar ile ihracat odaklı üretimin artırılması ile güçlü ve istikrarlı büyüme hedeflenmektedir” diyen Eldener, ayrıca Orta Vadeli Program’da e-ticaretin perakende ticaret içindeki payında ilk 10 ülke arasına girmek için tüketici ve üretici tarafında e-ticaret kullanımının yaygınlaştırılacağının belirtildiğini sözlerine ekledi.

Yükleme planları iyi yapılmalı ve zamana yayılmalı

 

Uraloğlu: Kalkınma Yolu ile nakliye süreci 25 güne düşecek Uraloğlu: Kalkınma Yolu ile nakliye süreci 25 güne düşecek

Eldener, “2020 yılı dünya ve ülkemiz için zor bir yıldı, her sektörü farklı açılardan etkileyen olumsuz süreçleri ve yansımaları fazla olan günlerden geçtik, zorluklar halen devam ediyor. Şüphesiz ki bu olumsuzlukları en çok yaşayan ve birçok soruna göğüs geren sektörlerin başında ulaştırma ve lojistik sektörü geliyor. Kısıtlamalar, yasaklar, mücadelelerle geçirilen günlerde lojistik akışların devamlılığı için üstün çabalar gösterilerek çalışmalar yapıldı. Pandemi sürecinin başladığı Mart ayında karşılaşılan her soruna alternatif çözümler üreterek ayakta olan sektör hızlı bir toparlanma, normalleşme sürecine girdi. Elbette bu hiç kolay olmadı, ithalat-ihracat dengesizliği, döviz kurlarında yaşanan değişim ve operasyonel süreçlerde yaşanan sorunlar sektör temsilcilerini zorladı. Ulaştırma ve lojistik sektörü her şeye rağmen zorlukların üstesinden gelerek hedefleri doğrultusunda hatta beklenenin de üstünde seneyi kapatmayı planlıyor. 2021 yılı için ise umutlar aşının uygulanabilir hale getirilmesi ve yaygınlaşmasına bağlandı. Özellikle son dönemde virüsün yayılım hızının artması ile birlikte, 2020 Mart–Haziran ayı tablosunun geri gelmesinden endişe ediliyor. Tam da bu noktada devreye ulaştırma ve lojistik sektörü giriyor” dedi ve şöyle devam etti: 2021 yılında havayolu taşımacılığının en önemli konularından biri Covid-19 aşısının taşınmasına yönelik faaliyetler olacaktır. Covid-19 aşıları havayolu ile taşınmaya başlandı. Covid-19 etkisiyle yükselen havayolu navlunlarının aşı taşımaları nedeniyle gelen ek talep yüzünden bir miktar daha yukarıda seyretmesi beklenmektedir. Aşı sevkiyatları öncelikli yapılacağından zaten daralmış olan kargo kapasitesi bu durumdan olumsuz etkilenecek ve hava kargo maliyetlerinin daha da artmasına yol açacaktır. Denizyolunda ise yine benzer senaryolar hakim olacaktır. Hali hazırda yaşanan ekipman sorunlarının Çin yeni yılı (Şubat ayının 2.haftası) sonrası 2021 yılı Mart ayına kadar devam edeceği ön görülmektedir. Pandemi etkisinin azalması ve aşı çalışmasına yönelik yeni gelişmelerin yaşanması ile birlikte pandemi öncesi düzene dönülebileceğini düşünüyoruz. Bu süreç boyunca ihracat ve ithalatçılarımızın yükleme planlarını iyi yaparak, belirlenen yükleme tarihlerinden en az 1-2 hafta öncesinden ekipman ihtiyaçlarını lojistik firmalara iletmesi, eğer mümkünse tek lot hacimli yüklemeler yerine sevkleri zamana yayılmış şekilde planlamalarını öneriyoruz”.   

KAYNAK: 7DENİZ DERGİSİ

Editör: Haber Merkezi