İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Aralık ayı Olağan Meclis toplantısına katılan Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, “Dünya ve Türkiye Ekonomisi” üzerine bir sunum yaptı. Euro Bölgesi’nin geçtiğimiz yıl yüzde 5’in üzerinde bir büyüme gösterdiğini ancak büyüme hızının bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0.2’ye gerilediğini belirten Aslanoğlu, geçen yıl yüzde 1-1,5 olan enflasyonun yüzde 10.7’lere geldiğini ve çok sert bir yavaşlama ile çok güçlü bir enflasyon artışı izlendiğini aktararak, “Aslında Avrupa ekonomisi tam da bir stagflasyon içinde” dedi.

 

Çin’in yavaş büyümesinin dünya ekonomisine etkileri

Tamer Kıran'dan '18 Mayıs Uluslararası Denizci Kadınlar Günü' mesajı Tamer Kıran'dan '18 Mayıs Uluslararası Denizci Kadınlar Günü' mesajı

 

Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’de de büyük bir yavaşlama görüldüğüne ve yüzde 10-12 civarlarında büyüyen Çin’in bu yıl yüzde 3 civarında büyümelere gerilediğini aktaran Aslanoğlu, “Bütün dünyayı da yavaşlatan ana neden oldu” dedi. Çin Komünist Partisi’nin Eylül ayında düzenlenen 20. Ulusal Kongresi’nde güvenlik başlığının ön plana çıktığına işaret eden Aslanoğlu, “Çin artık diyor ki ‘bizim için güvenlik ekonomiden daha önemli.’ 8-10-12 büyüyen Çin’in hedefi artık 4-5 civarı büyümek. ‘Askeri güvenlik, gıda güvenliği, dijital güvenlik, enerji güvenliği, iş gücü güvenliği, biz bunlara emek harcayacağız’ diyor. Enerjisini bu taraflara verecek. Bu önemli bir konu. Çin’in ekonomiyi ikinci plana atmasının hem kısa vadeli hem de orta vadeli sonuçları olacak. Temel sonuçları şunlar; Çin bundan sonra 5 civarında büyüyecekse dünya ekonomisi de daha yavaş büyüyecek demektir. Çünkü Çin yüzde 10 büyüdüğünde dünya yüzde 5 büyüyebiliyordu. Ama Çin 5 büyüyecekse dünya 5 büyüyemez. Dünya ekonomisi muhtemelen daha yavaş büyüdüğü bir ortama gidiyor. Bu ihracat ve dünya ticareti açısından bir yavaşlama anlamına gelebilir. İkincisi dünya ekonomisi yavaşlayacaksa genel anlamda emtia talebinde bir yavaşlama olabilir. Bugün değil, yarın değil ama önümüzdeki yıllarda genel anlamda bir baskı hissedebiliriz” dedi.

 

Globalleşmeden bölgeselleşmeye doğru gidiş

 

Çin’in yavaş büyümesi ve güvenlik planını öne alması, bir başka sonuçları da doğurabileceğini dile getiren Aslanoğlu, “Çin güvenliği konuşuyorsa, ha keza Avrupa ve ABD’de güvenliği konuşuyorsa, o zaman bu korumacılık demektir. Yani herkes kendini koruyacak. Korumacılığın arttığı bir dünyaya doğru gidiyorsak, bir süreliğine globalleşmeden, küreselleşmeden bölgeselleşmeye doğru geçiyoruz demektir. Keskin bir geçiş demek değil ama globalleşmede bir miktar azalma olur. Bunun ticaret yollarına yansıması olur. Bunun birçok sonuçları olabilir. Ancak bölgeselleşmeye geçmek önemli bir gelişme” diye konuştu.

 

Dünyayı dijital para savaşı bekliyor

 

Çin, kendi bölgesinde serbest ticarete daha çok yöneleceğine dair işaretler olduğuna dikkat çeken Aslanoğlu, “O bölgede, Avustralya, Japonya, Güney Kore gibi ülkeler var. Oraya ağırlık verecek o orada çok muhtemelen dijital parası Yuan’ın yaygın bir şekilde kullandırtmaya çalışacak. Zaten Çin’de başladı bu kullanım. Yani bizi bir dijital para savaşı da bekliyor. Ülke olarak da buna hazırlıklı olmak lazım. Dijital para artık bir norm haline gelecek ve Çin Yuan’ı da Amerikan dolarına karşı bu dijital para savaşlarında önemli bir alternatif çıkacak gibi gözüküyor” şeklinde konuştu.

 

Türkiye için artıların olabileceği bir tablo var

 

Türkiye’nin hazırlıklı olması gerektiğinin altını çizen Aslanoğlu, “Bu tablo, korumacılık, yavaşlama bizim için negatif diyebiliriz dünya önümüzdeki 10-15 yılda geçtiğimiz 10-15 yıla göre daha yavaş büyüyecek. Ama bize bir artı da var burada. O da şu. Bölgeselleşme öne çıkacaksa biz bu bölgede güçlü ve önemli bir ülkeyiz. Sanayimiz ve üretimimizle bunu son birkaç yılda daha da çok gösterdik. Daha da çok gösterebileceğimiz bir tablo çıkabilir. Ama orda orta ve düşük teknolojili ürünlerin yanında yüksek teknolojide Çin’i ikame etmemiz daha önemli olacak. İhracatta yüzde 2,5 olan yüksek teknoloji ürün payını 5-8-10-15 çıkarmak bizim asıl burada daha güçlü bir paya sahip olmamız ve o cari açık sorununu çözmemiz açısından da son derece önemli. Türkiye açısından bu artıların olabileceği bir tablo var ama bizde de bu şartları sağlayacak makro ekonomik ortam ve planlamanın iyi yapılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

 

 

Enflasyon boynunu bükmeye başladı

 

Dünya küresel enflasyon zirvede olduğunu Avrupa’nın sıfıra doğru gittiğini, Çin ve Rusya’nın yavaşladığını dünya ekonomisinin yüzde 2,5 ve altına doğru gittiğini belirten Aslanoğlu, “2,5’un altına resesyon denir. O tarafa doğru gidiyor. Tarihi bir dönemden geçiyoruz. 2020’de yüzde 3.1 daralan dünya ikinci dünya savaşıyla karşılaştırdığımız bir dönemden geçiyor. Yavaşlama hızlanıyor ve tahminler aşağı doğru gidiyor. 1980’lerden bu yana düşen dünya enflasyonu fırladı. OECD ülkeleri yüzde 10’lara gitti. Fakat merkez bankaları başta FED olmak üzere çok güçlü müdahale etmeye başladı. Emtia fiyatları geriliyor. Enerji fiyatlarında petrol fiyatlarında gerileme var. Enflasyon boynunu bükmeye başladı. Amerika 7.8’lerden, Avrupa 10.7’den aşağıya doğru dönüyor. Yani bu tablo yavaş yavaş değişiyor” dedi.

 

‘FED’in faiz artırımları ilkbahara kadar devam edebilir’

 

FED’in faiz artırımlarının doları güçlendirdiğini ve bu durumun bir süre daha devam edeceğini kaydeden Aslanoğlu, şöyle devam etti: “Bir ülkenin parasının değeri orta vadede ülkenin cari açığı, bütçe açığı, sosyal siyasal riskleri ve benzeri unsurlarla belirlenir. Amerika cari açığı olan, bütçe açığı olan, sosyal-siyasal riskleri olan bir ülke. Avrupa cari fazla veriyor. Bütçe açığı küçük ve daha istikrarlı. O yüzde Euro-Dolar paritesi dönebilir. Bizim için ihracatta zorluk yaratıyor. Ama bu muhtemelen 1-2 yıl içinde terse döner. FED’in faiz artırımları ilkbahar aylarına kadar devam edebilir.”

 

Dünya bir resesyona doğru gidiyor

 

Dünya ekonomisinin yaşanan yavaşlama ve enflasyonun stagflasyon yarattığına dikkat çeken Aslanoğlu, şunları söyledi; “Başta Avrupa olmak üzere dünyanın birçok bölgesi yaşanıyor. 2023’ü iki kelimeyle makro olarak özetleyelim desek bence resesyon ve dezenflasyon olarak özetleyebiliriz. Dünya bir resesyona gidiyor. Ama görünen çok sert bir resesyon değil. Bakır fiyatları önemli bir göstergedir ekonomik aktivite konusunda. Yavaş yavaş dönmeye başladı. Emtia fiyatlarında dip büyük oranda fiyatlanmış gibi. Ama önümüzdeki aylarda büyüme hızında düşüşü görmeye devam edeceğiz. Resesyon her yerde değil ama dünyanın eksi büyüme olarak söylüyorum yarıya yakın bölümünde çıkacak. Avrupa’da bunlardan birisi. İkincisi dezenflasyon. Enflasyon düşecek ama hedefe gitmekte zorlanacak. O yüzden yüksek borçlanma maliyetleri devam edebilir. Çünkü ısrarcı olabilecek bir enflasyon var. Resesyon demek pastanın küçülmesi demek o pasta küçülünce dilim kapma mücadelesi artacak. Bir takım jeopolitik riskler artabilir. Tahmin etmediğimiz riskler ortaya çıkabilir.”

 

Türkiye’de de enflasyon ve yavaşlama önde

 

Konuşmasının devamında Türkiye ekonomisine ilişkinde değerlendirmelerde bulunan Aslanoğlu, enflasyon ve yavaşlamanın Türkiye’de de önde olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti; “Geçen yıl yüzde 11 büyüyen bu yıl ilk 6 ayda yüzde 7,5 büyüyen Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 3.9 büyüdü. Ama son çeyreğe ilişkin tüm öncü göstergeler yüzde 2 civarında bir büyümeye işaret ediyor. Türkiye yavaşlıyor. Türkiye’de tek pozitif sektör kara ve deniz taşıtları üretimi görünüyor. Türkiye’de makro ihtiyati politikalar devrede. Bu politikaları biz ekonomide para politikasına ikame etmeye çalışıyoruz. Ama bu politikaların görevi tamamlayıcılıktır. İkame değildir. Doğru ve iyi bir makro ihtiyati politika güçlü bir para politikasını enflasyonla mücadele tamamlar. İyi bir arabanız olabilir lastikleriniz de iyiyse performansınız çok artar. Ama biz daha çok lastik tarafıyla gitmeye çalışıyoruz. O yüzden bir şeyler karışıyor. Faiz indiriyoruz. Genlerinde yok bu politikaların o yüzden böyle bir sıkıntı yaşıyoruz. İhracat ikliminde bir bozulma var. Dünyada resesyon Türkiye için ihracat iklimini soğutuyor. Kur artışı yüzde 70’ler civarında. Dolayısıyla bu kadar maliyetin arttığı bir ortamda fiyatı arttırma ihtiyacı olan sektörler, kur yatay gidince fiyatları yüksek kalmaya başladı. Ve rekabette zorlanıyoruz. Dış koşulları değiştiremeyeceğimize göre iç koşulları bir daha düşünmek ve bu maliyetleri düşürecek enflasyonla güçlü mücadele kapsamında güçlü adımlar atmak durumundayız. Çünkü gittikçe zorlamaya başlayan bir tablo oluşturuyor.”

 

Enflasyon şubattan sonra patinaj yapmaya başlayacak

 

Enflasyonla mücadelede konusunda farklı yöntemlerle gereğinin yapılması gerektiğinin altını çizen Aslanoğlu, “Para politikamızda bir değişime ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Ekonomimiz şu anda yüzde 2’lere doğru yavaşlıyor. Gelecek yılın ilk 4-5 ayında seçim öncesi politika çerçevesi büyümeyi biraz hızlandıracak. Maliye politikası, ücret ayarlamaları, olası gelmekte olan kredi garanti fonları, bu büyümeyi 4’ün üzerine tekrar atacaktır. Bu ekonomiyi biraz canlandıracak ve enflasyonist dinamikleri de biraz hareketlendirecek. Dış açığı arttıracak. Baz etkisiyle biz mart nisana kadar da enflasyonda bir düşüş göreceğiz. 40-50’li rakamlara doğru. Ama bence şubattan sonra patinaj yapmaya başlayacak. Yavaş yavaş yukarı gitmek için çok istekli bir enflasyon olacak.”

 

Para politikası ve kapsamlı bir dezenflasyon ile enflasyon geriler

 

2023’ün ikinci yarısında oluşabilecek tabloyu da değerlendiren Aslanoğlu, şunları ekledi; “İkinci yarıda ortaya çıkacak enflasyon tablosu ve fiyat dengeleri uygulayacağımızı politikalara bağlı. Mevcut hükümet de olabilir. Başka bir hükümet de olabilir. Ama yüzde 60 ihtimalle bu politika değişecek. Sürdürülmesi zor bir politikayı sürdürmek çok kolay değil. O yüzden bir değişim bekliyorum. Böyle bir değişim olursa Türkiye ilk etapta 4-5 büyüyecek. İkinci yarıda bir yavaşlama belki eksi büyüme görebiliriz. Yıllık ortalamamız 2’lere doğru inebilir. İlk 6 ay ile ikincisinde büyüme açısından farklılık olabilir. Enflasyonda yukarı hareket olsa bile para politikamız veya kapsamlı bir dezenflasyon programı devreye girerse 2000’lerin başındaki gibi enflasyon önce çıkar sonra yavaş yavaş geriler. Ve normalleşme başlar. Bu anlamda biraz farklı dönemleri olan bir yıl bizi bekliyor. Enflasyondan kurtulmak için sadece para politikası değil çok kapsamlı bir yapısal sürece de girmemiz lazım.”

 

7DENİZ   

Editör: Haber Merkezi