Zorluklarla başa çıkmak için değişim şart
Deniz sigorta sektörü, içinde bulunduğumuz istisnai zamanda müşterilerini uzmanlıkları ve deneyimleriyle desteklemeye adeta kendini adamış durumda. Müşterilerinin devam eden zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olmak için mümkün olduğunca esnek olmaya gayret eden sigortacıların, bu doğrultuda ürün kapsamlarında genişlemeye ve poliçe yazımında değişikliklere gittiğini söyleyebiliriz.
Tarih boyunca tüm değişim ve gelişimlerin, ani ve zor zamanlar (savaş, ayaklanma, buhran vs.) ardından yaşandığına insanlık olarak şahitlik ettik. Aynı şekilde buluşlar da böyle. Bugün işimize yarar birçok alet, ihtiyaç doğrultusunda ortaya çıkar. Buradan çıkaracağımız sonuç ise aslında insanların ve toplumların hayatın olağan akışı içinde durağanlıklarına devam ettikleri ve hali hazırda kurulu düzenlerini bozmaktan imtina ettikleri yönünde. Bu doğrultuda, içinde bulunduğumuz salgın hastalık dönemi de tüm dünya için beklenmedik ve sarsıcı olduğundan, bu dönemin ekonomiye yaratmış olduğu etkilere paralel olarak sektörlerde değişim ve dönüşümler gözlemliyoruz.
Özellikle, ihtiyaçlara cevaben hizmet vermekte olan sektörlerde gelişim ve büyüme de bu güzergahta yol almak zorunda olduğundan, bir hizmet endüstrisi mensubu olan deniz sigorta sektörü, içinde bulunduğumuz istisnai zamanda müşterilerini uzmanlıkları ve deneyimleriyle desteklemeye adeta kendini adamış durumda. Müşterilerinin devam eden zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olmak için mümkün olduğunca esnek olmaya gayret eden sigortacıların, bu doğrultuda ürün kapsamlarında genişlemeye ve poliçe yazımında değişikliklere gittiğini söyleyebiliriz.
Bu doğrultuda, P&I kulüplerin son zamanlarda P&I poliçelerinde kapsam altına alınmayan farklı ürün çeşitlerini bünyelerine kattığını ve bu ürünleri geliştirmek adına çeşitli pazarlama programları yaptıklarını gözlemlemekteyiz.
Bunlardan ilki daha önceki yazılarımızda da değinmiş olduğumuz; ‘Delay Insurance ‘ yani Gecikme Sigortalarıdır. Covid-19 nedeniyle gemilerin limanlarda bekleme süreleri ve dolayısıyla gecikmeler arttığından, bu ürünün müşteri ihtiyaçlarına yanıt vereceğini düşünerek sigortacıların harekete geçtiğini ve bünyesinde bu ürün bulunmayan sigortacıların ürünü portföylerine eklediğini; hali hazırda ürünü portföyünde bulunduranların ise bu alanda marketing stratejilerini geliştirerek ürün tanıtımına yoğunlaşmaya başladığı son zamanlarda göze çarpmaktadır. Bu amaçla, bazı sigortacılar başka şirketlerle bir araya gelerek çalışmalarını yürütürken, bazı sigortacılar ise kadrolarına bu alanda deneyimli kişileri alarak çalışmalarını sürdürüyorlar.
Gecikme Sigortası kapsamına bakıldığında, Kira Kaybı sigortasıyla benzerliği dikkat çekse de bu poliçenin kapsam verebilmesi için olayın Tekne Makine hasarı olmasına gerek olmamakla beraber genellikle Kira Kaybı sigortalarında uygulanan en az 14 gün gecikme oluşması zorunluluğu da bulunuyor. Bu doğrultuda, daha az süreli ve tekne makine hasarı nedeniyle oluşmayan gecikmelere de yanıt verebilmekte.
Güncel sektör ihtiyaçları doğrultusunda adını sıkça duymaya başladığımız diğer bir ürün ise; ‘Cyber Security’ Siber Güvenlik Sigortası. Taşıyıcıların işlerinde e-ticaret portalları, web siteleri ve filo iletişim sistemleri gibi kapsamlı elektronik sistemler kullanması ve modern gemilerde navigasyon gibi işlevlerde otomasyona çok daha fazla güveniliyor olması doğrultusunda bu sistemlerde meydana gelecek bir siber olayın genel merkezde ve filoda büyük hasarlara yol açma potansiyelinin yanı sıra geminin gecikmesine ve hatta fiziksel hasar veya kayıplara yol açacağı riskleri göz önüne alınarak, deniz taşımacılığında bu risklere karşı koruma büyük ölçüde yetersiz olduğundan P&I sigortacıları, bu açığı kapatmayı isteyerek, bünyelerinde bu ürünü geliştirmek adına çalışmalara başlar.
Sigortacılar, siber güvenlik ürünü kapsamında müşterilerine yalnızca poliçe kapsamı sunmakla kalmayarak, işletme bünyesinde çalışmakta olan gemi ve kara ekibine, siber farkındalık eğitimleri vererek geminin Uluslararası Güvenlik Yönetimi Kodu (ISM)’na uygunluğunu sağlamak için de çalışmalar yaparak sigortalı şirketlerine destek veriyor.
Haftada 17 milyon gemiye siber saldırı
IMO (International Maritime Organization) tarafından, siber güvenliğin Güvenlik Yönetim Sistemleri (Safety Management Systems) denetiminde ele alınacak risk olarak tanımlaması ve 1 Ocak 2021’den itibaren denetlenmeye başlanacak olmasını duyurmasının ardından sektör ilgilileri tarafından daha fazla ilgi görmeye başlayan bu ürün, aslında gelecekte yarı otonom/otonom gemiler için vazgeçilmez bir poliçe kapsamı olmaya aday. Fakat, alınan son verilere göre dünya çapında haftada 17 milyon gemide siber saldırı meydana geldiği göz önünde bulundurulduğunda özellikle okyanus aşırı çalışan gemiler için şimdilerde de hatırı sayılır bir önemi olduğunu düşünüyorum.
Sigortacıların gündemindeki bir diğer konu ise yenilenecek poliçelere eklenecek olan Koronavirus klozları veya istisnaları. Bildiğiniz gibi mart ayından itibaren P&I sigortalarının Koronavirüs vakalarını kapsayıp kapsamayacakları veya kapsarsa ne kadarını kapsayacağı gibi birçok konu konuşuluyordu. Konu her ne kadar ilk başlarda hasar departmanlarını ilgilendirir bir konu olarak gözükse de aslında poliçe yenilemeleri de bir yandan devam ettiğinden underwriting departmanları da bu poliçelere eklenecek yeni kloz ifadeleri üzerine çalışmakla meşguldü.
Yeni poliçe eklediler
Her ne kadar, P&I kulüpleri arasında ortak bir çalışma henüz mevcut olmasa da her kulübün kendi ifadeleriyle Koronavirüs ve benzeri salgın hastalıklar için poliçeye eklemeler yaptığını görüyoruz. Şimdiye kadar karşılaştığımız poliçelerde sigortacıların, poliçelerde belirli hastalıkları sayarak bu hastalıklar nedeniyle oluşacak kapsamlarda kendilerini belirli bir limitle sınırlandıran ifadeler eklediğini görüyoruz. Fakat, pratikte henüz çok fazla deneyim elde edilmediğinden bu limitin parametresinin ne olacağı henüz belirlenmiş değil. Bu nedenle, zaman içerisinde vaka bazında tespitler yapılarak IG Club üyelerinin ortak bir lafızda bir araya gelmesi bekleniyor.
Küresel salgının zemininde, Hull & Machinery Marketinde ise 2020'nin başlarından beri görülen fiyat artış trendinin izlenmeye devam edildiği gözleniyor. Londra Pazarında 2018’in ikinci yarısında başlayan ve 2019’a kadar devam eden bu akım şimdiler de dünyadaki tüm sigorta şirketlerini etkisi altına almış gibi gözüküyor. Bu nedenle, bu yıl da sigortacıların, daha az prim daha karlı iş avcılığı yapacağı yorumları sektörde konuşulmaya başlandı. Bununla birlikte, Kovid-19 salgını her ne kadar gemiye fiziksel açıdan bir sorun oluşturmasa da Hull & Machinery sigortacıları, yukarıda da değindiğimiz Kira Kaybı (Loss of Hire) poliçelerinde salgınla ilgili sorunlardan kaynaklanan olası talep enflasyonu hakkında çalışmalar yapmaktadırlar. Bu doğrultuda, Kira Kaybı poliçelerine de salgın ile ilgili bir kloz/istisna konulması söz konusu olabilir.
Tekne Makine Sigortalarıyla ilgili son olarak bir habere değinmek istiyorum. Türk denizcilik sektöründe de ismini tanıtmış olan North of England Protection and Indemnity Club, 1 Temmuz 2020 itibariyle Tekne Makine poliçesi de yazmaya başladığını duyurdu. Son iki yılda, birçok sigortacının tekne makine poliçesi yazmaktan imtina ederek sektörden çıkış yapması nedeniyle bu yeni giriş tüm sektör ilgililerini heyecanlandırdı.
İki farklı senaryo!
Kargo Sigortalarında ise henüz belirgin bir etki görülmemekle beraber ticaret ve nakliye hacimlerindeki düşüş elbette ki daha az iş anlamına geldiğinden, bu doğrultuda primlerde artış beklendiğinden bahsediliyor. Son güncellemelerle ilgili değinmek istediğim bir diğer konu ise, Clarkson tarafından bu ay yayınlanan raporda yer alan iki farklı senaryo çerçevesinde Covid-19’un deniz ticaretine olan etkisinin değerlendirildiği diyagram. Bu diyagramda iki senaryonun yer almasının sebebi ise pandemi sürecinin nasıl ilerleyeceğinin hala belirli olmaması.
Bu doğrultuda, bir tarafta temel senaryo ele alınmış ve burada salgın hastalık etkisini giderek azaltırken 2021’de kriz hafifliyor ve ekonomik aktivitelerde iyileşme sürüyor. Bununla paralel olarak deniz ticaretinde, V şeklinde bir büyüme görülüyor. Diğer tarafta ise kötü senaryo ele alınıyor ve burada salgının ikinci dalgası etkisini gösteriyor. Bununla doğru orantılı olarak, ekonomik iyileşmeler gecikmeye uğruyor ve uzun süren yavaşlama şeklinde deniz ticaretinde, durgun büyüme gerçekleşiyor.
Bu diyagramdan çıkardığım bir diğer sonuç ise, her ne kadar dünya çapında normalleşme sürecine girmiş olsak da ekonomik anlamda bu salgının etkilerini sürdürdüğü ve bir süre daha sürdürmeye devam edeceği oldu. Fakat, umuyorum ki bahsedilen temel senaryodan daha iyi bir senaryo çok yakın zamanda bizleri bekliyordur.
Tüm bu anlatılanlar doğrultusunda, aslında içinde bulunduğumuz dönemin kontrolümüz dışında rüzgârın etkisiyle devam eden, değişen, gelişen bir süreç olduğunu söyleyebiliriz. Elif Şafak’ın bir kitabında çok sevdiğim bir sözü vardır, “Rüzgarın yönünü dilediğin gibi değiştiremezsin ama yelkenleri rüzgara göre ayarlayarak, istediğin limana ulaşabilirsin” diye… Bizler de rüzgarın yönünü değiştiremeyeceğiz belki ama yelkenlerimizi ona göre ayarlayıp istediğimiz limana ulaşacağız. Gelişmeye, değişmeye, dönüşmeye devam edeceğiz.
Çıdam Yıldırım
Atlas Pandi Muhabirlik ve Denizcilik Hizmetleri