Lojistiğe antropolojik bir bakış

İnsan ve toplum davranışlarını belirleyen faktörlerin başında insanların yaşadığı çevre ve toplumların oluşma koşulları başta geliyor. Antropologlar ve sosyologlar bu gelişim ve oluşumu irdelerken başvurduğu kaynaklardan bir tanesi de lojistik ve ticari faaliyetler oluyor. Bilim ve teknolojinin, kültürlerin bugünkü halini almasında ticaret ve taşımacılık faaliyetlerinin çok önemli bir payı vardır. Bu gelişimi gözlemlemek için ticaretin ve taşımacılığın tarihini irdelemek bizlere birçok ipucu verebiliyor. Bu unsurlar bu kadar önemliyken sektörü var eden bizler bunun ne kadar bilincindeyiz? Taşıdığımız konteynerler içinde en az emtia kadar değerli şeyler var. Emtia ile birlikte taşıdığımız şey kültür ve bilgi.  



 Gelişim yavaş olur

 

İnsanlık tarihini ve medeniyetlerin nasıl geliştiğini irdelediğimizde gördüğümüz şey insanların her geçen gün daha karmaşık sosyal yapılar kurarak gelişim gösterdiğidir. Sosyal yapıların daha karmaşık hale gelmesi daha fazla ihtiyacı ortaya çıkarmış buna bağlı olarak topluluklar arasında etkileşimler başlamıştır. Ancak ulaşım gibi fiziki zorluklar bu etkileşimi çok kısıtlı bir seviyede tutarak gelişimi uzun bir süre yavaş tuttu. Örneğin tarım devriminin ve yerleşik hayata geçişin dünyaya yayılması yaklaşık 5000 yılı bulmuştur.

Ticaret uygarlığın başlamasında etkilidir

 

Daha karmaşık toplumsal yapılar ve ihtiyaçların artması buna bağlı olarak toplulukların birbiriyle olan alış-veriş ve etkileşimini daha da arttırdı. İmece usulü hayatını devam ettiren topluluklarda yaşanan bu gelişme ticaretin ve bir anlamda medeniyetin başlangıcına tekabül etmektedir. İnsanlık tarihindeki bu gelişim uygarlığın başlangıcını tanımlamak için gayet makuldür. Uygarlığın başlamasında ve yayılmasında önemli bir işlevi olan ticaretin tarihi topluluklar arası ilişkilerin başladığı tarihe kadar geriye götürülebilir.

 

 Taşımacılık domino etkisi yarattı

 

Ticareti faaliyetin yürütülebilmesini sağlayan türetilmiş taleplerinden biri olan taşımacılık faaliyetiyse insanlık tarihinin ilerlemesinde bir domino etkisi yaratarak birçok şeyi hızlandırmıştır. Özellikle denizyolu taşımacılığı çok daha uzak mesafelere ulaşılabilirliği sağlayabilmesi etkili olmuştur.  Tarım devriminin dünyaya yayılışı yaklaşık 5000 yıl sürerken özellikle denizyolu sayesinde MS 900’lü yıllarda keşfedilen barutun dünyaya yayılışı yaklaşık 300 yıl, Yeni Dünya’da (Amerika) keşfedilen ürünlerin dünyaya yayılışı 50 yılı aldı. 
 

Güçlü ekonomi-denizyolu ilişkisi


Denizyolu taşımacılığının geçmişine baktığımızda MÖ 3200’li yıllara kadar geriye gidebiliyoruz. Toplumlar arası etkileşimin artması toplulukların çok daha uzak mesafelerdeki diğer topluluklara ulaşabilmesi denizyolu taşımacılığının başlangıcı oldu.  Bu etkileşimin doğalında ticaret gelişti. Bu dönemlerde taşıma imkanlarının kısıtlılığı ve yolların güvenli olmayışı deniz taşımacılığının daha hızlı gelişmesine olanak sağladı.  Özellikle ilkçağlarda güçlü ekonomiye sahip olan ülkelerin tamamının denizyoluyla güçlü bağları olduğunu görüyoruz.

Denize kıyısı olmayan medeniyet yok

 

Dünya tarihine baktığımızda MÖ 5000 yılından MÖ 1000’li yıllara kadar denize kıyısı olmayan bir medeniyetten söz bile edemiyoruz. Medeniyetlerin ve kültürün özellikle Akdeniz kıyılarında gelişmesi tesadüf değil. Ticaret ve ulaşım olanaklarının elverişli olması medeniyetlerin gelişiminde çok büyük rol oynadı.  İletişimin ve yeni keşiflerin yayılmasını sağlayan en önemli faktörler ticaret kervanları ve gemilerdi.

 

Denizcilik ve felsefe

 

M.Ö 624 – 546 yılları arasında yaşamış olan ünlü filozof Thales Eski Yunan’ın yedi bilgesinin ilkiydi. Hayatının önemli bir kısmında ticaretle uğraştığı ve gemi seferlerinde bulunduğu biliniyor. Kendi yurdundaki matematik ve felsefi öğretilerinin büyük bir kısmını Mısır’a yaptığı seferlerde öğrendiği bilinmekte. Thales Milet’ten zeytinyağı yüklü gemiyle Mısır ve diğer Akdeniz ülkelerinde sefer yaparken dönüşte çeşitli tahıl yükleriyle birlikte topraklarına matematik formüllerini ve Mısır kültürünü götürüyordu.

 

Roma döneminde Hristiyanlığın yayılmasından sonra Hristiyanlık öncesi yazılmış tüm metinler din dışı kabul edilerek yok edildi. Antik Yunan döneminde ortaya çıkmış olan birçok eser kendi topraklarında tahribata uğradı. Birçoğu yok edildi.  Ege coğrafyasında bu filozoflar hakkında bulabileceğiniz metinler o dönemki Hristiyan din adamlarının filozofların tezlerini çürütmek için yazdığı metinlerden ibaretti.    

 

Bu filozofların hayatları ve görüşleri hakkındaki makalelere kendi yaşadıkları coğrafyadan değil Abbasi dönemi çevirilerinden ulaşabiliyoruz. Skolastik dönem diye adlandırılan kilise hakimiyetinin olduğu dönemde bu metinler Avrupa’nın hiçbir yerinde yokken Abbasi döneminde bu metinlerin tekrar çevrilip düzenlendiğini biliyoruz. Bugün hayat hikayelerini bildiğimiz birçok filozofun hayat hikayesini Abbasi dönemindeki çeviri metinlerine borçluyuz.

 

Bu felsefi ve bilimsel bilgilerinin tamamının denizyolu taşımacılığıyla bir noktadan bir noktaya taşındığı ve günümüze kadar ulaşabildiğini biliyoruz.  Antik Yunan’da yazılan metinlerin kopyası deniz ticaretiyle birlikte birçok Akdeniz ülkesine yayıldı. Bu metinler Antik Yunan’da tahribata uğradığında kopyalarına Kuzey Afrika kentlerinde ulaşmak mümkündü. Bu metinler binlerce yıl sonra kuzey Afrika topraklarında tahribata uğradığında çoktan yine denizyolu ticareti aracılığıyla tekrar Avrupa ülkelerine ulaşmıştı bile.

Barutun icadı

 

900’lü yıllarda keşfedilen barutun taşıma faaliyetleri ve ticaretle birlikte Dünya’ya yayılması 300 yıl gibi bir sürede feodalizmin yıkılmasına bugünkü şeklini alan büyük devlet modellerinin öncüllerinin oluşmasına olanak sağlamıştır. Tarihin her sayfasına baktığımızda toplumu şekillendiren faktörler arasında ticareti ve bunu mümkün kılan lojistik faaliyetlerini görebilmekteyiz.

 

Ticaret toplumları şekillendirir

 

Bu ticaret ve taşımacılık faaliyetlerinin toplumları şekillendirmedeki etkisi bugün de devam etmektedir. Bir Amerikan firmasının Çin’de üretip piyasaya sunmuş olduğu yeni bir ürün 1 hafta içerisinde dünyanın her ülkesinde eş zamanlı satışa sunulup hakim popüler kültürü oluşturabilmekte ve toplum davranışlarını şekillendirebilmektedir. Başka coğrafyalarda keşfi ve üretimi gerçekleştirilen ürünlerin eş zamanlı hayatımıza girmesi hayatlarımızı şekillendirmektedir. Lojistiğin ve ticaretin geçmişe göre akıl almaz derecede bir hızlanması da toplum yaşam şekillerinde birçok ortaklığa sebep olmakta kültürlerarası etkileşimi daha fazla hissettirmektedir.

 

Taş taşıyan 3 kişi

 

Günün birinde taş taşıyan üç işçiye ne yaptıkları sorulmuş. İşçilerden bir tanesi taş taşıdıklarını bir tanesi duvar ördüklerini bir tanesi de bina inşa ettiklerini söylemiş. Aynı işi yapan 3 işçiden alınan 3 farklı cevap. Bizler için de taş taşırken bir bina inşa ettiğimizin farkında olmak gerçek anlamda üretebilmek ve yapılan işi değerli kılmak için bir çeşit gereklilik olduğunu düşünenlerdenim. Sadece teknik boyutunu incelediğimiz ticaret ve lojistik kavramlarına başka boyutlardan da bakabilmek son derece önemli.

 

*Çok sık adını geçirdiğim ticaret kavramının lojistikle ne kadar iç içe olduğunu vurgulamak adına  aşağıdaki tanımı ekleme gereği gördüm.

 

“Ticaret kişi ya da toplumların kazanç sağlamak amacıyla giriştikleri ve bir yerden başka bir yere taşımak zorunda oldukları her türlü ham ya da işlenmiş mal, hizmet, değer, yiyecek gibi şeylerin alım satımını, değiş tokuşunu kapsayan ekonomik bir etkinliktir.”

 

Hüseyin Akkuş