Prof. Dr. Soner Esmer’in 7deniz Dergisi için kaleme aldığı  “Kuşak ve yol girişimi bir ihracat kapısıdır” şöyle:

 

"Coğrafi Keşifler sonrasında Uzak Doğu-Avrupa güzergâhında neredeyse 500 yıl süren bir Avrupa (sömürge) egemenliği başlar. İkinci Dünya Savaşı sonrasında aynı güzergâhta yapılan ticari mal taşımalarında “Batı” üstünlüğü devam eder. Uzak Doğu’dan tüketim pazarlarına taşınan tüketim mallarının miktarı (ters istikamete göre) hep fazla olmuştur. Ancak 80’li yıllardan itibaren Küresel Üretim Üssü olarak konumlanan Çin’den taşınan ürünün niteliği (geçmiş dönemlere göre) değişir ve ağırlıklı olarak endüstriyel ürünler taşınmaya başlar. 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü üyeliğine kabulü ile Çin, artık küresel ticaretin merkezi olur ve yaklaşık 15 yıl süren hızlı bir gelişim dönemine girer. 2010’lu yıllara gelindiğinde Çin, küresel dünyanın (IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü gibi) klasik kurumları ve küresel kabul görmüş tahammülleri yerine kendi kurumlarını ve kurallarını işletmek ister. Bu kurumlar ve kuralların kapsamı gün geçtikçe artar ve bazı küresel proje ve girişimler ile desteklenir. Kuşak ve Yol Girişimi, Çin’in kurmaya çalıştığı bu yenidünya düzeninin lokomotifidir.

 

Kuşak ve Yol Girişiminin 6 yılda geldiği nokta

 

Kuşak ve Yol Girişiminin ticari hacmi her geçen yıl artıyor. 2019 yılı itibariyle 125 ülke ve 29 uluslararası kuruluş ile toplamda 173 işbirliği belgesi imzalandı, son 6 yılda Kuşak ve Yola dahil olan ülkeler arsındaki ticaretin hacmi toplamda 6 trilyon doları aştı. Sadece 2018 yılında ulaşılan ticaret hacmi 1.25 trilyon dolardı. 2019 yılının ilk 6 ayında (geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 9.7 oranında artış göstererek) 617 milyar doları geçmiş durumda. Hatta bu artış oranı Çin’in kendi dış ticaret gelişim oranının iki katından fazladır. Bu 6 aylık dönemde Çin’in dış ticareti, Kuşak ve Yol’a dahil olan bazı ülkelerde önemli artış oranları yakaladı. Yakın coğrafyamızda bulunan Rusya, Suudi Arabistan ve Mısır ile yapılan dış ticaret sırasıyla yüzde 11.5, yüzde 34 ve yüzde 11 oranlarında arttı. Çin 2018 yılında 18 Arap ülkesi ile Kuşak ve Yol Girişimi’ni birlikte inşa etmek adına anlaşmalar imzaladı. Yapılan ikili anlaşmalar ile Çin-Arap ülkeleri dış ticareti 2018 yılında yüzde 28 artış göstererek 244 milyar dolara ulaştı.

 

Peki bizim Çin ile ticaret hacmimiz ne durumda?

 

Hal böyleyken, havada uçan bu milyar dolarlar içinde bizim Çin ile aramızdaki ticaret hacmi ne kadar biliyor musunuz? 2018 yılı rakamları ile 20.7 milyar doları ithalat olmak üzere toplamda sadece 23.6 milyar dolar. Yani Çin’e sadece 2.9 milyar dolarlık ihracat yapabiliyoruz. Çin’e ihraç ettiğimiz ürünlerin önemli bir kısmı işlenmemiş doğal taş (blok mermer gibi) ve madenlerdir. Yani oldukça zengin sayılacak ihracat ürün gamımız ve zeytinyağı, fındık, incir gibi klasik ihracat kalemlerimiz olmasına rağmen Çin’e katma değerli ürünler satamıyoruz. Bu konuda ciddi emekler harcandı ama şu ana kadar çok az ilerleme kaydedildi. Bunun temel nedeni ise uluslararası markalar yaratamamaktır.

 

 

Çin tüketicisi popüler markaları tüketiyor

 

Neredeyse 30 yıldır süren hızlı ekonomik gelişim sonucunda Çin’de sayısı 300 milyonu geçen orta ve üst düzey gelir seviyesine sahip bir tüketim toplumu ortaya çıktı. Bu yeni tüketim toplumu, Batının tüketim değerlerine ciddi bir sempati duyarken, Batının küresel markalarını taşıyan ürünlere sahip olma ya da tüketme eğilimindedir. Bu nedenle bu meşhur küresel markaların Çin’i (bir üretim üssü olarak görmelerine ilaveten) bir pazar olarak görmeleri ve pazarda yer bulmaları çok da zor olmadı. Çin pazarına kaliteli ve katma değerli ürünlerle girmekte zorlanan ülkeler küresel marka yaratamayanlar oldu. Bu dezavantajı bizler de yaşadık. Ancak halen geç değil. Sadece oyunu Çin’in kendi kurallarına göre oynamak gerekiyor. Bir başarı hikayesi olan kiraz ihracatımızda olduğu gibi.

 

Konteyner taşımacılığı talebindeki sıçrama göründüğü gibi değil Konteyner taşımacılığı talebindeki sıçrama göründüğü gibi değil

Kirazımız Çin pazarlarına etkili bir giriş yaptı

 

Neredeyse 10 yılı bulan uğraşlar sonucunda kirazımız Çin pazarında yer bulmaya başladı. Bu uzun soluklu bir başarı hikâyesidir. Bu başarı hikâyesinin aktörleri kiraz üreticilerimiz, Ege ihracatçı Birlikleri, Tarım ve Orman Bakanlığı’mız ve Ticaret Bakanlığı’mızdır. Güzel bir iş birliği örneği ile elde edilen bu başarı, diğer başarı hikâyelerinin önünü açacaktır.

 

Çin pazarına Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi ile girelim

 

Türkiye AB pazarlarına yakınlığı ve üretim potansiyeli ile aslında Çin’in en önemli rakiplerinden birisidir. Stratejik açıdan Türkiye, AB için üretim üssü olarak Çin’e rakip olmalı, diğer yandan Çin’de gelişen tüketim pazarını bir fırsat olarak görüp Çin pazarında etkinliğini arttırmalıdır. Diğer yandan Türkiye’nin Kuşak ve Yol Girişimine resmi olarak dâhil olması, yenidünya düzenine uygundur ve Çin ihracatımızın gelişmesi yönünde bir avantajdır. Kuşak ve Yol Girişimi Türkiye’den Çin’e kadar uzanan ve girişime dâhil olan tüm ülkeleri kapsayan bir ihracat kapısıdır. Kuşak ve Yol Girişimi ayağımıza kadar gelen bir fırsattır. Bize bu fırsatı kullanacak ve geliştirecek cesur girişimciler lazımdır. Biliyorum ki “En başarılı insanlar ayrıcalıklarını yeni bir yeteneğe sahip oldukları veya kendilerine bir fırsat sunulduğu için elde etmemişlerdir. Onlar ellerindeki fırsatları geliştirmişlerdir (Bruce Barton)”. Zaman bu insanların zamanıdır."

 

7DENİZ - MAKALE

 

Editör: Haber Merkezi