Her profesyonel işte olduğu gibi denizcilikte de yetişme ve yetiştirme aşamaları çok önem arz eder. Doğru yapıldığı takdirde çok iyi sonuçlar alınabileceği gibi yanlış yapıldığı takdirde de doğal olarak kötü sonuçlar ortaya çıkabilir. Konumuz iyi zabit yetiştirmek olduğuna göre bunun iki tarafına da bakmak lazım.

 

Bir tarafta yetişecek olan kişi yani “stajyer” diğer tarafta ise yetiştirecek olan “armatör”, bakın dikkatinizi çekerim okul demiyorum armatör diyorum. Neden? Cevabı çok basit. Çünkü şayet oturmuş bir işletme sistemi ve bununla birlikte bir uzun soluklu personel politikası var ise bir denizcilik şirketinde dışardan hazır personel çok nadiren alınır çünkü genelde kendi personelini bu şirketler kendileri yetiştirirler zaman içerisinde. İşte bu noktada da stajyer konusu çok önem taşır. Öyle ki bu şirketler stajyer adaylarını daha lise son sınıftan itibaren kendileri seçerler ve seçtikleri adayların denizcilik eğitimlerini baştan sona kadar ve herhangi bir mecburi hizmet istemeksizin kendileri üstlenirler. Bu sebepten dolayı da yetiştiren taraf esasında denizcilik şirketinin kendisidir. Tabii yetişme aşamalarından biri de okuldaki akademik eğitim dönemleridir. Bunu da yine stajyerlere şirket kendi sağlar.

 

En önemli yatırım insana yapılan yatırımdır

 

Önce şirket tarafından başlayalım. Yukarıda bahsettiğim gibi lise son sınıftan itibaren şirketler kendilerine stajyer adayları seçer. Bunu yapabilmek için kara kadrosuna her sene gemilerinden bir 2. kaptan ve bir 2. mühendis alırlar. Bu kişilerin bir yıllık görevi hem liseleri gezip denizciliği ve denizdeki hayatı öğrencilere anlatmak, istekli olanlar ile mülakat yapmak ve aralarından ihtiyaç doğrultusunda adayları belirlemek hem de hali hazırda şirketin çeşitli denizcilik okullarında okuttuğu stajyerlerin gelişimlerini takip etmek. Aynı zamanda stajyerler ile belli aralıklarda görüşerek okul eğitim kadrosu ile stajyerlerin gelişimleri hakkında bilgi almaktır. Bu zaten kendi başına şirketin stajyere gösterdiği önemin göstergesidir ki zaten bir denizcilik şirketi için en önemli yatırım insana yapılan yatırımdır bunu asla unutmamak gerekir.

BTÜ'lü akademisyenlere MEDSEAPLAN projesinden destek BTÜ'lü akademisyenlere MEDSEAPLAN projesinden destek

 

Gemideki yaşama uyum, en az işi bilmek kadar önemli

 

İşin deniz kısmına geldiğimizde de tıpkı karada yani okulda gelişimleri sıkıca takip edildiği gibi gemilerde de 2. kaptanlar ve 2. mühendisler stajyerlerin gelişimlerini çok yakından takip ederler. Gelişim derken sadece iş ile ilgili değil aynı zamanda gemideki sosyal hayata uyum sağlama konusuna da çok önem verilir. Çünkü siz her ne kadar mükemmel bilgi ve beceriye sahip olursanız olun işinizi ne kadar iyi yaparsanız yapın gemi hayatına ayak uyduramadıktan sonra bunların pek anlamı kalmaz. Gemide olmaktan mutlu değilseniz, sosyal hayat size göre değilse, aileden uzak kalma konusunda duygusal sıkıntılar yaşıyorsanız -ki bu da direkt olarak yaptığınız işe yansır- zaten o iş size göre değildir. Bu da stajyerlerin gemideki sosyal hayata adapte olup olamamasından açıkça ortaya çıkar. Olamayanlar da doğal olarak bu işten vakit çok geç olmadan vazgeçerler. Staj dönemi tabii ki çok önemlidir. Çünkü bu dönemde deniz ile ilgili hiç bilgisi olmayan bir genç hem gün geçtikçe ve pratik yaptıkça bilgi sahibi olur hem de stajyeri olduğu şirketin işletme politikasını, tabiri caizse, yoğurt yiyişini yavaş yavaş öğrenmeye başlar. Ağaç yaşken eğilir misali bu hem kendisi için hem de şirket için çok önem taşır ve staj döneminin sonunda yetiştirilen stajyer akademik süreci tamamladıktan sonra eline ehliyetini aldığında çalışacağı şirket gemilerinde zaten aynı sistem içerisinde yetiştirildiği için hiçbir şekilde yabancılık çekmeden başarılı bir zabit olarak görev almaya başlar.

 

Denizcilik şirketlerinin en büyük sıkıntılarından birisinin kaliteli personel olduğunu kabul edersek, yukarıda bahsettiğim şekilde yetiştirilen personelin geminin emniyetli çalışması yine gemideki şirketin kurmuş olduğu emniyetli işletim sisteminin düzgün ve bilinçli bir şekilde işletilmesi açısından paha biçilmez önem taşır. Bundan da gerek şirket ve gerekse de kişi kesinlikle fayda görür.

 

Denizcilik eğitiminde reform şart

 

Gelelim yetişme kısmına yani stajyerin rolüne. Öncelikle hep bahsettiğimiz gibi denizde çalışmak herkesin harcı değildir. Denizi sevmek, evden uzak hayata adapte olabilmek, genç yaşta kendinden yaşça çok daha büyük kişilerle çalışıp, arkadaşlık edebilmek, zor koşullar altında gerektiğinde uzun saatler çalışabilmek gibi birçok zorluklara göğüs gerebilmeyi gerektirir. Yani kafaca mental olarak bunun altından kalkabilmek gerekir. Tabii bunu herkes başaramaz. Onun için de hep bahsettiğim gibi denizcilik eğitimde ciddi bir reforma gitmek gerekir ve bunun doğru yolu olan sandviç sisteminde eğitim verilmesi elzemdir. Sandviç derken okul / gemi / okul / gemi / okul şeklinde bir eğitim. Böyle olunca stajyer hem ilk sene sonunda denizdeki hayatın kendine göre olup olmadığına karar verebilecek. Buna göre de şayet bu hayatın kendine göre olmadığını düşünürse vakit çok geç olmadan vazgeçip başka bir dala yönelebilecek. Hem de ders olarak gördüğü her şeyi pratikte uygulamalı görme şansı yakalayabilecek. Dolayısıyla öğrenmesi daha kolay olarak çok daha kaliteli bir şekilde uygulayarak öğrenecektir.

 

 

Her stajyer, gemideki zor şartları kontrollü olarak tecrübe etmelidir’

 

Gemi hayati hele ki 17-18 yaşında bu ise başlayan çocuklar için hiç ama hiç kolay değildir. Denize çıkmak isteyen gençlerin bir kere bunun çok iyi bilincinde olması gerekir. Günümüzde stajyerlerin konu olduğu birkaç çok ama çok üzücü olay yaşandı ve bunların tabii ki yaşanmasını asla kimse istemez. Ancak diğer taraftan baktığınızda iyi bir zabit olabilmek için staj dönemini çok sıkı geçirmek gerekir. Bu stajyerin köle gibi ucuz işçi olarak çalıştırılması anlamına tabii ki gelmez. Zaten şirket kısmında da bahsettiğim gibi şayet şirket insana yatırımı yapıyorsa ve bu kişiyi uzun yıllar bünyesinde çalıştırmayı hedefliyorsa bu kişinin yetiştirilmesi için de gerekli tüm önlemleri almalıdır ve bu şekilde stajyer yetiştiren şirketlerde zaten bunları yapıyorlar.

 

Her stajyer yeri geldiğinde gemideki zor şartları kontrollü bir şekilde mutlaka tecrübe etmelidir. Bunu yaşamalıdır çünkü stajı sonrasında gemide zabitlik yaparken mutlaka zor şartlar görecektir. Bu işin doğasında var. Onun içindir ki bu şartlara göre de eğitim alması ve bu şartları birebir yaşaması gerekiyor. Denizde hayat asla el bebek -gül bebek değil. Şayet işi yapmak istiyorsa bunu kabullenmesi gerekiyor.

 

Mevcut durumdan ne şirket ne de stajyer faydalanabiliyor

 

Gelelim ülkemizdeki duruma. Yukarıda bahsettiğim gibi bir şirket / stajyer ilişkisi bizim denizcilik şirketlerimizde şimdiye kadar pek görülmüş değil. Bizde öncelikle eğitim sistemi yanlış. Sonrasında bir iki şirket dışında şirketlerin oturmuş köklü bir stajyer politikaları yok. Çoğunlukla rica minnet tanıdıkların çocukları gemilere stajyer olarak gönderiliyor o da sadece kişinin staj suresini tamamlaması için. Yani ileriye dönük şirketin stajyeri değil gelip geçici birkaç aylık süre doldurmak için gemide geçirilen vakit olarak görülüyor staj. Tabii hal böyle olunca bundan ne şirket faydalanabiliyor ne de stajyer. Bu sistem değişmediği ve gerek eğitimde köklü bir değişim, gerekse de denizcilik şirketlerimizin personel ve stajyer politikalarında ciddi değişiklikler olmadığı sürece korkarım durum kötüden daha da kötüye gidecektir. Bizler hep hazıra konmaktan yana olursak, hep böyle bir sistemi ülkemizde nasıl işletebilirizi düşünmektense neden işleyemeyeceğinin sebeplerini ortaya çıkartmak için çaba göstermeye devam edersek burada sonuçlarından somut bir şey çıkmayan çalıştaylar yapmanın ötesine gidemeyiz diye düşünüyorum.

 

Yabancı şirketler teşvik edilebilir

 

Ama bir gerçek var ki Türkiye’de ciddi sayıda denizcilik eğitimi veren okullar var. Dolayısıyla da ciddi sayıda zabit çıkıyor. Belli ki bu gençleri en iyi değerlendiremiyoruz. O zaman alternatif olarak, yabancı şirketleri buraya çekebilirsek ve Türkiye’den zabit almaya teşvik edebilirsek, belki bu gençler stajlarından itibaren yabancı şirketlerde görev alabilirler. Bu da gençlerimizin önünü açmak adına alternatif bir yöntem olabilir.

 

ESKO Marine Trading Erhan Esinduy 

[email protected]

 

7DENİZ – MAKALE

 

Editör: Haber Merkezi