Avrupa Liman Atık Alım Tesisleri Birliği EUROSHORE, İMO’nun titizlikle üzerinde durduğu “Green Shipping”, “Marine Litter” ve 2020 yılında zorunlu hale gelecek olan gemi yakıtlarında sülfür sınırlandırmasında Atık Alım Tesislerinini rolü ve sektöre nasıl yardımcı olabileceği, Avrupa Bilgi Mevzuatı ile Türkiye Cumhuriyeti mevzuatlarının birbirlerinden nasıl etkilendikleri, benzerlikler ve farklılıkları konularında seminer gerçekleştirildi.

 

Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği’nden ‘Aliağa’ açıklaması Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği’nden ‘Aliağa’ açıklaması

MEKE Atık Toplama ve Deniz Temizliği Sanayi A.Ş. işbirliği ile düzenlenen seminer İMEAK Deniz Ticaret Odası’nda gerçekleşti. Seminerde EUROSHORE Dönem Başkanı Carlos Cardoso ve Genel Sekreteri Sophie Delair İngilizce sunum gerçekleştirdi.

 

 

Türkiye katı atık konusunda şanslı bir ülke

 

Seminerin ardından 7deniz’e konuşan MEKE Marine Genel Müdürü Kerem Kemerli, Türkiye’nin katı atık konusunda şanslı olduğuna belirterek, “Pek çok ülkede atıklar toplandıktan sonra ‘Bu atıkları ne yapacağız’ diye konuşup tartışırlarken Türkiye’de o kadar çok çimento fabrikası var ki; yapacak hiçbir şey bulamazsak çimento fabrikasına hammadde olabiliyorlar. Aslında bütün mantık da buradan çıkıyor. Hammadde… Madem çimento fabrikası bunu yakıt ve hammadde olarak kullanabiliyor acaba bunlar daha değerli bir şekilde değerlendirilebilir mi? Başka bir sanayinin kullandığı hammaddeye, o sanayi daha yüksek bir maliyetle sahip olabiliyorsa, ona karşı onun maliyeti düşürülebiliyorsa bu Türkiye için de çok büyük bir avantaj olacak. Keza dünya için de. Bu işi en iyi yapanlar bugün Hollandalılar. Atıkları toplamasını da yeniden değerlendirilmesini de çok güzel yapıyorlar. Biz Türkiye’de yeniden değerlendirme konusunda daha o kadar ilerleyemedik. Diğer taraftan bugün Türkiye’de EUROSHORE’u ağırlamak bence çok büyük bir şans. Çünkü bu insanlar da bütün Avrupa’nın ki atık alımlar zaten Kuzey Avrupa’da başladı. IMO kuralları koymadan önce Kuzey Avrupa’daki ihtiyaçlara göre başladılar. Bu insanlar oradan gelmiş kültür birikimini, bilgi birikimini süzüp burada bize veriyorlar. Hedef; ne kadar çok paylaşırsanız o kadar çok bilgi dağılır. Dağılan bilgi de sizi zenginleştirir. Bu zenginleşme para olmak zorunda değil” şeklinde konuştu.

 

 

Seminerler yaygınlaştırılacak

 

Uluslararası mevzuatların çevreyi korumak üzerine çıktığını belirten Kemerli, “Uluslararası Denizcilik Örgütü’ne bakıyorsunuz, koydukları her kanun çevre üzerine. Birçok uluslararası mevzuat çıkartıyorlar ve hepsi çevrenin korunması üzerine. Biliyoruz ki; deniz yolu ile nakliye halihazırda dünyadaki en ucuz nakliye. Ancak ucuzluk insanlara bazı güzellikle getirirken diğer taraftan onların çevresini etkilememeli, onları güzellikten uzaklaştırmamalı. IMO’nun çabası bunlar. Bizler sektör temsilcileri olarak hem denizciler hem atık alım tesisi sahipleri hem de geri dönüşümcüler olarak acaba birleşerek herkes kendi ihtiyacını ortaya koyarak optimum çözümü nasıl bulabiliriz? Bir taraf diyor ki ‘Para vermek istemem’. Öbür taraf ‘Ben para almadan yapmak istemem’ diyor. Diğer taraf ise ‘Ben sana mecburiyet koydum, bunları yapacaksın’ diyor. Bunların hepsinin bir optimumu var ve o insanlık için. EUROSHORE olarak ilk defa yurtdışında böyle bir seminer yapıyorlar. Bunu ikna edip Türkiye’ye getirdiğimiz için de gurur duyuyorum. Diğer taraftan ise bunu yaygınlaştırmaya karar verdiler. Her bölgeye gidip o bölgeden insanlarla, yerel halkla konuşup onların ihtiyaçlarına göre bilgi birikimini transfer etmeyi düşünüyorlar” ifadelerini kullandı.

 

 

‘Coğrafyamızda olmayan türler balast ile denizlerimize geliyor’

 

Katı atık üzerine kendisine yöneltilen soruya yanıt veren Kemerli, şöyle devam etti: "Denizlerimiz kirli mi, temiz mi? Sadece üstünde gördüğümüz atık olmadığı zaman denizlerimizi temiz sayabilecek miyiz? Ballast Water Convention’dan bahsederken bazı bizim coğrafyamızda olmayan türlerin bizim coğrafyamıza geldiği ve yetişmeye başladığı söyleniyor. Bir-iki gün önce balon balığı bir çocuğun parmağını ısırıyor. Bu balast suyu değişiminden geldi. IMO’nun çıkarttığı son konvansiyonlar hep katı atık üzerinden gidiyor. Deniz çöpleri diyorlar. Türkiye’de 1990’ların sonundan itibaren İstanbul başta olmak üzere deniz çöplerini toplamaya başladık. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü buna ön ayak oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi buna önayak oldu. Daha sonra Kocaeli Büyükşehir Belediyesi buna ön ayak oldu. Bu yüzde 100’e ulaşmasa da Türkiye’nin 28 tane kıyısı olan şehrinin yaklaşık 8-9 tanesinde yapılıyor. Bu yeterli mi sorusuna Avrupa ve Dünya ‘Dünya’da 7. kıtayı bulmuşlar. Bu çöp kıtası’ şeklide cevap veriyor. Bu çöp kıtası için büyük paralar harcayarak o kadar büyük tedbirler almaya çalışıyorlar ki; Neden? Kaynağında durdurulamadığı için.

 

 

'İBB ve TURMEPA’nın çalışmaları farkındalık yaratıyor'

 

Kemerli, “İstanbul’dan örnek verelim. Nehirlerden İstanbul Boğazı’na akan çöpleri dere çıkışlarında durdurabilirsek İstanbul Boğazı’nda onları toplamak için gemi gezdirme ihtiyacımız olmayacak. Ya da İstanbul Boğazı’ndan geçen gemileri Boğazdan çıkmadan tutabilirsek eğer bu sefer Marmara Denizi’nde daha büyük bir coğrafyada daha büyük gemiler gezdirmek zorunda kalmayacağız. Çünkü coğrafya büyüdükçe, deniz büyüdükçe sizin yapmanız gereken tedbirler artıyor. O da çok daha büyük maliyet getiriyor. Ne kadar kirli olduğumuzun istatistiğini veremem ama özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmaları, TURMEPA’nın çalışmalarıyla beraber çok büyük bir farkındalık ortaya çıkıyor. Bu farkındalık da denize atılmış çöpün toplanmasından çok onu toplarken nasıl büyük bir maliyete, eziyete insanların nasıl maruz kaldığını görüp diğer insanların atmaması sağlanabilirse eğer o çöpleri o zaman hepimiz tüm dünyada amacımıza ulaşmış olacağız” diye konuştu.

 

7DENİZ – ÖZEL

Editör: Haber Merkezi