Yanan feribottan kurtarılan Türk’ten ‘yangını Afgan mülteciler çıkardı’ iddiası geldi. Adriyatik’te 28 Aralık sabahı yanmaya başlayan Norman Atlantic feribotundan dumanlar çıkmaya devam ettiği için kapsamlı bir inceleme yapılamazken, yitik olan Dr. Hakan Akkaya’dan halen haber alınamıyor. Gemiden kurtarılan Türk yolculardan, bir turizm şirketinin ortaklarından Demir İşçil, “Bizi kurtaran Singapur gemisinde 3 Afgan mülteci de vardı. Bize, kaçak girdikleri kamyonda ısınmak için ateş yaktıklarını dediler. Sonra da yangın çıkmış” diye konuştu. Gemiden kurtarılan Türk yolculardan, bir turizm şirketinin ortaklarından Demir İşçil, “Bizi kurtaran Singapur gemisinde 3 Afgan mülteci de vardı. Bize, kaçak girdikleri kamyonda ısınmak için ateş yaktıklarını söylediler. Sonra da yangın çıkmış” diye konuştu. Yunanistan-İtalya seferini yaparken garaj kısmından alaz almaya başlayan ve olaydan 5 gün sonra İtalya’nın Brindisi Limanı’na çekilen Norman Atlantic, 10 gün sonra yanmaya devam ediyor. Bu nedenle, soruşturmayı yürüten savcılar ve uzman ekipleri, gemide henüz kapsamlı bir incelemede yapamadı. İncelemeler sonucunda, yangının çıkış nedeni ve gemide cesetler olup olmadığı anlaşılacak. İtalyan yetkililer, içerisinin vasat 50 derece sıcaklıkta olduğunu söyledikleri gemideki soğutma çalışmalarının yekün bir ayı bulabileceğini belirtiyor. Bu nedenle geminin, planlandığı gibi soruşturmanın yürütüldüğü Bari kentine çekilemediği kaydedildi. HAVİSE SAVAŞ’IN OTOPSİSİ 12 OCAK’A KALDI Olaydan birkaç saat sonra yakınlarını telefonla arayarak, 9 Yunanlı ile beraber bir şişme botta olduğunu ve dalgalarla mücadele ettiklerini söyleyen Dr. Hakan Akkaya’nın akıbetine ilişkin ise halen bir bilgi yok. Olayda yaşamını yitiren ve aralarında Akkaya’nın nişanlısı Havise Savaş’ın (50) da bulunduğu 9 kişinin otopsisinin ise 12 Ocak’ta yapılacağı kaydedildi. Önceki akşam Bari’ye gelen yakınları, Savaş’ı teşhis etti, ancak otopsi yapılamadığı için cenazelerini alamadan Türkiye’ye döndüler. Kazada 11 kişinin öldüğü, fakat 2 cesede ulaşılamadığı belirtilmişti. Yetkililer halen, kayıplar ve kaçaklarla beraber feribottaki yolcu sayısı hakkında net bilgiler veremiyor. Savcılık, gemideki iki siyah kutuya da el koydu. Kaptan Argilio Gicomazzi ile beraber geminin sahibi Carlo Visentini ‘ölümle sonuçlanan deniz kazasına yol açma’ ve ‘çok sayıda kişinin yaralanmasına ne sebepten olma’, 4 mürettebat ise “gemiyi terk etme” suçlarıyla itham ediliyor. YANGINI SÖNDÜRMEYE ÇALIŞTIK, BİR DAMLA SU GELMEDİ Öte yandan, gemiden kurtulan yolcular yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor. Yılbaşı nedeniyle, 4 kılavuz ile beraber 27 Türk yolcuyu İtalya’ya götüren meşhur bir turizm şirketinin kurucularından olan ve kılavuz Demir İşçil çarpıcı açıklamalarda bulundu. Gemiye kapasitesinden fazla yolcu, otomobil, kamyon ve TIR alındığını anlatan İşçil, “Bazı yolculara, gemide yer olmadığı için ayakta seyahat etmeleri şartıyla 37 Euro karşılığında bilet kestiklerini gördüm. Ne otomobilleri ne de kamyonları denetim eden biri vardı. Bize, tehlike anında nasıl hareket etmemiz gerektiği konusunda hiçbir bilgi verilmedi” diye konuştu. Kabinde kılavuz arkadaşlarıyla birlikte uyurken birisinin, “Fire fire (yangın)” diye bağırarak kapıyı yumruklamaya başladığını söyleyen İşçil, “Biz yangın tatbikatı mevcut zannettik, zira personel de öyle zannetmiş, fakat dışarıya bir çıktık her yeri dumanlar, alevler sarmıştı. Acil çıkış kapısı bloke olmuştu ve güçlükle açabildik. Yangın söndürme hortumlarını açmaya çalıştık, fakat bir damla bile su gelmiyordu” dedi. Yangının çıkışından iki saat kadar sonra, gemide bir çalışan motorlu filikaya 80 kadar kişiyle beraber bindiklerini belirten İşçil, “Diğer kılavuz arkadaşımız Emre, yolculara can yelekleri dağıtıyordu. Çoğu filikalara binemiyordu, çünkü bir denetim yoktu. Binmeye çalışan denize düşüyordu, azgın dalgalar ve güçlü yel vardı. Ortalıkta olan 4-5 personel de şişme botları dahi açamaz durumdaydı. Biz tesadüfen çalışan bir motorlu filikaya binmiştik” diye konuştu. FİLİKADA DUMANDAN ETKİLENENLER VARDI Gemideki insanlara yardım etmesi gerekirken 6 mürettebatın da kendileriyle beraber filikaya bindiğini aktaran İşçil, sözlerine şöyle devam etti: “Bir saat kadar azgın dalgalar arasında denizde kaldık. Dumandan da çok etkilenmiştik. 4 şahıs nefessiz bir şekilde filikada yatıyordu. Singapur bandıralı bir kuru yük gemisiyle karşılaştık. İp merdivenlerle, aralarında 5 mürettebatla beraber 37 şahıs gemiye çıkabildik. Aralarında kadın ve çocukların da olduğu başka 30-40 civarında şahıs, bu gemiye tırmanamayınca diğer bir gemi bulmak için gittiler. Sabaha karşı yanan geminin yakınında dolaşırken 3 Afgan mülteciyi de aldık denizden.” FERİBOTU YAKAN AFGANLARLA AYNI GEMİDEYDİK İşçil ayrıca, laf konusu Afgan göçmenlerle gemide konuştuklarını da belirterek, bunun içeriğini ise, “Kamyonların içerisinde gemiye girmişler ve ısınmak için ateş yakmışlar. Tente tutuşmuş ve zannederim zeytinyağı kamyonlarının yakınında olduğu için aniden alaz almış. Afgan mülteciler, sayılarının daha fazla olduğunu ve bir kamyonda olduklarını söylüyorlardı. Gümrük sahasında herhangi bir denetim olmadığı için limanda kamyonun içine girmişler. Öyle anlattılar. Kamyonlar çok sıkışık olduğu için yangın bir diğerine sıçrayarak, derhal büyümüş” ifadeleriyle aktardı. İşçil, laf konusu kaçak göçmenlerin bunu anlattığı sırada yanlarında bir Iraklının da olduğunu ve onları “Sakın bunları yetkililere anlatmayın, yoksa sizi cinayetle suçlarlar” diye tembihlediğini de söyledi. HAKAN AKKAYA’YI ARADIK AMA BULAMADIK Halen yitik olan Hakan Akkaya’nın da, aynı turizm şirketiyle seyahat ettiğini belirten İşçil, “Hakan Bey, olaydan sonra bizi aradı. 9 Yunanlı ile bir şişme botta olduklarını söyledi. İçinde bulunduğumuz Singapur gemisinin kaptanına da söyledim, ‘Burada şişme botta insanlar var’ diye. Farlarla da aradık gece yarısı, fakat hiçbir ize rastlamadık. Çünkü sisten ötürü hiçbir şey görünmüyordu. Ancak o kadar çok akıntı ve yel vardı ki şişme botları kilometrelerce uzağa götürüyordu” dedi. 20 saat boyunca daimi yanan feribotun etrafında tur attıklarını, fakat 3 Afgan ve Yunanlı şoförün dışında hiçbir canlıya rastlamadıklarını söyleyen İşçil, “Kayıp sayısı en fazla 15 söylüyorlar, fakat bizim gözümüzün önünde filikaya binmek isterken düşenler, filikaya bindikten sonra düşenler vardı” dedi. KAPTAN LİMANDAN AYRILMAK İSTEMEMİŞ Gemi kaptanının ifadesinde yangın alarmı verdiğini söylemesinin aksine gemide hiç alarm çalmadığını dile getiren İşçil, filikada bulunan gemi personelinin de kendisine, bu gemiyle üçüncü yolculukları olduğunu ve fazla pratikleri olmadığını söylediğini de anlattı. İşçil, aynı personelin kendisine şunları anlattığını söyledi: “Bu kadar ayakta yolcu ve fazla vasıtayı, geminin kapasitesini kaldıramayacağı gerekçesiyle kaptanın Yunanistan limanından ayrılmak istemediğini, kendilerinin de bu duruma başkaldırı ettiklerini anlattılar. O vakit kaptanı, ‘Siz bu gemiye binmezseniz, sizi işten çıkartırız’ diye tehdit etmişler. Yani onlar da işsiz kalma korkusu yaşamışlar. Gemi personelinin ilk vazifesi adamları kurtarmaktır. Filikada bizimle beraber 6 adet aniden mürettebat olması da paniğin, tecrübesizliğin getirdiği bir insani bir duygudur.” FİLİKALAR ÇALIŞSAYDI BÖYLE OLMAZDI Gemide çalışır halde olan sadece bir filika olduğunu hatırlatan İşçil, “Diğer filikalar çalışsaydı eminim başka yolcular da onlara biner ve 30 saati aşkın bir kurtarma çalışmasına da gerek kalmazdı. Çünkü diğer hiçbir alternatif yoktu. Ya gemide kalacaklardı ya da azgın dalgaların arsında denize atlayacaklardı. Metrelerce boyunda dalgalar vardı, oraya atlamak ölümle eş değerdi” diye sözlerini sürdürdü. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın harika bir iş çıkardığını da ekleyen İşçil, “Bizi kurtaran gemi Bari Limanı’na getirildi. Bizi ilk karşılayanlar büyükelçilik görevlilerimizdi. Hepimizle bir tek ilgilendiler. Dışişleri bakanlığımız bir tayyare göndererek, bütün yolcularımızı buradan aldırdı” derken gözyaşlarını tutamadı. 7DENİZ