Denizcilik sektörünün öncü kuruluşları, İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO), Türk Armatörler Birliği ve ClassNK, sektörün temel sorunlarını analiz etmek ve çözüme kavuşturmak amacıyla, “Günümüz deniz taşımacılığında makine hasarları, çıkarılan dersler ve alınabilecek önlemler” konulu seminer düzenledi. Sheraton Grand Ataşehir’de düzenlenen Seminere, İMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, İMEAK DTO Meclis Başkanı Salih Zeki Çakır, ClassNK Türkiye Temsilcisi Hiroshi Shibako, NK Research Institute’den Koordinatör Naoko Sugawara, MAN Diesel SE Denmark Yöneticisi Peter Nerenst, denizcilik sektöründeki sivil toplum kuruluşu temsilcileri, sektörün çeşitli alanlarındaki duayen isimler ile birlikte çok sayıda kişi katıldı.

 

MSC İsrail bağlantılı gemilerini Basra Körfezi'nden uzaklaştırıyor MSC İsrail bağlantılı gemilerini Basra Körfezi'nden uzaklaştırıyor

 

Düzenlenen seminerin ardından İlkfer Group Kurucu Ortağı ve TAB Üyesi İlker Meşe moderatörlüğünde gerçekleşen panele konuşmacı olarak Arkas Denizcilik Filo Teknik Müdürü Mehmet Akça, YA SA Denizcilikten Teknik Müdür Tulga Zengin, GEDEN Lines Filo Müdürü Mehmet Cebeci, Zenith Gemi İşletmeciliği Teknik Müdürü Okan Kutlu yer aldı.

 

 

Eski ve yeni yakıtların ortaya çıkaracağı hasarlar farklı

 

Panelin açılış konuşmasını yapan İlkfer Group Kurucu Ortağı ve TAB Üyesi İlker Meşe yaşanan makine hasarlarına yeni yakıtlardan önce ve sonra olmak üzere iki farklı şekilde bakmak gerektiğini belirterek, yeni ve eski yakıtların kullanıldığı makinelerdeki hasarların da birbirinden farklı olacağına işaret etti. Yeni yakıtlarla birlikte çok ciddi problemler yaşanacağını aktaran Meşe, “Yakıtı elde ederken bazı atık maddeler çıkıyor. Kimyasal madde olan bu atıkların 4 tanesi çok önemli. Bunların oranı 20 ppm’den yukarıysa geminizin yakıt pompalarını sökemezsiniz. Geminizde herhangi bir yakıt pompası arızası görürseniz anlayın ki yakıtın içerisine gizlenmiş organik kirleticiler var. Bu ay içerisinde üç Türk gemisini başına geldi. Pompaları sökemiyorsunuz. Yenisine ihtiyacınız oluyor. O kadar kötü kirleticiler bunlar” dedi.

 

 

Kazaların üç bacağı var

 

Kazaların üç bacağı olduğuna vurgu yapan Meşe, “Birinci bacağı armatördür. İkincisi ofistir ve üçüncü bacağı da gemidir. Hiç biri birbirinden farklı değildir. Birini boş bırakırsak sorunu anlayamayız” diyerek bu konuların panelistler tarafından aktarılacağını kaydetti.

 

IMO’nun rehberi dikkate alınmalı

 

Panelde ilk söz alan Arkas Denizcilik Filo Teknik Müdürü Mehmet Akça, IMO’nun 1997 yılında sefaty management sistemi ile kazaların oluşmaması için küçük bir rehber oluşturduğunu ve gemilerde uygulanmasını istediğini belirterek, “Bizim esas atladığımız yer burada başlıyor. IMO bunu ikiye bölmüş. Bundan sonra sadece ship driving yok, ship management var. Ship management’i uygulayan bütün armatörler başarılı olacaklar. Ancak ship driver olan armatörler çok başarılı olamayacaklar. Benim bu kadar senedir edindiğim bilgiler ve gözlemlerim doğrultusunda bunun böyle olacağını söyleyebilirim” diye konuştu.

 

 

Önleyici uygulamalar büyük kayıpları önlüyor

 

Akça, verdiği bir örnekle açıkladığı hasardaki durumun safety management sisteminin yeteri kadar uygulanmadığını ortaya çıkardığını kaydederek, “Önleyici uygulamaları daha fazla dikkate alırsak bu gibi basit bir sebeple oluşan büyük kayıpları önlemiş oluruz” ifadesini kullandı. Akça, şöyle devam etti: “Kuralları yeteri kadar uygulayamamanın bize getirdiği çok fazla bir yük var. Kuralları yeteri kadar uygulama becerisini gösteremiyoruz.”

 

Son 5 yılda gemiye çok fazla yeni yük bindi

 

Akça’nın ardından söz alan ikinci konuşmacı YA SA Denizcilikten Teknik Müdür Tulga Zengin, bu üç bacak içindeki en güçlü bacağın ofis tarafı olması gerektiğini belirterek, “Çünkü 5 yılda yaşanan gelişmelere baktığımızda, özellikle teknik konularda gemiye çok fazla yük bindiğini rahatlıkla görebiliriz. Eskiden biz A limanından B limanına belli bir ortalamayla hareket eden ve çok fazla sorun yaşamayan gemilere sahiptik. Fakat son zamanlar birçok yeni kuralın gelmesi, denetimlerin artması, özellikle geminin üzerindeki evrak işlerinin artması, yeni gelen ekipmanlar, gemi üzerinde yeni yükler oluşturdu” dedi.

 

 

Gemi ve ofis arasındaki senkronizasyon çok önemli

 

Artan üniversite ve meslek yüksekokullarının sayısına rağmen eğitim kalitesinin olması gereken kadar yüksek olmadığının altını çizen Zengin, “Ofisin çok daha güçlü ve yönlendirici olması gerekiyor. Yaşanan sorunların istişare edilerek çözülmesi, bunun gemi ve ofis arasında bir senkronizasyonun sağlanması ve ortaklık çözüm için çok önemli. Gemide çalışan arkadaşlarımız görevlerini tabi ki en iyi şekilde yapmaya çalışıyorlar. Her ne kadar yanlışlar da yapsalar, hatalar da olsa, bunun bir sebebi de ofis tarafıdır. Çünkü gemideki çalışanlar bilgiye bizim kadar kolay erişemiyorlar. Yeni yönetmelikler ve kurallara ulaşıp onlara vermemiz lazım” diye konuştu.

 

‘Yakıtların değişmesi bizi savunmasız bıraktı’

 

Zengin, IMO 2020 regülasyonlarına ilişkin ise şunları söyledi: “2020’de bir anda yakıtların değişmesi bizi maalesef savunmasız bıraktı. Özellikle hala bazı konularda hazırlıksız olduğumuzu düşünüyorum. Bu konuda gerek makine üreticilerinin gerekse yağ üreticilerinin çok da bizi teknik olarak destekleyecek konumda olduklarına katılmıyorum. Teknik bir takım sorularımızda bize zamanında dönüş yapamıyorlar. Yağ firmaları da bize teknolojik olarak destek olamıyorlar.”

 

 

‘Yeni kurallardan hepimiz çok etkileniyoruz’

 

Panelin üçüncü konuşmacısı olan GEDEN Lines Filo Müdürü Mehmet Cebeci, gemi donatanların, makine ve ekipman üreticilerinin yaşanan kazalardaki etkileri ve rollerine değindi. Ekonomik sıkıntılar ve uluslararası düzeyde zorlayıcı kuralların çoğu gemi donatanlarının sıkıntı yaşamasına yol açtığına işaret eden Cebeci, “Bundan hepimiz çok üst seviyede etkilenmekteyiz” dedi. Önceden tedbir alarak ayakta kalmayı başarmanın bazı şirketlerin tarzı haline geldiğini aktaran Cebeci, “Önleyici tedbirler olarak dile getirdiğimiz konularda, kazalarda armatör olarak nasıl bir rol alacağız? Yağ firmaları örneğinde olduğu gibi, yağ firmaları, düşük sülfür, yüksek sülfür kısmında bir yağ çıkartıp bunu her sülfür seviyesinde kullanabilirsiniz diye sundu ve makine yapımcıları da bunun altına imza attı. Burada makine ekipman üreticilerinin yaşanan bu kazalardaki etkilerine çok çarpıcı bir örnektir. Yıllardan beri siz bu yağlara her hangi bir sakıncası yoktur mektubu imzalıyorsunuz ve armatörlere bunu sunuyorsunuz. Bu çok çok büyük bir yanlıştı ve bu yanlıştan yıllar sonra dönülmesi bir artı olarak görülebilir” diye konuştu.

 

Cebeci, şöyle devam etti: “Biz armatörler, operatörler olarak bir yere kadar yapılan hataları telafi edebiliyoruz. O yüzden üreticilerin bu yönde daha yüksek destek vermesi gerekir. 8 aylık bir gemide krank mili yatağı patlaması oldu. Capesize bir gemide 8 ayda böyle bir sorunun yaşanması normal değildir. Bunu operatöre mal etmek hata olur. Geçtiğimiz dönemlerde böyle bir sorun yaşandı ve sonunda anlaşıldı ki tamamen bir dizayn hatasından dolayı bu sorun yaşanmış. Bu gibi hataları büyük markaların artık yapmamaları gerektiğini düşünüyoruz. Servisi uzun yıllar sonra önleyici tedbir olarak önümüze çıkarıyorlar.”

 

 

Kazaların önlenmesinde eğitim kalitesi vurgusu

 

Panelin son konuşmacısı Zenith Gemi İşletmeciliği Teknik Müdürü Okan Kutlu, yapılan değerlendirmelerin hepsinin doğru olduğunu ve başlangıç noktası olarak eğitim sorununun irdelenmesi gerektiğini ifade etti. Eğitim konusunun çok yönlü olmasından dolayı kısa vadede çözülebilecek bir konu olmadığına işaret eden Kutlu, “Çok kapsamlı bir şekilde çözülmesi gereken ve işin içinde devletin de yer alması gereken bir konu” dedi.

 

Kazaların tekrar etmemesi için ofiste bir takım değişiklikler yapılması gerektiğini vurgulayan Kutlu, işe alım sürecinde psikolojik testlerin çok büyük bir indikasyon olduğunu belirtti.

 

 

‘İnsan beyni değişiyor’

 

Konuşmacıların ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Burada söz alan Ekonomist Harun Şişmanyazıcı, eğitim konusuna değindi. “Eğitimi eğitimci olmayan kişilerle tartışıyoruz” diyen Şişmanyazıcı, son 30 yılda insanın büyük bir değişim yaşadığını ve bunun farkında olunmadığını söyledi. “İnsanın beyni değişiyor, bu çok ciddi bir şey ve kimse farkında değil” diye devam eden Şişmanyazıcı, “Artık gençler öğrenemiyorlar. Neden bilmiyorum basit bir şeyi 10 defa tekrarlamama rağmen öğrenemiyorlar. Bu salt Türkiye için değil bütün dünyayı ilgilendiren bir şey. İki şeyi aynı anda sorduğunda birini cevaplayamıyor. Bunun her sene kötüye gittiğini görüyorum” dedi.

 

Eğitim sisteminin başkan aşağı değişmesi gerek

 

Gemilerin, makinelerin teknolojik ve nitelik olarak değişimi yine, ticaret ve armatörlük gibi birçok şeyin değişimi gibi çocukların öğrenme ve algılama metotlarının değiştiğine ve eğiticilerin ve eğitim sisteminin aynı olduğuna işaret eden Şişmanyazıcı, “Bizim birşeyler öğretmek istediğimiz kişi klasik eski sistemle öğrenmiyor. Artık farklı öğreniyor. Genç bir nesil geliyor. Z kuşağı. Onlar farklı. Bu sizin hala iyi günleriniz. Bunların bizde olmayan farklı becerileri de var. Ama onun dışında bize göre çok büyük zafiyetleri var. O halde eğitimin baştan aşağı içeriğiyle, öğretim şekli ile ve bu çocukların algılayabileceği bir şekilde ve aynı zamanda onların biraz daha aidiyet duygularını yükseltecek bir noktaya getirebilmeyi tartışmalıyız” diye konuştu.

 

 

7DENİZ - ÖZEL 

Editör: Haber Merkezi