Dosyamızın bu ikinci bölümünde ise Melike Aysu Gürgan, Ülkem Gürdeniz, Kaptan Arife Tuğsan İşiaçık Çolak ve Yıldız Bozkurt'un kişisel deneyimlerine ve görüşlerine yer veriyoruz.

 

-Dosyamıza katılan denizci kadınlarımıza yönelttiğimiz sorular:

 

-Bizlere biraz kendinizden bahsedip hem eğitim hem de iş hayatınızın bugüne kadar nasıl ilerlediğini anlatır mısınız?

 

-İş hayatınız ve profesyonel kariyerinizi denizcilik sektöründe seçmenizin nedenleri nelerdi?

 

-Bir kadın olarak hala erkek egemen bir sektörde çalışıyor olmanın avantaj ya da dezavantajlarını yaşadınız mı? Varsa anlatmak istediğiniz yaşadığınız bir anınızı öğrenmek isteriz.

 

-Sektördeki derneklerin/birliklerin çalışmalarını, sektördeki kadınlara verdiği desteği nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

-Sektörde kendinizi ifade edebildiğinizi düşünüyor musunuz? Ya da kadınlar sektörde kendini ifade edebiliyor mu?

 

-Çalıştığınız şirketin kadın çalışanlara yaklaşımıyla ilgili neler söylemek istersiniz?

 

 

Melike Aysu Gürgan: Bir kadın olarak ilk tercih edilen olmayabiliyoruz

 

-1985 İzmir doğumluyum., Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik İşletmeleri Yönetimi Bölümü’nden 2007 yılında mezun oldum. Mezuniyetimden bir sene önce 2006 yılında, ilk iş yerim olan Eko Denizcilik’te operasyon/post fixture departmanında çalışmaya başladım. 2010 Eylül ayında işin mutfağını ve bugün ne biliyorsam yarısından fazlasını öğrendiğim Eko Denizcilik’ten ayrılarak, kiralama hayatıma adım attığım Mid-Ship Gemi Kiralama’da çalışmaya başladım. 3 senemi doldurduğum Mid-Shipten ayrıldıktan sonra, teklifleri üzerine İstanbul şubelerini kurduğum ve genel Müdür olarak 3.5 sene temsil ettiğim Yunan firması Nitro Shipping’in Türkiye Şubesi’nde görev yaptıktan sonra, 2017 senesi ekibim ve benim için artık kendi şirketimizi açma senesiydi ve Şubat ayında Aqua Chartering serüveni başladı. 2.5 senedir büyümeye devam eden, butik çalışma anlayışında bir firma olarak gemi kiralama ve brokerlik hizmeti vermekteyiz.

 

-Bir İzmirli olarak İzmir’de okumak benim için konforlu da olsa aslında değişiklikti çünkü ortaokulun bir kısmını ve liseyi ailemin hala yaşamakta olduğu Marmaris’te geçirdim. Üniversite tercihlerini yaparken babamın vizyonu beni en çok etkileyen şey oldu. Farklı bir bölüm okumam konusunda bir perspektifle yaklaştı olaya, “İngilizce bir bölüm, uluslararası bir meslek ve içinde de ticaret ve insani dengelere bağımlılığı olan niş bir iş.” Olarak tanımlamıştık o gün karar verirken. Babama beni bu kadar iyi tanıdığı ve ailemizde hiç denizci olmamasına rağmen, benim mesleğimi bu kadar sevebileceğim ve ait hissedebileceğim öngörüsüne sahip olduğu için ne kadar teşekkür etsem az.

 

 

-Güneydeki liman kentlerimizden birinde, bir toplantı esnasında, bölgenin ileri gelen iş adamlarından biri toplantının başında yardımcısına “Toplantıyı kiminle yapacağız?” diye sordu, sorusuna cevap verildikten sonra döndü beni süzdü, “Benim senin yaşında kızım var dedi.” Son derece iyi niyetli ve doğal yorumlar bunlar defalarca karşılastığımız, ben de kendisine, kendisinin de babamla yaşıt olduğunu söyledikten sonra keyifli bir toplantı yaptık. Sonrasında kendisi beni çok onore eden bir üslupla iş teklif etti ama firma zaten benim olduğu için kabul edemeyeceğimi belirttim. Bu gibi keyifle anlattığımız olaylar yaşıyoruz kadınlar olarak bilhassa. Benzer bir olay Rus müşterilerimle de başıma gelmişti ilk çalışmaya başladığımız yıllarda ama uzun yıllardır iş ortaklığımız devam ediyor. Bir kadın olarak ilk tercih edilen olmayabiliyoruz, bu bir önyargı evet ve doğru değil bunların hepsine katılıyorum ama bu sadece Türkiye’de değiil ataerkil toplumların tamamında geçerliliğini koruyan bir hakikat. Fakat denizcilik cinsiyetsiz bir meslektir ve denizden ekmeğini kazananlar olarak hepimiz aynı gemideyiz. İş yapmaya başladıktan sonra, insanların performanslarının sürece etkilerini gördükten sonra cinsiyetlere olan alaka ortadan kalkıyor. Kadın olduğum için aldığım ya da kaçırdığım bir iş olmadı.

 

-Sektördeki derneklerden 3 tanesinin aktif üyesiyim ve her birinin parçası olmakla ve duruşlarıyla, beni de temsil ettikleri için gurur duyuyorum. Wista Türkiye, ülkemizde sadece kadınlarla alakalı olan tek dernek, tüzüğümüz geregi erkek üyeleri kabul ediyor da olsak, derneğin 40 şubesi be 3000’in üzerinde üyesinin 99.95 i kadın. Derneğin Türkiye şubesinin kurulduğu 2009 senesinden beri aktif üyesiyim ve farkındalık yaratmak, bilhassa kız öğrencilere destek olabilmek adına inanilmaz projeler yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz, edeceğiz. Gemi brokerleri Derneği’mizin başkanı zaten sektörde bizi layığıyla temsil eden çok başarılı bir kadın, fazlasını söylemeye bile gerek yok saniyorum. Mezunu olduğum fakültemin derneğinin İstanbul temsilcileri arasındayım, Istanbul şubesinin açılması konusunda hummalı çalışmaların yapıldığı bir dönemdeyiz şu anda, 16 Mayıs’ta ilk büyük iftar organizasyonumuza ev sahipliği yaptık İstanbul’da, derneğin mevcut yönetim kurulunda da en aktif üyelerimiz arasında gene kadınlar var ve bununla gurur duyuyorum.

 

-Sektör pek çok platformda oldukça aktif ve kadınalrın kendilerini ifade konusunda hiçbir sorun yaşadıklarını düşünmüyorum. Çünkü ifade dediğimiz eylem aslında çift taraflıdır. Bir taraf ifade eder evet, ama diğer taraf dinliyorsa eylem amacına ulaşır ve biz bu konuda son derece eşit, dengede ve modern bir süreçten geçiyoruz. Sadece kadınları ele alırsak bile pek çok platform var kendimizi ifade edebileceğimiz ama ben pozitiften başka bir ayrımcılık yaşanmadığını düşünüyorum ülkemizde. Hepimiz aynı gemideyiz ve hepimizin emeğinin kiymeti aynı. Bu gemideki herkesin birbirine ihtiyacı var. Sektördeki yöneticilerin de bağlı olduğumuz odaların da derneklerin de bu hususta hem fikir olduğu görüşündeyim.

 

-Bizim şirketimizde herkes eşittir. Aynı haklara, aynı özgürlüklere ve eşit söz hakkına sahiptir. Cinsiyet ayrımının kendi aramızda da yönetim anlamında da söz konusu olmadığı keyifli bir ekibiz.

 

7 Deniz’e kadınlara olan desteği, Wista Türkiye derneğine olan özel hassasiyeti, her platformda daha fazla kadın sesi ve eli olması gerektiği konusundaki çaba ve gayreti ama en çok da farkındalık yaratan vizyonu, duruşu ve samimiyeti için özel teşekkürlerimi iletmek istiyorum.

 

 

Ülkem Gürdeniz: Cinsiyetin bir avantaj veya dezavantaj yarattığını düşünmüyorum

 

-Dokuz Eylül Üniversitesi, Denizcilik Fakültesi, Deniz İşletmeciliği bölümünden 2004 yılında mezun oldum. Üniversite 3. sınıftayken hocalarımızdan (Rahmetli) Avukat Celal Saçaklıoğlu’nun Deniz Sigortaları üzerine yazmakta olduğu bir kitaba tercüme yaparak destek olmam ricası ile deniz sigortacılığı ile tanışmış oldum. Mezun olmamı müteakiben, bir aile dostumuz vesilesi ile Kaptan Levent Akson ile kariyer konusunda görüşme fırsatı elde ettim. Kendisi deniz sigortacılığını sektörde en iyi bilen kişilerden biri olarak beni uluslararası bir brokerlik firmasına yönlendirdi ve orada 2004 yılında çalışmaya başladım. 2007 yılında Omni Sigorta ve Reasürans Brokerliği firmasına geçiş yaptım. Aynı zamanda Bilgi Üniversitesi Ekonomi Hukuku Yüksek Lisans Programına başladım ve 2009 yılında tamamladım. Halen Omni’de denizcilik sigortalarının tüm branşlarında broker olarak çalışmaktayım ve Yönetim Kurulu Üyesiyim.

 

-Dedem Macit Gökırmak, Yüksek Denizcilik Okulu Güverte Bölümü 1943 mezunudur. Baş Kılavuz Kaptan olarak görev almıştır. Boğazda sancak seyrini başlatan ilk kılavuz kaptandır. Büyükbabam Halit Gürdeniz ise Yüksek Denizcilik Okulu Makine Bölümü 1949 mezunudur. Deniz Nakliyat TAŞ’de başmüfettişlik yapmıştır. Aramızdan ayrıldığı 2007 yılına kadar Türk denizciliğinin kalkınması için her alanda katma değer üretmiştir. Bu katma değerler arasında en önemlisi şüphesiz mezun olduğu okulda 1975-1996 yılları arasında verdiği liderlik ve protokol dersi idi. Bugün halen daha onun tedrisatından geçen ve önemli sorumluluklar taşıyan, kaptan ya da baş mühendisler ile karşılaşmak benim için büyük bir onur kaynağıdır. Dedemin genleri ile denizciliğin her alanına gönlünü kaptırmış olan babam Cem Gürdeniz ise Deniz Kuvvetleri’nden Tümamiral rütbesi ile emekli edilmiştir. Halen Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu Kurucu Direktörü olarak görev yapmaktadır. İsim babası olduğu Mavi Vatan kavramının bir neferi olarak, her türlü platformda strateji, doktrin ve fikir ortaya koyarak tüm sektör için katma değer yaratmaya devam etmektedir. Denizci olan bir aileden gelmeme rağmen, bu sektörü seçmem konusunda hiçbir zorlama ile karşılaştığımı söyleyemem. Tamamıyla üniversite tercihlerim esnasında kendim bilerek ve isteyerek bu sektöre yöneldim. Özellikle iş hayatına atıldıktan sonra dedelerimin mirasını devam ettirmenin mutluluğu ile sektörde 15. yılıma girmekteyim.

 

 

-Her ne kadar denizcilik sektörü erkek egemen bir sektör olsa da sigorta brokerliği mesleğinde cinsiyetten ziyade, fark yaratan özellikler çalışkanlık, bilgi ve tecrübedir. Cinsiyetin bir avantaj veya dezavantaj yarattığını düşünmüyorum.

 

-Denizcilik gücüne hayat veren tüm alanlarda katma değer yaratan, başta WISTA olmak üzere tüm derneklerin faaliyetlerini takdirle karşılıyorum… Ulu Önder Atatürk’ün belirtiği gibi Denizciliği Türk’ün milli ülküsü olarak benimsememiz gerektiğini düşünüyorum. Çocukluktan itibaren insanımız denizciliğe teşvik edilmeli. Deniz korkusunu, yenmek adına her çocuğa devlet teşviki ile yüzme dersleri öğretilmeli, denizcilik bilinci okullarda aşılanmalı. Dolayısıyla sektörde sadece kadınların değil, tüm bireylerin çocukluktan itibaren desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

 

-Açıkçası bu konuda bir eksiklik görmüyorum. Böylesi bir iletişim çağında, kendisini ifade etmek isteyen her birey gerek denizcilik medyası gerekse sosyal medya kanalıyla kendini ifade edebildiğini düşünüyorum.

 

-Dikkat, sabır, titizlik gibi özellikler gerektiren bu mesleğin kadınlar için ideal bir meslek olduğunu düşünüyorum. Keza, şirketimizde çalışan insanların yarısından fazlasının kadın olması da bunun bir ispatidir.

 

-Yüreğinde denizcilik sevgisi veya bilinci olan her bireyin, kadın erkek demeden denizcileşme sürecine dahil olmasını temenni ediyor, vermiş olduğunuz fırsat için teşekkür ediyorum.

 

Kaptan Arife Tuğsan İşiaçık Çolak: Daha çok kadın denizcinin istihdam edilmesi gerektiğini düşünüyorum

 

-Tarsusluyum, 2000 yılında Tarsus Anadolu Lisesinden mezun oldum. Aynı sene ÖSYM bursu ile Yakındoğu Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Güverte bölümünü kazandım. Hazırlık sınavını atlayarak, birinci sınıfa direk başladım. Yazları Kıbrıs Türk Denizciliğe ait kuru yük gemilerinde kısa stajımı, uzun stajımı da 8 ay UN RORO firmasına ait M/V Akdeniz gemisinde tamamladım. 2004 senesinde okul birincisi olarak mezun oldum ve bir iki ay içerisinde UN RORO firmasında güverte zabiti olarak işe başladım. Çalıştığım firmadaki ilk bayan zabittim. Aynı firmada ikinci kaptanlıkta dahil, uzakyol kaptan yeterliliğimi alana kadar firmanın muhtelif gemilerinde görev yaptım. 2009 senesinin güz döneminde İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsüne bağlı olan Deniz Ulaştırma Mühendisliği Ana Bilim Dalında yüksek lisans eğitimine başladım. Aynı sene İTÜ Denizcilik Fakültesi kampüsünde konuşlandırılmış olan Akdeniz Yolcu Gemisi ve MTA Sismik-1 Eğitim Gemisinin 2. Kaptanı olarak göreve başladım. Yüksek Lisans Tez konum Gemi Kaynaklı Petrol Kirliliğinin Uydudan Takip Edilmesi hakkındaydı. Şu anda da İTÜ Bilişim Enstitüsü İleri Bilimler Ana Bilim Dalında Uydu Haberleşmesi ve Uzaktan Algılama Programında tez aşamasındayım. Tez çalışmam ile ilgili bazı sıkıntılarım oldu, konumla ilgili veri bulamadım, yeniden farklı bir konuya başlayınca süreç biraz uzadı, henüz mezun olamadım. Şu zamana kadar Fakültemizde Yük İstif I ve II derslerine girdim. İTÜ KKTC Deniz Ulaştırma ve İşletme Mühendisliği bölümünde ise ağırlıklı olarak Gemi Kullanma dersini veriyorum. Bunun dışında idarenin görevlendirmesi ile zaman zaman idari kurumlara deniz kirliliği eğitimi, eğiticinin eğitimi denizde güvenlik ve roro hakkında eğitimi vermekteyim. Şu an çalıştığım İTÜ Denizcilik Fakültesinin donatan olduğu MTA Sismik-1 Gemisinin Kaptanı olarak görev yapmaktayım. Şu zamana kadar yaz dönemlerinde ve sömestr tatillerinde günü birlik seyirlerimiz ile öğrencilerimiz kısa periyot stajlarını yaptılar. Aktif olarak meslek hayatımın devam etmesi benim için çok önemli bu yüzden işimi çok seviyor, elimden geldiğince hakkını vermeye çalışıyorum. Türk Uzakyol Gemi Kaptanları Derneği mühasip üyesiyim yönetim kurulunda, Türkiye Denizcilik Federasyonun’da Genel Sekreter olarak görev yapmaktayım. Sivil Toplum kuruluşlarının gücüne inanıyorum. Denizcilik sektöründe dayanışmanın çok önemli olduğunu düşünmekteyim.

 

 

-Tarsus/ Mersinli olduğum için çocukluğumuz denizde geçerdi, denizi çok severim ama mesleğimi sadece denizi sevdiğim için seçmedim. Yurt dışı imkanı, iyi maaşlar ve İngilizce ağırlıklı meslek olması kararımda etkili oldu. Bir etkileşim durumu şöyle var; kız kardeşim üniversite sınavlarına hazırlanırken benden etkilendi ve Piri Reis Üniversitesi Deniz Ulaştırma ve İşletme Mühendisliğini tercih etti. O da şu anda eski adıyla UN RORO (DFDS) firmasında güverte zabiti olarak görev yapıyor. Hayatımda sahip olduğum birçok güzelliği mesleğim sayesinde elde ettim. Meslekte yaşadığımız fiziksel sınırlarımızı ve duygu dünyamızı zorlayan birçok şeyin aslında karadaki gerçek hayata karşı bizi güçlü kılmış olduğunu anladım.

 

-Mesleğe ilk başladığım yıllarda bayan zabit sayısı çok azdı, cinsiyetimin getirdiği bir dezavantaj ya da avantajı yaşamadım, ama çok çalıştım, kendimi bir ispat etme çabam vardı, bence bu bir dezavantajdı. Denizde kadın olmanın sağladığı bir avantaj olduğunu da düşünmüyorum. Meslek zor bir meslek kadın olsun erkek olsun bu durumu değiştirmiyor.

 

-Denizcilik sektöründe son yıllarda bu konularda ses getiren güzel etkinlikler düzenleniyor. Ben de takip ediyorum. TOBB Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği Oda’sının düzenlediği YAKAMOZ Etkinliği, kadın denizciler için sektörü her sene 8 Mart’ta bir araya getiriyor. Üyesi olduğum Türkiye’de Denizcilikle İştigal Eden Kadınlar Derneği de (WISTA) eğitime ihtiyacı olan denizcilik fakültesinde okuyan kız öğrenciler için burs desteği amaçlı organizasyonlar gerçekleştiriyor. Ülkemizde şu an denizcilik fakülte/MYO mezunlarının istihdam problemi olduğunu düşünüyorum. İşverenin elinde iş başvurusu çok, yabancı personel bir diğer alternatifi, çoğu firmalar kadın denizcilere uzun vadede yatırım yapmak istemiyor. İşveren en fazla bir ya da iki sene çalışır düşüncesinde kadın denizciler için. Görevde yükselmeler kadın denizciler için daha uzun olabiliyor. Devlet olarak bu konuda bir politika geliştirilmesinden yanayım. Pozitif ayrımcılığı kastetmiyorum ama kadın denizci çalıştırmıyoruz deyip kestirip atan, kapılarını mesleğini icra etme hevesi olan genç zabitlerin yüzlerine kapamalarını da adil bulmuyorum.

 

-Sektörde kendimi doğru bir şekilde ifade ettiğimi düşünüyorum. Aslında denizcilik alanında çok başarılı kadınlarımız mevcut. Rol modeli alacak insan da çok cinsiyete bakılmaksızın. Sektördeki büyüklerimizin de kadın denizcileri sektörde aktif olarak görmelerinden mutlu olduklarını görüyorum. Kadın denizcilerimize tavsiyem bağlı oldukları okul derneklerinden başlayarak, gönüllük esasına dayalı sivil toplum kuruluşlarına dâhil olmalarıdır. Aslında denizde yaşanan sıkıntılar ortak, gemide yaşanan en ufak bir olumsuzluğu ya da mutluluğu hep beraber hissediyoruz. Özellikle aktif olarak gemide çalışan denizcilerimizi layığı ile temsil etmemiz gerekir.

 

-Denizcilik mesleğinde işverenlerin kadın ve erkek denizcileri eşit perspektiften değerlendirmesi gerekmektedir. Daha çok kadın denizcinin istihdam edilmesi ve gemide kadın denizci çalışacak ise en az iki kadın istihdam edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tek olmanın yıpratıcı olduğunu düşünüyorum. Cinsiyetine bakılmaksızın denizciliğin meslekten öte bir yaşam biçimi olduğunu bilmek gerekiyor. Denizi ve denizciliği sevmeyen bir gemi insanının gemi üzerinde mutlu, huzurlu ve başarılı olması beklenemez. Mesleğini icra etmeye çalışan idealist çalışkan bir denizcinin önüne sadece cinsiyetinden dolayı set koymak, engel olmak, işini yapma şansı vermemek ve yıllarca eğitimini aldığı işi yaptırmamak çok büyük bir haksızlıktır. Özellikle görevde yükselme bekleyen kadın denizcilerin bir üst göreve geçmesi arkadan gelecek olan diğer kadın denizcilere ve denizcilik okulunda okuyan öğrenciler için çok büyük bir motivasyon kaynağı olacaktır.

 

Yıldız Bozkurt: Erkek egemenlik durumu sadece Türkiye’ye özgü değil, yurt dışında da mevcut

 

-Boğaziçi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden şeref derecesiyle mezun oldum. İş hayatına ilk olarak Akbank’ta çalışarak başladım, burada çalışırken aynı zamanda Marmara Üniversitesi’nde Bankacılık Master Programını tamamladım. Daha sonra Abn-Amro’da Kurumsal Bankacılık’ta çalışırken, bu sefer İngiliz Hükümetinin verdiği bir bursla Southampton University’de International Banking and Finance alanında master yaptım. Akabinde, City University London’dan bir burs alarak doktora programına devam ettim, ancak akademik hayatı bırakma kararı alarak Türkiye’ye geri döndüm. İnterbank’ta sırasıyla Kurumsal Pazarlama Yönetmenliği ve Şube Müdürlüğü görevlerinde bulundum, daha sonra Ticari Bankacılık Bölümünü kurmak üzere Akbank Genel Müdürlük’e geçtim. En son Abn-Amro Bank Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı ve Royal Bank of Scotland Kurumsal ve Yatırım Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışıp, 2013 yılında reel sektöre geçtim. Yerli ve yabancı birçok inşaat kuruluşuna YKB seviyesinde proje finansmanı konusunda danışmanlık hizmeti verdim. 2015 yılında denizcilik sektörüne adım atıp, Med Marine Holding’te Grup CFO olarak işe başladım. Hali hazırda Med Marine Holding bünyesinde Genel Müdür Baş Yardımcısı olarak çalışıyorum.

 

 

Marshall Adaları Bayrağı armatöre güven ve itibar sunar Marshall Adaları Bayrağı armatöre güven ve itibar sunar

-Ülkelerin gelişmişliğinin barometrelerinden biri de denizcilik sektörünün ne kadar çok ilerlediği ve geliştiği ile ilgilidir. Bankacılık hayatımda yaptığım işin gereği, birçok sektörü yakından tanıma fırsatı buldum. Bana en ilginç gelen sektörlerin başında geliyor denizcilik sektörü. Yoğun sermaye gerektiren, yaptığınız yatırımların karşılığını diğer sektörlere nazaran daha uzun vadede aldığınız ve dolayısıyla büyük bir özveri ve sabır gerektiren bir yatırımcı profiline sahip bir sektör, aynı zamanda da uluslararası bir büyüme sağlayabileceğiniz bir sektör.

 

-Bu erkek egemenlik durumu sadece Türkiye’ye özgü değil, yurt dışında da mevcut. Batılı ülkelerde de durum çok farklı olmamakla birlikte sadece denizcilik sektörüne de özel bir durum değil. Bankacılık sektöründe de yukarı kademelere çıktığınızda neredeyse sadece erkeklerden oluşmuş bir kulübe üye olmuş gibi oluyorsunuz. Bunun avantajları da var dezavantajları da. Örneğin; beni telefonla arayıp Yıldız Bey diye konuşanlar var, üstelik sesimi duymalarına rağmen bu hitapta konuşmaya ısrar edenler de bir hayli fazla.

 

-Sektörde bu açıdan maalesef çok aktiflik görmüyorum. Ancak yapılan güzel etkinlikler var, Yakamoz ve Wista’nın etkinlikleri gibi. Bu etkinlikleri Med Marine olarak her zaman desteklemeye çalışıyoruz. Diğer taraftan, uluslararası bir dernek olan, 40’tan fazla ülkede dernekleşmiş, Professional Women’s Network (PWN)’ün İstanbul şubesinin kurucu üyesi ve eş başkanıyım. 6 yıldır profesyonel hayattaki kadınların kariyerlerini geliştirmek için çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Ancak toplumda iki cinsiyet olduğuna göre erkeklerin ve özellikle de CEO’ların, şirket ortaklarının desteğini almadan bu alanda gelişme kaydedilemeyeceğini belirtmek isterim. Çeşitliliğin ve kadının çalışma oranının arttığı iş yerlerinde karlılığın da arttığını ispatlamış güvenilir araştırmalar mevcuttur. “He for She”’ye bütün erkekleri inandırmamız ve desteklerini almayı sağlamamız gerekmektedir. Önümüzde daha çok yol var ama kadınların azmi ve başarma gücü ile bunun da başarılacağını düşünüyorum ve bizden sonraki ikinci veya üçüncü kuşağın buna tanıklık edebileceğini hayal ediyorum.

 

7DENİZ -ÖZEL - DOSYA 

Editör: Haber Merkezi