Uluslararası Bunkerciler Birliği’nin (International Bunker Industry Association-IBIA) Yeni Dönem Yönetim Kurulu’na, Türkiye’den aday olan isim Unerco Ceo’su Ufuk Erinç oldu. Erinç, aday olmasının amacını, “Türkiye’yi tanıtmak ve hızla gelişen yakıt sektöründe Türkiye olarak neler yapabilirizi analiz etmek” sözleriyle ifade etti. 7Deniz Ailesi olarak Erinç’i tebrik eder, kendisini uluslararası arenada görmekten onur duyacağımızı belirtiriz…

Bunker sektörünün uluslararası kapsamdaki tek birliği olan IBIA’ya Türkiye’den aday olan Unerco Ceo’su Ufuk Erinç, aday olmasının amaçlarını, bu adaylığın Türk bunker sektörü için önemini ve seçim sürecini ilk defa 7Deniz’e açıkladı.

Seçimler için oy kullanma işleminin başladığını belirten Erinç, 17 Şubat’a kadar oy kullanılabileceğini, 26 Şubat’ta da yeni yönetim kuruluna dahil olan isimlerin açıklanacağını söyledi. Erinç, amacının Türkiye’yi uluslararası arenada tanıtmak ve oradan elde edilen bilgilerle Türkiye’de neler yapılabileceğini görmek olduğunu vurguladı. Geçmiş yıllarda IBIA yönetim kurulunda görev alan ilk ve tek Türk bunkercinin Energy Petrol Kurucusu Mustafa Muhtaroğlu’nun olduğunu hatırlatan Erinç, böylesi bir organizasyonda söz sahibi olmanın hem Türk bunker sektörü hem de ülkemiz adına bir kazanım olduğunu sözlerine ekledi.

Türkiye'nin ilk yüzer GES'i üretime başladı Türkiye'nin ilk yüzer GES'i üretime başladı

Kapsayıcı bir mesleki birlik oluşturabilirsek çok yol alabiliriz

Geçmiş yıllarda Türk Bunkerciler Birliği’nin olduğunu ancak birliğin dağıldığını hatırlatan Erinç, “Şu an Türkiye'de deniz yakıtları konusunda meslek birliği olarak söz edebileceğimiz bir tek Deniz Ticaret Odası bünyesindeki Yakıt Komisyonu var. Bu da doğal olarak daha mahalli bir bakış acısıyla ve katılımcılarla hareket ediyor” diye konuştu.

Dünyadaki Türk bunkercileri bir çatı altında toplamalıyız

Dünya çapında bunker sektörü içinde yer alan 100’ü aşkın Türk olduğunu ifade eden Erinç, “Bazıları büyük şirketlerde Ceo'luğa kadar varan pozisyonlarda Asya, Avrupa, Orta Doğu ve Amerika'da çalışıyorlar. Büyük oil majörlerinden büyük ikmalcilere oradan büyük satış gruplarına ve küçük şirketlere, kredi değerlendirmeye kadar oldukça farklı bakış açıları, bilgileri ve yetenekleri var. Bunları birleştirmeliyiz. Ben sektöre ilk başladığım zamanlarda yurt dışında bu konuda çalışan Türk sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek şekildeydi. Şimdi ise sayamayacağım kadar çok. Eğer Türkler arasında kapsayıcı bir mesleki birlik oluşturabilirsek, çok yol alabileceğimizi düşünüyorum. Böyle bir yapının Türkiye'deki bürokrasiye de aktarabileceği çok şey var. Türkiye’de bizim sadece artık yakıt satıcılarından oluşan bir birlik değil üniversitelerin denizcilik, kimya, çevre, gemi inşa bölümlerinin olduğu; makine mühendisleri derneklerinin, Ticaret, Enerji ve Ulaştırma bakanlıkları ile EPDK’nın olduğu bir çalışma grubu olmalı. Öyle avantajlara sahibiz ki bunları beraber değerlendirmek lazım” dedi.

Yeni deniz yakıtları geliştirme sürecinin içinde olmalıyız

Tüm dünyadaki Türk bunkerciler arasında ciddi bir sinerji yaratılmasının önemine değinen Erinç, “Bu sinerjiye kesinlikle üniversiteler de dâhil olmalı. Bugün tüm dünyada hidrojenden nükleere, bio-yakıtlardan modern yelkenlere kadar her sene milyar dolarlar harcanıyor yakıt AR-GE'si için. Biz de yeni deniz yakıtları geliştirme sürecinin içinde olmalıyız. Diğer bir konu da dijitalleşme… Üniversitelerimizde yine bilgisayar mühendisliği dallarında çok büyük yetenekler söz konusu. Türkiye, artık kendi uydusu olan bir ülke. Diğer taraftan yazılım konusunda da atılım yapabileceğimizi düşünüyorum. Çünkü çok eksik var” dedi.

Erinç, sözlerine şöyle devam etti; Bugün ‘LNG alternatif yakıt olarak kullanılacak’ diyorlar. Biz bunu uygulamaya kalktığımızda İstanbul Boğazı’ndan LNG tankerleri geçmiyor. Çanakkale Boğazı’ndan geçerken bekliyor. Bunu yakıt olarak kullanan gemi hangi sınıfta olacak? ‘Biz bunu ürettik, satacağız’ olmaz. Kurallarının konması, tanımlamaların yapılması lazım. Hem ikmal gemisinde hem kullanacak gemide işletebilecek personel olması gerekli.  Benim zamanımda gemide çalışırken kullandığımız yakıtlar rafinerinin artığı yani çöpüydü. Şimdi kullandığımız şeyler başka bir yere gidiyor. Bu yüzden hızlı bir şekilde çalışma grubu oluşturmalıyız. Kurulacak çalışma grubuyla ‘Türkiye olarak ne yapabiliriz’ temalı konferans düzenlemeliyiz. Türkiye hem filosu olan hem geçiş güzergahı üzerinde bulunan hem de yeni yürürlüğe girecek Akdeniz’in SECA (Kükürt Emisyon Kontrol Alanı) olmasında önemli etkileşimlerde bulunabilecek bir ülke. Biz şu anda ‘Acaba gaz oil mi satacağız?’ diye konuşuyoruz. Belki fuel oil satacağız. Ya da ‘Koster piyasasında ne yapmalıyız?’ dediğimiz yerde başka bir pencere açılacak. Herkes verimliliği ön plana çıkaracak. Biz armatörler için de yön tayin edemiyoruz ki. Birileri amonyak, birileri metanol, birileri LNG kullanılacak diyor. Her birinin kendine has avantajları dezavantajları var.”

Türkiye’den geçen gemilerin uğradığı her liman bizim rakibimiz

Ukrayna-Rusya ile İsrail-Filistin savaşlarının Türkiye’yi etkilediğini belirten Erinç, “Tonajımız düştü. Rekabete bakınca rakibimiz Pire Limanı diyemeyiz. Türkiye’nin geçiş yolunda bulunduğu ticaret rotalarındaki her liman bizim rakibimiz olabilir. Singapur da rakibimiz. Şöyle ki Singapur’a uğrayıp da Karadeniz’e gelen uzak doğu hatlarına, bir gemiye haftada 6 bin ton ikmal yapıyorduk. İşte o zaman rakibimiz Singapur idi. Oradan daha uygun imkânlar sağladıktan sonra büyük hatları buraya çekebildik. Koster olarak değerlendirirseniz Pire, Malta olabilir.”

Sektörümüzü ileri taşımalıyız

Erinç, uzun yıllardır mesleğin içinde olduğunu ve farklı birimlerde çalıştığını belirterek “Tecrübe ve bilgi birikimi edindim. Bugüne kadar bu tecrübemi ve bilgimi de şirketler vasıtasıyla yetiştirdiğim insanlara aktarma fırsatım oldu. Bu tecrübeleri daha fazla paylaşmamız lazım. Hem ileri gitmemiz hem de sektörü ileri taşımamız gerekiyor. Böyle bir sorumluluğumuz var” diye konuştu.

7DENİZ

Editör: Haber Merkezi