“Ekibime güveniyorum”
“Ekibime güveniyorum çünkü biz birbirimizi çok iyi tanıyoruz, aynı amaçlara hizmet ediyoruz, aynı tempo ile çalışıyoruz. Bu dönemde başarılı işler çıkartmamıza yardımcı olacak en önemli unsur ise planlı çalışmalar yapıyor olmamız. Gönüllülük esası ile yapılan işlerde disiplin ve süreklilik sağlanması sancılı olabiliyor. Bu sebeple ana maddeler ve alt maddelerden oluşan yönetim planımızı devreye soktuk” diyen Gezicioğlu, söz konusu yönetim planını özet olarak şu şekilde sıralıyor; net görev dağılımı, etkili ve interaktif iletişim, şeffaflık ve tutarlılık, önceden tanımlı işlem ve prosedür planı.
Ekip içinde yedek kavramının olmadığını belirten Gezicioğlu, herkesin bir görev tanımı olduğunu, böylece dağıtılmış yönetim modelini uygulayabildiklerini, bu yönetimin de hızlı karar alma, geri besleme ve görev takibini mümkün kıldığını vurguluyor. Komiteleri özenle oluşturduklarını sözlerine ekleyen Gezicioğlu, komite başkanlarının kendi ekiplerini meydana getirdiğini, böylece de efektif bir hiyerarşinin oluştuğunu ifade ediyor.
“Brokerlerimizin beklentisi ve sıkıntıları ortada. Verdikleri emeğin karşılığını alabilmek ve daha adil bir ortamda iş yapmak. Dernek olarak yapabileceğimiz de üyelerimizin yeni fırsatlarla buluşmasını sağlamak, Türk brokerlerinin tanınırlığını arttırmak ve rekabeti adil bir seviyede tutmak için girişimlerde bulunmaktır. İmkanlar dahilinde; idare, tüm ticari organizasyonlar ve yabancı meslektaşlarımız ile temas halinde olacağımızı daima belirttik. Sloganımız “tanı, tanıt, tanın”! Brokerler olarak rakiplerimizi ve müşterilerimizi/müvekkillerimizi daha iyi tanıyacağız. Sonra onlara kendimizi tanıtacağız ve kültürümüzü, prensiplerimizi, çalışkanlığımızı daha iyi görecekler. Bu süreç dahilinde bizleri, hem yurt içinde, hem d yurt dışında daha iyi tanıyacak ve kabul edecekler. Hizmet üreten bir sektör olduğumuz için kendi kabuğumuzda kalma lüksümüz yok. Bir türev piyasanın know-how satan bireyleriyiz ve temelimizi her daim sağlam tutmamız gerekmektedir” diyen Gezicioğlu, sözlerine şu şekilde devam ediyor:
Yönetim yanlışından dolayı bireyler şirket kuruyor
“Gelişmiş denizci toplumlarda öne çıkan şirket kültürlerine rastlarsınız. Köklü şirketlerin genellikle statik bir broker ekibi olur. Ülkemizdeki firmalarda sirkülasyonun fazla olması veya büyük brokerlik firmaları yerine yüzlerce ufak şirkete rastlanması engin girişimcilik ruhundan ileri gelmiyor. Şirketler çalışanlarını yanlış yönettikleri için sadakat oranı oldukça düşük ve bireyleri şirket kurmaya yönlendiriyor. Bu şirketlerin hepsinin sabit maliyetleri var; kira, elektrik, su, muhasebe, iletişim, vergi vs. Yani nereden baksanız her ay onlarca bağlantı bu sabit giderleri karşılamak uğruna ziyan ediliyor. Brokerlik başka, işletme yönetmek başka iş. Buradan yola çıkarak biz işletme eğitimleri de vermeyi planlıyoruz ki hem girişimci hem de müşterileri zarar görmesinler”.
Ben öğrendim, bitti’ diyen oyunu kaybeder
Türk gemi işletmecisinin yabancı brokere, Türk kiracının da yabacı brokerle iş yapmasının önüne geçmek için acil eylem planı oluşturduklarının altını çizen Gezicioğlu, “Öncelikle kendi artılarımızı ve eksilerimiz tespit etmek, dişli rakiplerimizin üstünlüklerini ve avantajlarını analiz etmek, son olarak da dezavantajlarımızı avantaja çevirmek için ne yapmamız gerektiğini tartıştık. En basit örnek olarak, yakın coğrafyamızdaki Avrupa toplumunun genç bireylerine kıyasla kendi toplumumuzun “hard-worker” yani çok çalışkan olduğu aşikâr. Yanlış teorik ve pratik uygulamalarla, etik dışı davranışlarla, benmerkezci tutumlarla avantajlarımızı ziyan ediyoruz. Vatanseverlik dış dünyaya sırt çevirerek değil, global oyuncuları olgunluk ile analiz ederek “iyi” yapanın nasıl yaptığını anlayarak perçinlenir. Eskiden iş hacmi yoğundu, ilave emek harcamaya gerek kalmadan herkes az çok para kazanıyordu ve bu durum denizcilik toplumumuzun bir kısmını rehavete sürükledi. Şimdi görüyoruz ki eğitim hak ettiği ilgiyi görüyor, genç meslektaşlarımız bir önceki jenerasyondan çok daha fazla teorik bilgiye sahip şekilde işe başlıyorlar. Bu noktaya gelmemizdeki ve rekabet gücümüzü kaybetmemizdeki en önemli etkenlerden biri ‘Ben kaç senedir bu mesleği yapıyorum biliyor musun?’ cümlesidir. Bu mesleği öğrenmenin sonu yok. ‘Ben öğrendim, bitti’ diyen oyunu kaybeder. Artık alçakgönüllü, egolardan arınmış ve daha disiplinli şekilde hareket etmeliyiz” diyor.
RÖPORTAJ: İBRAHİM KOCAMIŞ
KAYNAK:7DENİZ DERGİSİ EYLÜL-EKİM 2017 SAYISI