Denizcilik Bayramı, muhakkak ki sektörün gelişmesi ve genç kuşaklara sevdirilmesi açısından oldukça önemli bir gün. Milli ülkü olarak da gördüğümüz, sektörümüzün yeni kuşaklara tanıtılması ve sevdirilmesi için son derece güzel bir şans. Kısaca, Kabotaj haklarının millileştirilmesi, 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe girmesi ile gerçekleşen bir olay. 4 Maddelik bir kanun ile esasen Türkiye Cumhuriyeti hükümranlığındaki karasularında yapılan ticari işlemleri, Türk Bayrağı dalgalandıran armatörlere bırakılması için düzenlenmiş bir yasadır. Kabotaj Kanunları elbette ki bizim ülke ve topraklarımıza özgü değil. Uluslararası kaynakça çok derin olmamakla beraber meselenin ortaya çıkışını 16. yüzyılda Fransaʹda olduğunu anlatıyor. Bu noktada 1535 yılında yapılan Osmanlı - Fransız dayanışması ve bu dayanışmaya beyanen sağlanan Kapitülasyon haklarını hatırlamakta fayda var. Kabotaj haklarının tesis edilmesi bir bayram olarak kutlanma hadisesi zannediyorum bize özgü. Dünyadaki diğer örnekler daha çok Denizcilik Bayramları. Benim gördüğüm kadarı ile dünyada bugün Kabotaj haklarının tesisinin kutlanması pek görülen bir uygulama değil. Benim düşünebildiğim en yakın kutlanan örnek, 1773 yılında Amerika Birleşik Devletleri henüz bir İngiliz kolonisi iken İngiliz parlamentosunda yeterince temsil edildiklerine inanmayan Amerikaʹlı Kolonistlerin, çaylar üzerinde tesis edilmiş bir tekel ve de yükseltilmiş vergileri protesto etmek için canım çayları denize dökmesi. Ertesinde gelişen Amerikan Bağımsızlık Savaşı, işte bu kahramanca denize dem tutturma çabasını simge edinmiştir. Günümüzde dünya çapında en etkili kabotaj kanunu zannediyorum 1920 yılında Amerika Birleşik Devletleri tarafından kabul edilen Jones Actʹtir. (Merchant Marine Act of 1920). Bu kanun tipik bir kabotaj kanunuʹnun da bir adım ötesine de geçmeyi başararak kabotaj ticareti hakkını yalnız Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılmış gemiler tarafından yapılmasını da şart koşmuştur. Bu kadar korumacı bir kanunun esasen bugün hala yürürlükte olması, bizler için oldukça ilginç. Zira bizim gözlemimiz; serbest ticarete hareket imkanı tanımayan korumacı (Sovyet) modellerinin giderek verimsizleşeceği ve elbet bir gün toprak olacağı üzerine kurulu. George Bushʹun Katrina Fırtınası ertesinde geçici olarak askıya aldığı kanun, Demokratlar tarafından Deepwater Horizon kazasında eksiksiz uygulandı. Amerika Birleşik Devletleri, Jones Actʹin navlun ve denizcilik sektörlerine olan maliyetini sürekli olarak rededdiyor, öte yandan  Dünya Ekonomik Forumʹu ve Federal New York Bankaları Jones Actʹin Ulus (Puerto Rico ve ABD) gelişimini sekteye uğrattığı konusunda ısrarcı. Coğrafyamızda bulunan bir başka kabotaj ise elbette kıyı komşumuz Yunanistanʹa ait. Malların ve hizmetlerin serbest dolaşımını esas alan Avrupa Birliğiʹnin elbette ki Yunanistanʹın bulunduğu hassas coğrafya veya komşularından gelebilecek tehditler gibi argümanlardan etkilenmesi pek mümkün değil. Neticesinde bütün kriz ve anlaşmazlıklara rağmen kader ortaklığı yapmış bir birlikten bahsediyoruz. Bu açıdan Yunanistanʹın Birlik üye ülke ve vatandaşları lehine kabotaj tekelinden vazgeçmesi 4 adımda gerçekleşmiş görünüyor: 1- Cruise Servisleri için 1 Ocak 1995 yılında Atina karasularını ABʹye açtı. 2-Stratejik ürünler taşınması (Petrol, petrol ürünleri ve içme suyu) karasularını 1997 yılında ABʹye açtı. 3-Sıradan vapur ve yolcu taşınması konusunda karasularını 1999 yılında açtı. 4-Ada kabotajlarından ve 650 GRT altındaki teknelerin işletilmesi için karasularını 2004 te ABʹye açtı. Elbette Birlik dahilinde bir sürü iç politika çekişmelerinin bulunduğunu, İngiltereʹnin ve Fransaʹnın çeşitli istisnalar üzerine kelime oyunları yaptığını gördüğümüzde, Yunanlıların isteklerinin aşırı olmayabileceğini teslim etmek gerek. 52.senesini kutladığımız, Ankara Antlaşmamızʹın elbet bir gün mutlu sona ulaşacağına inanan bizler için bu oldukça heyecan verici bir durum. 45km ötemizdeki Midilli gibi irili ufaklı binlerce ada ile yapılacak bu ticaret sadece karşı konulmaz bir ekonomik mantığı yanında taşımıyor, barışılamayacak bir düşman olmadığının da müjdesini bizlere veriyor. Egeʹye de yakışan bu olsa gerek. Nice mutlu bayramlarda görüşmek üzere. Hüsnü Murat Erenli [email protected]