Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de hidrokarbon arama çalışmalarına aynı kararlılıkla devam edeceğini söyledi. Erdoğan, "Doğu Akdeniz'de ne Türkiye'yi ne de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yok sayan hiçbir proje hayata geçirilemez" dedi.

Tamer Kıran'dan '23 Nisan' mesajı Tamer Kıran'dan '23 Nisan' mesajı

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde görüştüğü Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ersin Tatar'la ortak basın toplantısı düzenledi.

 

Erdoğan, "Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin güvenliği ve refahı için yürüttüğü çalışmaları desteklemeye devam etmektedir, devam edeceğiz. Kendi haklarımızı nasıl savunuyorsak, Kıbrıs Türklerinin de Ada'daki ve bölgedeki çıkarlarını aynı kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

 

"Sorunun ortaya çıkışı da bugüne kadar gelişi de tamamen Rumların uzlaşmaz tavırlarından kaynaklanmaktadır" diyen Erdoğan, Türkiye'nin Kıbrıs'ta (Yunanistan ve İngiltere'yle birlikte) üç garantör ülkeden biri olduğunu hatırlattı ve ekledi: "Türkiye'nin, üç garantör ülkeden biri olması hasebiyle de söz hakkı vardır. Hiç söz hakkı olmayanların kalkıp da burada tasarrufta bulunmaya yönelmesi bizi pek de ilgilendirmez."

 

 

Doğu Akdeniz'de gerilim nasıl tırmandı?

 

Son dönemde giderek artan gerginliğin geçmişi, 2000'li yılların başına, yani Doğu Akdeniz'de zengin doğalgaz kaynaklarının yer aldığına ilişkin bilimsel öngörülerin ortaya çıkmaya başladığı döneme dayanıyor.

 

Kıbrıs Cumhuriyeti, 2002'den itibaren Doğu Akdeniz'de başta Mısır olmak üzere diğer kıyıdaş ülkeler Lübnan, Suriye ve İsrail ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmaları yapmaya başladı.

 

Türkiye ise bu anlaşmaların Kıbrıs Türkleri ve Türkiye'nin haklarını çiğnediği gerekçesiyle konuyu Birleşmiş Milletler'e (BM) taşıdı ve kendi münhasır ekonomik bölge haritalarını BM nezdinde onaylattı.

 

Türkiye'nin BM nezdinde itirazlarına rağmen Kıbrıs, 2007'nin başında 13 adet arama sahası ilan etti ve büyük petrol şirketlerine ruhsat verme aşamasına geçti. Buna karşılık olarak Türkiye, Doğu Akdeniz'de kendi ekonomik bölgesinde Kuzey Kıbrıs'ta adanın kuzeyinde ve doğusunda belirlediği bölgelerde TPAO'ya arama ruhsatları verdi.

 

Kıbrıs'ın 13 parselinden 1, 4, 5, 6 ve 7 no'lu parsellerin bir bölümü, Türkiye'nin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na (TPAO)'ya ruhsat verdiği bloklarla kesişiyor. 3 no'lu parsel ise Kuzey Kıbrıs'ın TPAO'ya verdiği ayrıcalıklı alan ile çakışıyor.

 

Türkiye-Kıbrıs arasındaki gerginliğin boyutu, 2010'dan itibaren Doğu Akdeniz'de zengin hidrokarbon yataklarının keşfedilmesi ve uluslararası büyük enerji şirketlerinin bölgeye akın etmesiyle birlikte daha da arttı.

 

Türkiye'nin Kıbrıs'ın bu hamlesine yanıtı gecikmedi. İlk sondaj gemisi Fatih'i Türk savaş gemilerinin korumasında Akdeniz'e çıkaran Türkiye, kendi kıta sahanlığında kalan bölgelerde doğalgaz arama faaliyetlerine başladı. Ardından da ikinci sondaj gemisi Yavuz'u bölgeye gönderdi.

 

Türkiye'nin sismik araştırma gemileri Barbaros Hayreddin Paşa ve Oruç Reis de halen bölgede.

 

AB yaptırım kararı almıştı

 

AB Dışişleri Bakanları, geçen ay Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon arama çalışmaları nedeniyle Türkiye'ye yaptırım uygulanması kararı almıştı. AB, Türkiye ile üst düzey temasları ve Kapsamlı Hava Taşımacılık Anlaşması müzakerelerini askıya almış, Türkiye'nin AB'den 2020'ye kadar alması öngörülen 145,8 milyon Euro'luk üyelik öncesi mali fonlarda kesintiye gitmişti.

 

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, tepki gösterdiği AB'nin kararıyla ilgili olarak, "Çok da ciddiye almaya gerek yok" demişti.

 

7DENİZ 

Editör: Haber Merkezi