Türk Gemi İnşa Sanayi, 700 bin ton çelik işleme, 4 milyon DWT gemi inşa ve 16 milyon DWT bakım onarım kapasitesine sahip. 1971 yılında kurulan ve şu an Murat Kıran yönetimindeki GİSBİR'in kurumsal kimliği, 40'ıncı yılını vurgulayacak şekilde yenilenerek modern bir görünüme ve internet sitesi, birlik, üyeler, gemi inşa sanayi, kanunlar ve faaliyetler konusunda güncel ve ayrıntılı bilgilerin bulunduğu bir içeriğe ve tasarıma kavuşturuldu. Murat Kıran'ın başkanlığı sonrasında Yalova başta olmak üzere KKTC, İskenderun ve Tuzla'dan toplam 44 yeni üye birliğe kazandırıldı ve üye sayısı 86'ya yükseltildi. Göreve geldiği 3 Ekim 2011 tarihinden itibaren Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği'ni gücüyle orantılı bir sivil toplum kuruluşu haline getirme yolunda önemli adımlar atan GİSBİR Başkanı Murat Kıran GİSBİR'in çalışmalarını ve sektörde yaşananları 7deniz Dergisi'ne değerlendirdi. Muvazza sorunun çözümüne ilişkin öneriler Bakanlığa sunuldu Son zamanlarda firmaların gündeminde olan, tersaneler için önemli bir problem sahası oluşturan muvazaa sorununun çözümüne ilişkin önerilerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na sunduklarını belirten Kıran, konuya ilişkin yasal Bakanlık düzenlemesinin devam ettiğini, bugüne kadar neticelenen davaların da kazanıldığını ifade etti. Yıllardır tersanelerin en önemli problem sahalarından birini oluşturan Milli Emlak - Kira Artışı sorunu ise her seviyede yapılan girişimler ve uzun süreli mücadeleler sonucunda, kanunda tersaneler lehine bir yasal düzenleme yapılmasının sağlanması ile sonuçlandı. Murat Kıran, toplam 54 tersanede yatırımlara başlandığını ancak yaşanan ekonomik kriz nedeniyle bu tersanelerin zor bir duruma girdiğini belirtti. 2008 yılı sonu itibariyle ihraç edilen yeni gemi, yatlar ve bakım-onarım faaliyetleri sonrasında bu değerlerin yaklaşık 4 milyar dolara ulaştığının bilgisini veren Kıran; 'Avrupa'daki gemi inşa faaliyeti gösteren ülkeler, 2008 global ekonomik krizin etkilerini göstermesi ile bir çok tersanesini kapattı. Günümüzde çok az Avrupa ülkesi gemi inşa faaliyetine devam etmektedir. Bu sebepten dolayı ülkemiz tersaneleri gemi inşa faaliyetleri bakımından Avrupa ile kıyasladığımızda ilk 3'te yer almaktadır' diyerek ayrıca Türk gemi inşa sanayinin, 700 bin ton çelik işleme, 4 milyon DWT gemi inşa ve 16 milyon DWT bakım onarım kapasitesine sahip olduğunu söyledi. Rakip ülkeler rekabetçiliklerini kriz döneminde aldıkları devlet desteği ile korudu 2008 yılı içerisinde kendini göstermeye başlayan küresel ekonomik krizin, gemi inşa sektörünü olumsuz etkileyerek, birkaç ülke dışında tüm ülkelerin önemli boyutta küçülmeye gittiğini belirten Kıran; 'Kriz döneminde aldıkları devlet destekleriyle rekabetçiliklerini koruyan rakip ülkeler, krizi Türkiye'den daha çabuk atlattı. Bu nedenle Avrupa'daki üretim, önemli ölçüde Uzakdoğu ülkelerine kaydı' dedi. 2006,2007 ve 2008 yılında alınan siparişlerin bir kısmının gecikmeli olarak dünya deniz ticaret filosuna katılmasının olumsuz sonuçları da yaşandı. Baktığımız zaman 2008 yılı sonrası dönemde, dünyada gemi siparişlerinde önemli oranda düşüş yaşandığı gözlendi. Uygun rekabet koşullarında Türk gemi inşa sektörü belirli segmentlerde, maliyetler bazında, dünyanın önde gelen gemi üreticileriyle rekabet edebilecek durumda olduğu ortada. Ancak rakip ülkelerdeki önemli devlet destekleri, gemi inşa sanayisini olumsuz etkilemektedir. AB ülkeleri dahil, gemi inşaya doğrudan ve dolaylı teşvik sağlamayan bir ülke bulunmadığını belirten Kıran, özellikle Güney Kore, Çin, Brezilya ve Rusya gibi ülkelerin gemi inşa sanayini ulusal politikalarının önemli bir parçası haline getirdiğini ve son 2-3 yıl içerisinde krizi de bir fırsat olarak görerek, yeni teşvik mekanizmalarını hayata geçirdiklerine dikkat çekti. Ancak yine de bütün bu olumsuzluklara rağmen tersaneler Avrupalı müşterilerden, başta özel maksatlı gemiler olmak üzere yeni gemi siparişleri alıp, bakım-onarım faaliyetlerine devam etmektedir. Bugün Yalova ve Tuzla Bölgeleri'nde bulunan 8 tersanede Norveç'li alıcılar için Platform Destek Gemileri (PSV) balıkçı gemileri, feribotlar ve römorkörler gibi özel maksatlı gemilerin inşa edildiğinin bilgisini veren Kıran; 'Römorkör inşasında dünyada marka haline gelmiş tersanelerimiz mevcuttur. Sübvansiyonların olmadığı bir ortamda, Türk gemi inşa sektörü, belirli ürün segmentlerinde, maliyetler bazında, dünyanın önde gelen gemi üreticileriyle rekabet edebilecek durumdadır. Eco-friendly gemiler, offshore bağlantılı yapılar ve destek gemileri ile askeri gemiler, iç sularda ve kabotajda kullanılacak küçük tonajlı gemiler, sofistike 'niş' enerji gemileri, gemi inşa sektörü için fırsattır. Diğer yandan rüzgar/dalga enerjisi platformu taleplerinin artacak olmasının da dünyada artan lüks yat ve kruvaziyer ihtiyacı, bu alanda pazar bulabileceğimiz başka önemli fırsatlar yaratmaktadır' dedi. Tersaneler kurulu kapasite, alt yapı ve teknoloji, uzmanlaşmış ve yetişmiş iş gücüne sahip olması nedeniyle yat, römorkör, kimyasal tanker, ahşap tekne, koster, askeri gemi gibi segmentlerde branşlaşmış durumdadır. Ayrıca, tamir ve bakımda da bölgesel güç haline gelindi. Bu unsurlar, özellikle bugün dünya tarihinin en büyük ekonomik krizinin etkilerini ülkemizde en ağır şekilde hisseden gemi inşa sektörünün varlığını ve hayatiyetini sürdürebilmesine imkan sağlamaktadır. Türkiye gemi ihracatı rakamları 2008 yılında en üst seviyelere ulaşarak 2,8 milyar dolara çıktı. 2012 yılını ise 1,1 milyar dolar seviyesinde kapattı. Bu rakam 2013 yılının ilk 6 ayında ise 1,2 milyar dolar seviyesinin üzerine çıktı. Tamirle birlikte gemi inşa sanayinin yaklaşık 2 milyar dolarlık bir ihracatı yakalayabileceği de değerlendirmeler arasında. Bu seviyelerin 2023'te ise 10 milyar dolara ulaşması hedeflenmekte. İstenilen hedeflere ulaşmak için Offshore tipi gemiler inşa edilmeye başlanmalı Offshore sektörünün gittikçe yükselen bir grafiğinin olduğunu ve milyar dolarların konuşulduğu bir alan olduğuna dikkat çeken Kıran; 'Yabancı basından takip ettiğimiz haberler ve araştırma şirketlerinden edindiğimiz veriler ışığında görmekteyiz ki offshore sektörü, alışık olduğumuz milyon dolarların değil milyar dolarların ifade edildiği ve her geçen gün büyümeye devam eden bir sektördür. Keppel, Hyundai, Samsung gibi dev tersanelerin almış olduğu offshore platformu, platform destek gemisi, jack up ve rig benzeri siparişlerin her biri ortalama bir milyar dolar değerine sahip dev projelerdir. Offshore konusunda referansa sahip olmamız ve offshore tipi gemileri inşa etmeye başlamamız durumunda 2023 yılı için hedeflenen 10 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabiliriz' dedi. Dünyada milyar dolarların ifade edildiği offshore sektörünü, gemi inşa sanayisi için bir çıkış noktası olarak gördüklerini belirten Kıran, offshore konusunda referansın olmaması durumunda ise pazara girmek zorlaşacaktır dedi. Offshore sektöründe ciddi işler alınıyor. İnşası devam eden gemi ve platformların yüzde 7'si cironun yüzde 26'sına tekabül etmekte. Bu da gemi inşa sanayinde işlem gören her dört liranın bir lirasının offshore marketine ait olduğunu göstermektedir. Kıran, gemi inşa sanayisinin offshore pastasından pay alabilmesi için Birlik olarak, Enerji Bakanlığı'nın öncülüğünde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı TPAO'nun bir offshore filosu oluşturulması yönünde önerilerinin olduğunu dile getirdi. Burada, Brezilya'daki PETROBRAS ve TRANSPETRO arasındaki ilişkinin örnek alınarak bir offshore şirketi kurulabilir ve Türk tersaneleri bu filoya platformlar, platform destek gemileri (FPSO, PSV, FSO, Jack-up, Rig, v.b.) inşa edilebilir diyen Kıran; 'Bu projeleri hayata geçirebilmek ve gerekli know-how desteğini sağlayabilmek için bu konuda dünyada söz sahibi firmalarla verimli bir ortaklık geliştirilmesi gerekecektir. Çünkü iş ortaklığı (joint venture) bu işin anahtarı olacak. Böylelikle, TPAO'nun Transpetro benzeri bir şirket bünyesinde deyim yerindeyse offshore, makine parkı oluşturulacaktır. Oluşturulacak olan bu filo, Enerji Bakanlığımızın bölgemizdeki offshore faaliyetlerinde kullanılabilecek ve gerektiğinde kiralanabilecektir. Böylelikle, gemi inşa sanayimiz hem boyut değiştirecek, hem de milyon dolarların döndüğü bu dev markette referansa sahip hale gelecektir' dedi. Türkiye ofshore'da kendi platformunu üretebilecek duruma gelecektir Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın, 'Eğer sismik araştırmalarda iyi bir nokta yakalarsak, petrol ve doğalgaz bulgusuna rastlarsak, bir platform ihtiyacımızın olduğunu söylemek isterim. Bu platformun, ilk alacağımız teklifin, şu ana kadar hiç yapmamış da olsa, yerli sanayi tarafından, Tuzla tarafından yapılmasını can-ı gönülden isterim' açıklamasına paralel olarak Başkan Kıran şu yorumda bulundu; 'Offshore platformlarının bakım ve onarım faaliyetlerini başarıyla gerçekleştirmiş 3 tersanemiz var. Buna ek olarak, bugüne kadar offshore platformu alanında bakım onarım faaliyetleri yürütmemiş, fakat sahip olduğu imkanlar ve tesis kapasitesi itibariyle bu tür projeleri tamamlama gücüne sahip olan yaklaşık 10 tersanemiz bulunmakta. Birden fazla tersanenin bir araya gelmesiyle inşa edilmesi durumunda bu sayı artabilir ve bu durumda Türkiye, kendi platformunu üretebilecek duruma gelecektir' dedi. 2008-2012 yılları arasında inşa edilen gemilerin çoğu ihracata yönelik olan Türk tersaneleri, bu gemilerin tamamına yakınını Avrupa Birliği (AB) ülkeleri armatörlerine ihraç etmektedir. Şu anda bakıldığında ise yeni gemi inşada ağırlıklı olarak askeri gemiler ve Norveç siparişi ağırlıklı, balıkçı tekneleri inşa eden tersaneler bulunmakta. Tersaneler açısından 2013 yılını değerlendiren Kıran; 'Türk gemi inşa sanayi, 2013 yılının ilk yarısını, geçmiş yıllarda alınmış siparişler, savunma sanayi ihaleleri kapsamında yapılan işler, platform destek gemisi (PSV) ve römorkör, balıkçı gemileri gibi niş market için inşa edilen gemilerle geçirdi. Yılın ikinci yarısını da kapasitenin yaklaşık yüzde 20'sini kullanarak benzer projeler, tamir, bakım ve onarım faaliyetleriyle tamamlayacağı öngörülmekte. Özellikle Norveç olmak üzere ihracata yönelik balıkçı tekneleri, offshore destek gemisi (OSV) projeleri devam etmekte olup yeni siparişlerin yıl içerisinde alındığı bilinmektedir' dedi. Ayrıca Kıran, Türk gemi inşa sanayisinde, dünya deniz ticareti filosundaki ve tersanelerdeki kapasite fazlasının (overcapacity) bir süre daha negatif etkisini sürdüreceği yönünde öngörüleri olduğunu, bu durumun bilincinde oyuncuların, Türk gemi inşa sanayinin hedefini daha çok enerji, offshore ve savunma sanayi için inşa edilen gemilerin ihracatı yönünde belirlendiğini ifade etti. Kıran, son olarak gemilerin tamir ve bakımında Akdeniz, Karadeniz ve Ege Havzaları'ndaki önemli oyunculardan biri olmaya devam edeceklerine değinerek, navlun fiyatlarının tüm zamanların en düşük seviyelerinde olduğu, bu yılkı verilerin dikkate alındığında, önümüzdeki yılın bu yıla göre nispi bir büyüme ve iyileşme olacağını öngörmek fazla iyimser bir öngörü olmayacaktır dedi.