Denizcilik sektörünün içinden geçtiği ve yaklaşık 8 senedir süren sıkıntılı dönemde tasarruf tedbirleri tabii ki her zamankinden daha fazla önem kazanmış durumda. Tekne Makine ve P&I sigorta giderleri de özellikle miktarı açısından da bakıldığında bu tedbirlerin arasında önemli bir yer tutmaktadır. Peki bu tedbirleri alırken armatör ne yapmalı nelere dikkat etmelidir ?
Bu kısa yazıda konuyla ilgili çok detaylı analiz yapmak mümkün değil. Ama ana başlıklar ve gerçekler ışığında bir değerlendirme yapmamız mümkün. Sigorta piyasalarının Tekne Makine Sigortaları tarafında tarihinin belki de en yumuşak , kapasitesi en geniş, alternatifi en bol ve fiyatları rekabetçi bir dönemden geçiyor dünya piyasaları. Dünya finans piyasalarında faizin çok düşük hatta Uzak doğuda da “eksi” olması yatırımcıları daha karlı alanlara yöneltmekte. Yatırımcıları küresel piyasalarda cezbeden alanlardan biri de sigorta piyasaları olmaktadır. Yatırımcıların yöneldiği bu piyasaların başında da hepimizin bildiği üzere Lloyds of London gelmektedir. Bu konjonktürden yararlanmak için şartlar oldukça elverişli durumdadır. Sonuçta yatırımların sürekliliği rekabetçi şartlarda ve en güvenli piyasalarda yatırımların güvence altına alınması ile ilgilidir.
Ülkemizde Tekne Makine , diğer deniz veya denize ilişkin riskleri sigorta altına alana çok az sayıda sigorta şirketi bulunmaktadır. Özellikle birkaç sigorta şirketimizde konunun uzmanı arkadaşlarımız üst düzey profesyonellik donanımı ve tecrübesi ile hizmet vermektedirler. Türk Sigorta şirketleri ile armatörlerimizin en çok dillendirdikleri iki şikayet bulunmakta ; bunlardan biri mutabakatlı değer konusu diğeri de hasar durumlarında pazarlık edilmesi. Elçiye zeval olmaz ben bire bir toplantılarda dinlediğim şikayetleri yazıyorum. Armatörlerimizin ulusal özellikle de uluslararası piyasalarda yaptıkları sigortalarda konunun uzmanı ve sigortacılar üstünde bilgi, donanım, tecrübe ve ŞEFFAFLIĞI ile etkisi olan aracı kuruluşlarla çalışmalarında çok büyük fayda var. Bazı armatörler özellikle P&I sigortalarında direk çalışmayı uygun görüyorlar.
Tabii ki bu anlayışa ve çalışma şekline saygı duyuyoruz. Ama burada dayandıkları nokta aracı kuruluş olmadığı için kar ettiklerini düşünmeleri. Bu zinhar yanlış ve gerçekçi olmayan bir yaklaşım. Çünkü P&I kulüpleri ya da sigortacılar aracı kuruluş yok diye fiyatlandırmalarını değiştirmezler. Hem aynı primi öder hem de aracı kuruluşların hem hizmet hem de sigortacılarda var olan portföylerinin gücünden mahrum kalmış olursunuz. Benden söylemesi. Siz duyduğunuzu biz gördüğümüzü söylüyoruz. Denizcilik kuruluşlarımızın sigorta piyasalarını yakından takip eden departmanlarının bulunması burada çalışan arkadaşlarımızın belli periyotlarda eğitim programlarına katılmalarında büyük fayda var. Sigorta piyasaları öyle çok durağan piyasalar değildir. Finans piyasaları gibi yakından takip edilmelerinde yatırımcının geleceğini güvenli limanlarda tutabilmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Bazı armatörlerimizin tekne makine sigortalarında “aynı slipte birden fazla broker” kullandığını gözlemekteyim. Tamamı ile şahsi görüşüm; çok yanlış.
Eğer filoyu ikiye üçe böler, farklı plasmanlarda farklı broker kullanırsanız tamam ama 3-4 broker kullanıp bir liderin peşinde tek poliçede 3-4 ayrı piyasa da ayrı brokerler kullanmanın çok sakıncaları var. Birincisi riskinizin bu kadar çok elde bu kadar farklı yerlere sunulması gücünüzü azaltır. İkincisi bir hasar anında süreci uzatır. Üçüncüsü ve en önemlisi piyasalarda ki kalıcılığınızı sorgulatır bu da sigortacılarınızın size çok esnek olmaması sonucunu doğurur.. Bu söylediğim tabii ki “ana yetkili brokerin diğer lokal brokerlerle çalışma şekline” bir gönderme değil. Sigorta ilişkisi güven, iyi niyet ve şeffaflık ilkeleri üzerine kurulmalı. Aracı kuruluşların şeffaflığı bu ilişkinin olmazsa olmazıdır. Tek bir gayri dürüst davranış dahi hoş görü ile karşılanmamalı ve bu tutum içinde olanlar mutlaka piyasalardan temizlenmelidir. Biraz sert olsa da bu böyle. Sigorta şirketlerinin üst düzey ya da başka yerlerinde görev alan kişilerin yakınları, arkadaşları vesaire üzerinden kendi yetkilerini kullanarak haksız rekabet yaratmaya yönelik kurulan aracı kurumlara karşı da sigorta şirketi yönetenlerinin çok dikkatli ve hassas olması konu ile ilgili şikayetlerin üstüne titizlikle gitmeleri gerekmektedir.
Haksız rekabet piyasalara yapılabilecek en büyük kötülüktür. Buradan şunu çıkartmayın lütfen; sigorta şirketinde çalışanların dostları , akrabaları aracı kurum açamaz, çalışamaz vesaire... Hayır, tabii ki açar da çalışır da. Ama bir yöneticinin kendi etki ve yetki alanını haksız rekabet yaratmak üzerine kurgulayıp aracı kurum açtırılıyorsa buna izin verilmemeli. Bu bağlamda brokerlerin, sigorta şirketlerinde çalışanların, sigorta acentelerinin sörveyör/ekspertiz şirketleri ile resmi ya da gayri resmi organik bağlar içinde olması gene haksız rekabeti yaratan ve bir takım yasal olmayan işlere ortam hazırlayabilecek ilişkiler olarak not edilmeli ve piyasalar ve ilgili kurumlar tarafından da yakinen takip edilmelidir. Bu tip yapılanmalar kısa vade de müşterilere cazip ama geçici bir takım şeyler sunsa da orta ve uzun vade de hem müşterilere hem de piyasalara büyük zararları vardır.
Yazımı bitirmeden sevgili editörümün benden istediği şekilde armatörlerimizin sigortalarını yaptırırken nelere dikkat etmeleri konusunda naçizane aşağıdaki maddeleri bilginize sunuyorum;
1) Aracı kuruluşlarınızın bilgi, tecrübe, donanımları ve güvenilirliğine dikkat etmeniz,
2) Tekne makina ve P&I sigortacı ve kulüplerin uluslararası kuruluşlar tarafından dereceleri olup olmadığına sorgulamanız,
3) Tekne makine ya da P&I kulüp ve sigortacılarınızın son yıllarda ki mali yapılarına bakmanız,
4) Sigortacılarınızın hasar ödeme konularında ki performanslarını kontrol edip konuyla ilgili referansları istemeniz,
5) Sigortacılarınızla yüz yüze görüşebilme olanaklarına ulaşmanız ve mutlaka beşeri ilişkileri geliştirmeniz,
6) Piyasaların düzelmesine müteakip primlerinde yükseleceği Lloyd’s piyasalarında şartlarınız uyuyorsa tabiri caiz ise ayağınıza mutlaka yer etmeniz,
7) Türk sigorta şirketleri ile direk çalışma şartları uygunsa direk çalışmanız değilse ulusal ekonomiyi ve Türk sigorta şirketlerini destekleme adına plasman bazında desteklemeniz yani sigorta poliçelerinizde hisse vermeniz,
8) P&I kulüplerinin seçiminde kulübün yönetim şekline, rezervlerine, hasar hizmetlerinde ki performanslarına, yaklaşımlarına göre hareket etmeniz,
9) Özellikle P&I aracı kurumlarınızda 7/24-365 gün hizmet verebilecek ve hasar konusunda uzmanlaşmış sadece hasara bakan kurumlarla çalışmanız. P&I da çok küçük hata ve gecikmelerin armatöre çok pahalıya mal olduğunu hepimiz biliyoruz,
10) Piyasalar çok kötü de olsa tercihlerde para “tek sabit değişken” olmamalı. Bu sizi çoğu kez yanlış analizlere götürebilir,
11) Piyasaları çok yakın takip etmekten vazgeçmeyin. Aracı kuruluşlarınızdan bu konuda istifade edin. piyasaların çok yumuşak olduğu günümüzde fırsatları kaçırabilirsiniz, 12) Aracı kuruluşlarınızdan ilgili personelinize yılda 2-3 kez brifing vermesini isteyin.
İbrahim Kocamış - 7DENİZ