Türkiye’nin 22 ülke ve 1 ülke topluluğu ile yaptığı dış ticarette ihracatın ithalatı karşılama oranı 2015’te yüzde 159 iken, 2024’te yüzde 98,1’e, 2025’in 10 aylık döneminde ise yüzde 91,6’ya düştü. Ülke sayısı bakımından ticaret ağı genişlese de özellikle Güney Kore, EFTA ülkeleri, Malezya ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden yapılan yüksek teknolojili ve katma değerli ithalattaki artış, toplam dengeyi Türkiye aleyhine çeviriyor.
Türkiye’nin dış ticarette en kritik göstergelerinden biri olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, Serbest Ticaret Anlaşması (STA) bulunan ülkelerle yapılan ticarette son 10 yılda dramatik biçimde geriledi. 2015’te yüzde 159 ile güçlü bir fazla veren yapı, 2024’te yüzde 98,1’e, 2025’in ilk 10 ayında ise yüzde 91,6’ya düşerek dış ticaret dengesindeki bozulmayı net biçimde ortaya koydu.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) genel ticaret sistemi verilerinden derlenen bilgilere göre, Türkiye’nin STA imzaladığı 22 ülke ve 1 ülke topluluğu ile yürüttüğü dış ticaret, geçen süreçte genel olarak beklentileri karşılayamadı. Ülke sayısı açısından Türkiye lehine gibi görünen tablo, bütüncül bakıldığında dış ticaret dengesinin zayıfladığını ve niteliksel açıdan daha seçici olunması gereken bir yapıya işaret etti.
İhracatın ithalatı karşılama oranı, bir ülkenin dış ticarette kendi üretimiyle ne ölçüde döviz yarattığını ve ithalatını finanse edebildiğini gösteren temel göstergelerden biri olarak kabul ediliyor. Oranın yüzde 100’ün üzerinde seyretmesi dış ticaret fazlasına, yüzde 100’ün altına gerilemesi ise yapısal bir dış ticaret açığına işaret ediyor.
23 ülke ve ülke grubu ile STA bulunuyor
STA, ülkeler arasında gümrük vergilerinin ve ticareti sınırlayan engellerin azaltılmasını veya kaldırılmasını amaçlayan ikili ya da çok taraflı anlaşmalar olarak tanımlanıyor. STA’ların temel hedefi; ihracatı artırmak, pazarlara erişimi kolaylaştırmak, yerli üreticilerin rekabet gücünü yükseltmek ve dış ticareti öngörülebilir hale getirmek.
Ticaret Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde yer alan bilgilere göre Türkiye hali hazırda Makedonya, Bosna ve Hersek, Filistin, Tunus, Fas, Mısır, Arnavutluk, Gürcistan, Karadağ, Sırbistan, Şili, Morityus, Güney Kore, Malezya, Moldova, Faroe Adaları, Singapur, Kosova, Venezuela, Birleşik Krallık, BAE ve Katar’ın yanı sıra Avrupa Serbest Ticaret Birliği EFTA (İsviçre, Norveç, İzlanda ve Lihtenştayn) ile serbest ticaret anlaşması bulunuyor.
TÜİK verilerine göre 2015 yılında bu 22 ülke ve 1 ülke grubuyla ticarette ihracat 38,9 milyar dolar, ithalat ise 24,4 milyar dolar seviyesindeydi. Bu tablo, ihracatın ithalatı karşılama oranını yüzde 159,3 gibi güçlü bir seviyeye taşıdı. Ancak 2024’e gelindiğinde ihracat 49,1 milyar dolara yükselmesine rağmen ithalat 50 milyar doları aşarak ihracatın önüne geçti. Böylece karşılama oranı yüzde 98,1’e geriledi. 2025 yılının ilk 10 aylık döneminde ise ihracat 43,8 milyar dolar, ithalat 47,9 milyar dolar oldu ve karşılama oranı yüzde 91,6’ya düştü. Veriler, nicelik olarak büyüyen ticaret hacmine rağmen denge açısından Türkiye’nin geriye gittiğini gösteriyor.
Sorun ülke sayısında değil, ticaretin niteliğinde
Veriler incelendiğinde, Türkiye’nin ticaret yaptığı ülke sayısı bakımından lehte bir tablo ortaya çıkıyor. Balkanlar, Kuzey Afrika ve bazı Orta Doğu ülkeleriyle ticarette ihracatın ithalatı karşılama oranı oldukça yüksek seyrediyor. Gürcistan, Kosova, Karadağ, Kuzey Makedonya, Tunus, Fas ve Bosna Hersek gibi ülkelerde karşılama oranları yüzde 300’lerin, hatta bazı yıllarda yüzde 500’lerin üzerine çıkıyor. Örneğin Gürcistan ile ticarette 2025’in 10 aylık döneminde karşılama oranı yüzde 383, Kosova’da yüzde 2.754, Karadağ’da yüzde 600, Fas’ta yüzde 273, Tunus’ta yüzde 403 olarak gerçekleşti.
Ortaya çıkan tablo, Türkiye’nin dış ticarette ülke çeşitliliği açısından avantajlı bir noktaya geldiğini, ancak ticaretin niteliği açısından ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Düşük ve orta teknolojili ürünlerde güçlü ihracat performansı sürerken, yüksek teknolojili, katma değerli ve stratejik ürünlerde ithalata bağımlılık artıyor. Bu durum, ihracat artmasına rağmen ithalatın daha hızlı yükselmesine ve ihracatın ithalatı karşılama oranının gerilemesine yol açıyor.
STA’lı ülkelerle dış ticarette denge Türkiye aleyhine döndü
Türkiye’nin STA imzaladığı ülkelerle yaptığı dış ticarette tablo son yıllarda belirgin biçimde Türkiye aleyhine değişti. 2015 yılında 38,9 milyar dolarlık ihracata karşılık 24,4 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren Türkiye, söz konusu ülkelerle ticarette 14,5 milyar dolarlık güçlü bir dış ticaret fazlası vermişti. Ancak izleyen yıllarda bu avantajlı yapı giderek zayıfladı ve yerini artan açıkların görüldüğü bir tabloya bıraktı. 2016’da dış ticaret fazlası 6,4 milyar dolara gerilerken, 2017’de ilk kez 2,5 milyar dolarlık dış ticaret açığı oluştu. 2018 ve 2019 yıllarında yeniden sınırlı fazla verilse de bu eğilim kalıcı olmadı. 2020’de dış ticaret dengesi yeniden eksiye döndü. 2021 yılı, 12,1 milyar dolarlık fazla ile geçici bir toparlanmaya işaret etse de bu iyileşme sürdürülemedi. 2022’den itibaren tablo net biçimde bozuldu. 2022’de 4,9 milyar dolar, 2023’te ise 16,7 milyar dolarla son yılların en yüksek dış ticaret açığı kaydedildi. 2024’te açık sınırlı biçimde daralarak 955 milyon dolara inse de denge yeniden fazla veremedi. 2025’in ilk 10 aylık döneminde ise STA’lı ülkelerle ticarette dış ticaret açığı 4 milyar dolara ulaştı.
Yüksek teknolojili ithalat dengeleri bozuyor
Dış ticaret dengesini miktar olarak en fazla etkileyen ülkelerin başında Güney Kore geliyor. 2020’de Güney Kore’ye yapılan ihracat 1,1 milyar dolarken, ithalat 5,7 milyar dolar olarak gerçekleşti ve ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 13 oldu. 2025’in 10 aylık döneminde ise Türkiye’nin Güney Kore’ye ihracatı 898 milyon dolar seviyesinde kalırken, ithalat 8,4 milyar doları aştı. Karşılama oranı yüzde 11’de kaldı. Elektronik, otomotiv, makine, batarya ve yarı iletken gibi yüksek teknolojili ürünler, bu açığın temel kaynağını oluşturuyor.
Benzer bir tablo EFTA ülkeleri (özellikle İsviçre) için de geçerli. Zira İsviçre’nin birliğe katılması ile denge daha da bozuldu ve 2025’in 10 aylık döneminde EFTA ile ticarette ihracat 2,8 milyar dolar, ithalat ise 12,9 milyar dolar oldu. Karşılama oranı yüzde 22’ye kadar geriledi. Saat, kimya, ilaç ve ileri sanayi ürünleri ithalatı bu dengesizliği derinleştirdi. Malezya ile ticarette de tablo dikkat çekici. 2025’in 10 ayında ihracat 524 milyon dolar seviyesinde kalırken, ithalat 4 milyar doları aştı. Karşılama oranı yüzde 12 oldu. Söz konusu oran 2020’de yüzde 15 seviyesindeydi. Ticaret hacmi büyük ülkeler arasında İngiltere, Türkiye lehine ayrışan nadir örneklerden biri. 2015’te ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 190 iken bu oran 2020’de yüzde 185’e geriledi. 2025’in 10 aylık döneminde ise ihracat 14,5 milyar dolar, ithalat 6 milyar dolar oldu. Böylece ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 241 seviyesinde gerçekleşti.
Öne çıkan ülkeler
GÜNEY KORE: Türkiye’nin STA kapsamındaki en sorunlu ticaret ortağı. 2015–2024 döneminde dış ticaret dengesi kesintisiz biçimde Türkiye aleyhine seyretti; yüksek teknoloji ithalatı açığı derinleştirdi.
EFTA (İSVİÇRE, NORVEÇ, İZLANDA, LİHTENŞTAYN): 2017’den itibaren kalıcı biçimde Türkiye aleyhine dönen dengeyle en problemli bloklardan biri. İsviçre etkisi ile son yıllarda ithalat artışı ihracatın çok üzerine çıktı.
İNGİLTERE: STA’ların açık ara en başarılı örneği. Türkiye, 2015’ten bu yana kesintisiz ve artan dış ticaret fazlası verdi; 2024’te fazla 9,3 milyar dolara ulaştı.
YÜKSEK TEKNOLOJİLİ ÜLKELER (GÜNEY KORE, EFTA, MALEZYA BENZERLERİ): İthalat hızlı artıyor, ihracat sınırlı kalıyor. STA’lar dengeyi Türkiye aleyhine çeviriyor.
BALKANLAR VE KUZEY AFRİKA ÜLKELERİ: Ticaret hacmi görece düşük olsa da Türkiye lehine yüksek karşılama oranları ve istikrarlı fazla dikkat çekiyor.
Kaynak: ekonomim.com / Yener Karadeniz





