Sarp Intermodal Türkiye’de lojistik sektörünün önde gelen kuruluşlarından biri. Hem yeşil lojistik hem de intermodal taşımacılıkta da önemli yatırımları bulunuyor. Sarp Intermodal Genel Müdürü Yiğit Altıparmak, afet lojistiği ve başka olağanüstü kriz durumlarında, planlama ve organizasyon kavramlarının çok büyük önem taşıdığını belirterek şunları söyledi: “Depremin ardından haklı olarak tüm vatandaşlarımız bölgeye yardım ulaştırmak istedi.

Yardım malzemeleri taşıyan binlerce araç yola çıktı. Ancak bu kadar yüksek sayıda aracın, bir planlama olmadan bölgeye ulaşmaya çalışmasının bazı aksaklıklar yarattığını gördük. Milyonlarca insanı etkileyen bir süreci yönetebilmek, karmaşık ve kolay olmayan bir süreçtir. Dolayısıyla bu tür krizlerde öncelik, lojistiğin aslında bir planlama işi olduğunu bilerek hareket etmektir. Lojistik yalnızca yükün, yardımın taşınmasından ibaret değildir.

Liman bağlantılı kombine taşımacılık 12,3 milyon tona ulaştı Liman bağlantılı kombine taşımacılık 12,3 milyon tona ulaştı

Bölgeye ulaşılabilecek yolların analizi önemli. Örneğin havayolu ile ulaşmak zaman kazandıracaktır ancak hava limanı işler halde değilse bu seçenek devre dışı kalır. Bölge deki İskenderun Limanı’nda yangın çıkmıştı ve bu nedenle deniz yolu da en başta ilk seçenekler arasında değildi.”

Ürünler iyi ayrıştırılmalı 

Planlama kadar gönderilecek ürünlerin ayrıştırılması, istiflenmesi ve araçlara doğru şekilde yüklenmesinin de oldukça önemli olduğunu vurgulayan Yiğit Altıparmak, “Her ürünün aynı tip araçlar ile taşınmayacağını da bilmek gerekiyor. Aksi halde ürünlerde büyük kayıpların yaşanabileceğini bilmek gerekiyor. Örneğin bir araçta hem gıda hem ilaç hem de tekstil malzemesi taşımak iyilik olmaktan çıkabilir.

Özetlemek gerekirse doğru bir planlama ile yüklerin toplanacağı noktalar, ne şekilde ayrıştırılacağı, hangi araçlar ile hangi rotadan ya da hangi taşıma modunu kullanarak taşınacağı, varış noktasında nasıl boşaltılacağı büyük önem taşıyor” dedi. Intermodal taşımacılığın kriz dönemlerinde çok daha önemli hale geldiğini belirten ve kara, hava, deniz ve demiryolu modlarının her birinin doğru zamanda ve doğru yerde kullanılması gereğine işaret eden Yiğit Altıparmak şöyle devam etti:

Yollarda ekstra trafik yaratmadı

“Intermodal taşımacılığın en önemli avantajı, birden fazla taşıma modunun birbiriyle entegre olarak hedefe ulaşılabilmesidir. Afetin yaşandığı bölgeye binlerce aracı kara yoluyla göndermek mümkün olabilir, ancak yollar zarar gördüyse yardımlar yerine ulaşamayacak ya da gecikecektir.

Bu noktada intermodal taşımacılığın esnekliği, yardımların bölgeye doğru şekilde ulaşabilmesi anlamında oldukça fayda sağladı. Pendik, Ambarlı ve İzmir’den hareket eden Ro-Ro gemileri Mersin ve İskenderun limanlarına ulaştı ve yüzlerce aracın tek seferde deprem bölgesine yardım götürmesine olanak sağladı.

Aynı zamanda Köseköy-Yakapınar hattında (Kocaeli-Adana) demiryolunu kullanarak yine bölgeye ulaşım sağlamamız mümkün oldu. Bu sayede kurtarma ekiplerinin kullanması gereken yollarda ekstra trafik yoğunluğu engellendi.”

'Türkiye ihracatı arttırmak zorunda'

Dış ticaret taşımalarında yaşanan güncel sorunlara değinen Yiğit Altıparmak, “Ülke olarak herkesin aklı ve yüreği deprem bölgesinde olduğu için şubat ayında dış ticaret ve uluslararası taşımacılık çok düşünülemedi. Taşıma kaynaklarının deprem bölgesine gerçekleştirdiği seferler neticesinde dış ticarette göreceli bir azalma oldu.

Ancak bütünsel bir yaklaşım ile gerek döviz kuru etkisi gerekse de Avrupa’da süregelen pazar yavaşlamasının etkileri halen devam ediyor. Tabii deprem bölgesindeki yaralarımızı sarabilmek adına, ülke olarak ihracat gelirine de ihtiyacımız var. Dolayısıyla bir yandan da toparlanmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Yiğit Altıparmak “Biz birçok sivil toplum kuruluşu, yerel yönetim, kamu kurumu ve spor kulübünün AFAD ile organize ettiği yardımların bölgeye taşımasını gerçekleştirdik. Bu süreçte en önemli faydayı, fazla sayıda ekipmanı birden çok taşıma vasıtası ile bölgeye ulaştırarak ürettik” dedi.

7DENİZ 

Editör: Haber Merkezi