Moderatörlüğünü İMEAK DTO Yönetim Kurulu ve Sürdürülebilirlik Komisyonu Üyesi Orhan Gülcek’in yaptığı Gemi İnşa ve Limanlar panelinde konuşmacılar; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürü Salih Tan: Tersanelerde Yeşil Dönüşüm: Sürdürülebilir Tersaneler, Yenilikçi Gemi İnşası ve Geri Dönüşüm, GİSBİR Genel Sekreteri Mehtap Karahanlı Özdemir: Türk Gemi İnşa Sanayinde Karbonsuzlaştırma ve Döngüsel Ekonomi, TÜRKLİM Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Erçelik: Yeşil Liman Sertifikasyonu ve Karbon-Nötr Lojistik Zinciri konu başlıklarından görüşlerini bildirdiler.
Türk Gemi İnşa Sanayinde Yeşil Dönüşüm: "Maliyet değil, stratejik yatırım alanı"
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürü Salih Tan, Türk gemi inşa sektörünün yeşil dönüşümde dünyada öncü bir rol üstlendiğini belirterek, "Yeşil dönüşüm uzun vadede verimlilik, ihracat ve rekabet gücü sağlayan stratejik bir yatırım alanına dönüştü" dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürü Salih Tan, katıldığı panelde denizcilik sektörünün içinden geçtiği teknolojik değişim ve yeşil dönüşüm sürecine dair önemli açıklamalarda bulundu. Sektörün artık sadece gemi üreten değil; çevreye duyarlı, düşük emisyonlu ve enerji verimli "yeşil gemiler" inşa eden küresel bir merkez haline geldiğini vurgulayan Tan, Türkiye’nin bu alandaki mühendislik kabiliyetine dikkat çekti.
Türkiye yeşil gemi inşasında "ilklere" imza atıyor
Türkiye'nin yeşil gemi inşasında ciddi bir portföye sahip olduğunu belirten Salih Tan, güncel verileri paylaştı: "Gemi sanayimiz, dünyanın ilk engelli gemilerinden yelkenli Ro-Ro gemilerine, tam elektrikli feribotlardan çevre dostu teknelere kadar pek çok alanda ilklere imza atmış durumda. Kayıtlarımıza göre bugüne kadar 54 adet yeşil gemi inşa ettik, 39 tanesinin inşası ise devam ediyor."
Tersanelerde sürdürülebilir üretim dönüşümü
Dönüşümün sadece inşa edilen gemilerle sınırlı kalmaması gerektiğini ifade eden Tan, üretim süreçlerinin de "yeşil" olması gerektiğini vurguladı. Tersanelerin enerji verimliliği yüksek ekipmanlar, atık yönetimi, otomasyon ve dijitalleşme yatırımlarıyla bu sürece dahil olduğunu belirten Tan, şunları söyledi: "On tesisimiz ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi sertifikasına sahip. Tersanelerimiz kurdukları güneş enerjisi sistemleriyle kendi enerjilerini üretiyor; yağmur suyundan balast suyuna kadar her alanda çevreci tedbirler alıyor. Bu yatırımlar sadece çevresel etkiyi azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda operasyonel maliyetleri de düşürüyor."
Gemi geri dönüşümünde küresel aktör: Aliağa
Döngüsel ekonominin kritik bir parçası olan gemi geri dönüşümünde Türkiye’nin dünyada 4. sırada yer aldığını hatırlatan Genel Müdür Tan, Aliağa’daki 23 tesisin 11'inin AB mevzuatı kapsamında, 20'sinin ise Hong Kong Sözleşmesi standartlarında belgelendirildiğini ifade etti. Tan, "Beşikten mezara değil, 'beşikten beşe' bir ekonomi modeliyle, hammaddede dışa bağımlılığı azaltan bir geri dönüşüm ekosistemi oluşturuyoruz," dedi.
Yeni müjde: Yeşil gemi teşvikleri güncelleniyor
Bakanlık olarak çevreci gemi yatırımlarını desteklemeye devam edeceklerini belirten Salih Tan, mevcut hurda teşvikleri hakkında yeni bir gelişmeyi paylaştı: "Bakanlık olarak hurda teşviki ile yeşil gemileri ayrıca destekliyoruz. Bu teşvikin kapsamını genişleterek, özellikle kabotaj hattında çalışan yolcu taşımacılığı gemilerini de kapsayacak şekilde bir güncelleme yapmayı planlıyoruz. Amacımız İstanbul Boğazı gibi durgun sularda sessiz, siyah duman çıkarmayan, bataryalı ve çevreci teknelerin sayısını artırmak."
"Stratejik yatırım statüsü şart"
Yeşil dönüşümün finansmanı ve geri dönüş süreleri konusundaki zorluklara da değinen Tan, çözüm önerisini şu sözlerle tamamladı: "Tersanecilik ve limancılık yatırımlarının 'stratejik yatırım' statüsüne alınması gerektiğini düşünüyorum. Eğer bu yatırımları teşviklerle daha güçlü destekleyebilirsek, küresel rekabette bir adım önde başlayacağız. Bu konuda paydaşlarımızla birlikte çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
GİSBİR Genel Sekreteri Mehtap Özdemir: "Yeşil dönüşümde oyun kurucu olmalıyız"
Türk gemi inşa sanayinin küresel rekabetteki konumunu değerlendiren GİSBİR Genel Sekreteri Mehtap Özdemir, Türkiye’nin yeşil gemi inşasında yüksek teknoloji ve alternatif yakıtlar konusunda öncü olduğunu vurguladı. Özdemir, uluslararası düzenlemeler kapıya dayanmadan, kuralların yazıldığı masalarda yer almanın kritik önemine dikkat çekti.
Denizcilikte değişim ve dönüşümün konuşulduğu panelde söz alan Mehtap Özdemir, Türkiye’nin sahip olduğu 85 tersane ile dünyada hatırı sayılır bir altyapıya sahip olduğunu belirtti. Özellikle Avrupalı müşterilerin talepleri doğrultusunda çevre dostu ve sürdürülebilir gemi inşasında uzmanlaştıklarını ifade eden Özdemir, tamir-bakım konusunda da Türkiye’nin Avrupa’nın bir numaralı merkezi (hub) konumuna geldiğini hatırlattı.
"Mevzuatta Avrupa'nın ötesindeyiz"
Tersanelerin çevre kirliliği algısı ile gerçek üretim süreçleri arasındaki farka değinen Özdemir, gemi inşa sanayinin mekanik bir imalat süreci olduğunu vurguladı: "Tersanelerde kimyasal daldırma veya denize doğrudan deşarj gibi faaliyetler bulunmuyor. Avrupa Birliği direktiflerinde 'Ek-2' (düşük riskli) listesinde yer almamıza rağmen, Türkiye’deki mevzuat dizilimi nedeniyle daha sıkı denetimlere tabiyiz. Hatta bazı parametrelerde Avrupa Birliği'nin henüz uygulamadığı standartları uyguluyoruz. Bu anlamda tersanelerimizin standart altı işlem yaptığı iddiası gerçeği yansıtmıyor; biz çoğu noktada Avrupa'nın üstündeyiz."
Küresel stratejiler ve karbon vergisi riski
Dünyada gemi inşa stratejilerinin yeniden şekillendiğini belirten Özdemir, ABD ve Güney Kore gibi ülkelerin yeni hamlelerini yakından takip ettiklerini söyledi. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) konusuna da dikkat çeken Özdemir, şu uyarıda bulundu: "Bugün gemiler doğrudan karbon vergilendirmesine tabi olmasa da, çelik gibi girdiler üzerinden bu konu gündemimize gelecek. Müşterilerimiz artık inşa ettiğimiz ürünün ne kadar karbon salınımı yaptığını ölçmemizi bekliyor. Bu regülasyonlar kapıya dayanmadan hazırlıklı olmalıyız."
GİSBİR’den dijital ve yeşil çözümler
GİSBİR’in uluslararası arenada SEUROP, ASEF ve Waterborne gibi platformlarda aktif rol aldığını belirten Özdemir, teknolojik yenilikler hakkında bilgi verdi:
Sürtünme Karıştırma Kaynağı: Dünyada ilk kez bir Türk tersanesi tarafından demonstrasyonu yapılan, duman salınımı olmayan ve düşük enerji tüketen yenilikçi kaynak teknolojisi başarıyla denendi.
Kümelenme Desteği ve Emisyon Yazılımı: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan alınan kümelenme desteği ile tersanelere özel karbon emisyonu hesaplama yazılımları ve veri toplama araçları geliştirilmesi planlanıyor.
"Regülasyonlara maruz kalmak yerine müdahil olmalıyız"
Sektörün karşısına çıkan "su altı gürültüsü" ve "titreşim" gibi yeni regülasyonların artık gemi kabul şartları arasına girdiğini belirten Özdemir, kolektif hareket etmenin önemini şu sözlerle özetledi: "Dünyada kurallar bir yerlerde yazılırken eğer biz orada yoksak, sonuçlarına maruz kalıyoruz. Batarya teknolojilerinden hidrojene kadar her çalışma grubunda temsil edilmeli, ortak zekayı kullanmalıyız. Yeşil dönüşüm bir tercih değil, stratejik bir zorunluluktur. Tersanecilerimizin kendi özel sermayesiyle yürüttüğü bu mücadeleyi stratejik desteklerle güçlendirmeliyiz."
TÜRKLİM Başkanı Hamdi Erçelik: "Limanlar yeşil dönüşümün pivot noktasıdır"
Limanların küresel lojistik evreninde bir optimizasyon merkezi olduğunu vurgulayan TÜRKLİM Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Erçelik, sürdürülebilirliğin sadece yeşil dönüşüm değil; dijitalleşme ve insan kaynağı ile bir bütün olarak ele alınması gerektiğini söyledi.
Türkiye’deki limanların mevcut durumunu ve 2050 vizyonunu paylaşan Hamdi Erçelik, sektörün yıllık yaklaşık 550 milyon ton yük elleçlediğini ve %3’lük bir büyüme ivmesi yakaladığını belirtti. 2050 yılına gelindiğinde yük miktarının iki katına çıkacağını öngördüklerini ifade eden Erçelik, bu artışı göğüslemek için limanların gelişiminde "stratejik yatırım" statüsünün önemine dikkat çekti.
Yeşil limancılık: Gönüllülükten zorunluluğa
Yeşil liman kavramının sektörde uzun süredir marka değeri olarak kullanıldığını hatırlatan Erçelik, sürecin evrimini şu sözlerle anlattı: "Yeşil limancılık geçmişte sosyal sorumluluk ve imaj odaklı, gönüllülük esasına dayalı bir sertifikasyondu. Ancak karbon ekonomisinin devreye girmesiyle bu durum değişti. Artık limanlar; yakıt ve elektrik tedarikçisi, elleçleme hızını artırarak gemilerin emisyonunu azaltan bir destekçi ve kara-demiryolu trafiğini optimize eden bir merkez haline geldi. Yani limanlar, tüm lojistik süreçlerin kesiştiği 'pivot' bir roldedir."
Gemilere elektrik verme ve yatırım maliyetleri
Limanlarda yeşil dönüşüm denince ilk akla gelen konunun gemilere sahilden elektrik verilmesi (Cold Ironing) olduğunu belirten Erçelik, bu konudaki yatırım zorluklarına değindi: "Sektörde yatırımdan kaçtığımız yönünde bir algı oluşabiliyor, ancak durum böyle değil. Sahilden elektrik verme sistemi ciddi bir ilk yatırım maliyeti gerektiriyor. Bir yatırımın yapılabilmesi için öncelikle bir ekonomik karşılığının ve müşterisinin olması lazım. Gemilere sorduğumuzda şu an için 'Gelecekte isteyeceğiz ama şu an hazır değiliz' yanıtını alıyoruz. Müşterisi henüz netleşmemiş bir alanda zorunluluklarla yatırım yapmak, liman işletmeleri için finansal bir yük oluşturuyor."
Alternatif yakıtlar ve ekosistem bütünlüğü
Limanların gelecekte sadece elektrik değil, hidrojen ve amonyak gibi alternatif yakıtları da stoklayıp gemilere sunacak merkezlere dönüşeceğini belirten Erçelik, "tümdengelim" yönteminin önemini vurguladı: "Şu an herkes kendi alanında bir şeyler yapmaya çalışıyor (tümevarım), ancak ekosistemin parçaları birbirinden kopuk ilerliyor. Kamu idaresinin büyük resme bakarak 'tümdengelim' yöntemiyle yeknesak bir düzen kurması gerekiyor. Eğer limana 'elektrik sat' deniliyorsa, gemiye de 'elektrik al' denilmeli. Bu denklemin kurulması için Ulaştırma Bakanlığı ile Enerji Bakanlığı’nın mevzuatı bir bütün olarak ele alması şarttır."
"Stratejik yatırım" motivasyonu
Teşvik mekanizmalarının somut karşılığını görmeyi arzu ettiklerini ifade eden Erçelik, sektörün beklentisini şu sözlerle tamamladı: "Liman yatırımlarının 'stratejik yatırım' olarak tanımlanması bile yatırımcı için büyük bir motivasyon kaynağıdır. 2050 hedeflerimize ulaşmak için yeşil, dijital ve insani dönüşümü aynı potada eritmek zorundayız."




