Bölgenin lojistik üssü olmayı hedefleyen Türkiye’nin teknoloji ve taşıma modlarına yönelik entegrasyonun yanında altyapı yatırımlarıyla depolama ve taşıma hizmetlerinde Avrupa, Afrika ve Batı Asya’da merkez haline gelmeye başladı.

 

Son dönemde sanayi alanında Endüstri 4.0 kapsamında yaşanan dönüşüm, Lojistik 4.0 olarak lojistik sektöründe de yoğun şekilde hissediliyor. Gelişen teknoloji ve Lojistik 4.0 ile geleneksel lojistik hizmetlerin dışına çıkan sektörde; otonom araçlar, kaptansız gemiler, otomasyona sahip depolar, 'drone’larla teslimat yakın geleceğin bir gerçeği haline geldi. İlerleyen süreçte bu yöndeki taleplerde beklenen artışının da etkisiyle Türkiye lojistik sektörünün önde gelen firmaları dijitalleşmeye yönelik çalışmalara hız verdi. Sektör temsilcilerine göre, yerli lojistik firmaları teknoloji yoğunluklu yeni nesil depolarla insan faktöründen kaynaklı iş süreçlerindeki aksamaları minimize ederken, aynı zamanda küresel arenada rakabetçi yapısını koruyor.

 

Dünya Gazetesi’nin haberine göre, gelişen teknolojiyle Türkiye lojistik sektöründe yürütülen faaliyetler ve verilen hizmetler yeniden şekilleniyor. Günümüzde akıllı sistemler lojistik sektörüne adapte edilerek insan müdahalesi azaltılmaya çalışılıyor. Böylece lojistik süreçlerin daha az hata ile tamamlanması amaçlanıyor.

 

Özellikle Nesnelerin İnterneti ile sistemler, artık hiçbir aracı gerektirmeden birbiriyle iletişim kurabiliyor. Bu durum firmaların iş yapma süreçlerini doğrudan etkilerken; stoklama, depolama ve dağıtım ağının yapısında değişim meydana getiriyor. Teknolojik dönüşümle birlikte yakın gelecekte insan faktörünün minimum seviyeye düşürüldüğü, otonom araçlar ile robotların çalıştığı depo sayısında artış bekleniyor. Yatırımlarını dijitalleşmeye yönelik yeniden şekillendiren firmalar, oluşabilecek taleplere kendilerini şimdiden hazırlıyor.

 

Tedarik sürecindeki taleplerinin yerine getirilmesiyle firmaların birbirinden farklılaşıp, rekabet eder hale geleceklerini belirten sektör temsilcileri, ilerleyen yıllarda bu ve benzeri süreçlerle sunulan hizmetlerin hacminde artış yaşanacağına dikkat çekiyor. Buradan hareketle sektör temsilcileri, firmalara yaşanan sürece ayak uyduracak çalışmalara odaklanmalarını öneriyor.

Logitrans Transport Lojistik Fuarı'na 19 ülkeden 186 firma katıldı Logitrans Transport Lojistik Fuarı'na 19 ülkeden 186 firma katıldı

 

Sektör, teknolojik adaptasyon için gerekli imkanlara sahip

 

Bugün itibarıyla Türkiye’de faaliyet gösteren tüm lojistik firmaları, Endüstri 4.0 çerçevesinde hizmet vermeye hazır olmamakla birlikte sektörün önde gelen firmaları kendilerini sürece hazırlayacak büyük çaplı yatırımlar gerçekleştiriyor. Söz konusu yatırımlarla firmalar, oluşturdukları yeni nesil depo ve bilişim sistemleri yatırımlarıyla hem oluşacak taleplere cevap vermeyi hem de teknoloji ve hızın öne çıktığı global lojistik pazarındaki rekabetçi yapısını korumayı planlıyor. Sektör temsilcileri, Türkiye lojistik sektörünün, dünyanın her yerinde aynı standartlarda sunulması gereken hizmetleri dünya ile entegre bir şekilde sunabildiği sürece küresel arenada rekabetçiliğini koruyabileceğini belirtiyor.

 

Buradan hareketle sektör temsilcileri firmalara, Ar-Ge çalışmalarına yoğunlaşıp, globaldeki gelişmeler paralelinde ve uluslararası standartlarda hizmet vermeyi amaçlamaları önerisinde bulunuyor. Lojistik firmalarının söz konusu dönüşüme ayak uydurabileceği sürece rekabetçiliğini koruyacağını kaydeden sektör temsilcileri, araç yenileme ve teknolojik gelişmelere adaptasyon anlamında Türkiye lojistik sektörünün gerekli şart ve imkanlara sahip olduğuna dikkat çekiyor.

 

Türkiye, transit taşımalarda koridor olacak

 

Türkiye, sahip olduğu coğrafi konum itibarıyla üretim merkezi niteliğindeki doğu ülkeleri ile tüketim merkezi niteliğindeki batı ülkeleri arasında yer alıyor. Çin’in ana hedefinin Avrupa’ya daha hızlı bir şekilde ulaşmak olduğu dikkate alındığında ise Türkiye, jeopolitik konumunun avantajından yararlanarak Bir Kuşak Bir Yol projesinde etkin olarak yer alıyor.

 

65 ülkeyi etkileyen proje, küresel lojistik sektörünün gündeminde üst sıralarda yer alıyor. İpek Yolu’nu üç koridor üzerinden yeniden canlandırmak isteyen Çin’in, Türkiye’nin içinde yer aldığı orta koridora yapacağı yatırımların toplam 8 trilyon doları, sadece ulaştırma alt yapısı için ayrılacak tutarın 40 milyar doları bulması bekleniyor. Proje, Türkiye’nin Çin ile Avrupa arasındaki ticarette etkin bir transit üs haline gelmesini sağlayacak açılımlar içeriyor.

 

7DENİZ

 

Editör: Haber Merkezi