Ülkemizde denizcilik sektörümüzün iki senede bir yaptığı fuar ve tanıtım organizasyonları bu yılın ilk çeyreğinde gerçekleşti. Malumunuz, Mart ve Nisan aylarındaki iki önemli denizcilik organizasyonu, aralarında 10 kilometre mesafe bulunan Pendik ve Tuzla’da birer hafta arayla yapıldı.
Her iki fuarın katılımcılarına şöyle bir göz atarsak, yabancı ekipman temsilcilikleri ile yabancı marka satıcılarının katılımının ağır olduğunu görüyoruz. Yerli sanayi ve üreticinin yok denecek kadar az olması, her iki fuar organizasyonunun birbirini takip edecek şekilde yapılmasında kaynaklı. Fuara gelen ziyaretçilere ülke dışından getirilen makine ve ekipmanları gururla sergileyen yerli temsilci firmalar; yerli çalgı ve müzik eşliğinde yabancı konuk ve misafirlerini ağırladılar.
Yerli üreticilerin kabusu, yabancı yatırımcı için ıslık niteliğinde
Fuar kültürü, en çok endüstriyel sanayide iddia oluşturduğu halde deniz sanayinde sadece dışa bağımlı olmasının arkasında, uluslararası sıkı kural ve yaptırımların bilinememesinden kaynaklanmaktadır. Gemiler ve deniz araçlarında kullanılan ekipmanlar özel denetim ve sertifika içermediği sürece gemilere montajı ve kabulü mümkün gözükmediği düşünülmektedir. Bu yaklaşım standart ve tip onay sertifikaları ile doğrulanmaktadır. Bu nedenle yerli sanayici ürün ve ekipmanlarını deniz sanayinde satışında oldukça çekingen davranmaktadır. Özellikle yabancı üreticilerin makine ve ekipmanlarını sattıktan sonra keyifle ellerini ovuşturarak bekledikleri yedek parça ve servis hizmetleri bire bin kazandırdığı halde yerli üretici için kabus ve korkulu rüya haline dönüşmektedir. Yerli üreticilerin ise gemi; Gana ya gittiğinde orada nasıl servis veririm, servis veremez isem geminin bekleme masraflarını nasıl karşılarım, ömür boyu biriktirdiğim varımı yoğumu yatırdığım üretim tesisimi elimden alırlar korkusu, yabancı üreticiler için bir ıslık karşılığıdır.
Servis organizasyonu dünya çapında kalktı
Şöyle ki dünya çapında servis organizasyonu bile yapılmıyor artık. Lokal temsilci firmalara servis yetkisi bile vermiyorlar. Merkez ofislerinden tüm servis organizasyonlarını yönlendiriyorlar. Servise çıkmadan önce, yaklaşık bir hafta servis ücreti ve konaklama transfer masrafları karşılığı teminatı önceden ödetiyorlar. Servis mühendisi merkez ofisten çıktığı saatten itibaren servis saati yazmaya başlıyor. Uçak bileti, otel, araç ve yemek maliyeti servisi talep eden firmaya yazılıyor. Fazla mesai, hafta tatili (cumartesi dahil) iki misli alınıyor.
Bütün bunların yanı sıra yedek parça için stokta yoksa üç ay süre istiyor, servis planlaması için acil kavramı yok, planlamada boşluk varsa gönderiyor. Gemi beklemiş yolda kalmış, garantiden onarımmış, hiçbir endişe ve telaşları yok!
Gemi işletmecisi ya da teknik yönetimi; başının çaresine bakabilirse ne ala, aksi taktirde servis ve yedek parçayı beklemek ve oluşan masrafı ödemek zorundadır. Özellikle yabancı üreticiler, yerli üreticilerin korkulu rüyası olan servis organizasyonu ve yedek parçadan çok iyi para kazanmaktadırlar.
Yerli sanayici sektöre ekipman üretmek istemiyor
İkinci sorun ise, standart ve tip onay sertifikası; yerli sanayicilerde olduğu kadar gemi inşa sektöründe gemi işletmecisinde ve gemi sahibinde takıntı ve korku yaratarak, aman gemi yolda kalır sigortadan teminat alamaz kaygıları yabancı üreticinin ekmeğine yağ sürmektedir. Çin, Güney Kore, Hindistan, Bengladeş bile artık denizde kullanılacak ekipman ve teçhizatı güvenle sertifikası ile üretirken bizde oldukça sıkıntılı süreç içermekte yerli sanayici denize ekipman üretmek istememektedir. Yerli üreticiler, çok daha kaliteli ekipman üretse dahi Yabancı Survey kuruluşlarınca karşılarına çıkartılan sertifika maliyet ve dayatmaları; ekipman maliyetini misli misli aşmaktadır.
Yerli sanayinin denizde boy göstermesi için destek şart
Bu sorunları aşmak için yerli üretici firmalara denize yönelik sertifika ve servis hizmetleri için danışman ve tip onay sertifikaları için devletin ya da ticari organizasyonlarca hibe desteği verilmesi, yerli sanayinin denizde boy göstermesi için çok iyi bir başlangıç olacaktır.
Yeri gelmişken bir anımı paylaşmak isterim: Konteyner taşımacılığı yapan bir firmanın gemilerine Tuzla’da bir tersanede bow thruster montajı yapılıyordu. Malzeme tedarik planlaması yapılırken küçük bir ayrıntıyı gözden kaçırmışlar, Bow thruster mahallinin sintine pompasının siparişini vermeyi unutmuşlardı. Telaşla bana gelerek Bow thruster mahalli için zorunlu olan sintine pompasını bulup bulamayacağımı sorduklarında, yarın gönderirim dedim. Kalitesini bildiğim yerli üreticiden alıp, gemiye gönderdim ve yerine monte ettiler. Plan onay uygunluğu için surveyör kontrolünde, pompa üzerindeki etiketteki okuyarak firmayı arayan Surveyor; üretici firma yetkilisine pompanın standardını sorduğunda üretici heyecanla pompasını başka markalar ile karıştırılmamasını kendi ürettiği pompanın özel ve kaliteli olduğunu savunduğunu, beni arayıp pompayı nereden aldınız üretici pompanın standardından haberi yok dediğinde, bir şeylerin yanlış anlaşılmış olabileceğini söyledim. Üretici ile görüştüğümde, göndermiş olduğu pompa denizde kullanılmaya elverişli tüm özellikleri taşıdığı halde sadece sertifikasının olmadığı nedenle Surveyor firmadan imalatın ve proseslerin kontrol edilerek, sertifika işlemini tamamlanmasını istedim.
Sertifikalı malzeme teminindeki olumsuz bir durumu fırsata çevirerek, Üretici ve Surveyor kuruluşu yaptığımız işbirliği çalışması neticesinde, denizde kullanılmaya elverişli sertifikalı yerli bir ürünü daha deniz piyasasına kazandırmış olduk.
Çözüm için hep birlikte masaya oturmalıyız
Gemi inşa planlamalarında yapılan ekipman listeleri tamamen sörvey kuruluşlarının onayı olmadan malzeme ve ekipman alımına gidilememektedir. Endüstriye yönelik iç piyasadaki ürünlerini, deniz piyasası ile buluşturacak ve sorunları ortaya dökecek bir çalıştay yapılması üretici firmaları ve kamu ve sivil toplum örgütlerini yapılabilirlik ve ihtiyaçlara yönelik analiz çalışmaları ile ekonomiye kazandırmak mümkün olacaktır.
Ar-Ge’siz olmaz, olamaz
Doksanlı yıllarda Türk endüstrisinde kalite imajını sanayiye yerleştirenler endüstri mühendisleri olmuştur. Bugünün sanayideki kaliteli çalışmaları onların analiz çalışmaları sonucu Ar-Ge kuruluş ve organizasyonlarını ortaya çıkarmıştır. Deniz sanayin de yok denecek kadar az olan Ar-Ge çalışmalarının geliştirilmesi; endüstri sanayindeki süreçleri yaşamadan tip onay sertifikalarının deniz endüstrisine uyarlanması için yapılacak çalışmaların desteklenmesi ve Ar-Ge kapsamına alınması Türk deniz endüstrisine önemli bir ivme kazandıracaktır.