WeLD Uluslararası Taşımacılık olarak sektördeki konumlarından ve hizmetlerinden söz eden şirketin Yönetim Kurulu Üyesi ve Stratejik İş Geliştirme Direktörü Çiğdem Cebecigil, “WeLD olarak, Uluslararası Havayolu Taşımacılığı Birliği (IATA) ve Sivil Havacılık kuralları çerçevesinde; bozulabilir kargolar, tehlikeli maddeler, değerli kargolar ve canlı hayvan taşımacılığı da dahil her çeşit kargoyu taşıyabilecek deneyime sahip ekiplerimizle müşterilerimize çözüm odaklı hizmet sunuyoruz. Enerjimizin önemli bir bölümünü de özel sektör adına özel çözümler üretmek için harcıyoruz. Savunma sanayisine, ilgili devlet otoritelerinden taşınma izinleri de dahil olmak suretiyle yüksek güvenlik ve gizlilik anlayışıyla hizmet sunuyoruz. Otomotiv sektöründe yan sanayi üreticilerinin hammadde tedarik süreçlerini de yöneterek ilgili ürünün imalatı tamamlandıktan sonra üretim bandına kadar gerek express servisimiz gerek yolcu beraberi kargo taşımalarımız ve gerekse charter seferler organize ederek üretim bandının kesintiye uğramaması için çeşitli alternatifler sunabiliyoruz. Bozulabilir kargo taşımacılığında yaş meyve-sebze ve balık ihracatı yapan müşterilerimiz için soğuk depolardan ilgili ürünleri uçak altına kadar frigolu araçlarımızla sevk ediyoruz ve yine varış limanında frigolu araçlar kullanarak teslimat adreslerine ilgili ürünleri ilk günkü tazelediğinde teslim ediyoruz. İlaç sektörüne yönelik taşımalarımızı ürünün saklama koşullarına bağlı olarak, ısı kontrollü konteynerleri müşterilerimizin depolarından yükleyerek uçtan uca bir hizmet anlayışıyla online izlenebilir şekilde gerçekleştiriyoruz. Denizyolu taşımacılığında ise Çin’den Amerika’ya ticaretin olduğu her noktaya armatör ve uluslararası tedarikçi özel kontratlarımızla yer ve ekipman garantili rekabetçi navlunlar sunarak üçüncü bölge taşımalarımız da dahil olmak üzere müşterilerimize hizmet veriyoruz” şeklinde konuştu.

İş süreçlerimizi böl-parçala-yönet modeliyle yönetiyoruz

WeLD’in lojistik sektöründe fark yarattığı alanları da aktaran Cebecigil, “WeLD Uluslararası Taşımacılık olarak verdiğimiz hizmetin operasyon kalitesine ve hızına sonsuz güveniyoruz. Müşterilerimiz, sürekli geliştirdiğimiz ERP yazılımımız sayesinde bizlerle mail veya telefon üzerinden iletişime geçme gereği duymadan, istedikleri zaman ürünlerinin sipariş ve parça olarak nerede olduğunu, teslimat noktasına ne zaman ulaşacağını, nasıl bir pozisyon alması gerektiğini anlık olarak öğrenebiliyor. Kullandığımız bu yazılım çok şeffaf bir sistem. Böylece müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkarmış, müşterilerimizin tedarik zincirlerine zarar verebilecek herhangi bir sürecin oluşmasına izin vermemiş oluyoruz. Aynı zamanda kalabalık ve her biri konusunda uzman ekiplerle çalışıyoruz. Satın alma, fiyatlandırma yurt içi ve yurt dışı operasyon olmak üzere süreçleri ayırarak, böl-parçala-yönet modeliyle iş süreçlerimizi kurguluyor ve buna göre yönetiyoruz” ifadelerini kullandı.

Alternatif rotalar için çalışmalarımız devam ediyor

Önümüzde dönemde ihracat konusunda atacakları adımları da aktaran Cebecigil, “Dış ticaret ile lojistik sektörü doğrusal bir biçimde hareket ediyor. Ülkemizin 2023’te 265 milyar dolar ihracat hedefi olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda Türk firmalarının uluslararası pazarlarda rekabet güçlerini artırmak için lojistik hizmetlerinin kapasite ve kalitesi üst düzeyde olmalı. Son 20 yılda yapılan İstanbul Havalimanı, Marmaray Tüp Geçidi, Bakü Tiflis-Kars hattı gibi altyapısal yatırımların yanı sıra, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi ve Çanakkale Köprüleri gibi yatırımlarla Türkiye’nin bir lojistik üssü haline gelmesi, Asya ile Avrupa arasında hızlı ve kesintisiz bağlantı sağlaması aslında kapasite ve hizmet kalitesine büyük bir avantaj sağlıyor. Biz de ülkemizin sahip olduğu bu avantajı yakın dönemde hayata geçireceğimiz yeni projelerimizle değerlendiriyor olacağız. Planladığımız demiryolu taşımacılığı ve kombine taşımacılık alanında yatırımlar yapmaya hazırlanıyoruz. Bu avantajı kullanarak partner olarak gördüğümüz ithalat ve ihracat yapan firmalarımıza hızlı ve güvenilir servis verebilmek adına alternatif rotalar oluşturmak için çalışmalarımız devam ediyor” şeklinde konuştu.

Sektörümüzün altın çağını yaşayacağına inanıyorum

Küresel gelişmeler ekseninde sektörde ortaya çıkan riskler ve fırsatlar konusunu da değerlendiren Cebecigil, “Pandemi sonrası ülkelerin dış ticaret politikasında önemli değişimler oldu. Birçok sektör ürün tedarikini yakın coğrafyalardan karşılamaya başladı. Özellikle Avrupa ülkelerinin Uzak Doğu yerine Türkiye'ye yönelmesi bizim için bir fırsat olarak görünüyor ancak bu konuyu sadece fırsat olarak görmemek gerek. Biz zaten ülke olarak jeopolitik konumumuz gereği Avrupa’nın önemli bir parçası ve vazgeçemeyeceği kadar büyük kaynaklara sahip bir ülkeyiz. Nitelikli işgücümüz, sürekli artan nüfusumuz, yapılan doğru dış politikalar bizleri göz ardı edilemeyecek kadar önemli bir konuma getirdi, getirmeye de devam edecektir. Bizim sektör olarak almamız gereken aksiyon, tüm hammaddelerin ve ürünlerin ticareti ile her türlü döngünün ülkemiz üzerinden gerçekleşmesini sağlayacak adımlar atmak. Böylece gerçek anlamda Türk lojistik sektörünü çok daha etkin ve sürdürülebilir bir ticari gelişim içerisine sokabiliriz. Bunun en güzel örneğini hava kargo taşımacılığını artırmak adına THY Kargo’nun son 10 yılda gösterdiği gelişimi iyi inceleyerek anlayabiliriz. Ancak denizyolunda yapılacak çok daha fazla liman yatırımı ve yüksek tonajlı konteyner gemileri ile bu ticari döngünün içerisine girmeliyiz. Aynı zamanda bankacılık ve sigorta sektörünün uğradığı regülasyonlarla sektörümüzün altın çağını yaşayacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Denizlerin yeni yıldızı Liberya Denizlerin yeni yıldızı Liberya

WeLD Akademi ile eğitime hız kesmeden devam ediyoruz

Kısa bir süre önce hayata geçirdikleri ve ilk mezunlarını veren WeLD Akademi hakkında bilgiler veren Cebecigil, “WeLD Akademi, İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi ile yürüttüğümüz sürekli bir eğitim projesi. Projemize bu fakülteden geçtiğimiz haziran ayında mezun olan 15 kişiyi bünyemize katarak başladık. Halihazırda bünyemizde çalışan sektöre yeni katılan arkadaşlarımızı da bu projeye dahil ederek toplamda 25 kişiye ulaştık. Genç arkadaşlarımız hem İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’nin öğretim üyelerinden teorik eğitim aldı hem de 280 saatlik işbaşı eğitim programlarına katıldı. Böylece bir yandan yeni mezun olan arkadaşlara istihdam desteği sağlarken, diğer yandan kendi iş süreçlerimiz ve kurum kültürümüzle yeni mezun çalışanlarımızı yetiştirip sektöre kazandırıyoruz. WeLD Akademi’den mezun olan arkadaşlarımız, sonrasında başarı derecelerine göre organizasyonumuzdaki belirli pozisyonlarda kariyer olanağı da buluyorlar. WeLD olarak hedeflediğimiz 15 ülkede şubeleşmemizi tamamladığımızda, WeLD Akademi bünyesinde yetiştirdiğimiz ve mentorluk ettiğimiz ekip arkadaşlarımız ileride bizi bu ülkelerde temsil edecekler. Bu sistem sürekli devam edecek ve böylece çalışan sayımız da sürekli artacak. Eğitim programlarımız üçer aylık dilimler halinde gerçekleşecek. Unutulmaması gereken bir nokta da bu arkadaşların aynı zamanda bizim çalışanlarımız olması. Eğitime önem veren bir şirketiz. Sürekli ve hızla ilerliyoruz. Hiçbir zaman olduğumuz yeri beğenmiyoruz. Hiçbir zaman ‘olduk’ da demiyoruz. Hem dünyayı hem sektörü takip edip, nasıl daha ileri gideriz diye bakıyoruz. Sektörü regüle etmeye çalışırken aynı zamanda bir sistem getirmeye çalışıyoruz” dedi.

KAYNAK: 7DENİZ DERGİSİ

Editör: Haber Merkezi