13 Temmuz 2019’da Kamerun’un Douala Limanı’ndan Fildişi Sahilleri’ninAbidjan Limanı’na giden 9081992 IMO numaralı Türk Uluslararası Gemi Sicili’ne kayıtlı Kadıoğlu Denizcilik’e ait Paksoy-1 kargo gemisi Nijerya açıklarında korsanların saldırısına uğradı. Gemideki 18 mürettebattan 10‘u kaçırıldı. Fidye için kaçırılan mürettebat 28 gün boyunca bir adada tutulduktan sonra serbest bırakıldı.
Kaçırılan 4 mürettebat, döndükten sonra geminin bağlı bulunduğu Kadıoğlu Denizcilik’e dava açtı.
Geminin 2. kaptanı Ersin Yılmaz yaşadıklarını ve 4 yıldır süren davayı 7deniz.net’e anlattı.
Kaçırılma süreci
Ersin Yılmaz, 13 Temmuz 2019 akşamı korsan saldırısına uğradıklarında prosedür gereği tüm mürettebatın makine dairesinde toplandığını söyledi. Korsanların açıkta bekleyen ufak bir gemileri olduğunu ancak iletişim sistemleri olmadığından AIS sisteminde görünmediğini belirterek, “Yakın mesafede radar ekranında göründüler. Görünmeleriyle gemiye gelmeleri 2 dakika sürdü” dedi.
Korsanların telsizden teslim olmadıkları takdirde gemiyi yakacakları tehdidinde bulunduğunu aktaran Yılmaz, kaptanla birlikte yanlarına gittiklerini, korsanların bağlantı kurulmaması için iletişim sistemlerini silahlarla taradıklarını belirtti.
7 kişilik Nijeryalı korsan grubunun, 18 kişilik mürettebattan kendisi de dâhil 10 kişiyi bota bindirerek kaçırdıklarını ifade eden Yılmaz şunları anlattı:
“Gemide korsanlara karşı koruma olmadığını görünce geldiler. Savunmasızdık. (Firma tarafından) Bize rota verildi, 'uzak mesafeden geçin' denildi sadece.
Korsanlar bizi bir adaya bıraktılar. Ufak bir barakada kaldık. Bizi ertesi sabah başka bir noktaya götürdüler. Naylonla çevrili bir barakaydı. 1 hafta sonra şirketi arayıp durumu bildirdiler. İlk olarak armatörle görüştük. Şirketle pazarlık süreci başladı. Şirket bir avukat atadı. Avukat Nijerya’ya geldi pazarlık sürecini yürüttü. Başımızda silahlı köylü çocukları duruyordu. Haftada bir konuşuyorduk. Fidye konusunda anlaşınca bıraktılar.”
4 denizci dava açtı: “Gemi sigortalı olsaydı süreç uzamayacaktı”
Kaptan Ersin Yılmaz, Türkiye’ye döndükten sonra, yaşadıkları mağduriyet nedeniyle kaçırılan 3 mürettebat ile birlikte denizcilik firmasına dava açtıklarını söyledi.
Kaptan Yılmaz davaya ilişkin süreci şöyle anlattı:
“Pazarlık sürecine etki eden büyük etken -gemi de sigortalanıyordu- armatör, sigorta parasını düşük tutmak için ‘korsan’ ibaresini sigortaya işletmiyor. Gemi sigortalı olsaydı süreç bu kadar uzamayacaktı. (Şirketin avukatı) Avukat bey parayı armatörün kendi cebinden verdiğini söyledi. Başka kaçırılmalar da oldu. Diğer kaçırılan gemilerdeki denizciler o kadar uzun kalmadılar. Sigorta o parayı veriyor.
Sağlık sorunları yaşadık, psikolojik olarak çöktük. Ailelerimiz de aynı şekilde. En sinirlendiğimiz nokta, şirketin gemiyi koruma altına almaması ve sigorta yaptırmaması.
Ailelerimize zamanında da bilgi verilmemiş. Babam kalp krizi geçirmiş. Ailelerimiz baskı yapınca sesimizi (yapılan görüşmelerin kayıtları) dinletmek zorunda kalmışlar.”
“Alacaklarımızı talep ettik”
Yılmaz, şirketle yaptıkları görüşmeye ilişkin de şunları söyledi:
“Gemilerde 5-6 aylık kontrat yapılır. Başladık, 1 ay sonra kaçırıldık. Kontratımız devam ediyordu. Şirket kaçırılana kadarki ve kaçırıldığımız süre de dâhil ödemeleri yaptı. Anlaşmamız kontratlı olduğu için alacaklarımızı talep ettik. ‘Maddi manevi kayıplarımız oldu’ diyerek dava açtık. Konu, denizcinin yıpranması. Her türlü olayla karşılaşıyoruz. Ne olacağımız belli olmuyor. Armatör para kazanmasının derdinde. Personel ailesini geçinirmek için armatörün dediğine uymak zorunda kalıyor. Biz çalışıyoruz ama sosyal hakkımız da var. Güvence altına alınmasını istiyoruz. Bunlar bazı armatörler tarafından gözetilmiyor.”
Dava 4 senedir sürüyor, gelecek duruşma şubatta
Kaptan Ersin Yılmaz, davanın 4 senedir sürdüğünü belirterek, son duruşmanın 10 gün önce görüldüğünü söyledi. Hâkim değiştiği için bir sonraki duruşmanın şubat ayında olduğunu ifade eden Yılmaz, “Mahkemenin bir an önce sonuçlanmasını istiyoruz” dedi.
Haber: Özlem Çoban / 7DENİZ
