İran, ABD'nin Umman Denizi'nde İran petrolüne el koyma girişiminin Devrim Muhafızları Ordusu'nun müdahalesiyle engellendiğine dair iddiaların yer aldığı görüntüleri yayınladı. İran devlet televizyonunda yayınlanan görüntülerde, Devrim Muhafızları Ordusu güçlerinin bir petrol tankerine operasyon düzenlediği görülüyor. Söz konusu görüntülerde, Devrim Muhafızları Ordusu güçlerinin küçük sürat tekneleriyle kırmızı bir petrol tankerinin etrafını sardığı ve daha sonra havadan helikopterle tankere indirme yaptıkları ana ait görüntüler yer alıyor. Çevrede ABD savaş gemileri olduğu iddia edilen bazı gemiler de görüntülere yansıdı.

 

İran'ın petrolünü çaldığı iddiasıyla el koyduğu petrol tankerinin Vietnam'a ait olduğu ileri sürülürken, olayın 25 Ekim'de meydana geldiği belirtiliyor. İran Petrol Bakanı Cevad Uci bir mesaj yayınlayarak, "petrolü kurtarması nedeniyle" Devrim Muhafızları Ordusu'na teşekkür etti. İran devlet televizyonu, ABD'nin Umman Denizi'nde İran petrolünü taşıyan bir tankere el koyup, geminin taşıdığı petrolü başka bir tankere yükledikten sonra tankeri bilinmeyen bir noktaya götürdüğünü duyurmuştu. Devrim Muhafızları Ordusu'nun da ABD'nin el koyduğu petrol tankerine helikopterle indirme operasyonu gerçekleştirdiği ve tankerin kontrolünün ele geçirilerek İran kara sularına çekildiği aktarılmıştı.

 

ABD'den iddialara yanıt

 

ABD Savunma Bakanlığı'ndan (Pentagon) bir yetkili, İran Devrim Muhafızları'nın iddiasının gerçeği yansıtmadığını bildirmişti. İsminin açıklanmasını istemeyen yetkili, "Geçen hafta, İran Devrim Muhafızları'nın uluslararası sularda seyir halindeki bir tanker gemisine yasa dışı olarak çıktığını gördük ancak müdahale etmedik" ifadelerini kullanmıştı.

 

42 yıldır düzelmeyen ABD - İran ilişkileri

 

İran'da Şii din adamı Ayetullah Ruhullah Humeyni liderliğinde 10 Şubat 1979'da gerçekleşen devrim ile Muhammed Şah Rıza Pehlevi'nin yönetimine son verilirken, daha önce yolunda ilerleyen ABD ile ilişkilerde de yeni bir sürece girilmişti. İran'da 1979'daki devrimden yaklaşık 9 ay sonra gerçekleşen ABD büyükelçiliğinin işgali, yeni Tahran yönetiminin izleyeceği politikaların en somut göstergesiydi.

 

Büyükelçilik işgali

 

ABD'nin 16 Ocak 1979'da ülkeyi terk eden Şah'a sığınma hakkı vermesine itiraz eden Humeyni liderliğindeki İran, ABD'nin Tahran Büyükelçiliğinde kendisine karşı casusluk faaliyetleri yapıldığını ileri sürerek Washington yönetimini hedef göstermişti. Bu gelişmeler ardından ABD'nin Tahran Büyükelçiliği işgal edilmişti. İki ülke arasındaki karşılıklı açıklamalar ve gerginliğin artması üzerine İran devletinin desteklediği ve kendilerini "öğrenci" olarak adlandıran silahlı gruplar, 4 Kasım 1979'da ABD'nin Tahran Büyükelçiliğini işgal etti. Devrim lideri Humeyni'nin "birincisinden daha büyük bir devrim" şeklinde nitelendirdiği elçilik işgalinde ABD'li 52 diplomat 444 gün boyunca rehin tutuldu. Tahran yönetimi de elçilikte kendilerine karşı hazırlanan 70 casusluk belgesini ele geçirdiklerini ileri sürdü. ABD'nin İran'a yönelik yaptırımları da bu gelişmelerden sonra başladı.

 

'En uzun diplomatik rehine krizi'

 

Bu olay modern siyasi tarihteki "en uzun diplomatik rehine krizi" olarak kayıtlara geçti. ABD yönetimi işgali uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak değerlendirerek Tahran ile tüm diplomatik ilişkileri kesti ve bu ülkeye yönelik yaptırımları hayata geçirdi. ABD, ayrıca İran'dan petrol ithalatını 12 Kasım 1979'da sona erdirdi ve yaklaşık 8 milyar dolarlık İran varlığını 14 Kasım'da dondurdu. Dönemin ABD Başkanı Demokrat Partili Jimmy Carter, "4 Kasım 1979, asla unutamayacağım bir tarih" diyerek olayın kendi ülkesi için önemini ortaya koyarken, Körfez'e yakın sularda devriye gezen ABD ordusuna ait USS Nimitz (CVN-68) ve diğer savaş gemilerinin de kullanılarak rehinelerin kurtarılması için operasyon yapılmasını emretti. İran-ABD ilişkileri bu işgalin ardından inişli çıkışlı bir seyir izledi ve taraflar arasındaki tansiyon zaman zaman yükselse de sıcak bir çatışmaya dönüşmedi.

 

Kasım Süleymani ardından yükselen tansiyon

 

ABD 3 Ocak 2020'de İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'yi Irak'ın başkenti Bağdat'ta hava saldırısı ile öldürerek bu gerilimi üst seviyeye taşıdı. İran ise buna misilleme olarak ABD'nin Irak'taki Ayn el-Esad Hava Üssü'nü onlarca balistik füzeyle vurduğunu duyurdu. İranlı askeri ve siyasi makamlar Ayn el-Esad Hava Üssü'ne yaptıkları saldırı ile ABD'ye zayiat verdiklerini açıklasalar da Süleymani'nin intikamının alınmadığı yönünde genel bir kanaat oluştu. Bu nedenle İranlı yetkililer gerilimi daha fazla tırmandırmamak, nükleer anlaşmaya yeni bir imkan vermek ve uluslararası kamuoyunda daha fazla tepki toplamamak için "Süleymani'nin intikamının uygun zaman ve zeminde alınacağı" açıklamasında bulundular. İran ile ABD arasında elçilik işgaliyle başlayan yaptırımlar siyasi gelişmelere bağlı olarak hafifleyip sertleşti. Mahmud Ahmedinejad döneminde Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarına dönüşen süreç Temmuz 2015'te imzalanan ve Ocak 2016'da yürürlüğe giren nükleer anlaşma ile kalktı. İran, yaptırımların kalkmasıyla rahat bir nefes aldı ancak ABD'de Cumhuriyetçi Donald Trump'ın başa gelmesi ve Mayıs 2018'de nükleer anlaşmadan ayrılmasıyla ülke yeniden ekonomik ve sosyal krizlerin pençesine düştü.

Panama Kanalı yavaş yavaş normal faaliyetlerine dönüyor Panama Kanalı yavaş yavaş normal faaliyetlerine dönüyor

 

Biden döneminde süreç ağır işliyor

 

Tahran yönetimi şimdi de Trump'ın ardından göreve gelen ve nükleer anlaşmaya dönüş sinyali veren Demokrat Partili Joe Biden ile anlaşma yolları arıyor ancak İran'da hükümet değişikliğinin ardından muhafazakarların iş başına gelmesiyle bu süreç ağır işliyor. İki taraf arasında yaşanan tüm sorunlar, gerilimler, anlaşmazlıklar ve krizler 4 Kasım 1979'daki elçilik işgaline dayanıyor. Bu nedenle Trump, İran'ın petrol ihracatını sıfırlamayı hedefleyen yaptırımları elçilik işgalinin 39'uncu yıl dönümünde hayata geçirmişti.

Editör: Haber Merkezi