Petrol ihracatı arttıkça VLLC'lerin kullanımı da arttı Petrol ihracatı arttıkça VLLC'lerin kullanımı da arttı

İMEAK Deniz Ticaret Odası Mart Ayı Olağan Meclis Toplantısında konuşan TERSAN Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Paksu, “Kahramanmaraş benim memleketim. Doğduğum ve yaşadığım şehir. Hatay’da, Antakya'da olduğu gibi çok büyük yıkımların olduğu bir bölge. Ama kısacası şunu söylemek istiyorum. Yani bu 2 bölgede gördüğümüz en büyük gözlemimiz biraz daha sağlam zeminde olan, dağ tarafına olan yapılar hasar görmezken ovalarda olan yapılarda maalesef yıkım ve depremin etkisi çok yüksek olduğu ve çok büyük tahribatlar olduğu gözlemlendi. Şu an Kahramanmaraş’taki işletmelerin hiçbir tanesi devreye alındı diyemem. Sadece bazı sağlam olan yerlerdeki işletmelerde ufak tefek deneme üretimleri ile ilgili çaba içindeyiz ama yaşadığımız başka sıkıntı var. Bizim aynı zamanda tekstil işletmelerimiz var. 3 bine yakın çalışanımız var. Şu an işletmeleri devreye almak istiyoruz. Müracaat eden 500 civarında çalışanımız var. Bizim işletmelerimiz gece vardiyası ile çalışmak zorunda. Gece vardiyasına gelmek isteyen çalışanımız şu an yok. Hepsinin çocuklarıyla ilgili, gelecekleriyle ilgili çok büyük endişeleri var. Çünkü bu insanlar önce barınacak yer istiyor. Eğitim istiyor. Aileler bir şekilde diğer ihtiyaçlarını karşılayacak imkanlar istiyor. Bunların hiçbiri olmadığı için maalesef ciddi manada göç veriyoruz. Başta Mersin ve Antalya olmak üzere bütün bu bölgeye inanılmaz bir göç gidiyor. Şu an o insanlar bu taraflara geliyor. Bir şekilde buralarda ekmeklerini bulurlarsa hayatlarını kurmaya başlarlarsa o taraflara da dönmezler. Yani biz bunu benzerini Düzce'de Sakarya'da yaşamıştık. Orada yaşamak için biz var gücümüzle mücadele ediyoruz. Biz ikinci günden itibaren kendi işletmelerimizden birinde sıcak yemek çıkarmaya başladık. 4-5 yerde sıcak yemek veriyoruz şu anda. Zaman içerisinde sıcak yemek verdiğimiz yerlerdeki insanlar gitmeye başlayınca bizim yemek verdiğimiz sayılar da azaldı. Bu da şunu gösteriyor, insanlar ilk günün şokuyla bir yere gidemediler. Ama daha sonra buldukları araçlarla, uçaklarla bir şekilde gittiler ve bu mekanlar boşaldı” şeklinde konuştu.  

Yaşadığımız acı büyük

Paksu, “Şüphesiz ülke olarak acımız büyük. Toparlanma süremiz uzun olacak ama burada yine bizim bir başka sektörde içinde olduğumuz bir konuyu söyleyeyim. Bizim zemin iyileştirmesi yapan bir başka şirketimiz var. Uzun yıllardan beri ilk tersaneyi kurduğumuz zaman Yalova'da bu riski öngörerek ne yaparız diye bir çalışma içerisine girmiştik. Amerika’dan bir firmanın lisansını aldık. Makineler aldık ve kendi tersanemizin zeminini tamamen iyileştirdik. Şu an bizim tersanemiz de yaklaşık 900 bin metrenin üzerinde çakılı kazık var. O günden bugüne biz daha sonra piyasaya da hizmet vermek üzere makine sayılarımızı artırdık ve piyasada iş yapmak için çabaladık ama maalesef istediğimiz talebi göremedik. 4-5 yıldan beri zoraki olarak bu işin yaşaması ve inandığımız için götürmeye çalışıyoruz. Sürdürmeye çalışıyoruz. Bunun örneğini kendi işletmemizde yaşadık” ifadesinde bulundu.

Depremde binamız ayakta kaldı

Kahramanmaraş’ta bu yöntemle bir bina yapmıştık.  Etraftaki bütün binalar yıkıldı. Bizim binamız ayakta kaldı. Yani iyileştirmenin bozuk zeminde bile olsa çalıştığını ve iş gördüğünü biz kendi gözümüzle gördük, ispatladık. Yani bu her yer için geçerli. Zemin iyileştirilmesi sadece bizim isteğimiz değil. Fore kazıklar, diğer bütün sistemlerin hepsi de mutlaka ve mutlaka bozuk zeminlerde de iş yapılabilir ama bunun için en önemlisi ciddi bir zemin etüdünün yapılması, bu etüde dönük ciddi bir projenin yapılması ve bu projenin uygulanması gerekir. Şu an bizde 2 tane doktor, bir tane doçent bu projeyi yapıyor ve yaptığımız projeleri Amerika’dan onaylatıyoruz. İlk yaptığımız projelerin sigortasını bile Amerika'dan yapıyorduk ama baktık ki piyasadaki kara düzen çalışanlarla, teknikeri bile olmayan adamlarla rekabet etme şansı yok. Şu an bizim personelimiz devam ediyor. Şimdi durumun bu olduğu bir yerde neyi konuşuyoruz?” şeklinde konuştu.

7DENİZ / ÖZEL

Editör: Cengiz Tepebaş