Avrupa Komisyonu'un desteğiyle Avrupa Deniz Güvenliği Ajansı ve Avrupa Çevre Ajansı tarafından ortaklaşa hazırlanan Avrupa Deniz Taşımacılığı Çevre Raporu 2025'e göre, sektör daha fazla sürdürülebilirlik yönünde ilerleme kaydediyor ancak 2030 AB iklim ve çevre hedeflerine ulaşmada ve 2050 yılına kadar iklim nötr bir AB'ye ulaşmada rol oynamak için önümüzdeki yıllarda çabalarını artırması gerekecek.
AB'de deniz taşımacılığından kaynaklanan karbondioksit emisyonları 2015'ten bu yana (2020 hariç) her yıl artarak 2022'de 137,5 milyon tona ulaştı. Bu rakam bir önceki yıla göre %8,5 daha fazla ancak yine de pandemi öncesi seviyelerin altında.
Metan (CH₄) emisyonları 2018 ve 2023 yılları arasında en az iki katına çıkarak 2022 yılında ulaştırma sektörünün toplam metan emisyonlarının %26'sını oluşturdu. Bu durum büyük ölçüde LNG kullanımının artmasına bağlı.
AB'deki Sülfür Oksit (SOx) emisyonları, büyük ölçüde Kuzey Avrupa'da SECA'ların (Sülfür Emisyon Kontrol Alanları) devreye girmesi nedeniyle 2014 yılından bu yana yaklaşık %70 oranında düştü. Akdeniz'de 1 Mayıs 2025'te yürürlüğe girecek olan SECA'nın, Kuzeydoğu Atlantik Okyanusu'nda hem SOx hem de Azot Oksiti (NOx) kontrol edecek olan SECA ile birlikte daha fazla azaltıma katkıda bulunması bekleniyor.
Azot Oksit (NOx) emisyonları 2015 ve 2023 yılları arasında ortalama %10 artarak 2022 yılında taşımacılıkla ilgili NOx emisyonlarının %39'unu oluşturdu.
Deniz taşımacılığı, petrol sızıntıları ve gri su gibi operasyonel deşarjlar yoluyla su kirliliğine katkıda bulunur ve açık döngü egzoz gazı temizleme sistemlerinden kaynaklanan su deşarjları, izin verilen deşarjların %98'ini oluşturur. Büyük ölçüde yolcu gemisi operasyonlarından kaynaklanan gri su deşarjı 2014 ve 2023 yılları arasında %40 oranında artış gösterdi.
Yeni pan-Avrupa modelleri Manş Denizi, Cebelitarık Boğazı, Adriyatik Denizi, Çanakkale Boğazı ve Baltık Denizi bölgelerinde yüksek su altı yayılı gürültü (URN) seviyelerini ortaya koyuyor. Azaltıcı önlemler URN'yi 2030 ve 2050 yılları arasında %70'e kadar azaltabilir.
Balıkçılık (%11,2) ve gemicilikten (%1,8) kaynaklanan deniz çöpü son 10 yılda yarı yarıya azaldı. Bununla birlikte, özellikle kayıp konteynerlerden kaynaklanan plastik pelet kirliliği ile ilgili zorluklar devam ediyor.
Avrupa'nın kıyıya yakın deniz tabanının yaklaşık %27'si liman genişletmeleri, tarama ve demirleme gibi deniz taşımacılığı ile bağlantılı faaliyetlerden etkilenerek fiziksel bozulmalara ve habitat kaybına yol açıyor.
Artan deniz taşımacılığı yoğunluğu, 2017'den 2022'ye kadar tüm deniz bölgelerinde Natura 2000 koruma alanlarındaki hayvanlarla çarpışma risklerinde kayda değer bir artışa neden oldu.
Rapor, alternatif yakıtların ve güç kaynaklarının kullanımının düşük bir tabandan da olsa arttığını belirtiyor. Mevcut durumda, potansiyel talebi karşılayabilmek için bazı muhtemel alternatif yakıtların üretiminin önemli ölçüde artırılması gerekecek. Buna ek olarak, uyumlaştırılmış uluslararası kılavuzların geliştirilmesi ve yeni karbonsuzlaştırma teknolojileri konusunda eğitilmiş denizcilerin tedarik edilmesi söz konusu olacak.
AB, AB Emisyon Ticaret Sistemi'nin (EU ETS) 2024 yılında deniz taşımacılığını da kapsayacak şekilde genişletilmesiyle gemilerden kaynaklanan sera gazı emisyonları için karbon fiyatı belirleyen ilk yetki alanı oldu. ETS'den elde edilen gelirler, gemicilikle ilgili 300'den fazla projenin desteklendiği, yenilikçi, düşük karbonlu teknolojiler için dünyanın en büyük programlarından biri olan İnovasyon Fonu'nu finanse ediyor. Aynı zamanda, Ocak 2025' te yürürlüğe giren FuelEU Denizcilik Yönetmeliği, gemilerde kullanılan enerji üzerinde sera gazı yoğunluğu limitleri ile düşük karbonlu yakıtları ve güç çözümlerini teşvik ediyor.