İMEAK Deniz Ticaret Odası Eylül Ayı olağan Meclis Toplantısı’nda konuşan Gemi Yakıt İkmalcileri Derneği Başkanı Ali Deniz Eraydın, devlet olarak gemi yakıt ikmalcilerine sahip çıkılmadığının vurguladı. Eraydın, uzun süredir sektör olarak yaşadıkları sorunların çözümü için uğraştıklarını ancak bu sorunların devlet tarafından hala çözülmediğini söyledi.
Eraydın, “Öncelikle Deniz Ticaret Odası’na teşekkür etmek istiyorum. Daha önceleri hep böyle sitem ederdim, problemlerimiz var çözemiyoruz, Deniz Ticaret Odası ilgilenmiyor ve yapmıyor diye. Şimdi DTO Bakanlık’ta beni sokmadığı görüştürmediği bürokrat kalmadı ama problemlerimiz çözülmedi. 2-3 senedir burada uğraşıyoruz, sistemi anladım ben. İşte biz gemi yakıt ikmalcileriz. Dünyada 150 tane Türk bayraklı ticari tanker var, bunların 55’i İstanbul’da yakıt tankeri olarak çalışıyor. 15’i de diğer limanlarda çalışıyor. Bu tankerler bizim kıyılarımızın tankerleri. Boğazlarımızdan geçen yabancı gemilere hizmet veriyoruz. Yüzde 10 Türk bayraklı gemileri veya Türk sahipleri gemilere hizmet veriyoruz. Buradan kazandığımız paralarla işte biz bu tanker filomuzu ayakta tutuyoruz.
700 civarında gemi pazarımız var, bunları istihdam ediyoruz. Bunları hizmet vermek için Türk bayraklı, Türk gemi adamları çalıştırıyoruz. Biz bu limanlarda hizmet verdiğimiz için bunları çalıştırmak zorundayız. 2008’de Türk Düzenli Tanker Yönetmeliği çıktı. Genel olarak dünya limanlarında yapılan düzenleme şöyledir, açık denizlerde stresli ömrünü tamamlayan kimyasal tankerleri daha az stresli kıyıya yakın hizmet tankerleri olarak hazırlanırlar, değiştirilirler.
BUNKERBARGE olarak kullanılırlar, biz ne yaptık, yaşadığımız bölgeyi, boğazlarımızı, kıyılarımızı göz önünde bulundurarak tersanelerimizde yeni BUNKERBARGE inşaları yapmak için harekete geçtik. Bu mevcut salonda 20’ye yakın toplantı yaptık. Sektörü yeni inşa yapımı için ikna ettik ve bizzat ben kendim sektörü oturup teker teker ikna ettim. Bana dediler ki, başkan deli olma, yeni tanker yapılmaz, biz eskileri, hurdaları kullanmaya devam edelim, sen idarinle konuş, yok dedik, biz bunu yapmalıyız.
Eğer İstanbul Boğazı’nda çalışıyorsak, biz yeni tanker yapmalıyız, dedik. 45-50 tane tankeri hurdaya yollayıp, 20-30-35 tane tanker yapma kararı aldık. Bundan iki buçuk, üç sene önce. Bugün itibariyle bu aldığımız kararda 15 tanesi hizmete girdi, çalışıyor da. Mesela irtifadı hizmet tankerimiz vardı, Altın Çıpa’da da gösterdik, dünyada 9 tane var. Bu hizmet tankerlerinden, iki tanesi İstanbul’da hizmet veriyor. Yani bu sebeplerle tanker yaptık. Eski gemileri modifiye edip. Bu anlayışla yolumuza devam edebilirdik, bunu yapmadık. Bizi pişman ettiler, biz masraflarımızı ödeyemez hale geldik. Biliyorsunuz, kılavuz kaptan uygulaması var. Biz tankerlerimizde kendi terminallerimize yanaşacağız. Dedik ki, biz hep buralara yanaşıyoruz, kılavuz kaptan sayımızı soruyorlar. Limiti bir glosa çıkarsak, o kanunu da ona göre düzenlediler, kanuna göre değil hizmete göre glosa sayısı verilmeli. Biz bin glosa sayı verdik, tamamdır, dediler. Aldılar, çıtayı yükselttiler. Peki, neden yaptınız dediler, güvenlik için yaptık. Dedik ki, biz dört yüz kişiyle de bu işi yaparız dedik, onlar olmaz dediler. Biz de dedik ki, yurt dışındaki uygulamalara bi bakalım. Yurt dışında bunun uygulaması yok, dünyanın hiçbir yerinde yok, dünyanın hiçbir yerinde tankerlere böyle eziyet görülmedi. Biz konuyu Ankara’da gerekli mercilere taşıdık. Yönetim kurulu dedi ki, bu yanlış bir uygulama, idari bunu nasıl çözsün, bu konuyu kapatalım, konuşmayalım, dediler. Biz Türk bayraklı gemi işletiyoruz, bu gemi tankerleri için bankalardan kredi aldık, bu kredileri ödeyemez hale geldik, biz ayda 60-70 bin TL bu tankerlere para ödüyoruz.
Adam kayırma olduğunu görüyoruz. Ben Türk bayraklı gemimi işletemiyorum ama tanıdık olunca… Mesela Kumkapı’da İDO’nun yeri vardı. Bizi oradan çıkardılar. Biz daha önce onlara yardım ettiğimiz için bizi oraya aldılar, daha sonra çıkarmak için de orayı doldurdular. Yasal olarak doldurulan bir yer, belediye el koydu. Ya, yer vardı da vermedik mi dediler. 70 tanker bağlama yeri olmadığı için, karadan elektrik almadığımız için kullanmadığımız yakıtı çöpe atıyoruz.
Kıyıda 330 tane balıkçı var, ben bunları Google’dan tek tek saydım, ortalama iki üç balıkçı barınağı kadar bir tekne bağlama yerimiz yok. Bu kıyılar bu ülke insanının malı, bunun kışı var. Donu var, yazı var. Petrol kirliliği gibi de konulara değinmeliyiz. Limanlar kendi kendilerine iş yapmaya başladılar.
Bi sektör diğer sektörün ayağına basmaya başladı. Salı Pazarı’nda kuru yük gemilerinin barındığını görüyoruz. Hangi tarifeye göre oraya yanaştılar, biz bilmiyoruz. Bi gemiden 500 dolar alıyorlar, bakın burası boğaz, merak eden gidip baksın, isteyen gitsin baksın, isteyen gemi parayla oraya yanaşıyor. Diyorlar ki, kirlilik olmasın diye yanaştılar. Diyelim orası kirlendi, oradan o kirlilikle nasıl kalkacak? Kruvaziyer gemileri o bakımdan çok sıkıntılı, nasıl bakım yapacaklar? Onun bütün tedbirlerinin alınmış olması lazım. BUNKERBARGE’de yapılması gereken uygulamalar var, bunlar yapılmazsa bakımının yapılması çok zor.
Bazen armatörler bu işi yapanlardan kayrılıyor. Uluslararası alanda adil olmayan bi rekabet var. Bizleri sektörden uzak uygulamalar mahvetmiş durumda, uluslararası rekabete uygun olmadığımızı söylüyorlar. Sen bana para kazanmasan bile bu rekabet ortamını sağlayacaksın. Kıyıyı yüzerek geçeceksin ama ıslanmadan geçeceksin, mümkün değil. Dolmabahçe Sarayı özenti saraydır, Topkapı kaliteli tam bir Osmanlı Sarayı, hala gözüken bir binası vardır. Topkapı Sarayı’nın gözüken bir kulesi vardır. Bu kule adalet kulesidir. Osmanlı halkı sarayın adaletini görürdü bu kulede. Bir meslek grubu para kazanırken diğeri ezilmemeli. Sualtı inşaatçıları kendilerini anlatamaz hale geldiler, kendimizi ifade edemez hale gelmişiz ve ben şimdi soruyorum size, kendi kıyılarına sahip çıkamayan bu sektöre ve hizmet edenlere nasıl sahip çıksın?
Burada bir şeyler yapmaya çalışıyoruz, ama boş gibi, bu kılavuz kaptan durumu çözülecek. Ben bu işlerden verim alamıyorsam demek ki, ciddi bir kopukluk var” dedi.
7DENİZ