Yangın söndürme sistemlerinde Aerasol gazı kullanan Siser mühendislik, yangın çıkan alanın ve yangının büyüklüğüne bakmaksızın, çıkan yangını 10 saniye içerisinde söndürme özelliğine sahip ürünler sunuyor. Uzun yıllar Türk Deniz Kuvvetlerin'de görev aldıktan sonra özel sektöre geçen Gemi Makine Mühendisi ve Yangın Uzmanı Sabih Coşkuncu, Deniz Kuvvetleri'nde çalışırken yangın uzun süre çalışmalar yapmış ve Amerika'da yangın uzmanlığı sertifikası aldıktan sonra Türkiye'ye dönerek donanmadaki görevine devam etmiş eski bir subay.
Amerika'dan Türkiye'ye döndükten sonra gemi yangınları üzerine deniz kuvvetlerinde uzun süre hizmet verdiğini söyleyen Bursa'da faaliyet gösteren Sisar Mühendislik firmasının sahibi Gemi Makine Mühendisi ve Yangın Uzmanı Sabih Coşkuncu, 'Donanmada bir çok personel yetiştirdim. Yangın üzerine bir takım çalışmalar yaptım. Sivil hayata geçtikten sonra bu çalışmalar devam etti. 2000 yılında firmamı kurmadan önce Amerikalı bir şirketin buradaki yangın sistemlerini kurdum. Kendi firmamı kurduktan sonra yangın sektörüne firma olarak resmen girmiş oldum. Türkiye bu işte gelişmekte geç kaldı. Sadece tüplü, tozlu ve sulu sitemlerle yangına müdahale ederseniz, yangından dolayı hasar oluşmamış cihazların bozulmasına sebebiyet vermiş olursunuz. O dönemde Türkiye'de yangın sistemleri çok yaygın değildi. Otomasyon sistemler yoktu. İlk otomasyon sistemlerini getiren firma olduk. Yangın algılama ve otomatik söndürme alanında ilk firmalardan biriyiz.
Daha sonra yangın konusunda eğitimin çok yetersiz olduğunu gördük ve Türkiye genelinde hizmet verdik. Ürün ve hizmet işlerimizin yanında yangın eğitimi konusunda çalışmalara başladım. Bir yangın eğitim merkezi kurduk. Burada hala, hem gemi personellerine hem de kara tesislerinde görev yapan personellere yangın eğitimleri veriyoruz. Eğitim merkezimiz Bursa'da ama hem yurtiçinde hem yurtdışında birçok kurum ve kuruluşa yangın eğitim hizmeti veriyoruz. Bursa'da Türkmenistan Deniz Kuvvetleri personelinin tamamına yangın ve yara savunma eğitimlerini biz verdik. Bunun yanında çok büyük kuruluşlarının gerek kendi yerlerinde gerekse merkezimize getirerek yangın eğitimlerini veriyoruz' şeklinde konuştu. Aerosol gazının maliyet açısından karbondioksit gazlı sitemle aynı seviyede olduğu vurgulayan Coşkuncu, 'Ancak o sistemle kıyaslanamayacak kadar avantajı var. Depolama yok. Bakım süresi 15 yıl. Tüm deniz sertifikaları olan bir sistem. Bir mahallin önce hacmini alıyoruz. Hacme göre bir hesaplama yapıyoruz. Bir metreküplük yerde 100 gramlık aerosol tüpü yeterli oluyor. İki türlü çalışması var. Birincisi tam otomatik sistemlerdir. İçeride yangın algılama, ısı ve duman detektörleri var. Yangın çıktığı anda ilk önce koku ve duman çıkar. Sensör dumanı algıladıktan sonra sistem bu bilgiyi yangın söndürme paneline gönderiyor. O paneldeki birinci alarm başlıyor. Eğer müdahale etmezseniz dumandan sonra ısı artışı oluyor. Isı detektörümüz bunu doğruluyor. Müdahale için biz bir süre koyuyoruz. Bu süreyi 1 saniye olarak da koyabilirsiniz. Veya daha uzun süre de ayarlayabilirsiniz.
Yani sistem otomatik müdahale etmeden kendiniz söndürebilirsiniz. Ayarlanan sürede kimse müdahale etmezse sistem devreye giriyor ve gazı ortama vermeye başlıyor. Hacim ne olursa olsun yangın söndürme süresi 10 saniyedir. Bu sistemlerin diğer bir özelliği de eski sistemlere göre tam kapalı bir ortamın olmasına gerek duymuyor. Yani havalandırma kanalları olabilir, pencere açık olabilir vs. Bunun yanında karayolu araç yangınlarında çok etkili bir ürün bu. Yurtdışında çok kullanılıyor. Yeni çıkacak yönetmeliklerde de araç yangınlarında bu sitemin tercih edilmesi gerektiğini tavsiye ediyoruz' şeklinde konuştu. İlk kurulduklarında kara tesislerine hizmet vererek işe başladıklarını belirten Coşkuncu, 'Öncelikle bir firmanın yangın konusunda danışmanlık hizmetini veririz. Daha sonra projelendirme aşamalarına geçip kurulumunu yaparız. Hem mekanik sistemler hem de elektronik sistemlerin tamamını yapıyoruz. Yangın sistemlerinin kurulumundan sonra en önemli kısım bakımdır. Bu konuda da firmalarla çalışmalarımız devam ediyor. Yangın söndürme sistemlerini iki aşamada değerlendirmek lazım. Birincisi mekanik sistem, ikincisi elektronik otomasyonla algılama sistemi. Yangında önemli olan zamandır. Bu zamanı ne kadar kısa süreye düşürebilirseniz yangına o kadar çok kolay müdahale edebilirsiniz. Yangın algılama sistemleri 2004-2005 yıllarından itibaren yaygın olarak kullanılmaya başladı. Yönetmelikler de buna göre düzenlenmeye başladı. Sağlıklı bir yangın algılamasının olabilmesi için kaliteli malzeme kullanılması gerekiyor. İlk önce konvansiyonel sistemler olan bölgesel algılamalarla başladı. Daha sonra adresli sistemlere geçildi. Çünkü büyük mekanlarda adresli sistem daha elverişli, algılama açısından da daha kolay oluyor. Bu sistemlerin göstermelik olmaktan çıkması gerekiyor. Sadece bir ruhsat almak için yangın algılama sitemi yapılmaması lazım. Bu sistemin sağlıklı olduğunu söyleyebilmemiz için en kısa sürede doğru algılamanın yapılması ve müdahalenin noktasal olarak yapılması gerekiyor. Algılamadan sonra söndürme işi var. Söndürme sisteminde çeşitli yöntemler var.
Sulu söndürme sistemleri zamanla gelişmeye başladı. Daha sonra yukarıdan püskürtmeli sitemler yaygınlaşmaya başladı. Bu sistemleri ilk kuran firmalardan biriyiz. Bu suyla söndürülebilecek yangınlar için etkili' dedi. O dönemlerde köpüklü söndürme sitemlerinin geliştiğini anlatan Coşkuncu, 'Ağırlıklı olarak tersanelerde kullanılan bir yöntem. Yapılan istatistik çalışmalarında yangınların yüzde 80'inin elektrikten kaynaklandığı görülüyor. Burada su ve köpükle söndürme yöntemi yetersiz kalıyor. Burada kullanılan sitemler gazlı sistemler oldu. Karbondioksitle söndürmek gerekiyor. 1998 yılında karbondioksitle söndürme yöntemini ilk kullanan firmalardan biriyiz. Ancak bu yöntemin birçok dezavantajı ve zararları var.
Hem çevreye zarar veriyor hem de yangına müdahale sırasında solunduğunda kişiye zarar veriyor. Ölüme kadar gidebilir bu zararlar. Özellikle denizcilik sektörün çok kullanılıyor. Bir gemini içinde yüksek barlı bir tüpün bulunması tehlikeli zaten. Bu yöntemden vazgeçilmeye başlandı ancak ucuz olduğu için hala kullanılmaya devam ediyor. O yöntemden sonra HFC 227ea FM 200 gazı kullanılmaya başladı. Bu gaz karbondioksit bir gaz. Bu da oksijeni yüzde 16 seviyesine çekmek için kullanılan bir gaz. Ama çevreye daha az zararı var fakat insan ölümlerine yol açabiliyor. Araştırmalarımız devam etti. 2010 yılından sonra Amerika'da ve Avrupa'da aeresol gazı kullanılmaya başladı. Bu sistemin özelliği artık basınçlı türler bulundurulmayacak. Katı fazdan gaz fazına geçen bir ürün bu. Bunda da potasyum esaslı bir söndürme var.
Roket teknolojisiyle ateşlemesi yapılıyor. Bunun diğer sitemlere oranla faydası az yer kaplıyor. Boru tesisatı yok. Lokal olarak sistemlere ve otomasyon sitemine entegre olabiliyor. Burada diğer sitemlerde olduğu gibi oksijenin yok edilmesi gibi bir durum yok. Hava solunabiliyor. Bu yangın mahallindekiler için önemli bir avantaj. Daha çok elektrik trafoları, server odaları gibi elektriğin olduğu ve suyun kullanılamadığı her yerde kullanılabiliyor. Bunun denizcilik sektöründe kullanılması açısından çok avantajlı. Çünkü teknelerde yer konusu çok önemli bir sistem. Bu ürün çok küçük bir alan kapladığı için büyük avantaj sağlıyor. Bakım ihtiyacı yok. 15 yıl süreyle aktif olabiliyor. Zaten çoğu ülke, özellikle kuzey Avrupa ülkeleri neredeyse aerosol gazından başka gaz kullanmıyorlar. Bir sistemi kurmak kolay ama periyodik bakımını yaptırmıyorsanız o sistem hiçbir işe yaramaz. Aerosolun dışındaki sistemlerin yıllık, haftalık hatta günlük bakımlarının yapılması gerekiyor. Bunun içinde yetkili firmaların olması gerekiyor. Seyyar tozlu söndürücüler var. Bunlar küçük yangılar için uygun ama büyük yangınlarda iş yapamazlar' ifadelerini kullandı. Bayilik çalışmalarının başladığını söyleyen Sabih Coşkuncu, 'Bir organizasyon oluşturuyoruz.
Önce Bursa'da başladık. 12 firma bu işe katıldı. Bu firmalar geldi ve eğitimlerini aldılar. Bayilik sisteminde isteyen bizden bayilik alamıyor. Türkiye'nin bir çok ilinde bayilerimizi belirledik ve belirlemeye de devam ediyoruz. Bu işte bayi olacak kişilerin kesinlikle yangın sektöründe çalışıyor olması ve deneyimli olması gerekiyor. Çünkü bu sadece ticari bir faaliyet değil. Yangının nasıl olduğu bilmeyen biri bu sistemi kuramaz. Bayilik çalışmalarımızda bu hususlara dikkat ediyoruz. Bayilerimize vereceğimiz teknik servis belgelerimizle bu çalışmalarımız belgelendireceğiz. Bunun yanında, ülkemizde isteyen herkes yangın söndürme firması kurabiliyor. Bunun için bir yeterlilik belgesi gerekmiyor. Bu sektör henüz oturmamış durumda. Böyle son derece hassas bir işin belli kurallarının olması gerekiyor. Canı isteyen yangın firması kurabiliyor. Zaten bu konuda çalışmalarımızı yürütmek için Bursa'da insanları bilinçlendirmek için Yangından Korunma ve Eğitim Derneği'ni kurdum. Bu sektöre sırf ticari gözle bakıp girilmesini istemiyoruz. Çünkü yangının ne olduğunun bilinmesi lazım' dedi.
Cengiz Tepebaş - 7DENİZ