Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Şubat ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda konuştu.

 

Türkiye, pandeminin getirdiği değişim ve dönüşümü iyi okudu

 

Pandemi nedeniyle çok zorlu bir sürecin yaşandığını belirten İsmail Gülle, insanlık açısından hiç unutulmayacak bir yıl olan 2020’nin derin yaralar ve izler bırakacağını söyledi. Pandemini devam ettiği 2021’de ticari olumlu gelişmelerin yaşandığını kaydeden Gülle, “2020’yi de 2021’i de unutmayacağız. Her ikisi de kendine özgü hikayeleri olan, hayatımızda derin izler bırakan iki önemli yıl oldu. 2021 yılını da ihracat için çok daha önemli ve anlamlı olan yanından dolayı hiçbir zaman unutmayacağız. Türkiye Cumhuriyetinin 100. yılına gittiği not düşülecek tarihi başarılarla dolu bir dönem oldu. Türkiye pandeminin getirmiş olduğu değişikliği ve dönüşümü gayet iyi okuyarak, yakalamış olduğu ivmeyi iyi değerlendirmesi nedeniyle bu dönem büyük bir özellik taşıyor. İhracatımızın belli bir seyir içerisinde inişli kalkışlı bir grafiği vardı ve 100’lü rakamlarda yaklaşık 14 yıldır bir mücadelemiz vardı bu süre içerisinde. Bu sürede bir türlü 200 milyar doları yakalayamadığımız ancak orta vadeli bir plan çerçevesinde hedefin de çok üstünde bir artışa erişebilmek son derece önemli ve anlamlı” dedi.

 

Çok ciddi enflasyon etkisiyle yaşayacağımız bir dönem olacak

 

Ticaretteki zincirin kopmasının ilk etkisinin lojistik sektöründe hissedildiğini dile getiren Gülle, pandemi sonrasında başlayan aşırı talep yoğunluğu ve arzda yaşanan sıkıntıların da lojistik ve konteyner krizi olarak gündeme geldiğini belirtti. Uzun zaman belli rakamlarla taşımaya alışmış ihracatçılarda pandemi sonrası artan fiyatlara alışmakta bir sıkıntı yaşandığını vurgulayan Gülle, “Bu zincirin etkilenmesinin 4 hatta 5 kat gibi çok ciddi artışlar yaşandı. Bu apayrı bir süreç yönetimi getirdi. Bununla beraber bu vahşi talebin getirmiş olduğu ciddi artışlarla bütün emtiaların arttığını gördük. Bütün sektörlerde oldu. Son olarak en yüksek artışı da enerji de gördük. Enerji fiyatlarındaki artış, hem lojistikteki artışın hem de hammaddelerdeki artışın çok daha üzerinde bir etki getiriyor. Enerjideki bu sıkıntılar ve dünyadaki bu maliyetlemelerde bize 2022 için de bir takım ipuçları veriyor. Bundan sonraki süreçte ülkemizin buna yakın bir büyümeyi sürdüreceğini ve tarihi ihracat rakamları çerçevesinde konulan 250 milyar dolarlık hedefi gerçekleştirmek için hepimiz gayret edeceğiz. Dünyada bundan sonraki süreçte eskisi olmayacağı kesin. Pek çok yan etkisini gördük. Sosyal hayatı, dünyaya bakış açısını, yaşam şeklini, öncelikleri, alışverişi, ticareti, her şeye bakışı değiştirdi ve bundan sonraki süreç çok ciddi enflasyon etkisiyle yaşayacağımız bir dönem olacak. Bunu iyi yönetmek önemli. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı olan 2023’te tüm parametrelerin tekrar yerine oturduğu bir dönem olması için bizlere düşen görev işimizi sadece iyi yapmak. İyi yapmak nedir? Yapabildiğimiz kadar bu ülke için ihracat yapmaktır. Ve ihracata yönelik olan bu programın altını dolduracak tek şey, tıpkı 2021’de olduğu gibi 2022’de de büyük bir ihracat performansını ortaya çıkarmak” diye konuştu. 

Karadeniz'deki savaş riski navlunu etkiledi
Karadeniz'deki savaş riski navlunu etkiledi
İçeriği Görüntüle

 

Farklı alternatifler üretmemiz lazım 

 

Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’nin bu süreçte deniz gücünün sorgulanır hale geldiğini aktaran Gülle, şöyle devam etti; “Daha fazlasının olması gerektiğini hepimiz gördük. Geçen sene 175 milyon ton taşıdık. Eğer istediğimiz hedefe gideceksek, taşıyacağımız malın 185 – 190 milyon ton civarında olduğunu görüyoruz. Demek ki lojistikte de ihracata konulan hedefler bazında da bunları güncellenmeli, bunlara uygun altyapıları ve yatırımları da yapmak gerekiyor. Yani deniz yolu ticaretimizi gerçekleştirdiğimiz en büyük lojistik seçeneğimiz. Çeşitlilik içerisinde demiryollarının da alternatif olarak önemli bir fırsat açması gerekiyor. Çünkü, havayollarını arttırabiliriz, deniz yolunu arttırabiliriz ama karayollarında ne kadar fazla aracınız olursa olsun belli limitlerle belli kapılardaki geçişteki sınırlamalarla bunu aşmanız çok da kolay olmadığını görüyoruz. Bu bugünün sorunu değil, yıllardan beri yaşanan sorun. Öyleyse bizim burada da farklı alternatifler üretmemiz gerekiyor.”

 

‘Türkiye Lojistik Portalının sahibi ihracatçılar ve malı taşıyanlardır’

 

TİM bünyesinde hayata geçirilen Türkiye Lojistik Portalı’na da değinen Gülle, şunları söyledi; “Şikayeti olanları bir araya getirdik. Herkesi teker teker konuşturduk ve çözüm önerilerini aldık. Bu süreci iyi yönettiğimiz kanaatindeyiz. Diğer taraftan da hem yükle hem de yükü taşıyanın ihtiyacını bir araya getirecek böyle bir portalın ülkemizde olmadığını gördüğümüzden bu projeyi gerçekleştirmek için bir araya geldik. Denizciliğin bütün temsilcileriyle beraber ve diğer kurumlarla bu süreçte işbirliği yaptık. Onların görüş ve önerileriyle bu Türkiye Lojistik Portalı’nı gerçekleştirdik. Türkiye Lojistik Portalı’nın sahibi, malını yükleten ihracatçılar ve malı taşıyan lojistik sektörümdür. Burası Türkiye’nin lojistik motoru. Amacı sadece bu kesime hizmet etmek ve onlara çeşit, rekabet, hizmet avantajını getirmek ve herkesi daha fazla talep, müşteri ve işle buluşturmak amacıyla gerçekleştirdik. Çok da başarılı oldu. Bundan sonraki süreçte daha fazla kullanılmasını arzu ediyoruz... Dileğimiz, bu süreçte ihracatçılar olarak verilen görevi en iyisi ile yapmak. Bunu yaparken de bizim en önemli ortağımız lojistik sektörü de bundan sonraki süreçte birlikte önemli projeleri gerçekleştireceğimize inanıyoruz.”

 

Lojistikte oyun yeniden kuruluyor

 

Dünya ticaretinin değişeceğini, Çin başta olmak üzere dünyanın gelişmiş ülkelerinin çok büyük yatırımlar yaptığının altını çizen Gülle, “Lojistikte kartlar yeniden karılıyor yada oyun yeniden kuruluyor. O nedenle ticaretin bu kadar önemli olduğu bir noktada bizler bunu seyretmekle kalmamalıyız. Bu işi sadece kamudan beklemenin de çok doğru bir yöntem olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu işi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada özel sektör, girişimciler, yatırımcılar, sanayiciler yani bu sektörde çalışanlar yapacak. Bundan sonraki süreci biz de görüyoruz. Görüp yapmak ve yaptırmak durumundayız. Eğer yaptırmazsak, bunların faturasını ödeyen taraf biz olacağız. Bu kadar önemli istihdam ve zenginleşmeyle ilgili yükümüzün olduğu bu dönemde sırtımızı bugünkü rahatımıza yaslayarak geçirmek durumunda değiliz. Bu nedenle demir yollarını büyütmeli, liman kapasitelerimizi arttırmalı, gemi filomuzu büyütmeli, konulan bütün bu hedeflerle çok daha fazlasının yapılacağını görüyorum. Bir önceki yıl ihracatımızın ortalama mesafesi 3 bin kilometreydi. Yükümüzün ülkelere dağıtımıyla çıkan tablo bu. Geçen yıl bu tablonun 3 bin 200 kilometreye çıktığını görüyoruz. Artık daha uzaklara gidiyoruz. Hep lojistikte bir avantaj sağladık. Zincirdeki kırılımı toparladık dediğimizin parasal karşılığının da Türkiye’den bugüne kadar alım yapmamış firmaların aldıkları rakam 25 milyar dolar. Bu çok önemli bir artı. Zaten yaklaşık 60 milyar dolara yakın artışın temelinde bu söyleminin altının dolmuş olması geliyor. Bunun devam edeceğini de görüyoruz. Şu anda pek çok sektörümüzde önümüzdeki dönemle ilgili oldukça yoğun siparişleri olduğunu biliyoruz. İhracatımıza da iyi başladık. Geçen yılın yüzde 17 üstündeyiz. Günlük ihracat performansında yavaş yavaş ritmimizi bulmaya başladık ki milyar dolarlı rakamlı günlerin çoğaldığını görüyoruz. Şubat ayında da üzerinde bir ihracatın olacağını şimdiden rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu da yine Cumhuriyet tarihi rekoru olarak ifade edeceğimiz bir rakamın Şubat ayı sonunda da gerçekleştireceğimizi rahatlıkta söyleyebiliriz.”

 

 

7DENİZ - ÖZEL