Benzin ve Gazyağı tüccarı ve armatör Jean Arvantidi

Senelerdir, Yakın Yüzyıl Türk Deniz Ticaret Tarihi konularında ve özellikle bu yüzyıl sürecinde armatörlük yapmış Osmanlı veya erken Cumhuriyet dönemi armatörlerinin yaşam öykülerini ve sahibi oldukları vapurların sicil kayıtlarını ve fotoğraflarını araştırıyor ve yayınlıyorum.

Abone Ol

“J.Arvanitidi Fils Constantinople” yazılı bir sandık kapağı. Kaynak- Moda Müzayede

Senelerdir, Yakın Yüzyıl Türk Deniz Ticaret Tarihi konularında ve özellikle bu yüzyıl sürecinde armatörlük yapmış Osmanlı veya erken Cumhuriyet dönemi armatörlerinin yaşam öykülerini ve sahibi oldukları vapurların sicil kayıtlarını ve fotoğraflarını araştırıyor ve yayınlıyorum.

Bu konularda Türkiye’de yıllardır uluslararası belge çalışması yapan deniz ticaret tarihi araştırmacısı yok. Daha açıkcası “Türk Deniz Ticaret Tarihi” araştırmalarını benimseyecek ve destekleyecek bir deniz ticaret kurumu da yok!

Takdir ve rahmetle anacağım bir gazete yazarı olan Eser Tutel, İngiliz Clyde ve Tyne Built. Arşivlerine ulaşarak tamamladığı çalışmasını “Seyr-i Sefain - Öncesi ve Sonrası” başlıklı eserinde toplamıştı. (Eser Tutel; “Seyr-i Sefain - Öncesi ve Sonrası”, İletişim Yayınları,1993) Eser Tutel’in makaleleri Hayat Tarih Mecmuası’nda da yayınlanırdı. Konulara ve araştırmaya son derece meraklı bir gazete yazarı idi. “At ve Atçılık”, “ Beyoğlu Beyoğlu iken”, “Şükür ki Gurme dediklerinden değilim” ve “İstanbul’un Unutulmayan gemileri- Şehir Hattı vapurları” gibi eserleri de vardır. “Seyr-i Sefain - Öncesi ve Sonrası” başlıklı eseri, ne denli ciddi bir araştırmacı olduğunu ortaya koyar. Bu eseri, bilenler için çok zorlu ve bilinçli bir araştırma sonucudur.

Jean Arvanitidi’yi ilk çalışmalarımda sadece armatör olarak görüntüledim. Zamanla hakkında çok başka kaynaklara ulaştım ve gördüm ki, Jean Arvantidi öncelikle devrinin önde gelen gazyağı tüccarlarındandır. Sahibi olduğu vapurların birkısmını Odesa ve Batum’dan benzin ve gazyağı ikmali amacıyla kullanmıştır. O devirde benzin ve gazyağı tenekelerle pazarlandığından, bu vapurlar bir anlamda genelyük veya yakıt ikmal gemisi gibi çalışmışlardır.

Galata’da J.Arvanitidi Fils ve ortağı G. Contogouris

Osmanlı reayası İstanbul’lu bir müteşebbis ve armatör olan J.Arvanitidi’nin kurduğu firma “J.Arvantidi & Fils” idi. Türkçe kayıtlarda “Arvanitidi ve Mahdumları” olarak kayıtlıdır. Birdiğer firması; “J.Arvanitidi Fils ve Arvaniditi & Faerman” ortaklık halinde devam etmişlerdir. Bu süreçte firması Galata’da Arvanitidi Han’da olan J. Arvantidi Fils ortağı G. Contogouris ile “Elena” isimli vapurun armatörlüğünü yapıyordu. Aileden oğlu Leonidas Arvanitidi, baba mesleğini devam ettirmiş ve Batum’dan gazyağı ithalatı yapmak suretiyle ticaret alanını genişletmiştir. Lloyd’s Register of Shipping kayıtlarında şirketinin adresi “Galata- Arvanitidi Han” olarak geçmektedir. J.Arvanitidi ailesi yaz aylarında Büyükada Nizam’daki köşklerine göç ederlerdi.

J. Arvanitidi ailesi

J. Arvanitidi ailesinin evi İstanbul Cihangir’de Heraclée Apartmanı idi. Bu apartman günümüzde eski Alman Hastahanesi’nin aşağısındaki sırada yer alıyordu. Bu apartımandaki komşuları Bayan Perdikis, Ioannidis, Bayan Athanassiadis, Théodossiadis, İsaak Tchaoussoğlu, Michel Kaloyannidés idi.

Ailenin köklerinin Makedonya olduğu ve Selanik’e yerleştikleri görülmektedir. Arvantidi soyadı çok yaygındır ve Çanakkale, Kırklareli ve I.Dünya Harbi sonrasında ABD’da fazla sayıda Arvinitidi soyadında olanlar görülmektedir. İstanbul’daki bir isim olarak Sotiris (Krikis) Arvanitidi bu ailenin XIX. Yüzyıl başlarında İstanbul’a göç ettikleri bilgisini vermektedir. Yine de J.Arvanitidi konusunda çok daha disiplinli araştırmalara ihtiyaç vardır.

Dersaadet Ticaret Odası üyesi olarak J.Arvanitidi

J. Arvantidi, Dersaadet Ticaret Odası'na kayıtlı muteber tüccar armatörlerdendi.

Armatörlük faaliyetleri yanında Karadeniz’de Batum ve Odesa‘dan gazyağı ithal eder ve pazarlamasını yapardı.

Edirne’de J.Adout Farhi tarafından J.Arnavinidi Fils/Galata adresine gönderilmiş bir Postcard’da “ Dedeağaç’tan bir vagon dolusu petrol/gazyağı gönderildi” bilgisi yazılıdır. Kaynak:Moda Müzayede.

Dersaadet Ticaret Gazetesi nushalarında devlet demiryolları ihalelerinde de yeraldığı haberleri yanında, Dersaadet Ticaret Odası toplantılarında oda üyesi olarak güçlü görüşler ileri sürdüğü görülmektedir.

Arvanitidi Mahdumları

Dersaadet Ticaret Odası’na kayıtlı muteber tüccar arasında yer alan Jean Arvanitidi Galata’da muhtemelen 1910’ların başında kendi adını taşıyan Arvantidi Han’ı yaptırmıştı. Arvanitidi ailesinin, İstanbul’da petrol ticaretine ne zaman başladığı tespit edilememiştir. Osmanlı topraklarındaki ticaret ve endüstri rehberi olan Annuaire Oriental’de (Şark Yıllıkları) yer alan bilgilere göre Jean Arvanitidi, 1881 yılında Galata’daki Halil Paşa Hanı’nda 5 numarada tüccar (Negociant) olarak çalışmaktaydı. Her ne kadar yıllıkta ne tür bir ticaretle meşgul oldukları belirtilmese de bu tarihlerde Arvanitidilerin İstanbul’da petrol veya devrin tabiriyle gazyağı ithalatçısı ve tüccarı kesindir. (Kaynak: Annuaire Oriental Commerce, industrie administration, magistrature de l'Empire Ottoman, (İstanbul: Cervati Frères & D. Fatzea, 1912), 1923 tarihinde yayımlanan listede o zamana kadar İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı tüccar arasında Galata Arvanitidi Han’da bulunan ve ikinci sınıf tüccar arasında ismi yer alan Arvanitidi J. Mahdumları Şirketi’nin meslek grubu gaz olarak gösterilmekteydi. Arvanitidi Mahdumları 1912 yılında bu handa ticaret yapmaya başlayacaklardı. (Kaynak:Dersaadet Ticaret ve Sanayi Odası’na Mukayyed Banker, Tüccar ve Komisyoncuların Esamisi -İstanbul, 1339),Annuaire Oriental Commerce -1912-Osmanlı Medeniyeti Araştırmaları Dergisi Sayı 27 (Aralık 2025).

1881 yılında Arvanitidi’nin Galata ve Hasköy’deki mağazalarında kanuna aykırı olacak miktarda gazyağı tenekesi bulundurduğu gerekçesiyle cezalandırılmışlardı.Bundan yaklaşık bir yıl sonra (8 Mart 1882) Arvanitidi, Paşabahçe’deki ambarda zayi olan 203 teneke gazın bedeli 12.180 kuruşun kendisine ödenmesini Şehremaneti’nden talep etmekteydi. Şu halde Arvanitidi ailesinin en azından 1880’lerin başından itibaren İstanbul’da gazyağı ticareti yaptığı söylenebilir. Gerek armatör gerek tüccar olmaları aileyi gazyağı ticaretine sevk etmiş olmalıdır. Annuaire Oriental’da 1890-1900 yılları arasında petrol tüccarı listesinde Yanco adıyla kayıtlarda ismi geçen kişi de Arvanitidi ailesinden biriydi. Yanco Arvanitidi, Eminönü’nde Mısır Çarşısı’na paralel Tahmis Sokakta 48 numaralı dükkanda faaliyet yürütmekteydi.Yirminci yüzyılın başında itibaren rehberde (indicateur) yeniden beliren Jean Arvanitidi, bu sefer Tahtakale Caddesi’nde 67 numaralı dükkanda görülmeye başladı. 1912 yılında ise muhtemelen Yanco ile birleşen şirkete mahdumları (Fils) ifadesini eklediler. Ayrıca Galata’ya taşınarak Dilber Han’da 4 numarada ve kendi adlarını taşıyan Arvanitidi Han’da 1 ve 3 numarada bulunuyorlardı. I.Dünya Harbi’nin başladığı yıl da aynı adreste kayıtlıydılar.Rehberde petrol tüccarı listesinde gösterilen Arvanitidiler, aynı zamanda İstanbul’a gazyağı taşıyan başka tüccar ile temas halindeydi. Örneğin Paşabahçe yakınındaki depoya gaz getiren Yunan bandıralı Seltana Vapuru'nun kaptanı Meyna, vapurda gaz tüccarlarından Arvanitidi ve ortaklarına ziyafet verecekti. Bu durum Üsküdar mutasarrıfı Hamdi Bey tarafından 22 Mayıs 1902 tarihinde Yıldız Sarayı’na jurnal edilmişti. I.Dünya Harbi yıllarında da Arvanitidi Mahdumları İstanbul’a gazyağı taşımaya devam etmekteydi. 1914 yılında Batum’da bulunan depolarındaki iki yüz bin teneke gazyağını Dersaadet’e getirmek istiyorlardı. Bu amaçla Rusya’dan gerekli izinler alınmış ve kendi gemileri vasıtasıyla petrolü İstanbul’a nakledebilmek için Osmanlı Hükümeti’nden de izin talep ediyorlardı. Aynı yıl Dahiliye Nezareti’ne başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir, Sivas, Konya, Hüdavendigâr gibi vilayetlerden gelen pek çok telgrafta valiler, gazyağına olan ihtiyacın gittikçe arttığını ancak tedarikte zorlandıklarını haber vermekte ve bu duruma bir çare aranılması istemekteydi. Sorunun çözümüne yönelik ilk adım, elinde ihtiyaçtan fazla gazyağı bulunan şehirlerden tedarik yoluna gidilmesi şeklinde olsa da şüphesiz bu, kalıcı bir yöntem değildi. Sonuçta İstanbul’da faaliyet gösteren petrol tüccar ve şirketleri devreye sokularak memlekete yeterli miktarda petrol tedarik edilmesine karar verildi. Bu amaçla yapılan yazışmalarda şehirlere gazyağı tedarik edecek şirketler arasında “Arvanitidi Ticarethanesi’nin vekilleri” de gösterilmekteydi. Sonuç olarak Arvanitidi mahdumları, 1880’lerde başlayan ve 1914’e dek süren otuz yıldan fazla İstanbul’un gazyağı temininde yer alan bir aile olmuştur. (Kaynak: Dr. Ali Okumuş/ Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi - “İstanbul’da Petrolün Tedariki, Muhafazası, Ticareti ve Kullanımı [1870–1914]”,Osmanlı Medeniyeti Araştırmaları Dergisi Sayı 27.)

21 Temmuz 1929 tarihli İkdam Gazetesi’nde yer alan duyuruya göre; “Beyoğlu Birinci Sulh Hukuk Mahkemesi’nden; Hali tasfiyede bulunan ‘J.Arvanitidi ve Mahdumları’ şirketine ait olup Bolşeviklerin eline düşmesi ile zarara uğradığından dolayı tevdiatta bulunulmamasına karar verilen bin adet hisse senedi hakkında, kuponlar hakkında Vilayet Gazetesi’nin 13 Temmuz 1929 tarihli ve İkdam Gazetesi’nin 9 Temmuz 1929 tarihli nüshalarında vuku bulan ilanlarda kuponlar hakkında 1929 yılı 9 ve 21 Temmuz tarihli İkdam Gazetelerinde ‘1914 tarihinden’ yerine, ‘1916 tarihinden’ diye yazılmış olduğundan, vuku bulan düzeltme talebi üzerine, yukarıda belirtilen noktaların düzeltilmesine karar verildiği ilan olunur.” denilmektedir.

J.Arvanitidi ve Mahdumları Şirketi’ne dair 1929 yılına ait Beyoğlu Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ilanı veya duyurusu, bu ailenin Boşnak kökenli bir Rum aileden geldikleri görüşünü kuvvetlendirmektedir. J. Arvinitidi’nin 1928 yılında vefatı sonrasında çocukları İstanbul’daki yaşamlarına devam etmişlerdir. Mezarı Şişli Rum Ortodoks Mezarlığı’ndadır.

J.Arvanitidi Büyükada Nizam Mahallesi Çankaya Caddesi üzerinde inşa ettirdiği kagir ve ahşap köşkü ile İstanbul’lu varlıklı reaya aileler arasındaki yerini almıştır. Arvanitidi Köşkü civarında; Filisles köşkü, Keresteciyan Köşkü, Dandria Köşkü, Lagos Köşkü, Fabiato Köşkü, Paridis Evi/Köşkü ve diğerleri gibi çok görkemli köşkler yer almaktaydı. J.Arvanitidi Köşkü’nün mimarı Georges Apostolidis olarak belirtilmiştir.

Mimari kavramda tanımlandığı üzere; Yapı üç katlı olup ahşap bir köşk olup kırmızı tuğlalı bir kulesi bulunmaktadır. Yapı daha sonra İstanbul Mezarlıklar Müdürü Süleyman Fuat Hararlı tarafından satın alınmıştır. Ali Şener ailesi de köşkün son sahibi olmuştur.Daha sonraları bir dönem Kaymakamlık Lojmanı olarak kullanılmıştır. Giriş katında mutfak, çamaşırhane, mahsen, kiler bulunur. Yapıda bulunan kulenin en üstünde bir seyir terası bulunur. Yapıda yere kadar inen pencereler balkon parapetlerinin arkasında kalmaktadır. Köşkte alışagelmemiş bir çatı tasarımı kullanılmıştır. Bu görünüm tuğla kule ile birleştiğinde bir köşkten ziyade bir şato gibi görünür.(Kaynaklar: Lütfü Kalyoncu, Serkan Ataç Bozkurt; Kültürel Miras/Kent Antolojisi). Güney Genco Tam, köşkün “Süleyman Demirel Köşkü” olarak bilindiğini yazmıştır. (Kaynak:Yerelin Sesi)

Köşkü ilgili görevli İlyas Şahbaz vasıtasıyla gezdiğini “Adada Süleyman Demirel Rüzgârı” başlığı ile anlatan Güney Genco Tam şöyle ifade etmiştir; “Adanın en güzel mimari eserlerinden biri olan Arvanitidis Köşkü, (Doğru yazılımı Arvanitidi) ismini ilk sahibi olan armatör Arvanitidis’ten alıyor. Ancak halk arasında burası, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in köşkü olarak biliniyor. Yıllarca faytoncular, adaya gelenlerin ilgisini çekmek için bu köşkü Demirel’in yeri olarak tanıtmış. Ben de hafta sonu adaya iner inmez köşke doğru yola koyuldum. O sırada köşkün görevlisi İlyas Şahbaz ile karşılaştım. Köşkü gezdirebileceğini söyledi ve aslında buranın Demirel’e değil, kayınbiraderi Ali Şener’e ait olduğunu aktardı. Demirel’in, Cumhurbaşkanlığı döneminde yalnızca iki kez adaya geldiğini belirtti.
Köşkün odalarını gezerken dikkatimi çeken detaylardan biri, oyuncak attı. Ancak bu sıradan bir oyuncak at değildi; Demirel’in siyasi simgesi hâline gelen ‘Kırat’tı. Köşk resmî olarak Demirel’e ait olmasa da halkın gözünde onunla özdeşleşmişti. Bu yüzden herkes burayı Demirel’in köşkü olarak biliyordu. Üstelik sadece ‘Kırat’ değil, köşkün her katında Demirel’in fotoğrafları da bulunuyordu. Köşkün mülkiyeti, Ali Şener’in vefatının ardından eşi Füsun Şener’e geçmişti.”

Armatör kimliği ile Jean Arvanitidi

Lloyd’s Register arşivinde Arvanitidi’ye ait iki şirket yeralmaktadır. Bunlardan birincisi “J.Arvanitidi & Fils”, ikincisi bir ortaklık olup “ Arvanitidi & Faerman” dır.

Arvanitidi ve Faerman ortaklığının “Alexandra”, “Dotsch”, “Kavkas”, “Beta - Pavanna” ve “Rossija” isimli gemileri Rusya Odesa limanı kayıtlı idi.

“J.Arvaniditi & Fils” şirketine ait vapurlar; 1805 inşa 123 grt. “Olga Methinity”, 1872 inşa 645 grt. “Oscar”, ve “ 1869 inşa 1563 grt. “Vesillerios” idi.

J. Arvanitidi & Fils şirketine ait ağaç gövdeli yandan çarklı 2 genişlemeli Kirchaus yapımı 41 nhp güç üreten vapur “Olga Methinity” Novorossisk tescilli olarak görülmektedir.

1872 inşa 645 grt. olan “Oscar” Odesa limanı tescilli idi.

1869 inşa 1563 grt. “Velissarios”, “Dotsch” adını verdiği 3371 grt., 2164 nrt. (Ex- Saint Giles) yolcu / yük vapuru da Odesa limanına kayıtlıydı. Bunun nedeni Odesa ve Batum’dan gazyağı taşımacılığı yapmalarıdır.

“ Arvanitidi & Faerman” ortaklığına ait vapurlar; 1889 inşa 2068 grt. “Alexandra”, 1893 inşa 3371 grt. “Dotsch”, 1877 inşa 1501 grt. “Kavkas”, 1871 inşa 1524 grt. “Pavanna- Beta”, ve 1447 grt. 1879 inşa “Rossija” idi.

SS Beta- Pavenna genelyük vapuru

İnşa adı “Beta” olan demir gövdeli pervaneli buharlı genel yük vapuru 1871 yılında Hull’deki Henry F.Smith & Edward N.Hill tersanesi Hull kızaklarında inşa edildi ve 6 Kasım 1871’de Hull limanına tescil olundu.

1293 grt. ve1014 nrt.,Tam boy:295.5 ft., Genişlik:31.8 ft., Derinlik:18.0 ft. olup, 130 hp. Azami güç üreten ana buhar makinesi Hull’den Henry F. Smith & Edward N. Hill yapımı idi. İlk armatörlük şirketi Henry F. Smith & Edward N. Hill idi.

Şubat 1873’de Hull merkezli Henry F. Smith & Thomas F. Hewitt ortaklığına kaydedildi. Nisan 1873’de Henry F. Smith & Ortakları olarak değişiklik yapıldı.

1888’de Hull merkezli G.R. Sanderson & Co. satın aldı. 1893’de Hull’den G.S. Rosaever satın aldı. Nisan 1897’de Helsingborg’dan O. Banck satın aldı.1901’de Batum’dan P.Spoliansky satın aldı ve “Pavanna” adı verildi. 1906’da Batum’dan E.W. Litchkovakh satın aldı.

1912’de Batum’dan A.N. Wourgaft & T.M. Mosel satın aldı.

Mart 1915’de Çarlık Rusya emrine alındı ve Karadeniz’de N.45 Borda Numarası verildi. 1 Mayıs 1918’de Sivastopol’da Alman güçlerince elkonuldu.

Kasım 1918’de eski armatörüne iade edildi.

1920’de Spoliansky vârisleri Batum’dan Arvaniti & Faerman’a devredildi.

1922’de G.O. Spoliansky & Bayan R. Faerman’a devredildi.

Mayıs 1880’de geçirdiği onarım ile 1282 grt. ve 825 nrt. olmuştu.

Mayıs 1889’da yeniden büyük onarım sonucu 1047 grt. ve 869 nrt. oldu. Kasım 1889’daki son büyük onarımdaki kaydı: 1390 grt. ve 895 nrt. idi. 1924’de hizmetdışı bırakıldı ve söküldü.

Lloyd’s Register of Shipping 1925 yıllığında “Ümid-Ümit” vapurunun sicil kaydı.

SS Ümit- (Ex-Orlando, Ex- Algerie, Ex-“Dzezair- Cezayir”, Ex-“Velissarios”)

Ümid vapuru 1870 yılında Hull’deki Charles Foster Earle & William Joel Earle -C & W. Earle Tersanesi’nde inşa edildi.

Demir gövdeli buharlı yolcu/yük gemisi idi.

Aralık 1869’da kızağa konmuştu. 19 Mart 1870’de hizmete hazır hale geldi. 1473 gt., 1103 nrt. ve Tam boy: 240 ft., Genişlik: 32.2 ft., Derinlik 19 ft. idi.

C & W. Earle Tersanesi imalatı olan ana buhar makinesi 300 ihp. azami güç üretiyordu.

1897’de ana buhar makinesi Hull’deki Amos & Mith. tarafından 3 Cycle 289 nhp. güç üreten buhar makinesi ile yenilendi.

SS Orlando (Ümit) Hull Built Ships arşivi kaydı.

İlk adı “Orlando” idi ve 23 Mart 1870’de Hull Limanı’na tescil olundu.

İlk armatörlük firması 1891’de Hull merkezli T. Wilson, Sons & Co., Ltd. idi

1909’da Oran merkezli Paul Castanie - J. & P. Castanie Frères satın aldı ve “Algerie” adı verildi.

1913’de adı “Dzezair- Cezayir” olarak değiştirildi.

1914’de İstanbul’dan J. Avranitidi et Fils satın aldı ve “Velissarios” adı verildi.

I.Dünya Harbi koşullarında Mart 1914’de Haliç’de bağladı ve Kasım 1914'te Alman ve Türk Deniz Kuvvetleri subayları tarafından nakliye amaçlı olası kullanım için denetlendi, ancak çok kötü durumda olduğu için hizmete girmesi olumsuz görüldü.

1916’da Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi ’ne devredildi ve “Ümit” adı verildi. 1919'da 1922'ye kadar tekrar Haliç’te bağlı yattı.

1923’de Türkiye Seyr-i Sefain Idaresi ’ne devredildi ve Karadeniz'de ordu nakliye gemisi olarak kullanıldı.

1924 'te Türkiye Seyr-i Sefain Idaresi ’ne devredildi ve “Ümid” olarak yeniden adlandırıldı. 17 Mart 1924'te Girit Adası’ndaki Türk mültecileri Türkiye’ye getirmek için gittiği Girit'te bekleme yaparken kömürü tükendiğinden fırtınada Karodia Dalgakıran’ın civarında karaya düşerek battı. (Kaynak: Ted Finch/ Hull Built Ships/The Ships List 17 Ekim 1998.)Girit’te fırtınada yarı batık hale gelmiş ve parçalanmış olan Ümit vapuru. Kaynak:Doğan Bayın arşivi.

Ümit Vapuru’nun batışı

Ümit Vapuru’nun nadir iki fotoğrafı tespit edilmiştir. Bunlardan birincisi

Doğan Bayın’ın arşiv olarak gönderdiği fotoğraftır.

İkincisi de bu konuda kaynak belirtilmemesine karşın yine nadir bir fotoğrafla beraber Özgür Sanal imzalı bir anlatım mevcuttur ve şöyledir; “Türkiye -Yunanistan arasında yapılan anlaşma ile buradaki Rum vatandaşlar Yunanistan'a ,oradaki Türk vatandaşlar da Türkiye’ye yollanarak takas yapıldı. Adına mübadele denilen bu işlem sırasında çok sayıda acı olay yaşanmıştır.

İnsanlar yüzlerce yıl yaşadıkları memleketlerinden zorla başka bir coğrafyaya sürülmüşlerdir.Mübadele yüzlerce , binlerce acıklı hikaye ile doludur. Mübadele işleminde Gülcemal , Asya, Ümit, Nilüfer, Giresun, Mersin, Akdeniz, Rize, Bahr-ı cedit vapurları seferler yaptılar. (Kaynak-Prof. Dr. Kemal Arı; “ÇTTAD, VI/14, (2007/Bahar), s.s.193–200 “Ümit” Girit Sularına Gömüldü; Girit, Giritlilerin Yüreğine…”

Ümit vapurunun çok nadir iki fotoğrafı bulunmuştur. Bu fotoğraflardan biri Ümit vapurunun batış halini göstermektedir. Sağ tarafta Girit Kalesi’dir ve Kale’nin içindeki minareye benzer uzantı Girit Feneri’dir. Kaynak: Ümit Sanal arşivi.

Ümit vapuru Girit 'teki Türklerin tahliyesi için ada açığında beklemeye başlamıştı. Kurtuluş savaşında yıllarında Rusya’dan Anadolu’ya silah ve cephane naklinde kullanılmıştı.Girit iskelesinde bekleyen göçmenler huzursuzdu. Gemiye binmek istemiyorlardı. Üstelik zengin fakir aynı gemiye binilmesi talimatı iyice canlarını sıktı. Bu arada Ümit vapurunun süvarisi Hüseyin Kaptan sürecin bir an önce sonuçlanması için çabalıyordu. Lakin geminin bunkerinde kömür tükenmek üzereydi. Bekleme süresi artınca kömür ikmali de yapamadığından hareketsiz kaldı ve çıkan bir fırtınada sürüklendi. Karaya oturan gemi yara aldı. Bir süre sonra kıç tarafından ikiye ayrılıp battı. Gemi mürettebatı Mersin vapuruyla ülkeye getirildi.”