Cuisera, turizm ve seyahat sektöründe 15 yılı aşkın tecrübeye sahip kadrosu ile sizlere unutamayacağınız keyifli tatil rotaları sunuyor.
Barcelona merkezli ˮCrucemundo Cruiseˮ şirketin ortaklarından Cruisera 2012 yılında hizmete başlamıştır ve kısa süre içerisinde gösterdiği gelişim sayesinde hedeflerini ve vizyonunu geliştirmiştir. Cruisera, faaliyet hayatına başladıktan kısa bir süre sonra sektöründe kendisinden söz edilen, önemli bir konuma ulaşmıştır. Nehir ve deniz turlarında farklı program ve rotalar sunmayı kendine amaç edinen Cruisera, gerek yurt dışındaki gerekse yurt içindeki çalışma ortaklarıyla yürüttüğü özel programları; en uygun ödeme seçenekleriyle misafirlerinin beğenisine sunmaktadır.
Müşteri memnuniyetini kendisine ilke edinen Cruisera, sizlere alanında uzman rehber ve tur liderleriyle hizmet vermektedir. Birçok Cruisera konuğunun ve yol arkadaşının olumlu yorum ve görüşleri, teşekkür mektupları Cruiseraʹnın memnuniyet çıtasını yükseltmeye ve kusursuz hizmet anlayışını geliştirmeye teşvik etmektedir.
Cruisera, Volga Nehri ile Rusyaʹyı, Tuna Nehri ile Orta Avrupa ve Balkanlarʹı, Ren, Sen ve Mosel Nehirleri ile Batı Avrupaʹyı, konuklarına farklı bir pencereden sunmaktadır.
Cruisera’nın Yeni Mavi Rotaları
2016 yılında, Mekong (Çin, Laos, Tayland, Kamboçya ve Vietnam) ve Yangtze (Çin) Cruisera’nın yeni nehir turları olacak.
Bavul toplama derdi olmadan her gün yeni bir limana yol alırken, BATMAYAN GÜNEŞ İLE MASMAVİ NEHİRLERDEN DENİZLERE YELKEN AÇIYORUZ…
Nehir Turları
Avrupalı ve Amerikalı turistlerin ilgi gösterdiği nehir turları giderek tüm dünyada yayınlaşmaya başladı. Gemi şirketleri talebi karşılamak için farklı destinasyonları ve yeni gemileri piyasaya arz etmektedir. Türkiye pazarında en çok tercih edilen nehir turların başında, Ren, Tuna ve Volga gelmektedir. Nehir turları seven gezginler, Fransa’daki Sen, Louire ve Rhone nehirlerine, Portekiz’deki Douro nehrine, İspanya ve Portekiz’deki Quadaqiver ve Guadiana nehirlerine, Almanya’daki Main ve Mosel nehirlerine yönelmeye başlamışlardır. Turizm ve nehir seyahatleri alanında 17 yıldan fazla tecrübesi bulunan Cruisera yeni destinasyonları tecrübeli rehber ve çalışan ekibiyle en şekilde organize etmektedir. Cruisera İspanyol ortağı Crucemundo ile birlikte kiraladığı nehir gemilerinde Türk misafirlerin beğenisine göre program yapmaktadır. Türk misafir sayısı ağırlıklı olan seferlerinde Türkçe canlı müzik ve aktiviteler ile Cruise yolculuğunu renklendirmektedir. Yemek ve içeceklerde misafirlerin beklentisine göre düzenlemeler ile misafirlerin takdirini kazanmaya çalışmaktadır.
Neden Nehir Turları?
Nehir turları ile seyahat etmenin diğer seyahatlere nazaran birçok avantajı vardır. Tüm kabinleri geniş pencereli olan nehir gemileri ile doğaya seyir keyfini çıkarıyorsunuz. Gezi boyunca kara her zaman sizinle seyahat ediyor. Yolculuğunuzda küçük köyleri, köy çayırları, tarlaları, envaı çeşit ağaçları, bitki türleri ve kara ile ulaşılamayan doğal güzellikleri, yükseklerde kurulu kale ve şatoları yakından görme fırsatı yakılıyorsunuz. Kısaca seyir boyunca doğa ve mimarisi bozulmamış güzellikler ile iç içe oluyorsunuz. Nehir gemileri, köprülerin altından geçebilecek şekilde yapıldığından Paris, Viyana, Köln, Budapeşte, Amsterdam, Belgrad, Moskova gibi şehirlerde, şehir içlerine kadar girebiliyor. Her şeyden önce deniz tutması olasılığı son derece düşüktür.
Bir başka önemli Nehir turları özelliği ise çoğu kara turları (ekstra turlar) paket programına dahil satılmaktadır. Bu seyahatler bagaj açma ve toplama derdinden sizi kurtarır; çünkü gemi geceleri yol alır ve sabahları sizi başka bir limanla buluşturur. Zamanın nasıl geçtiğini fark bile edemiyorsunuz. Tam pansiyon konaklamanın yanında uğradığınız ülke ve şehirlere özgü tatların servis edildiği nehir turlarında, farklı müzik gösterilerine ve folklorik performanslara tanık olacaksınız.
Cruisera nehir turlarında Türk yolcuların beklentisine göre hizmetlerin kalitesini arttırmıştır. Programlarında deneyimli kokartlı birden fazla yabancı dil bilen, Türkçe rehberlik hizmetini ön plana çıkarmıştır.
REN NEHRI
Ren Nehri Rhone Nehri gibi hızlı akar; Loire Nehri gibi geniş, Loire Nehri gibi derindir, Seine Nehri gibi kıvrımlıdır, Somme Nehri kadar berrak ve yeşil, Tiber Nehri gibi muhteşem bir tarihe sahiptir, Tuna gibi muhteşem, Nil gibi gizemli, Amerikaʹda bir nehir gibi parıltılı, Asyaʹda bir nehir gibi masal ve hayaletlere doludur. -Victor Hugo.
Avrupa’nın en uzun su yollarından biri olan Ren Nehri İsviçre Alpleri’nden Kuzey Denizi’ne doğru yaptığı seyahati boyunca Bazel, Strazburg, Haydelberg, Köln ve Düsseldorf gibi pek çok önemli duraktan geçmekte olup; tarih boyunca bulunduğu bölgenin en önemli ticaret hattını oluşturmuştur. Bu özelliği sayesinde getirdiği refah bazen sanatın ve bilimin gelişmesine vesile olmuş bazen de üzerinden geçtiği Avrupa’nın önde gelen iki ülkesi Fransa ve Almanya’nın arasındaki çekişmenin temelini oluşturmuştur. Civarındaki zengin maden yatakları ve tarıma elverişli arazinin yanı sıra tepelerini Ortaçağ kalelerinin süslediği vadileri ve meşhur kara ormanları bölge folklörünün kökeni olmuştur. Ren Nehri’yle kesişen Mozel Nehri; vadilerinde yetişen kıymetli üzümleriyle şarap gastronomisinde kendine haklı bir yer edinmiş olup Ren Nehri’nin önemini bir kat daha artırmakta ve bölgenin geleneksel folkloruna dansları ve eğlenceleriyle de katkıda bulunmaktadır. Ren Nehri’nin yeşil vadilerinde yapacağınız seyahatinizde teninizi ısıtan güneşli bir ilkbahar sabahı temiz havası ve kuş cıvıltılarıyla yudumlayacağınız bir fincan kahvenin hatırası kuşkusuz kırk yıldan çok daha fazla olacaktır.
Fransa / PARİS SEINE KIYILARI
Senin karanlığın bile yeter bana sevgilim” demişti genç kadın, aşığına. Bir başka mektubunda ise şu sözleri yankılanıyordu Viyana’dan: “Paris’e geliyorum. Ne olur benle birkaç gün geçir. Beni Seine Nehri’ne götür, küçük balıklara dönüşene ve birbirimizi yeniden tanıyana kadar bakalım sularına.” -İvo Molinas-
Şiirlere, edebiyata, şarkılara ilham kaynağı olmuş Manş Denizi’ne dökülen Seine Nehri aşıklar kenti Paris’i ikiye böler. Nehrin iki kıyısı kentin tüm tarihine tanıklık etmiştir ve dünya sanat tarihinin başyapıtlarına da ev sahipliği yapar. Tüm bu değerleriyle Seine Irmağı’nın kıyıları UNESCO tarafından 1991’de Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alındı. Yılda ortalama 27 milyon kişinin ziyaret ettiği Paris’te 134 müze, 374 sinema salonu ve 143 tiyatro bulunuyor. Ayrıca kentte yılda ortalama 730 film çekiliyor. Seine Irmağı’nın sağ yakasında, kente egemen bir noktada Chaillot Sarayı ve onun da hemen yamacında Trocadero Bahçeleri bulunuyor. Lena Köprüsü’nün karşısında Eiffel Kulesi yükseliyor. Paris’in simgesi 324 metrelk kule Gustave Eiffel tarafından 1889’da inşa edildi. Seine Neri üzerindeki küçük ada Cite’nin batısında ünlü Louvre Müzesi bulunuyor. Gotik katedral Notre Dame, Cite’nin üstünde 1163’te inşa edildi. Seine üzerinde bulunan 37 köprüden en eskisi, Pont Neuf, Cite’nin ucundan geçerek iki yakayı birbirine bağlıyor. Yine sağ yakada Marie Köprüsü’nü izleyen yol ünlü Bastille Meydanı’na uzanıyor. Kraliyet Sarayı, Zafer Takkı, Madeleine Kilisesi, Belediye Binası gibi tarihte bir çok önemli olaya tanıklık etmiş eser barındırıyor Paris. Haussmann ise 19. yüzyılda iki yanında ağaçlar sıralanan geniş bulvarlar açarak kente damgasını vurmuştu. Mimari değerlerinin yanı sıra kent edebiyat ve resim sanatlarının tarihinde de önemlidir. Son yıllarda Seine Nehri üzerindeki Arceveche köprüsünün Quartier Latin ayağının üzerindeki mütevazı demir korkuluklar da turistlerin gözde yerleri arasına girmeyi başarmış bir yer. Burayı farklı kılan korkuluklar üzerinde aşıklar tarafından asılan kilitler. Aşıkların kilit asıp anahtarını Seine Nehri’ne attığı korkuluk özellikle genç çiftlerin ilgisini çekiyor. Nikah masasından doğruca Arceveche köprüsüne gelen yeni çiftler olduğu gibi, korkuluklara daha önce kilit takan aşıklar da zaman zaman burayı ziyaret ediyor. Kilitlerin üzerine aşıkların isimleri yer alıyor. Paris aşıklar kenti olduğunu düşünen birçok sevgili bu geleneği yerine getirmek için Parisʹe gelip mutlaka üzerine yazdıkları isim ve kazıdıkları sembol kalp resimleri olan kilitleri asıyorlar. Tarihe, aşka, edebiyata böylesine tanıklık etmiş bir şehre yapılacak yolculuk şüphesiz ki şehrin tam ortasından akan Seine Nehri’nde seyir halinde olan nehir gemisi ile çok daha anlamlı olacaktır.
VOLGA NEHRİ
Rus halkı tarafından ve diğer kişiler tarafından Volga Nehri adına şiirler ve şarkılar yazılmıştır. Eski bir yazar Volga Nehri hakkında şöyle demiştir; “Volga, tarihi, insanları ve doğası ile Rusya’nın ta kendisidir.” Bu söz gerçekten de doğrudur. Bu nehir Rusların tam kalbinden akar ve onlar burayı Volga diye değil de genellikle “Sevgili Volga Ana” diye çağırırlar. Bu nehir Avrupa’nın ve Rusya’nın en uzun nehridir. Uzunluğu takriben 3500 km. olan Volga, Moskova ile St. Petersburg arasındaki Valday tepelerinden doğar. Deniz seviyesinden 28 m. aşağıda olan Hazar Denizi’ne dökülür. Valday tepelerinde bulunan birçok göl ve bataklıklardan gelen kaynak kollarının birleşmesiyle meydana gelen Volga, Rjev’den itibaren ulaşıma elverişli bir halde akar. Moskova Kanalı’yla birleştiği yerden sonra genişliği 230 m’yi bulur. Bundan sonra nehirde düzenli bir ulaşım sağlanır. Volga’nın yatağı üzerinde beş adet baraj bulunur. Bu barajlardan Volgograd Baraj Gölü’ndeki santral, dünyanın belli başlı hidroelektrik tesislerinden biridir.
Bundan sonra Don Nehri’ne 72 km. yaklaşır ve iki nehir arasında açılan bir kanal vasıtasıyla Azak ve Hazar denizleri arasında ulaşım sağlanır. Hazar denizine 50 km. kala 200’den fazla kola ayrılarak Volga Deltası meydana gelir. Bu deltanın genişliği 100 km’den fazladır. Volga Havzası, 1.360.000 kilometrekarelik bir alanı kaplar. Aynı zamanda Rusya’nın nüfusunun büyük bölümü bu havzada yaşar. Bölge ulaşıma elverişlidir. Volga kışın üç ayında donar. Bu zaman zarfında da nehirden karayolu olarak faydalanılır. Volga’nın kıyılarında Rusya’nın önemli limanları ve ticaret merkezleri yer almaktadır. Ortaçağdan beri bir ticaret yolu olan Volga, bugün hala önemli bir ulaşım yoludur. Volga Nehri; efsanelerin, destanların, eski şarkıların kahramanı, Rusya’nın ruhunun ve de suretinin ayrılmaz bir parçasıdır. Asırlar boyu kıyılarında kurulan şehirler, zamanla Rusya’nın en büyük kültür merkezlerine dönüşmüştür.
“Beyaz Geceler” olarak adlandırılmasının nedeni, bu isim Dostoyevski tarafından ilk defa kullanılarak bugünlere gelmiştir.
Mayıs – Temmuz dönemlerinde güneşin çok geç saatlerde batması sebebi ve gecelerde aydınlık olduğu için bu gecelere büyük düşünür tarafından “Beyaz Geceler” denilmiştir. St. Petersburg’da güneş saat 00:00’da doğru batıyor ve 04:00’e doğru da doğuyor.
Moskova’dan St. Petersburg’a kadar su üzerindeki yolculuğun uzunluğu yaklaşık 1389 km’dir. Ana Volga’nın gezinin içindeki bölümü 473 km’dir. Bunun 197 km’si Dubna’dan Smentova’ya kadar, 286 km’si Rybinsk Su Rezervuarından Yaroslavl’a kadar gidiş geliş yoludur. Bu demektir ki hemen hemen ana yolunun üçte biridir.
Moskova Kanalı 128 km. Volga-Baltık Kanalı 365 km’dir. İkisinin toplamı 493 km. olmaktadır. Yuvarlak bir hesap yapılırsa 500 km. Kalan yaklaşık 700 km. ise Fin körfezine dökülen Neva nehri, göller, gölleri birleştiren kanallardan oluşur.
Volga gezisi; kanallar, göller ve nehirlerden oluşuyor. Esasında bu gezi “KANALLAR, GÖLLER, NEHİRLER” olarak adlandırılabilirdi. Ayrıca şöyle bir ad da verilebilirdi “SU YOLU İLE MOSKOVA’DAN ST. PETERSBURG’A” veya programına göre; “ST. PETERSBURG’DAN MOSKOVA’YA.
DiNYEPER NEHRi
Dinyeper Nehri Ukrayna’nın can damarı desek yeridir. Rusya Federasyonu’na bağlı denize 220 m. yükseklikteki Valdai tepelerinden doğar ve 1667 kmlik yol kat ettikten sonra Karadeniz ile buluşur. Nehrin çevresinde 33 milyon kişi yaşamaktadır ve 22 milyon kişi Ukrayna sınırındadır. Kiev 3 milyon, Kremençuk 300 bin, Dnepropetrovsk 1.3 milyon gibi bir çok şehir Dinyeper etrafında oluşmuştur. Bu turumuzda hem Dinyeper nehir güzergâhındaki irili ufaklı şirin kasaba ve köyleri göreceğiz hem de Karadeniz’in en güzel limanlarından Odessa, Yalta ve Sivastopol’u ziyaret etme imkanımız olacaktır. Gemi tarafından organize edilen turlarla Karadeniz’in kadim uygarlık izlerini süreceğiz.
7DENİZ