Singapur Arabuluculuk Sözleşmesi

Daha önce kabulen edilen iş hukukundan kaynaklı zorunlu arabulucuk müessesinden sonra kabul edilen “ticari davalarda zorunlu arabuluculuk” müessesesi de 01.01.2019 tarihi itibari ile yürürlüktedir. Zorunlu arabuluculuk, isminden de anlaşılacağı üzere bir dava şartıdır yani dava açılmadan önce mutlak suretle arabulucuya başvurmak ve bu süreci sonuçlandırmak gerekmektedir.

 

Bu bağlamda deniz ticaret davalarından kaynaklı (çarterparti, yük eksikliği/bozulması/kontaminasyonu, deniz sigortalarından kaynaklı alacaklar vs) ticari davalarda dahil olmak üzere konusu bir miktar paranın ödenmesine dönük alacak ve tazminat taleplerini içeren ticari davalar açılmadan evvel arabulucuya başvurulması ve bu sürecin sonuçlandırılması dava şartıdır[1]. Arabuluculuk “ticari davalarda arabuluculuk” ve daha öncesinde kabul edilen “iş davalarında zorunlu arabuluculuk” sayesinde artık deniz ticaretinin tüm aktörleri (armatörlük şirketleri, gemi işletmeciliği şirketleri, gemi yakıt ikmali ve kumanya şirketleri, kurtarma ve yardım şirketleri vs) tarafından çok iyi bilinmektedir ve “arabuluculuk müessesesi” her geçen gün önemini ve hacmini arttırmaktadır. Lakin bahsekonu ettiğimiz bu arabuluculuk müessesesi yerel (lokal) mana ifade etmektedir. Lakin önemli bir husus, Türkiye’de arabuluculuk sonucu varılan anlaşma neticesinde kayıt altına alınan sulh sözleşmesi, yurtdışında nasıl bir etki alanına sahip olacacağıdır. Bir örnekle belirtmek gerekirse, Türkiye’de zorunlu arabuluculuk tahtında yabancı bir sefer çartereri ile Türk armatör arasında arabuluculuk sonucu imzalanan sulh sözleşmesinin yabancı çarterer tarafından ihlal edilmesi durumunda arabuluculuk sulh sözleşmesini yabancı ülkede Türkiye’de olduğu gibi bir yabancı ilam gibi icra (enforce) etmek için arabuluculuk sonucu imzalanan sulh sözleşmesine uluslararası anlamda bir statü kazandırmak gerekmektedir ki, yazımızın konusu budur.

UNCITRAL (Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonu) tarafından hazırlanmış ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca 2019 Aralık ayında kabul edilmiş olan ARABULUCULUK SONUCUNDA YAPILAN ULUSLARARASI SULH ANLAŞMALARI HAKKINDA BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SÖZLEŞMESİ (kısaca bilinen adı ile SİNGAPUR ARABULUCULUK SÖZLEŞMESİ) , bu yazımızı yazdığımız an itibari ile toplam 53 devlet tarafından imzalanmış olup Türkiye de bu ülkeler arasında yer almaktadır. Sözleşme 14. maddesi gereği 3 üye devletin ilgili Singapur Sözleşmesini onaylama süreci sonrasında 6 ay içinde yürürlüğe girmesi gerektiğinden sözleşmeye taraf olma prosedürünü üçüncü ülke olarak Katar’ın 12 Mart 2020 tarihinde tamamlmasından (sözleşmeyi imzalamakla, sözleşmenin ülke hukukuna göre usuli taraf olma süreçlerinden geçirerek taraf olma statüsü bu açıdan farklılık arzetmemektedir) 6 ay sonra 12 Eylül tarihinde yürürlüğe girmiştir[2].

Türkiye,  Singapur Sözleşmesi’ni imzalayan taraf devletler arasında yer alsa da, Singapur Sözleşmesi’nin Türkiye açısından bağlayıcı olabilmesi için TBMM tarafından onaylanma sürecinin tamamlanması gerekmektedir.

  1. Sözleşmenin Konusu ve Amacı

Sözleşme, 1958 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizine Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nden  (kısaca New York Sözleşmesi)  farklı olarak bu sefer arabuluculuk sonucunda elde edilen sulh anlaşmalarının sınır ötesi icrasına yönelik hükümler öngörmektedir.

Arabuluculuk, tahkim ve devlet yargılamasının yanında daha az masraflı ve pratik olmakla birlikte tarafların istek ve önerilerinin daha ön planda olduğu bir çözüm yöntemidir. Singapur Sözleşmesi’nin ön sözünde de arabulucluğun uyuşmazlık çözümünde kullanılmasının artışı ve arabuluculuk yoluna başvurunun faydaları şu şekilde belirtilmiştir:

“Uluslararası ticaret açısından arabuluculuğun değerini, uyuşmazlığı olan tarafların, uyuşmazlığı dostane bir şekilde çözme çabalarında kendilerine yardımcı olması için üçüncü kişi veya kişileri talep ettiği ticari uyuşmazlıkların çözümünde bir yöntem olarak kabul ederek, Uluslararası ve yerel ticari uygulamalarda arabuluculuğun giderek artan bir şekilde hukuk davalarına alternatif olarak kullanıldığını kaydederek, Arabuluculuk kullanımının, bir uyuşmazlığın ticari bir ilişkinin sona ermesine yol açtığı durumları azaltması, uluslararası işlemlerin ticari taraflarca idare edilmesini kolaylaştırması ve Devletlerin adalet yönetiminde tasarruf sağlaması gibi önemli faydalar sağladığını dikkate alarak, Farklı yasal, sosyal ve ekonomik sistemlere sahip Devletler için kabul edilebilir uluslararası arabuluculuk uzlaşma anlaşmaları için bir çerçeve oluşturulmasının uyumlu uluslararası ekonomik ilişkilerin gelişmesine katkı sağlayabileceğine inanarak aşağıdaki hususlarda anlaşmaya varmıştır.”

Bütün bu avantajlarının yanında, arabuluculuk sonucunda ulaşılan sulh anlaşmasına taraflardan birinin uymaması veya yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda; devletler arasında kararlaştırılmış yeknesak bir icra yolu bulunmaması arabuluculuğun uluslararası bir uyuşmazlık çözümü yöntemi olarak kullanılmasını güçleştirmektedir. Bahsi geçen sulh anlaşması bir yerel mahkeme veya hakem heyetince hüküm haline getirilmemiş ise; bu sulh anlaşmasını icra etmek (enforcement) isteyen tarafın yerel mahkemede bir dava açması, akabinde bu kararı karşı tarafın yerel mahkemesinde tenfiz ettirmesi gereklidir. Bütün bu işlemler arabuluculuğun sağlamış olduğu çabukluk, ucuzluk, esneklik gibi avantajlara gölge düşürmekte olduğundan uluslararası uyuşmazlıklarda arabuluculuğun tercih edilme oranını azaltmaktadır.

Bu noktada Singapur Arabuluculuk Sözleşmesi, önsözünde belirtildiği üzere, kararlaştırılan hükümleriyle tarafların ulaştıkları sulh anlaşmasını icra etmeme ihtimalini önemli ölçüde azaltarak arabuluculuğu uluslararası ticari uyuşmazlıklar konusunda mahkeme yargılaması ve tahkimin karşısında ciddi bir alternatif konumuna getirmeyi amaçlamaktadır.

  1. Sözleşmenin Kapsamı ve Önemli Hükümler

Sözleşmenin içeriğine gelecek olursak, Bu Sözleşme, arabuluculuktan kaynaklanan ve taraflarca, ticari bir uyuşmazlığı çözmek için ("uzlaşma anlaşması”) yazılı olarak yapılan bir anlaşmaya uygulanır. Bu noktada Sözleşmenin kapsamına aile, miras veya iş hukukuna bağlı uyuşmazlıklar girmemektedir. Akit devletlerin bu sözleşme ile söz konusu uyuşmazlığın sulh anlaşması ile çözüme kavuşup kavuşmadığı konusunda bir anlaşmazlığa düşmesi halinde, anlaşmazlığın çözümlendiğini iddia eden tarafın bu sulh anlaşması ile iddiasını ispatlayabileceği kabul edilmektedir.

Singapur Arabuluculuk Sözleşmesi uyarınca sözleşmeye taraf olan devlet mahkemeleri icra edilmek amacıyla huzurlarına getirilen sulh anlaşmasının esasına girerek denetim (içerik denetimi) yapamaz. Tıpkı New York Sözleşmesi gibi, Singapur Arabuluculuk Sözleşmesi de mahkemelere yalnızca aşağıdaki hallerin varlığı durumunda sulh anlaşmasının icrasını reddetme yetkisi tanımaktadır:

  • Taraflardan birinin ehliyetsiz olması
  • Sulh anlaşmasının kesin hükümsüz, geçersiz, uygulanacak hukuka göre imkansız olması, bağlayıcı veya kesin olmaması
  • Sulh anlaşmasının sonradan taraflarca değiştirilmiş olması
  • Anlaşma sonucu ortaya çıkan taraf yükümlülüklerinin zaten yerine getirilmiş olması
  • Yükümlülüklerin anlaşılamaması
  • Tarafların anlaşmayı Singapur Arabuluculuk Sözleşmesi kapsamından çıkarmış olması
  • Arabulucunun kuralları ihlal etmiş olması, bağımsız veya tarafsız olmadığına dair kuşkular olması, bu durumun taraflardan birinin iradesini sakatlamış olması

 

Yukarıda sayılan durumları iddia eden tarafın ispat etmesi, arabulucu ile ilgili kısımlarda ise arabulucunun ihlalinin yanında bu ihlal olmasaydı tarafın anlaşmayı kabul etmeyeceğini ispat etmesi zorunludur. Böylelikle tarafların kötüniyetli şekilde arabulucunun ihlaline dayanarak sulh anlaşmasının icrasına zeval getirme ihtimali Sözleşme ile ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır.

 

Tarafların iddiaları dışında icra edilmesi istemiyle huzuruna getirilen sulh anlaşmasını mahkeme, iki konuyu re’sen gözeterek icra istemini reddedebilir. Bunlar:

  • İcra isteminin kabul edilmesi devletin kamu düzenine aykırılık oluşturacaksa
  • İlgili uyuşmazlık konusu, akit devletin yerel hukukuna göre arabuluculuk yoluyla çözülmeye elverişli değilse

olarak sözleşmenin 5. maddesinde sayılmıştır. Bu bakımdan da Singapur Arabuluculuk Sözleşmesi, New York Sözleşmesi ile benzerlik göstermektedir.

 

Yukarıda anlatılanlara ek olarak Singapur Arabuluculuk Sözleşmesi, akit devletlerin çekince koymasına izin vererek adeta devletlere bir takdir yetkisi tanımıştır. Sözleşmenin 8. Maddesine göre bir akit devlet, Sözleşmenin kendisine veya kurumlarına uygulanmayacağını deklare edebilir, veyahut sulh anlaşmasının taraflarının Sözleşme’nin kendilerine uygulanmasının açıkça kararlaştırılması durumunda uygulanabileceğine dair bir çekince koyabilir. Buna göre hangi ülkelerin Sözleşme’ye çekince koyduğunu takip etmek son derece önemli olup, arabuluculuk sonunda elde edilen sulh anlaşmasının hükümlerini buna göre kaleme almakta fayda vardır. Zira bahsi geçen bu çekinceler uluslararası ticari uyuşmazlıkların arabuluculuk ile çözümü sonrası icraya konulması konusunda yeknesak bir yasal çerçeve oluşturma amacına gölge düşürmektedir.

 

Sonuç olarak Singapur Arabuluculuk Sözleşmesinin gerekli prosedürlerden geçip ülkemizde yürürlüğe girmesi arabuluculuk sonrası elde edilen sulh anlaşmasının her ki taraf için de bağlayıcı olmasını sağlayarak uluslararası anlamda bir yeknesaklık öngöreceğinden, uluslararası uyuşmazlıkları belli temellere oturtacak ve böylece uluslararası ticareti dolaylı olarak da olsa kolaylaştırıp, teşvik edici bir rolü olacaktır.

 

Av. Mehmet Hakan Tüfekçi

Tüfekçi Hukuk Bürosu

[email protected]


[1] 30630 sayılı ve 19.12.2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan  7155 sayılılı Kanun’un 20.maddesi ile Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi gereği

[3] Tüfekçi Hukuk Bürosu Kurucusu, İstanbul Barosu Avukatı