Ülkeler arasındaki sınırların kalkması, ülke düzenlemeleri ve teşvikler ile firmaların rekabet avantajı elde etmek amacıyla faaliyetlerini ucuz işgücü ya da kaynak bulunan ülkelere yönlendirmesiyle ticari faaliyetler git gide artmıştır. Ticari faaliyetlerin olmazsa olmazı lojistiktir, en basit tanım ile; bu ürün ve hizmetlerin bulundukları noktalardan alınıp en iyi şartlarda istenilen ülkeye teslim edilmesidir. Dünya ticaretinin artmasına paralel olarak dünya trafiği de artmıştır. Bugün dünyadaki ticaret verileri incelendiğinde dünya ticaretinin olmazsa olmazı deniz yolu taşımacılığıdır. Dünya ticaretinin %90’ından fazlası bugün deniz yoluyla yapıldığından, ülkeler arasında taşımacılıkta gerek maliyet avantajları gerekse de kapasite avantajı bakımından en fazla tercih edilen taşımacılık modu deniz yoludur. Deniz yolu taşımacılığının da olmazsa olması bu faaliyetlerin geçekleştirilmesine aracılık eden limanlardır. Hal böyle olunca limandaki faaliyetlerde elleçleme, taşıma, transfer, yükleme, vb. işlemler fazla olmaktadır. Limanda yapılan her bir hareket yüksek enerji tüketimi ve bu duruma bağlı olarak da yüksek karbondioksit salınımı demektir. Ticaretin artması dünya trafiğini arttırmış bu faaliyetlerde ülkelere iklim değişikliği, küresel ısınma, çevre kirliği ve çeşitli iklim ve çevre problemleri olarak geri dönüş yapmaya başlamıştır. Son zamanlarda gerek dünyada gerekse de ülkemizde üzerinde en fazla konuşulan, tartışılan ve çalışmalar yapılan bir konu da yeşili doğayı korumak, sürdürülebilir olmak ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir ülke bırakmaya çalışmaktır. Bu nedenle her gün farklı uygulamalar ve düzenlemelerle ülkeler ve firmalar gelecek için nasıl daha iyi bir yaşam bırakabiliriz sorusuyla faaliyetlerine devam etmektedir.  Bugün bu uygulamalar ve düzenlemeler ticari faaliyetlerin olmazsa olmazı limanlar için de başta gönüllülük esasıyla başlamıştır. Limanlar ülkelerin doğal güzelliklerinin (çevrenin, suyun, havanın) korunması için çok önemlidir. Özelliklede ülkemizde kent merkezlerinde ya da yakınlarında kurulan limanlar faaliyetleri nedeniyle doğrudan bizleri ve doğada yaşayan diğer canlıları olumsuz yönde etkilemektedir. Ülkeler limanlarının stratejik konumu ve faaliyetleri nedeniyle bugün değişik uygulamalara gitmeye başlamışlardır. Bu amaçla özellikle Avrupa’da önemli limanlarda ülkelerin doğayı korumak amacıyla koydukları kurallar (Kyoto Protokolü, Montreal Protokolü, MARPOL Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Çevre Programı Basel Sözleşmesi, Rotterdam Konvansiyonu, vb.) bulunmaktadır. Yeşil Liman olarak adlandırılan bu uygulamalarla amaçlanan; sürdürülebilirliği ve güvenliği sağlama, yenilikleri takip ederek yenilikçi çözümler geliştirme, çevreye duyarlı ekipman kullanma, AR-GE’ye önem verme,  verimliliği sağlama yolları bulma ve bu amaçla da ülkeler arasındaki işbirliklerinin ve projelerinin arttırılmasıdır denebilir. Avrupa Birliği Komisyonu tarafından oluşturulan Limanlar ve Denizcilik altyapısının yeşilleştirilmesini  konu alan (Green Paper olarak adlandırılan ve yeşil kitap olarak Türkçeye geçen) taşımacılık kuralları  sürdürülebilirliği sağlayarak ülkeleri korumayı ve bu politikalar ile rekabet avantajı sağlamak için oluşturulmuş kurallar bütünüdür. Yeşil denmesinin nedeni ise bir zorunluluk olmaması tamamen gönüllülük esasına dayandırılarak yapılmasının istenmesidir. Kısacası “Green Paper” ile hedeflenen ülkelerin refahını arttırmak, daha iyi bir çevre ve doğa sunarak daha iyi tarım alanları yaratmak ve insanlar için daha kaliteli yaşam standartları sunabilmektir.  Kaynakların git gide tükendiği ve kıt kaynaklara bağlı olarak enerji fiyatlarının günden güne arttığı günümüzde enerji veremliliği git gide önem kazanmıştır. Yeşil limanlar ile ilk etapta amaçlanan yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasını sağlayarak enerji verimliliğini arttırmak ve çevreye mümkün alan en az zararı vermeye çalışmaktır. Bugün dünyada yapılan çalışmalarda yeşil liman uygulamalarında 6 anahtar alan vardır. Ya da farklı bir ifade ile yeşil limanlar ile hedeflenen 6 alanda başarı sağlamaktır. Bunlar su, enerji, hava, atık yönetimi, sürekli geliştirme ve sürdürülebilir iş uygulamalarıdır. Bugün dünyada birçok ülke yeşil liman projelerini desteklemektedir.  Bunlardan en önemlileri ve başlıcaları DP World, Hutchison Port Holdings Limited (HPH), APM Terminals, PSA International and Shanghai International Port Group (SIPG) ve Port of Rotterdam ve Antwerp. Genel olarak bu limanların odaklandığı 3 temek nokta vardır. Bunlar da geri dönüşüm, atık yönetimi ve iklim değişikliğidir (yenilenebilir enerji kaynakları). Gönüllülük esasıyla başlayan bu uygulamalar bugün bazı ülkelerde otoritelerin koymuş olduğu kurallarla zorunlu hale gelmeye başlamıştır. (Örn: Rotterdam ve Antwerp gibi). Bugün ülkemizde de yeşil limanlarla ilgili geç de olsa çalışmalara başlanmıştır. Doğayı ve çevreyi koruyanların bir adım önde olduğu günümüzde, limanları koruma çevreye duyarlı ve saygılı olma gönüllülük esasıyla Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanlığı, Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü (DTGM)  ve Türk Standardları Enstitüsü (TSE) arasında imzalanan protokol ile Aralık 2014’te başlamıştır. Bu protokolün amacı hem çevreyi korumak hem de daha kaliteli ve güvenli hizmetlerin sunulmasını sağlamaktır.  Bu amaçla istenen ise limanların belirlenen 3 temel standardı sağlamasıdır. Bunlar; ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi ve ISO 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemidir. Ülkemizde de yeni yeni önem kazanmaya başlayan yeşil ya da sürdürülebilir limanlar diyebileceğimiz uygulamalarla amaçlanan limandaki süreçlerin kalitesini arttırarak süreçleri daha kısa sürelerde yönetmek, limandaki geri dönüşüm faaliyetlerini arttırarak artık suların değerlendirilmesini sağlamak, çevreye duyarlı (elektrikli) araçlar kullanarak kirliliği azaltmak, geri dönüşümü liman faaliyetlerinin bütününe yayarak atık miktarını azaltmaktır. Bilindiği üzere Marport, yeşil liman öncülerinden yeşil liman sertifikasını alan ilk limanımızdır.  Günümüzde çevreye ve doğaya önem verdiğini gösteren birçok limanımız da yeşil liman sertifikası için başvuruda bulunmuştur. Yeşil liman demek sağlıklı koşullar, iş ve iş sağlığı demek, temiz hava, temiz su, temiz enerji demek… Temiz limanlar ve kıyılar ülkelerin prestiji demek, turist demek, ülke imajı demek… Bu nedenle üç tarafımızın denizlerle çevrili olduğu jeopolitik açıdan Asya ve Avrupa arasında stratejik bir konumda olmamız ve birçok kilit noktayı bağlayan ülkemizde limanlar ülkemiz, ülke zenginliğimiz, gelir ve refahımız için çok önemlidir. Bu bilinçle kıyılarımızdaki yaşanabilirliği öldürmemek adına limanlarımızı yeşilleştirmemiz gerekir. Bu bakımdan bu süreçte limanlarımızın daha yeşil olması için devletin limanlara daha fazla destek ve teşvikte bulunması önemlidir.
Editör: TE Bilisim