Sabancı ailesinin gemicisi Yalçın Sabancı, bu alanda en hızlı büyüyenlerden. 39 yıllık Sabancı Holding hayatının ardından 1999’da denizciliğe girmiş ve YA SA Holding’i kurmuştu. Filosunu hızla genişleten YA SA Holding, 20’ye yakın geminin sahibi. YA SA’nın bu gemilere yenilerini ekleyeceğini temmuz ayında duyurulmuştu. Dünya Gazetesi’nde yer alan haberde Yalçın Sabancı’nın 8 yeni gemi siparişi için Çin’de görüşmelere başladığını vurgulamıştık. İşte o siparişler hayata geçiyor. Geçtiğimiz hafta sessiz sedasız Yalçın Sabancı, Çin’in New Yangzijiang Tersanesiʹne her biri 209 bin DWT taşıma kapasiteli 3 gemi siparişi vermiş. Tanesi 45 milyon dolar   3 adet dökme yük gemisinin boyu 300 metre olacak. Gemilerin fiyatı da 45 milyon doların biraz üzerinde. Yani Sabancı, bu gemiler için Çinli şirkete 140 milyon dolara yakın yani 550 milyon liralık bir para ödeyecek. Çin’in en büyük tersanelerinden biri olan firmanın 10 binden fazla çalışanı var. Şirketin cirosu ise 5 milyar doların üzerinde. Son dönemde gemi siparişlerinde düşüş olsa da Sabancı, 3 gemiyle filosunu daha da büyütecek.   Türk fuarcı şart koşunca ihracatçı çözümü Libyaʹda buldu Dünyanın en önemli gıda fuarlarından biri Dubai’deki Gulfood... ABD’den Rusya’ya dünyanın bir çok ülkesinde düzenlenmesine rağmen Türkiye için en önemli bacağını işte bu Dubai’deki fuar oluşturuyor. Türk şirketleri de dünyadaki bu fuarlara olduğu gibi Dubai’deki etkinliğe de Çoğu zaman da Milli Katılım ile adeta gövde gösterisi yapıyordu. Ta ki geçen yıla kadar... Bildiğiniz üzere Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri ile siyasi ilişkiler eskisini aratır durumda... Hatta Dubai ile neredeyse buz kesmiş halde... Geçmişte Türk dizilerinin Dubai’de ekranlardan düşmediği zamanı şimdi ile karşılaştırınca ilişkilerin pek iç açıcı olmadığını da görüyoruz. Türkiye’de yatırımlarını azaltan hatta durduran Dubaili şirketlerin de sayısı giderek artıyor. İşte bu süreç, Dubai’deki Gulfood’a son birkaç senedir yansıyor. Fuarın en ücra, en kötü yerleri Türk katılımcılara ayrılıyor. Pavilyonların önüne de Türk şirketlerin ürünleri görünmesin diye büyük tabelalar konuluyor. Katılım giderek düşüyor Buna rağmen direnen Türk ihracatçısı, yeni pazar arayışından geri adım atmıyor. Bu fuara geçmiş yıllarda 150’den fazla firma katıldı. Bunun 30-40’ı milli katılımla yer aldı. Ancak sayı düşüyor. Geçen yıl 15-20 civarında şirketti. Bu yıl sayı ne olur; bilinmez... Türk ihracatçısı ise Ankara’dan gereken desteği alamıyor... Ancak Dubai’deki olaylar bununla da sınırlı değil... Ekonomi Bakanlığı’nın Dubai’deki çalışmaya yönelik yetkilendirdiği Selten adlı fuar şirketinin yaptıkları... Küresel ihracatın artması için Türk şirketlerine destek vermek yerine iddialara göre Ekonomi Bakanlığı’nın görevlendirdiği Selten’in yaptıkları adeta fren niteliğinde... Bir başka deyişle, destek değil köstek gibiymiş... Anlatayım... Libya ve Ürdün daha ucuz Fuarda daha önce yer alan bir Türk şirketinin sahibi aradı beni... “Eğer Dubai’deki fuarda yer almak istiyorsanız, benim diğer ülkelerde düzenleyeceğim en az iki fuarıma da katılmanız gerekiyor” yanıtını alıyor. Türk şirketinin sahibi ise diğer fuarları inceliyor ancak pek verimli fuarlar değil... Katılıp boş yere para ve zaman harcamaktansa kendilerince bir yol arıyorlar. Çözüm Libya oluyor. Türk patron, Libya’da “1 masa 2 sandalye” diye nitelenen tabela şirket kuruyor. Fiyatlar metrekareye göre Türkiye’den daha ucuz. Siyasi ilişkilerden de olumsuz yansıma almadığı için daha rahat gidiyor. Bir başka Türk şirketi de yine çözümü hüllede bulmuş. Ürdün’de bir yerel ortakla küçük bir şirket kurmuş ve yine daha ucuza ve herhangi bir engele takılmadan Dubai’de yerini ayırtmış... Şirket yöneticisinin anlattığı iddialara göre fiyatta oldukça düşükmüş... Siyasi ilişkiler geçmişteki gibi kolay değil... Ekonomi de bunun paralelinde ilerliyor. Fuarlar katılım da azalıyor. Gidenleri de en ücra yerlere veriyorlar... Ekonomi Bakanlığı, yeni pazarlar arayan Türk ihracatçısını şu dönemde daha da desteklemek için var... Ancak böyle önemli bir fuarı tek şirketin kontrolüne bırakması ne kadar doğru? İddialar endişe verici... Türk şirketlerine küresel yolculuklarında destek gerekiyor. Destek olmasa bile köstek olmamak şart... Biliyor musunuz? Dünyanın en eski şirketi artık hayatta değil. Japonyaʹdaki Kongo Gumi’den bahsediyorum. 578ʹde kurulmasına rağmen birkaç yıl öncesine kadar hayattaydı. Avrupa’nın en eski şirketi 1.000 yılında Fransa’da kurulan Chaten de Chaten de Goulaine. Türkiye’de ise hayatta olan en eski şirketin tarihi 1777ʹye dayanıyor. Kurucusunun adını alan Hacı Bekir Lokumları bu yıl 240’ıncı yaşını kutluyor.  Ekonominin kalbi ABD’de ise daha eski. 1623’te kurulmuş Zildjian adlı şirket tamı tamına 394 yaşında. ABD’nin bağımsızlık günü ise 4 Temmuz 1776’da gerçekleşmiş. Yani Zildjian, ABD’den 153 yaş daha büyük. Peki ABD’den 1.5 asır daha yaşlı olan bu şirketin öyküsünün nereden başladığını biliyor musunuz? Yanıtı İstanbul... 17’nci yüzyılın  ilk çeyreğinde dayanaklı ziller yapmaya yarayan bir alaşım keşfeden Avedis Zildjian tarafından kurulan şirketin tarihi 1929’da değişti. Büyük Buhran’ın başlamasından günler önce ABD’ye göçen birkaç kuşan altındaki torunlarından 3’üncü Avedis Zildjian, dünyanın en ünlü müzisyenlerine üretim yaptı.  Hatırlatmakta fayda var. Sultan 4’üncü Murat’ın izniyle Samatya’da kurulan üretim Avrupa ülkelerine ürün gönderir oldu. Yani bir anlamda ilk ihracatı yapan şirket unvanını aldı. Kaynak: Dünya /Kerim Ülker
Editör: TE Bilisim