Bu sıralar çok sorulan konulardan birisi de yakıt fiyatlarıyla navlunların orantılı olup olmadığı. Yüzeysel olarak bakıldığında, bir noktaya kadar varmış gibi gözükebilir ancak esasında yakıt fiyatları ve navlunlar arasında direkt bir korelasyon olmadığı kanaatindeyim. Ancak her ikisi de ortak etkenlere sahip olduğu için (örneğin emtia fiyatları, ham petrol fiyatları) uzun sürelerce parelellikler gösterebiliyor ama bu genel geçer bir kural değil. Denizcilik yakıtları tüketimine ve EIA (ABD Enerji Bilgileri İdaresi) verilerine bakarsak, 2006-2010 arası toplam tüketim değerleri açısından bir düşüşten ziyade yükseliş var, ki esasen bu da yine arz fazlalığını gösteren destekleyici bir unsur. Arz fazlası da malum olunduğu üzere navlunların düşüşüne sebebiyet veriyor ama gemiler bir dolar navlunla da 100 bin dolar navlunla da aynı yakıtı aşağı yukarı yakmaya devam ediyorlar. Daha evvelki yazılarda da bahsetmiştik, bugün ortalama bir ikmal 500 ton dolayında. Ancak Türk armatörlüklere ait gemiler küçük olduğundan bu değer ortalama 150-200 ton gibi Türk gemileri için. Peninsula Petroleum’un ilk günlerine, 1997’ye gittiğimizde bakıyoruz ki 1 ton IFO 380, 60 dolar seviyelerindeymiş, 17 Ocak 1998 mesela, 62 dolar. 19 Temmuz 1999’da ilk defa 100 dolar olmuş ve o zamanki notlara bakılırsa (artık müzelik bunlar) insanlar büyük olay olarak algılamışlar ve bundan daha fazlası olmaz diyenler olmuş. Çıkış hep sürmüş, 120, 150, 180 ve ilk defa 21 Ekim 2004’de 200 dolar olmuş. Yine bağırışılmış “tüm zamanların en yüksek fiyatları” diye başlıklar atılmış ve bunker ayarlama faktörü geniş çaplı olarak hayata girmeye başlamış. 1 Eylul 2005’e gelindiğinde 300 dolar, 20 Temmuz 2007’de 400 dolar, 5 Kasım 2007’de 500 dolar telaffuz edilmiş. 2008’in ilk yarısında da 600... İşte esas problem bundan sonra başlamış, çünkü ayda 2 milyon dolar kazanırken 100 bin dolar yakıta vermek çok büyük bir problem değil. Ama 2008 kriziyle beraber, kazanç 100 bin dolara (ve hatta çok daha altına) düşünce?  Yakıt fiyatlarının yükselişi ise durmamış, 2 Temmuz 2008’de 700 dolar, biraz ateşi düşer gibi olduysa da bir ara 2012’de tekrar 750 dolara tırmanmış. Aynı günlerde endeksler ise taban seviyelerde idi. Fiyatlara gelince, fiziksel satışlarla çok ilgisi yok aslında, yalnız artan rekabetle kar oranları düştü, tüm deniz yakıtları sektörü için bunun da ancak yüzde 1 gibi bir tesiri var. Çünkü zaten deniz yakıtları kar oranının çok düşük olduğu bir dal. Daha ziyade ham petrol fiyatlarının alakası var. Örneğin 1998’de 12 dolar olan petrol şimdi aşağı yukarı 100 dolar,  8 kattan fazla artış var. Ancak bunker fiyatlarındaki artış aynı dönem için aşağı yukarı 20 kat. Bunun da çeşitli nedenleri var, ama esas faktörler olarak diyebilirim ki a) rafineri yatırımları (neticede fuel oil bir atık ürün ve yeni teknolojiler ile bu giderek düşüyor),  mesela Tüpraş örneğine bakarsak 2008’de 4,765,000 ton olan fuel-oil üretimi modernizasyonlarla 2013’de 2,721,000 ton seviyesine düşmüş ve önümüzdeki yıllarda daha da düşecek. b) başka sektörlerden bu atık ürün için artan rekabet (mesela elektrik üretimi). Emin olabileceğimiz bir şey var ki yakıt fiyatları yükselmeye devam edecek ve bir gün gelecek bu günleri de yakıtın ucuz olduğu güzel günler diye hatırlayacağız. Dünden bugüne hazırlanan, bu günleri öngörebilen denizcilik firmaları nispeten rahatlar. Yarınları görmek için de kahin olmak gerekmiyor. Piyasalar düzelmeyecek ve yakıt fiyatları artmaya devam edecek. Buna hazır kaç firma var! İşte onun istatistiği pek  mümkün değil. Can Besev [email protected]
Editör: TE Bilisim