Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Limancılık Sektörü Söyleşileri webinarında bu hafta “Kruvaziyer Sektöründe Beklentiler ve Eğilimler” konusu ele alındı. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Soner Esmer’in yaptığı söyleşiye konuşmacı olarak Global Ports Holding Doğu Akdeniz Bölge Direktörü ve Kuşadası Limanı Genel Müdürü Aziz Güngör katıldı.

 

Söyleşi, Prof. Dr. Soner Esmer’in limancılık sektöründeki yük ve yolcu taşımacılığı yine bu limanları birbirinden ayıran işletim sistemleri arasındaki farklara ilişkin sorusuyla başladı.

 

Kruvaziyer limanların temel fonksiyonunun turizm tesisi olduğunu ve bu anlamda yük limancılığıyla çok ayrışan yönleri olduğunu belirten Aziz Güngör, “Yolcunun gemiye katılım ve gemiden ayrılması, özellikle havalimanlarına da benzer bir işletme olduğunu söyleyebiliriz. Kruvaziyer seyahatlerin başladığı ve bittiği limanların yapısına ya da işletmecilik modeline baktığımızda hava limanlarına çok benziyor. Uçağa gider gibi limana gidiyorsunuz. Tüm işlemleri havaalanındaki gibi yapıp gemiye gidiyorsunuz. Operasyonel anlamda uçağa binmekten hiçbir farkı yok” dedi.

 

TÜRKİYE’NİN İÇİNDE OLDUĞU GÜZERGAHLAR CAZİBE YARATIYOR

 

Esmer’in yönelttiği destinasyon kavramı, Türkiye’nin üstünlükleri ve değiştirmesi gereken yönleri nelerdir sorusuna yanıt veren Güngör, “Kaynak pazar’ ve ‘destinasyon’ dediğimiz iki temel kavram vardır. Kaynak pazar, turistlerin bu olguya katıldığı ülkeler bir de destinasyonlar var, yani insanların tatil amacıyla seçtiği coğrafi lokasyonlar. Türkiye, bir destinasyonun parçası. Bugün dünyada kruvaziyer pazarları 20 parçaya ayırıyorlar. En büyük ve popüler pazar Karayipler pazarı. İkinci sırada Akdeniz pazarı var Kuzey Avrupa ile birlikte. Türkiye’de bu ikinci en büyük pazarda Akdeniz’in doğu segmentinde yer alan çok önemli bir uğrak ülkesi. Türkiye, Doğu Akdeniz pazarında vazgeçilmez bir ülke… Bu Doğu Akdeniz pazarında Yunan anakarasını ve adalarının ve Türkiye’nin de içinde olduğu bir ürünüz aslında. Fakat bu ürün Türkiye sayesinde ayrışıyor ve renkleniyor. Akdeniz’in geneline baktığımızda ağır bir Greko-Romen kültür mirası hakim. Türkiye farklı bir katman olarak yeni bir şeyler sunuyor. Bu da büyük bir cazibe yaratıyor.

 

Dünyada artık kabul edilmiş şöyle bir durum var. İçinde Türkiye’nin olduğu güzergahlar, ürünün karlılığını yükselten bir etkiye sahip. Türkiye’nin olduğu ürünler ticari anlamda da bir cazibe yaratıyor. Popülaritenin önemli bir kısmı sahip olduğumuz tarihi, kültürel, turistik güzellikler ama ticari olarak da Türkiye’nin tercih edilmesinin önemli bir nedeni de var. Türkiye’nin sektöre sağladığı karlılık avantajı var. Verimlilik artıyor. Yani bilet üzerinden sağlanan kazanç yüzde 30 iken işin içine Türkiye girdiğinde yüzde 40-45’ler çıkıyor. Yine Türkiye’de çok güçlü turistik ürünler var. Örneğin, Kuşadası’nda bir Efes Antik Kenti var ki bir gemi Kuşadası’na geldiğinde yolcularının yaklaşık yüzde 70-75’i bir tur alarak bu kenti ziyaret ediyor. Ve bu biletlerin çoğu gemi içinde satılıyor. Dolayısıyla gemi için de müthiş bir kaynak yaratıyor. Yine bu turlar sırasında alışveriş organizasyonları oluyor. Gemi firmalarının önemli kazançları oluyor… Gemi firmaları uğrak yapacakları limanları seçerken onların ne kadar hoş, romantik olduklarına bakmıyorlar. Hangisinde daha fazla tur satmak, alışveriş organizasyonu yapmak gibi durumları hesaba katarak hareket ediyorlar. Kapitalizmin sert dinamiklerinin işlediği bir sektör o yüzden her zaman ticari kısmı da dikkate alınarak değerlendirme yapmak lazım” diye konuştu.

 

TÜRKİYE’DE ÇOK CİDDİ KRUVAZİYER TURİZMİ POTANSİYELİ VAR

 

Türkiye’de kruvaziyer turizminin hala yeterince tanınan bir alt segment olmadığına ve kruvaziyer turizmi açısından çok gerilerde olduğuna işaret eden Güngör, “Dünyada yaklaşık 150 milyon geceleme yapılıyor. Türkiye en iyi döneminde 2.3 milyon geceleme yaptı. Klasik bir yanlış var. Dünyada 30 milyon kruvaziyer turisti var deniyor. Bunun 2,5 milyonu Türkiye’ye geldiği zaman sanki pastada çok önemli bir dilimimiz varmış gibi anlaşılıyor ama bu böyle değil. Geceleme sayısına baktığımızda Türkiye’nin en iyi dönemde payı yüzde 2’yi geçmemiştir. Turizmde dünyada altıncı olacaksınız ama kruvaziyer turizminde de çok altlarda olacaksınız. Bu geliştirilmeye çok ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Haliyle geliştirecek çok tarafımız var. Evet, Türkiye’de Kuşadası, İstanbul, Bodrum, Marmaris, Çeşme gibi çok önemli kruvaziyer limanlarımız var. Ama bizim en büyük eksiğimiz bu büyük yolcu aktarma merkezlerini henüz oluşturamamış olmamız… Ülkemizde acilen 2-3 büyük yolcu aktarma merkezleri oluşturmamız gerek. Galataport bu konuda önemli bir misyon üstlendi ama İstanbul gibi bir marka kenti için bu yeterli değil. İstanbul’da ihtiyaç var. Bu konuda Ulaştırma Bakanlığı’nın da attığı adımlar var. Bu sene Samatya ve Yenikapı taraflarında büyük bir kruvaziyer limanının inşaat ihalesi olacak. Ve İstanbul büyük bir limana kavuşacak. Ve hızla Türkiye’de kruvaziyer turisti sayısını arttıracak. Antalya’da da büyük bir limana ihtiyaç var. Türkiye’de şu anda münhasıran kruvaziyer limancılığı yapan çok az sayıda liman var. Bugün ülkemizde 25 limana iyi bir sezonda kruvaziyer gemiler geliyor ama bunların çoğu karma liman ve uygun tesislere de sahip olamıyorlar.

 

Bir de Türk tatilcisine kruvaziyer tatilin tanıtılması lazım. 10 milyon insanın tatile çıktığı bir ülkede gemiyle seyahat edenlerin sayısı hala 35 binlerde ise burada çok ciddi bir potansiyel var demektir. Türkiye’nin bir kaynak pazar olarak görülmesi, büyük kruvaziyer firmaların operasyonlarını Türkiye’ye taşıması ve buradan hareket etmesini de destekleyecektir. Türkiye’nin bu konuda çok yolu var. Ama bunlar stratejik bir planlama ile 5-10 yıl içerisinde adım adım geliştirilebilecek konular” şeklinde konuştu.

 

2022 VE 2023 TOPARLANMA YILLARI OLACAK

 

Pandemi nedeniyle 2020’de durma noktasına gelen ve 2021’de belli bir hareketlilik yaşayan kruvaziyer turizm açısından 2021 ve 2022 yıllarını değerlendiren Güngör, şöyle devam etti: “Kruvaziyer turizmi dünyada en hızlı büyüyen turizm alt segmenti. Ortalama yüzde 7’lik sürekli bir büyüme yaşamış. Neredeyse hiçbir kırılma yaşamadan 1990’dan günümüze kada müthiş bir büyüme yaşamış. Türkiye, 2010’a kadar bu ritmin içinde yer aldı. Bu trendden 2010 yılıyla birlikte ayrışıyoruz maalesef. Arap Baharı, Suriye sorunu, Yunanistan’ın ağır ekonomik krizi, Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi gibi her sene yaşanan bu jeopolitik sorunlar nedeniyle Türkiye bu trendden koptu. Sadece ülkemiz değil, Doğu Akdeniz pazarı böyle. Akdeniz’deki ikinci en büyük pazarken bugün Adriyatik’e kaptırdık bu yerimizi. 2.3 dediğimiz yolcu 200 binlere kadar düştü. 2018’de dip yaptık. Sonra da pandemi ortaya çıktı. Bu 30 milyon yolcu 2020’de 5.8 milyona düştü. Sektör inanılmaz küçüldü. 160 milyar dolarlık bir sektörden bahsediyoruz. 2021’de bu rakam 13 milyonlara kadar çıktı. Ama hala 30 milyonlardan çok uzak bir tablo. 2019’da dünyada 412 gemilik bir filo vardı. 50 gemi hurdaya çıktı. Pandemi çok ağır vurdu. Ama bizim krizimiz çok daha büyük bir kriz. Yani 2 yıl ile açıklanamayacak bir kriz. 2010’dan beri o trendin dışına çıktık.

 

2022 ve 2023 yılları toparlanma yılları olarak addediliyor. Hedef 2023’te dünya çapında tekrar 30 milyon yolcuya ulaşmak. Hatta sektörün 2027 yılında 40 milyon yolcuya çıkma hedefi var. Gemi sayısının 500’lere çıkma hedefi var. Türkiye için 2.2 milyonların üzerini görmek 2024 yılını bulabilir. Çünkü bizi daha ağır yara aldık. Ama 2022 yılına çok büyük umutlarla giriyoruz.”

 

GLOBALİN STRATEJİSİ EN ŞÖHRETLİ LİMANLARI GRUBA KATMAK

 

Dünyanın en büyük küresel kruvaziyer terminal operatörü olan Global Yatırım Holding iştiraki Global Port Holding’in büyüme serüveni ve gelişimini anlatan Güngör, şu ifadeleri kullandı; “Global Port Holding, 4 kıtada 14 ülkede 23 liman işletiyor. Bugün binin üzerinde çalışanıyla çok büyük bir şirket. Bu serüven 2003 yılında Kuşadası Limanı’nın özelleştirmesiyle başladı. Ve ardından müthiş bir hızla büyüdü şirket. 2007 yılında Antalya Limanı, 2008’de Bodrum Limanı katıldı. İlk yurt dışı limanımızı ki bu bir ticari limandır, Karadağ’daki limandır. Burada kruvaziyer elementi de yoktu. İlk olarak 2014’te yurt dışı yatırımı yapıyor. Ama asıl büyüme 2014’ten sonra oluyor. Malta’nın Malette Limanı’nın alınmasıyla, arkasından Barselona’da Malaga Limanı, Singapur Limanı’nı barındıran şirketin alınmasıyla birlikte çok yeni bir pencere açılıyor. Ondan sonra hızla alımlar yapılıyor. Bu hızlı büyümenin temelinde gruba katılan her liman yatırımcı çekiyor. Genel strateji dünyanın en şöhretli limanlarını gruba katmak. Bu limanların şöhreti, Global Liman Holdingin üzerinde çoğu zaman. Bugün Barselona limanı, Venedik limanı, Hawana Limanı var. Dünyanın en büyük transit limanı olan Bahamalardaki Nassau Limanı var. Bir Türk şirketi ve çok gurur verici. Bu önemli bir fırsatı çok iyi değerlendirmektir. Bir yatırım holdingtir. Dolayısıyla belli bir sektörde büyümek üzere kurulu değildi. Yatırım yapılabilecek sektörler üzerine bir büyüme stratejisi vardı. Ve bunun bir eseridir Global Liman Holding. Dünyada kruvaziyer limancılık çok önemli bir oranda kamunun elinde. Bunun beraberinde getirdiği bir hantallık söz konusu. Ve ticari düşünememe durumu söz konusu. Ticari düşünememe bazen destinasyona da kaybettiriyor.

 

Biz neden bu kadar büyüyor ve talep görüyoruz. Çünkü biz sadece limanın gelişimine hizmet etmiyoruz. Aynı zamanda destinasyonun da zenginleşmesine, gelişmesine hizmet ediyoruz. Biz Nassau’yu aldıktan sonra otoritenin gelirleri birden arttı. Ve bu ülkenin geliri olduğu için ülkeyi de zenginleştiren bir yatırım. Hiçbir firma bizim gibi limanı ve destinasyonu geliştirme motivasyonu ile girmiyor. Sektörde yaşanan çok sert rekabetin avantajını yakalamak istiyor.”

 

YEŞİL DÖNÜŞÜM SOSYAL SORUMLULUK DEĞİL, EKONOMİK ZORUNLULUK

 

Kruvaziyer sektöründe yeşil liman yatırımlarını da değerlendiren Aziz Güngör, şöyle devam etti: “Bugün her sektörün bu konuda hassasiyet göstermesi elzem. Ama en başta bu işin bayraktarlığını, turizm sektörü yapmalı. Sürdürülebilirliğin, çevre hassasiyetinin, sıfır karbon hedefinin. Bunun öncülüğünü mutlaka turizm sektörü yapmalı. Kruvaziyer sektöründe bu konuda çok ciddi adımlar atılıyor. 5 yıl içinde denizlere inecek 90 geminin yüzde 30’undan fazlası LNG yakıt kullanacak. Nerdeyse yüzde 70’i karadan elektrik bağlantısı kullanabilecek bir donanımla geliyor. Kruvaziyer sektörünün 2050 vizyonu var. Bunun bir halkası olarak bu işe duyarsız kalmak mümkün değil. 2014’de biz de büyük bir heyecanla Ulaştırma Bakanlığı’nın Yeşil Liman uygulamasına hemen dahil olduk. Kuşadası Limanı olarak ilk sertifikayı alan liman olduk.

 

Bizim için bu çok önemli. Çünkü kruvaziyer yolcusunun bu konuda ciddi bir hassasiyeti var. Öyle bir an gelecek ki liman seçimlerinde dahi yolcu bu durumu değerlendirecek. Yeşil olmayan limanlara gitmeyi reddedecek. Bu ticaretin yönünü çok başka yerlere dönüştürebilir. Hem limancılık ticaretinin hem de dünyadaki kruvaziyer gemilerinin konumlandırılmasını da etkileyecektir. O yüzden bu iş sadece bir çevre koruma meselesi değil. Şirketler ayakta kalmak istiyorlarsa bu artık bir sosyal sorumluluk değil, bir ekonomik zorunluluk. Buna mutlaka uyum sağlamak zorundayız.

 

Dev dalga çarptı, cruise gemisi kontrolden çıktı Dev dalga çarptı, cruise gemisi kontrolden çıktı

Türkiye’nin rekabette geri kalmaması için yatırım yapabileceğimiz en önemli ve stratejik alan bu alan. Bizim holding olarak da ilk hedefimiz, kendi tükettiğimiz elektriğin tamamını güneş enerjisi yoluyla sağlamak. Bu anlamda yatırımlarımızı planladık. İzin sürecine tabi. Onlarda 12 ay içinde tamamlanacak. Bu alanda üzerimize düşeni yapıyoruz.”

 

 

7DENİZ - ÖZEL

Editör: Haber Merkezi