Dünya ekonomisinin 81 trilyon dolar, ticaretinin de 20 trilyon dolar seviyesinde seyrettiği bir dönemdeyiz. En son yaşadığımız resesyon da 2009’dur. O da hepimizin bildiği üzere 6 Mayıs’ta ABD’de başlayan Mortgage krizidir. Dünya deniz ticaret filosunda yaşanan yoğun kapasite büyümesi ve bunun arkasından gelen hızlı teslimler var. Yani dünya deniz taşımacılığı filosu arzı, talebe göre çok hızlı büyümüştü. Bu zaten geçmişten gelen bir sorundu. Dökme yük dışında kanal gemi fiyatları ve kiralamaları tarihi dipleri gördü ve toparlanma ihtimalini de zayıf hissettik. Güçlü bir toparlanma sinyali yoktu. O hafif toparlanmalardan yeniden aşağı doğru hareketler hissediyoruz. Özellikle 2017’den itibaren Amerika politikasındaki Çin’i yavaşlatma hareketleri, özellikle ticaret savaşı ayağıyla oluşması bugün yaşanan daralmanın bir numaralı faktörü. Dünya ticaretindeki kaygılar, özellikle de Çin’in daha fazla üretip satamama endişesi ile ithalatındaki yavaşlamalar görülüyor. Bu tüm dünyaya, geminin arz tarafındaki fazlalığının aslında bir tehdit olduğunu da gösteriyor.

Kayıp mürettebatın ailelerinden 'ihmaller araştırılsın' çağrısı Kayıp mürettebatın ailelerinden 'ihmaller araştırılsın' çağrısı

 

Türkiye ortalarda yok!

Bir tarafta ticaret savaşı devam ediyor gibi ama acaba 2020-2021’den itibaren aslında daha büyük bir dünya ticareti vasıtası oluşacak da oradan ABD istediğini almayı mı hedefliyor? Eğer öyleyse ABD hem Çin’i yavaşlatacak hem de dünya ticaretinden arzu ettiği payı alacak ya da katma değerini sağlamış olacak. Ortada duran ikili bir durum var. Biri Çin’i yavaşlatması, ikincisi de bundan gelecek için ne planlaması. Burada bir faktörde küçük tonajdan büyük tonaja geçisin sebeplerinin ne olduğudur. Kuzey Denizinin, Kutup bölgelerinin kullanılması durumları söz konusu. Buna yönelik de yeni bir arz gelişimi yaşanıyor. Ancak Türkiye ortalarda yok. Dünya buralarda ama biz oralarda değiliz. Dünyanın olduğu bu yerlerde, dünya ticaretinin güçlü bir seyir izleme olasılığının yüksek olduğunu görüyorum.

 

Türkiye için sendrom nasıl oluru hesaplamalıyız

Diğer taraftan ABD 2008’den bugüne kadar geçen 10 senelik dönemde yeniden bir yorulma yaşadı. Buna metal yorgunluk diyebiliriz. Bu yorulma kendisini Amerikan tahvil faiz verim eğrisinde de gösterdi. Benim de uzun süredir üzerinde çalıştığım resesyon tahminleri konusudur. Buradan diyebilirim ki Amerika’da resesyon olasılığı yükseldi. Bu iki faktöre bağlıdır: Biri faiz verim eğrisi düzleşmekte, diğeri sermaye piyasalarındaki likidite ile derinlik arasındaki açıklığın artmasıdır. Borçlanma eğilimi yükselmiş, buna karşılık varlık değerleri o derece yüksek durumda olmayabilir. Amerika’daki konut fiyatlarına bakıldığında yine tavan yaptığı görülmektedir. Buradan sonra söz konusu değerler ani düşüş yaşadığında, yüksek varlığa sahip olduğunuzu zannederken bir de bakıyorsunuz o değerde değil. Kısaca o günlere yakın olabiliriz. En ufak bir kararsızlıkta veya yönetim eksikliğinde ABD’de 2019 sonu veya 2020 başlarında güçlü bir resesyon yaşanma olasılığı görüyorum. Bu durum ABD tarafında planlanmış ve öngörülmüşse yönetilebilir olacaktır ve tabii ki buradan acı çekecek ülkeler de olacaktır. Belki, başlangıçta 2-3 ülke veya bölge etkilenecek ama sonrasında çok daha geniş bir kitlenin hissetmesi mümkün. O yüzden bugünden bu olasılığın iyi çalışılması gerekmektedir. Türkiye için sendrom nasıl oluru hesaplamalıyız. Türkiye, daha çok dünyada yaşanan küresel resesyonları bir-iki sene sonra hissediyor. Bu sebeple 2019’u umarım bizle ilgili bir olumsuzluk yaşamadan tamamlarız. Türkiye’nin cari hesaplarına baktığınızda, ithalatın çok düştüğünü, ithalatın ise ufak ufak arttığını görürsünüz. Bu dış ticaret anlamında dibe yakın bir durum. Toparlanmayı yaşayabilecek bir noktadayız. Buradan sonra hızlı toparlanıyoruz algısı yaratabilecek tek şey sıcak para girişi olur. Yabancı para girme eğilimi artarsa Türkiye hızla canlanmayı yakalar. 

Dünya denizciliğinde gruplaşmalar sertleşecek

Ayrıca, dünya denizciliğinde gruplaşmalar daha da sertleşecek. Küçük ve sürüden kopanlar sürüden ayrı gibi zannettiklerimiz elenecek. Güçlü birliklerin, konvansiyonların içinde olabilenler, hat paylaşımları anlaşmaları yapabilenler, gemi filolarını devlet desteğiyle alanların ayakta durabildiği bir dönem daha da güçlü geliyor. Burada Türk denizcilerinin dünyada çok güçlü oluşumlar oluşturabildiğini henüz tam göremiyorum. Belki 1-2 istisna vardır. Türk denizciliği ya kendi sermayesiyle güçlü birlikler yaratacak ya da güçlü birlikteliklere entegre olacak. Aksi takdirde karlı olmanız çok zor. Bu anlamda dünyada denizcilik piyasası ne kadar tam rekabetçi deseler de özellikle mevzuatların etkisi ve Çin’in rezerv gücünün etkisi ile ciddi bir kartel havası veya piyasada hakim durum havalarını yaşatıyor gibi geliyor bana. Bu anlamda dünya denizciliğinde bazı kurumlar anormal bir şekilde pastadan payını alacak. Ancak çoğunluk 2019 yılı için sıkıntılı olabilir.  

 

Sermaye piyasalarındaki hareketleri görmek çok önemli. Gemi kiralamalarında özellikle şubat ayında ciddi aşağı doğru hareketler yaşadık. Büyük tonajlarla ilgili Baltık’a bakın küçük tonajlarla ilgili ülkemizin endeksine bakın çakılmış gibi tarihi şekilde endeksler. Böyle durumlarda çok kısa vadede değil ama orta uzun vadede ekonominin özellikle finans ve sermaye piyasalarının da daralma olasılığının yüksek olduğu anlamına geliyor. Bu da bir sinyal.

 

7DENİZ DERGİSİ (ÖZEL)

Editör: Haber Merkezi