Antik liman kenti Amasraʹda, kurtarma kazılarına ilaveten deniz altındaki kalıntıların da turizme kazandırılması için çalışma başlatıldı. MÖ 3000ʹli yıllarda kurulduğu bilinmekte olan ve 5 bin yıllık geçmişe sahip antik liman kenti Amasraʹda, karadaki kurtarma kazılarının yanısıra deniz altındaki kalıntıların da turizme kazandırılması hedefleniyor. MÖ Erken Bronz Çağıʹnda kurulduğu düşünülen ve ˮSesemosˮ adıyla MÖ 12ʹnci yüzyılda Fenikelilerʹin kıyılar boyunca oluşturduğu koloni yaşamının ardından İranlı Prenses Amastristʹin yönetimi döneminde en parlak zamanını yaşayan Amasra, 5 bin yıllık tarihin izlerini üzerinde taşıyor. Helenistik, Arkaik, Klasik, Roma, Bizans, Ceneviz, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çok sayıda eserin bulunduğu bildirilen ilçede temel kazısı çalışmaları sırasında ortaya çıkan eserler üzerinde yapılan incelemeler, antik çağlarda ilçede görkemli yapılar olduğunu ortaya çıkarıyor. Bugüne kadarki çalışmalarda ortaya çıkarılan eserler ilçe tarihinin 5 bin yıllık geçmişe sahip olduğu konusunda önemli bulgular verirken, antik kent yapılarının yarısının ise yerleşime açılmayan alanların altında kaldığı üzerinde duruluyor. ANTİK LİMAN KENTİ VE DENİZALTINDAKİ MEDENİYET Amasra Müze Müdürü Baran Aydın, ilçede antik çağlarda tiyatrodan pazar yerine, çeşmelerden su kemerlerine, meclis binalarından kutsal alanlara kadar oldukça kaliteli yapılar inşa edildiğini belirtti. Gerek Helenistik, gerekse Roma döneminden birçok esere rastlanılmasına karşın antik yapıların yer aldığı Amasrist kentinin önemli bir bölümünün de deniz altında olduğunu düşündüklerini söyleyen Aydın, şöyle konuştu: ˮİlçede üzerinde yerleşim olmayan yerlerin altında antik kent olduğunu biliyoruz ve inşaat temeli kazılarında da önemli eserlere rastlıyoruz. Müdürlüğümüz gözetiminde yapılan temel kazılarında Bizans Dönemiʹne ait erzak odası olduğu tahmin edilen yapıdan Roma Dönemiʹne ait hamamlara, toplantı salonundan özel taban mozaikli evlere kadar yapılar ortaya çıkıyor. Bugün 6 bin kişinin yaşadığı ilçede Roma döneminde 40-50 bin kişinin yaşadığını tahmin ediyoruz, ki bu da yerleşimin geniş alanda hakim olduğunu gösteriyor. Amasraʹnın antik liman kenti olması, denizin altında önemli kalıntıların varlığını da mümkün kılıyor. Bununla ilgili ilk etapta Küçük Limanʹda havadan görüntüleme yaptık, denizde gördüğümüz duvar buluntularını, karadaki eserlerde olduğu gibi dijital haritaya işlemeye başladık, gelecek yıl Amasraʹnın başka kesimlerindeki su altı buluntularına yönelik rölöve çıkarma çalışmalarına devam edeceğiz.ˮ SUYA GÖMÜLMÜŞ BİNALARDA BATIK KENT İZLERİNİ GÖRMEK MÜMKÜN Amasraʹnın, antik bir liman kenti olması dolayısıyla denizdeki arkeolojik çalışmalarda önemli yapı ve kalıntılara ulaşmanın mümkün olduğunu da aktaran Baran Aydın, ˮSu altında, 5 bin yıllık ilçe medeniyetinin denize uzanan kalıntılarına ulaşmak mümkün. İskeleler, küçük depolar, birtakım liman kalıntıları, batık gemiler, çeşitli mendirek ve ʹgemi babasıʹ denilen devrilmiş palamar, antik çapalar, batık sandallar gibi kalıntılara rastlayabiliriz. 17 Ağustos depreminde 3-5 katlı binalar nasıl suya gömüldüyse, burada da 8-10 metre suyun altına gömülmüş binalarla batık kent izlerini görmek mümkün olabilir. Bazen bir kilise, bazen bir villa veya ev, yapı karşımıza çıkabilir.ˮ diye konuştu. Aydın, gördükleri ve ulaşabildikleri kalıntıları kayda geçirdiklerini bildirerek, ilerleyen zamanlarda değişik su altı araştırma gemileriyle deniz dibindeki kumu emen temizleme sistemiyle kalıntıların açığa çıkarılabileceğini söyledi. 7DENİZ
Editör: TE Bilisim