1990’lı yılların sonunda Tuzla’da tamir tersanesi olarak sektöre giren Tersan Tersanesi, 2001 yılından itibaren yeni gemi inşa faaliyetlerine başlıyor. 2008 yılında tüm yeni inşa faaliyetlerini, altyapı ve yatırım çalışmalarını daha öncesinde başlattığı Yalova’daki yeni tesislerine taşıyor. Son beş yıldır üst üste sektöründe ihracat lideri olan Tersan Tersanesi, sipariş defterindeki özellikli ve yüksek bütçeli projelerle çalışmalarını sürdürüyor. Özellikle Tersan, Kuzey Avrupa’ya teslim etmiş olduğu yeni inşa projelerinin içerisinde akü enerjili ilk feribot çalışmalarıyla da ön plana çıkan bir tersane. Bir araya geldiğimiz Tersan Tersanesi İş Geliştirme Müdürü Şakir Erdoğan, bizlere yeni inşa projelerinden detaylı olarak bahsediyor.

 

Tersan Tersanesi’nin halihazırdaki yeni inşa projelerinden, kapasitesinden ve know-how’ından bahseder misiniz?

 

Tersan’ın şu anda devam etmekte olan 15 ve yakın zamanda yürürlüğe girecek olan 4 olmak üzere toplam 19 yeni inşa projesi var. Tabi ki bunlar farklı aşamalarda. Teslimatı yakın olan, denize indirilmiş veya testleri devam eden ya da kontratı imzalanmış, dizayn işleri süren projelerimizdir.  2008 kriziyle birlikte daha çok amacı doğrultusunda inşa edilen niş projelere; offshore destek gemileri, özel fabrika ekipmanlarıyla donanmış balıkçı gemileri, canlı balık taşıma gemileri gibi özel gemilerin inşasına yöneldik. Kuzey Avrupa başta olmak üzere Norveç, Danimarka, Almanya, İzlanda, Grönland, Kanada ve Rusya gibi ülkelere yeni inşalar yapıyoruz. Bu sayede 2013 yılından bu yana 5 yıldır üst üste sektörümüzde ihracat lideriyiz. Projelerimizden bahsedersem, Kore’de yarım kalan bir projeyi kabuk olarak yeni alıcısından teslim aldık. İlk armatörü tarafından Kore’deki tersanede iptal edilmiş bir projeydi. Bu offshore gemisini tersanemizde tamamlayıp Norveç’teki müşterimize gelecek ay teslim edeceğiz. Sonrasında her biri 130 metre olan üç adet akü enerjili ve LNG yakıtlı hibrid  feribot teslimatlarımız olacak. Yine Norveç’te büyük bir lojistik firmasına feribotların teslimini yapacağız. Gelecek yıl Rusya’ya yengeç toplama ve işleme gemisi teslim edeceğiz. Yine Norveç’e olta tipi dediğimiz balık işleme fabrikası gemileri teslim edeceğiz. Kanadalı müşterimize bu yıl 80 metrelik kıç trol gemisi teslim ettik ve bu teslimatın referansı ile Kanada’lı başka bir firma yine benzer bir gemi siparişi aldık. Bu fabrika tipi balıkçı gemileri bütçesi 30 ila 40 milyon euro arasında değişen nispeten büyük projelerdir. 2020 yılı başında Norveçli bir armatöre canlı balık taşıma gemisi teslim edeceğiz. Sonrasında Rusya’ya tekrar bir balıkçı gemisi teslimatımız daha olacak. 108 metrelik çok büyük bir balıkçı gemisi bu. Açıkçası bugüne kadar Rusya’dan aldığımız en büyük proje budur. 2020’nin ikinci yarısı için imzaladığımız projeler de var. Ülkemizin tüm yeni gemi inşa sektörünün yüzünü güldürecek ve yeni kapılar açacak bir proje olacağına inanıyoruz. Yine Rusya ile imzaladığımız ve 2021’in başında teslim edeceğimiz bir projemiz daha olacak.  Büyük bir tersanemiz var. İki kızak üstünde, iki düz alanda olmak üzere dört üretim hattımız var. Sipariş defterimizde yer bulan yukarıda sıraladığımız özellikli ve yüksek bütçeli projelerin yanı sıra gelen yeni projeleri inşa planımıza uyduğu sürece araya alabiliyoruz, yoğunluğumuza rağmen mevcut ve potansiyel müşterilerimize cevap verebiliyoruz.

 

Ülkemizdeki tersaneler özellikle Kuzey Avrupa’ya yöneldi. Orada nasıl bir potansiyel var? Özellikle niş projelere olan talep doğrultusunda yorumlar mısınız?

Marshall Adaları Bayrağı armatöre güven ve itibar sunar Marshall Adaları Bayrağı armatöre güven ve itibar sunar

 

Kuzey Avrupa’da çok büyük bir potansiyel var. Ve oradan gelen talepler de Türkiye’nin yapısına çok uyuyor. Aldığımız talepler öncelikli olarak ekonomik bakımdan öne çıkıyor. Biz Avrupa’ya kıyasla daha ekonomik maliyetler ile inşalar sağlayabiliyoruz. Armatörün ikinci talebi ise kalite. Uzakdoğu’dan daha iyi, Avrupa’dan daha az olmayan kalitede inşalar teslim ediyoruz. Öte yandan mesafe açısından lojistik ve lokasyon avantajımız var. İş ve sosyal yaşam kültürlerimizin dahi önemli bir faktör olduğu tüm bu avantajları yan yana koyduğumuzda Türkiye, rekabet ettiğimiz diğer ülkeler arasında Avrupalı armatörler için optimum bir inşa alanı, gemi tedarikçisi durumuna geliyor. Özellikle niş projelerde Avrupalı armatöre, kalite ve fiyat dengemizin yanı sıra esnekliğimiz de çok iyi hitap ediyor. Yeni inşada Avrupa ağırlıklı çalışıyor. Olsak da son yıllarda Rusya ayağımız da güçlendi.

 

Tersan’ın Ar-Ge konusundaki çalışmalarından bahseder misiniz?

 

Ar-Ge departmanımızı yaklaşık iki sene önce kurduk. Sektörde kurulan ikinci Türkiye genelinde ise 352. Ar-Ge departmanıdır. Kaliteyi ekonomik fiyata almak isteyen Avrupalı müşterilerimiz için Ar-Ge önem teşkil ediyor. Çünkü tek başına ekonomik fiyatlar ile kaliteli gemi üretmek veya geminin işlevselliği günümüzde yeterli tercih sebebi değil, özellikle enerji verimliliğinde ileri seviyede olan, az enerji harcayan, mürettebatına daha iyi konfor sunan gemiler talep edilmekte.  Talep edilen bu detayları da biz kendi içimizdeki Ar-Ge ve dizayn departmanımızın birlikte çalışması sonucunda güzel çözümler sunabiliyoruz müşterilerimize. Buna örnek vermek gerekirse geçen yıl Norveç’in en büyük lojistik firmalarından biri olan Fjord1’e yüzde yüz akü enerjili toplam dört feribot teslim ettik. Bunlar yenilikçi projelerdir ve firma ile olan işbirliğimiz devam etmektedir. Bu tarz inşa talepleri daha çok Norveç ve çevre ülkelerinden geliyor.  100 akü enerjili feribotu da böylelikle ülkemizden ilk biz teslim etmiş olduk. Ülkelerin zorunluluklarının, özellikle enerji verimliliğiyle ilgili taleplerinin yol açtığı bir durumdur bu. Tabi burada refah seviyesi yüksek olan ülkelerden bahsediyoruz. Bu tür yenilikçi projelere bütçe ayırabiliyorlar. Dolayısıyla yeni inşada niş projeler için çok uygun bir ülkeyiz. Bunun yanında gönül ister ki sadece gemiyi değil geminin içindeki ekipmanları ve asıl teknolojiyi de ülkemizde yapalım. Birçoğunu ne yazık ki hala ithal ediyoruz. Ancak de ciddi bir know-how oluşturuyoruz burada ve yakın gelecekte ülkemizden daha fazla değer katarak teslim edeceğimize inanıyoruz projelerimizi.

 

Bakım-onarım tarafı haricinde Türk tersaneleri cruise gemisi siparişi hiç almadı. Sizce Türk tersaneleri neden cruise gemisi siparişi alamıyor?  

 

Açıkçası bu konuda biraz bekleyin diyeceğim, çünkü bu çok uzak bir durum değil. Tabi ki başlangıç olarak siparişlerde çok büyük bir cruise gemisi göremeyiz. Ancak ara basamakları aşıyoruz. Diğer tersanelerdeki arkadaşlarımız, bizler bazı feribot ve ropax projeleriyle yukarı doğru birer adım atıyoruz. Sanırım en geç beş yıl içinde o pastadan da pay alacağımızı göreceğiz.  Dediğim gibi büyük bir cruise olmasa da ileri seviye ropax’lar, belki nehir tipi cruise gemileri beş yıl içerisinde ülkemizde de inşa edilmeye başlayacaktır.  Neden beş yıl içinde derseniz; markete ve raporlamalara bakarsak 2023 yılına kadar cruise gemisi inşa eden Avrupa’daki önde gelen tersanelerin sipariş defteri dolu.  Orada cruise gemilerine talep çok fazla. Dolayısıyla arz talep dengesini Türkiye lehine bu şekilde çevireceğiz. Özellikle beş yıl periyoduna düşmesinin sebebi de tersanelerin doluluğundan yararlanabileceğimiz öngörüsündendir.

 

Yurtdışında hangi fuarlara katılıyorsunuz?

 

Yurtdışında yılda ortalama dört fuara katılıyoruz. Diğer departmanlardaki arkadaşlarla paslaşıyoruz genellikle. Eylül ayında gerçekleşecek olan SMM Hamburg Fuarı’nda olacağız. O fuarda tamir-bakım departmanımız ağırlıklı katılım gerçekleştireceğiz. Hamburg fuarı öncesinde Norveç’te iki fuara ve sonrasında Rusya’da yapılacak olan Fish Expo Fuarı’na katılacağız. Ağustos, Eylül aylarında yoğun bir fuar tempomuz olacak.

 

Son olarak sormak isteriz, sizi en çok heyecanlandıran proje hangisiydi?

 

Klişe bir laf vardır ‘hepsi bizim bebeğimiz’ diye ama 130 metrelik bir offshore gemisi teslim etmiştik Norveç’e. Sanırım bu gemi sadece ben değil tersanemizdeki birçok çalışan için özel bir yer tutuyordur. Bütçesi 100 milyon euro’ya yakın. Özellikle helikopter pistinden özel offshore ekipmanlarına, denizaltında çalışan robotların kontrolünden özel sevk sistemlerine kadar tek başına 120 kişilik yaşam mahalline sahipti. Çok özel ve büyük bir projeydi. Türkiye’de yine bu seviyede yapılan ilk offshore gemisiydi diyebilirim.

 

Röportaj: Çilem Kocamış/ 7DENİZ DERGİSİ

Editör: Haber Merkezi