4. Müşterek Meslek Komiteleri toplantında konuşan İMEAK DTO Başkan Yardımcısı Recep Düzgit, sektörün 20 yılı aşkın bir süredir çözmek için uğraştığı 48 saat Türk Boğazlarından geçişte saat tarifesi ile Kılavuzluk ve Romörkörcülük Hizmetleri ile ilgili yürütülen tartışmalara yanıt verdi. Konuyla ilgili ismini vermediği bir kaptanın bir internet sitesinde 6 yazı kaleme aldığını kaydeden Düzgit, “Ne yazık ki bu arkadaş 6 tane yazı kaleme aldı. Şimdi de yazılarına ara veriyormuş çünkü bu konuya dava açacakmış. Ne açarsa açsın da o çok sorunumuz değil. En son yazısında da cumhurbaşkanımıza bir hitabette bulundu. İnsanın en azından yazdığı konuyu önce iyi öğrenmesi lazım. Bu konunun Montrö’nün delinmesiyle Türk Boğazları’nın yada İstanbul demir yerlerinin otopark olmasıyla ve orda iddia ettiği diğer bütün iddialarla hiçbir ilgisi yok. Bir kere uğraksız geçişin ‘uğraksız’ın kelime manasından çıkarıp “Efendim duran gemi uğraksız mı olur” gibi bir yorum yapacak kadar da konuyu bilmekten aciz. Uğraksız geçiş ya da uğraklı geçiş Türk Boğazları Tüzüğü’ne 1994’te konmuş bir kelimedir. Halbuki bugün Hudut ve Sahiller Sağlığı ve Gümrüğü Mevzuatı’nda da transit kelimesi geçer. Bu kelimelerin manalarına girmek için söylemedim… Bugün yazdığı gibi iddia edildiği gibi işte gemiler 168 saate geçti. Montrö’de bozuldu. Elini kolunu sallayan gemiler istediğini yapacak öyle bir şey yok. Transiti bozan ne varsa yine bozuluyor. Yani 168 saat duracak gemi karayla Hudut Sahilleri Sağlığı maddelerinde yazan herhangi bir eylemi yaparsa pratikası anında bozulur. Ayrıca hiçbir geminin Türkiye Cumhuriyeti 48 saatlik bekleme süresini 168’e çıkardı diye hadi ben demirleyeyim de Ahırkapı’da biraz dinleneyim diyecek hali yok. Yalvarsak durmaz. Böyle bir şey yok. Böyle bir olay da yok zaten. Bu aslında Türk gemilerinin cezalandırıldığı bir usuldü. Yanlış bir uygulamaydı” dedi.

 

‘Eleştirmeyin demiyoruz, sadece doğruları yazın’

 

Türk bayrağına özel bir düzenleme de yapılmayacağının altını çizen Düzgit, “Montrö’yü biraz bildiğini iddia eden kişi Türk bayrağına has uygulama yapılamayacağını bilir. Ama bundan muzdarip olanlar Türk sahipli yabancı bayraklı gemiler ile Türk bayraklı gemilerdi. Çünkü bu su yolunda yükü bulamadıysan, bir yere gidemiyorsan, bağlama limanında İstanbul ise ya da işletme şirketin İstanbul’daysa burada bekliyorsun. Bu gemiler 48 saati aşınca hiçbir kusurları olmadığı halde sadece Montrö’den sebep Sağlık, Sıhhiye ve Fener ücretleri uzun zamandır dolardan hesaplanıp arttırılamadığı için diğer serbest tarifeyi de Sağlık Sıhhiye Teşkilatı ve Kıyı Emniyeti devamlı arttırdığı için arada uçurum gibi bir fark oluştu. Yani serbest tarifeyle transit arasında. Dolayısıyla da gemilerimiz burada cezalandırılmış gibi burada durdu diye  hem yük bulamıyorlardı hem de burada durmayıp Karadeniz’e çıkıp batıyorlardı. Sektörün büyük talebi ve bürokrasinin yoğun uğraşlarıyla çıktı. Biz sektörü eleştirmeyin demiyoruz. Falancayı da eleştirmeyin demiyoruz. Ama doğruları yazın. Bilmiyorsanız da okuyun araştırın” ifadelerini kullandı.

 

GEMİMO'nun yeni yönetimi belirlendi GEMİMO'nun yeni yönetimi belirlendi

‘Özelleştirme diye bir şey yok’

 

Türk Boğazlarında Kılavuzluk ve Romörkörcülük Hizmetleri’nin özelleştirileceğ iddialarına da yanıt veren Düzgit, “Yok efendim öyle bir şey. Bu kadar işlerin içindeyim ben böyle bir şeyi hiç duymadım. Niye böyle bir konu çıkarılıyor. Bunu çıkaranlar herhalde böyle bir şey istiyor. Ben anlamıyorum. Bilmeyenlere anlatayım. “Kamu eliyle yapılır” diye bir cümle 2002 yılında çıkan Kılavuzluk ve Romörkorcülük Hizmetleri Teşkilat Yönetmeliği’nde yazıyordu. Bu yönetmelikte 2004 yılı Ocak ayında Danıştay tarafından iptal edildi. O günden sonra bir mevzuatta böyle bir şey yazmıyor. Şimdiki idare 31 Aralık 2018’deki yeni çıkardığı Kılavuz Yönetmeliğine bu cümlenin aynısı olmasa da benzer bir cümle yazdı. Yetersiz bulundu. Sonra yayınladığı genelgeye koydu. Daha sonraki genelgeye koydu. Ve şimdi en son çıkan Türk Boğazları Yönetmeliğine “Kıyı Emniyeti tarafından yapılamaz ve devredilemez” yazıldı. Yani zaten yoktu. 2004’ten 2018’e kadar hiçbir şey yokken bunu yazan insanları devamlı eleştiriyorlar. Sanki bir şey alındı satıldı. Yani anlamak mümkün değil” diye konuştu.

 

‘Bu bir komplekstir’

 

Türk Boğazları’ndan geçen 300 metre ve üzeri gemilere uygulanan ücret tarifesine de değinen Düzgit, gemilerin yüksek ücretlerden uzun süre gelmediğine işaret ederek, “Kıyı Emniyeti bunu düzeltti. Şimdi bu bile eleştiri konusu oluyor. Bu değiştiğinden beri Türkiye’ye 300 metre üstü konteyner gemileri gelmeye başladı. Bizim limanlarımıza geliyor. Bizim limanlarımıza Sağlık Sıhhiye ödüyorlar. Fener ödüyorlar. İthalat geliyor. İhracat oluyor. Bir yığın faydası oluyor. Fakat bunu yapan bürokrasi bile korkutuluyor. O zaman bir şey yapamazlar ki. Bizler sektör olarak konularımıza sahip çıkacağız. Bu kadar bu sektörün uğraştığı çıkması için bir yığın mevzuatın zorlanarak çıktığı şeyi 6 kere aynı yazıyla yazmak bir komplekstir. Yazık. O yüzden lütfen kendi bildiğiniz emin olduğunuz konularda göz göre göre bile bile bu şekilde itham edici şeylere karşı çıkın. Doğruları söyleyin ki doğruları öğretelim” şeklinde konuştu.

 

7DENİZ 

Editör: Haber Merkezi