4. Müşterek Meslek Komiteleri Toplantısı’nda sunum yapan Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oral Erdoğan, Türkiye ve Dünya ekonomisini değerlendirdi.

İsrail'e 54 ürün grubunda ihracat kısıtlaması kararı İsrail'e 54 ürün grubunda ihracat kısıtlaması kararı

 

Dünya ekonomisinde son revizyonlarda dikkat çeken durumları aktaran Erdoğan, büyümede aşağı yönlü revizyonların arttığını belirterek, “Yani ekonomik beklentide bir sıkıntı artık herkes tarafından ifade ediliyor. Gelişmiş olan ülkeler üzerine Çin eklendi. Çin ekonomisi de yavaşlayacak. Bu anlamda da ticarette yavaşlama ihtimali çok yükseldi. Bu da ‘denizciliğe de yansıyabilir’ gibi bir kaygı arttı. Bunun gemi fiyatları, navlumlar ve başta olmak üzere diğer uzantılara etkileri varsa görebileceğiz. Tedbirli olmamız gerekiyor diye düşünüyorum” dedi.

 

‘Küresel depresyon dönemi gelebilir’

 

Ticaret savaşlarına bakıldığında riskin aşırı yükseldiğini ve belirsizlik endeksinde biraz düşme olsa da ‘çift baş’ın oluşmasının tehlikeli bir durum olduğuna işaret eden Erdoğan, “Bunun arkasından iki senaryo gelir. Birisi anormal yükselme, diğeri de anormal düşüş gelebilir. Her ikisi de çok tehlikeli dünya için. Anormal risk yükseliyor demek anormal fiyat hareketleri yaşanacak. Burada risk çok düşecekse, riski çok düşürecek unsur ciddi bir daralmadır. Her şey tamamen bugünkünden daha da kötü bir şekilde durur. Ve 2-3 senelik bir ekonomik durgunluk yaşanır. Buna da depresyon denir. Dünya depresyonu en ağır 1929’larda yaşamıştı. 2-3 sene süren…. En az 2-3 senelik ancak bu risk eğrisini aşağılara getirir. Bunun olmasını istemiyoruz ama olasılık var. Küresel depresyon dönemi gelebilir. Ticaret savaşları çok hayra alamet gitmiyor. Dünyadaki borç birikimi 250 trilyonu aşıyor. Ama buna karşılık yıllık milli gelir üretimi 80 trilyon dolar civarlarında. Küresel olarak. Bunun çok daha fazlası birebir borç ödemesi olarak var. Buna bir de diğer vadeli borçlar, taahhütler eklenirse katrilyonlar yetmiyor” ifadelerini kullandı.

 

Tamamen ABD’nin stratejik kararıyla ilgili

 

Ticaret savaşları ve ekonomik büyümedeki ana faktör çok net göründüğüne işaret eden Erdoğan, “Birisi oyunu yönetiyor. Küresel ticaret hızla düşüyor. Küresel sanayi üretimi tarihi düşüş yaşıyor. Zaten ikisi iç içe. Üretim düşünce sanayi üretimi de düşüyor. Bu tamamen ABD’nin stratejik kararıyla ilgili” dedi.

 

FED faiz oranları indirmek zorunda kaldı

 

Şu an Türkiye’de reel faizde beklenti olarak negatiflik olduğu kanaatinde olduğunu söyleyen Erdoğan, küresel ekonomide satınalma yöneticileri endeksine göre, ABD hariç toparlanma değil negatife gitme eğilimi olduğunu belirterek, “ABD’nin son verilerine göre de ABD’de de gerileme teyit edilmiş durumda. Beklenti olumsuz. ABD Merkez Bankası (FED) faiz oranlarını indirmek zorunda kaldı. Büyük ihtimalle bu verilere göre. Ama bunu onlar bizden önce görüyordu. Potansiyel gerilemeyi yavaşlatmak için ya da Avrupa ve Çin’e karşı bir mücadele ortaya koyabilmek için ABD kendi faiz oranlarını aşağı çekmek zorunda kaldı” diye konuştu.

 

Verilerle resesyondan bahsetmek mümkün değil

 

Türkiye ekonomisine ilişkinde değerlendirmede bulunan Erdoğan, verilere bakıldığında son iki çeyrekte küçülme yaşanması demek, teknik olarak resesyon olasılığı demek. Ama bizde bu verilere göre güçlü bir resesyondan dememiz mümkün değil henüz. Potansiyel olarak depresyon olasılığını da konuşmak için veri yetersiz. Son iki çeyrekte milli gelir büyümesindeki ana sıkıntı nerede diye baktığımızda tarımda nispeten bir pozitiflik var. Ama inşaat, sanayi ve hizmetlerde sorun var. Özellikle de inşaat sektöründeki sert aşağı iniş Türkiye’nin ana sorunu. İnşaat sektörünün yarattığı bir katma değer yok. Bizim şanssızlığımız inşaat sektörüne fazla dayanmak” dedi.

 

Türkiye ekonomisi son iki çeyrekte büyüyor

 

Erdoğan, şunları söyledi: “Biz son iki çeyrek takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış veriye bakarsak son iki çeyrek ekonomide büyüme var. Ekonomi normal koşulda büyüme yaptı. Toparlanma içinde Türkiye ekonomisi. Ondan önceki iki çeyrekte ise daralma yaşamışız. İşsizlik oranı ciddi bir sıkıntı. Türkiye için yüzde 9’un üstü büyük bir strestir. Biz oldukça yukarıdayız. İşsizliği azaltmak için politikalarda iyi gittiğimizi düşünmüyorum. Bu konuya daha fazla önem verilmesi lazım. İşsizliği azaltayım derken verimsizliği arttıran modeller uygulanmamalı. Önümüzdeki aylar küresel beklentilerin aksine Türkiye için biraz daha cazip görünüyor.”

 

7DENİZ

Editör: Haber Merkezi