Deniz Kuvvetleri Komutanı olması beklenirken istifa eden Donanma Komutanı Nusret Güner bir gazeteci ile yaptığı ancak yayımlanmayan mülakatı twitter hesabından paylaştı İstifasıyla kamuoyunda çok konuşulan Oramiral Nusret Güner bir gazeteci ile yaptığı ancak yayımlanmayan mülakatı twitter hesabından paylaştı. İşte gündeme bomba gibi düşecek o açıklamalar. İzmirʹdeki casusluk ve Balyoz davası sebebiple istifa eden Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner, Hürriyet gazetesinin kendisiyle röportaj yaptığını ancak o röportajı yayınlamadıklarını açıkladı. Söz konusu röportajı twitter hesabından yayınlayan Oramiral Güner, bu söyleşiyi Hürriyetʹe 25 Ekim 2013 tarihinde vermiş. HER SATIRI BOMBA *Güner, Başbakan Erdoğan ile istifasından sonra Dolmabahçeʹde 55 dakika başbaşa görüşmüş. Hükümet istifayı geri aldırmak için neler yaptı? *Niye Deniz Kuvvetleri hedef alındı? Amaç kendi gemisini üretmeye başlayan Donanmayı yok etmek mi? TİGEMʹde gemi yapan mühendislere ne oldu? FLAŞ SÖZLERDEN BAZILARI *Emekli olunca kirada yaşayan tek oramiralim *Mercedes yerine Renaultʹa bindim *Başbakan sağolsun annemin bile hatrını sorardı *Benim için kırılma noktasi 21 Eylül 2012 tarihidir. Ne oldu o gün? *Kızıma bir şey olursa dağıtırım ortalığı. Kendi hesabımı kendim görürüm. Ben 5 yaşından 60 yaşına kadar idealist yaşadımˮ. GENELKURMAY BAŞKANI KALE ALINMIYOR Günerʹin bomba açıklamalarından Genelkurmay Başkanı Necdet Özel de nasibini aldı. İddiasına göre hükümet Genelkurmay başkanını kale almıyor. 30 Ağustosʹta Deniz Kuvvetleri Komutanı olması beklenirken istifa eden Güner, yayınlanmayan röportajında bakın neler demiş; NİYE İSTİFA ETTİ? ˮBu davaların başından beri, iddiaların doğru olmadığını ben ve benim gibi işin içindeki tüm subaylar biliyordu. Ama yine de devlet adabı neyi gerektiriyorsa onu yaptık. Bunu yargıya güvendiğimiz için yaptık. Ama zaman geçtikçe gördük ki, yargıya nerede güveneceksin? Adamlar savunma yapıyor. Yargıç başka tarafa bakıyor. Yargıya nasıl güveneceksin? O AN ÇILDIRDIM Benim için kırılma noktasi 21 Eylül 2012 tarihidir. Ne oldu o gün? Mahkeme karar verdi. Benim 160 tane pırıl pırıl silah arkadaşımı 18 yıla mahkum etti. Ben hamaset yapmıyorum. Ben bu denizcileri tanıyorum. Yüzde 90ʹı ile beraber çalıştım. Ben bu insanları tanıyorum. Bu insanlar pırıl pırıldır. Bunlara 18 yıl hapis cezası veriyorsun. Olacak şey değil. Çıldırdım. O an benin kırılma anımdır. İSTİFAMI BİR HAFTA BEKLETTİM Balyoz kararlarının verildiği 21 Eylül 2012 günü, istifa etme kararını verdim. Ancak kendi kendime dedim ki, ˮNusret bir hafta bekle. Demesinler ki, hemen feveran ediyorˮ. Bir hafta sonra da 28 Eylül günü istifamı verdim. KİMSENİN UMURUNDA DEĞİL Sivil olarak mücadele etmek de benim görevim. Ben Oramiral oldum. Harbe hazırlıktan sorumlu insanlardan birisiydim. Türk Silahli Kuvvetlerinin harbe hazırlığından sorumlu 14 Orgeneral/ Oramiralden biriydim artık. Ben öyle hissediyordum. Ama bir baktım ki, Deniz Kuvvetleri büyük bir zaaf içine düşürülmüş. Bu da kimsenin umurunda değil. Bunun böyle olduğunu gördüm. Kimsenin umurunda değil, kimse sesini çıkartmıyor. 160 tane pırıl pırıl insan gitmiş. BENİ KALE ALMAYANIN EMRİNDE NASIL ÇALIŞIRIM? Ben bunları Yüksek Askeri Şuraʹda anlattım. Sorumlu olan insanlara bunu anlattım. Hani beni kale almadıysalar, ben de onları kale almadığım için istifamı verdim. Beni kale almıyorsa, ben onun emrinde nasıl çalışabilirim? Saygımı yitirdiğim anda da çekip giderim. Ben saygımı yitirdim. Bir dakika bile duramazdım artık. DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANIʹNI EZMEYEYİM DEDİM AMA... Balyoz kararlarının açıklanmasından sonra, Deniz Kuvvetleri Komutanıʹnın istifa edeceğini düşündüm. Ondan önce istifamı verip, onu ezerim diye endişe taşıdım. Kendisi Karamürselʹe geldi. Geldiğinde görüştük. İstifa etmeyeceğini anladım. Dilekçemi o gün verdim. BU MİLLET ARTIK BİZE GÜVENMİYOR ˮBu millet artık bize güvenmiyorˮ diyorum. ˮNereden çıkartıyorsun bunu diyorlarˮ. ˮBen demiyorum ortaya çıkan Büyük Resim bunu diyorˮ dedim. Mahkemeler Türk milleti adına karar veriyor. Beni Türk milleti mahkum etmiş, 160 tane pırıl pırıl insanımızı Türk milleti mahkum etmiş, bir kısmı da sırada bekliyor. ˮBakınˮ dedim; ˮistifamı geciktirdiğiniz her gün bu şebekeler benim hakkımda da birtakım tasarruflar yapacaklarˮ dedim. Bunu özelikle Deniz Kuvvetleri Komutanıʹna söyledim. ˮOlur mu canım öyle şey?” dedi. Bak oldu sonunda, gördünüz mü? MERCEDES YERİNE RENAULTʹA BİNDİM İstifa dilekçeniz, yasal olarak Temmuz Ağustos veya Ocak Şubat aylarinda yürürlüğe girebiliyor. Onun dışında, Kuvvet Komutanı isterse istifanızı kabul etmez. Benim istifamı yürürlüğe sokmadıklar için 1 Ocak 2013 tarihine kadar bekledim. Bu arada, rutin çalışmalar için, 3-4 defa Ankaraʹya gittim. Kuvvet Komutanına her seferinde “Ocak ayından sonra ben yokum, planlamalarınızı ona göre yapınˮ dedim. Ankaraʹya bu gidişlerimde Ordueviʹnde general katlarında kalmadım. Albay katlarında kaldım. Mercedes makam arabamı bıraktım. Bu millet bana bunu layık görmüyor dedim. Renault otomobile bindim. Ama ben tepkimi başka nasıl gösterecektim? Basına gidip konuşamazdım ki. ASKERİ ŞURADA NELER SÖYLEDİ? 30 Kasım 2012. Yüksek Askeri Şura toplantısı. Şöyle dedim; -ˮSayın Başbakanım, Sayın Milli Savunma Bakanım, Donanma Komutanıʹnız Deniz Kuvvetleriʹnin düşürülmüş olduğu durum hakkında ne düşünüyor bilmek istersinizˮ diyerek konuşmaya başladım. Olanı biteni ve düşüncelerimi söyledim. Özgürlükse özgürlük. Ben komutanlarıma düşüncemi anlatırım. Dinleyen dinler, dinlemeyen dinlemez. Ben komutanlarımın verdiği emri son dakikaya kadar uygularım yine. Baktım ki saygımı yitirdi, çeker giderim. Ocak ayını beklememin şu yararı oldu. Milli Savunma Bakanı ve Başbakan beni dinlemiş oldu. Diyemezler ki, biz bu anlatılanları bilmiyorduk. KIZIM ÜZERİNDEN MESAJ VERDİLER Yüksek Askeri Şura cuma günü geç saatte bitti. Cumartesi günü Gölcükʹe döndüm. Pazartesi sabahı da gemilerimizle seyre çıktım. Küçük çaplı eğitimler de olsa personelime moral vermek istedim. Seyirdeyken, pazartesi öğleden sonra, bir de öğreniyorum ki, 16 yaşındaki kızımı savcılığa çağırıyorlar. Neymiş, mağdurmuş. Çıldırdım. Bana şu mesajı veriyorlar; ˮEy Nusret Güner, sen istifanı madem geri almadin. Biz de sana bunu yaparız.ˮ Bu, bu kadar açık. ÇILDIRDIM DİŞLERİMİ SIKTIM... Çıldırdım, ama kendime hakim oldum. Dişlerimi sıktım. Ankaraʹdan telefonlar geldi. ˮBenim kızım gidecek savcılığaˮ dedim. ˮBeni kimseye borçlu bırakmayınˮ dedim. Benim kızım 16 yaşında. Bu olay meydana geldiğinde 14 yaşında, kızımın 14 yaşındayken odasına güya kamera koymuşlar. Görüntüler vb. Bir de benim tüm faaliyetlerimi rapor etmişler. Bugün şunla görüştü vb. Güya benim astsubaylarım yapmış bunları. İddianamede böyle yazıyor. KIZIMA BİR ŞEY OLURSA... Kuvvet Komutanına dedim ki, ˮKızıma bir şey olursa dağıtırım ortalığı. Kendi hesabımı kendim görürüm. Ben 5 yaşından 60 yaşına kadar idealist yaşadımˮ. İSTİFA ETMEYEYİM DİYE CASUSLUK DAVASINI KALDIRACAKLARDI 22 Ocak 2013 tarihinde, yani İzmirʹdeki, önceleri kamuoyunda Askeri Casusluk diye bilinen Gizli Bilgi Temin Etme/ Bulundurma davası iddianamesi çıktığında istifamı tekrar verdim. 1 Ocakʹtan sonra iddianamenin çıkışını beklemiştim. Bakalım ne olacak diye. İnanıyorum ki, sırf ben istifa etmeyeyim diye Casusluk davasını ortadan kaldıracaklardı. Ama içerde uzun zamandır tutuklu olan 40-50 kişi vardı. Onlara ne diyeceklerdi? Tutukluluklarının hesabını nasıl vereceklerdi? Bunun için davayı açmaya mecbur kaldılar. Bunlar benim değerlendirmelerim. İSTİFAMI TEK ŞARTLA GERİ ALIRDIM Bana dediler ki, bizden ne istiyorsun dilekçeni geri almak için. Bunu bana Kuvvet Komutanı söylüyor, ama eminim ki bunu bana daha yukarılardan soruyorlar. ˮİstifadan vazgeçmek için ne istersinˮ diyorlar. Çünkü, bu; hükümet içinde ve özellikle TSKʹnın içinde çatlak gibi düşünülüyor. Bakın dedim, bütün yargılananlar tutuksuz yargılanacak diyeceksiniz. Hayır. Hepsini af edeceğiz, af çıkaracağız diyeceksiniz. Hayır. Bir tek şey diyeceksiniz: Biz hata yapmışız. Bütün davalar düşecek. EMEKLİ OLDUKTAN SONRA KİRADA OTURDUM İstifa ve emekliliğimin onaylandığı 28 Ocak 2013 günü, Deniz Kuvvetlerinin tüm birliklerine bir veda mesaji gönderdim. Saat 17.15ʹte. O saat o dakika güneşin batım vaktidir. Benim için de meslekte güneşin bakma vakti gelmişti. Ertesi gün devir teslim töreni yaptım. Personeli sinema salonunda topladım. Vedalaştım. Bu arada, kızımın okulunu tamamlaması için bir süreliğine Izmit’te ev kiraladım. Herhalde emekli olduktan sonra kirada oturan ilk oramiral benim. İÇİM SIZLADI Dün (24 Ekim 2013) tekrar hapsihaneye silah arkadaşlarımı ziyarete gittim. İçim sızladı. Arkadaşlarım içerdeyken ben nasıl Deniz Kuvvetleri Komutanı olacaktım! Kimse bana, Balyoz/ Darbe davasında, neden 140 kişi Deniz Kuvvetleriʹnden, 40 kişi Kara kuvvetlerinden mahkum olmuş anlatamaz. Bunu ilk 28 Eylül 2012 tarihinden itibaren Deniz Kuvvetleri Komutanıʹna da, Genelkurmay Başkanıʹna da , Başbakanʹa da söyledim. DARBEYİ YARGILAYORLARSA KARACILAR NEREDE ? Türkiyeʹnin başına bu belaları getirenlere sesini çıkarmayanlar, şimdi nifak sokuyorlar diyebiliyor. Benim dediğim şu; ˮBalyoz, Ergenekon, Kafes , Amirallere suikast vb. tüm davalara bakın, sadece askerler için demiyorum, siviller de dahil. Kesinlikle tüm davaların çürük olduğunu anlamak için iki tane gerekçe hazır diyorum. Bir: Darbe olacaksa 140 Denizciye 40 Karacı olmaz. İki: Türkiyeʹnin hiçbir kurumundan bu kadar yüksek oranda, hele Deniz Kuvvetleriʹnden 100 küsür casus çıkmaz. Bu iki iddia bile tüm davaların nasıl kurgu, nasıl yalan olduğunu ortaya koyuyor. Ben bunu olayın çarpıklığını anlatmak için, tüm davaların gerçek olmadığını vurgulamak için söylüyorum. ÇOK SADIK OLANLARDAN KORKACAKSINIZ Bakın sadık olmak iyidir de, çok sadık olmak iyi değildir. Bakın ben sadık bir insanım. Beni bir göreve getirirler, sadakatla çalışırım son dakikaya kadar, Komutanlarıma, Amirlerime inandığım bütün doğruları hiç birşey gizlemeden söylerim ve emirlerini uygularım. Ama Saygımı, sadakatimi kaybettiğim anda “Allahaısmarladık” derim. Kalmam görevde. Ama sen beni bir şekilde hakkım olmadığı halde bir yerlere getirmiş isen, ben sana çok sadık olurum. Mecburum çünkü çok sadık olmaya. Çünkü her şeyimi sana borçlu olurum. Onun için çok sadık olanlardan korkacaksınız. GENELKURMAY BAŞKANI PERSONELİ YERİNE HÜKÜMETE SAHİP ÇIKIYOR Ben diyorum ki, Genelkurmay Başkanı tüm personeline olduğu gibi, Deniz Kuvvetleri personeline de sahip çıkmalı. Çıkmadığına göre demek ki onların suçlu olduğuna inanıyor. Genelkurmay Başkanı personeline sahip çıkacağına yukarıya sahip çıkıyor. Komutan lider olursa komutan olur, aksi halde kendi emreder, kendi uygular. Genelkurmay Başkanı şimdi ben kamu görevlisiyim diyor. Benim bildiğim Komutanlar, gerektiğinde ˮölmeyi emrederˮler. O halde ben de teklif ediyorum: Türk Silahlı Kuvvetleriʹnde ˮkomutanˮ kelimesini kaldırsınlar artık. Emniyet teskilatinda olduğu gibi, birbirlerine ˮamirimˮ desinler, ˮKomutanımˮ demesinler. BAŞBAKAN DA SUSUYORSA ŞÜPHELENECEKSİN ARTIK... Bana göre, Genelkurmay çok hatalar yaptı. Silahlı Kuvvetler hakkında bir çok aşağılayıcı şeyler söyleniyor, ama Genelkurmay susuyor. Adamın gözünü bağla, kapat. Sonra geç boks yaptır. Genelkurmay Başkanı Başbakanʹa anlatmalıydı. Ben, Genelkurmayʹın Basına konuşmasına karşıyım. Ama siz konuşmazsanız, Amiriniz sizin yerinize konuşacak. Şimdi gazeteler sürekli yazıyor, 1 Mayıs katliamını askerler yapmıştır, 12 Eylül ortamını askerler hazırlamıştır, cami bombalayacaklarmış vb. O zaman gideceksin Başbakanʹa diyeceksin ki, ˮBaşbakanım bu olmaz, asker cami bombalamazˮ. Başbakan da susuyorsa, şüpheleneceksin artık, demek ki sana güvenmiyor. Genelkurmay ırım kırım ediyor. Sen açık açık izah etmezsen insanlara, ırım kırım edersen adamların amacına hizmet etmiş olursun. Adamların amacı zaten TSKʹyı aşağılamak. EN TEHLİKELİ ÖZELLİKLERİ; ALLAHTAN KORKMUYORLAR Bizi bu hale getirenlere “X Mafya Grubu” diyorum. Gizli-Organize-Suc Örgütü. Bana göre en tehlikeli özellikleri de ˮAllahʹtan korkmuyor olmalarıdır”. Ben hem bunları, hem de bu duruma sessiz kalan yetkilileri ve ilgilileri protesto ediyorum. Türk Deniz Kuvvetlerinin gelecek 50 yılı çalınmıştır. Bu belgeler nerden çıkıyor diye kimse sormuyor. Sorulacak soruların hiçbirini kimse sormuyor. Emekli Orgeneral Çetin Doğan diyor ki, ˮKomutan benim, beni yargılayın; madem suç görüyorsanız beni yargılayınˮdiyor. Ama kimsenin işine gelmiyor. Amaç suçu bulmak ve suçluyu cezalandırmak değil ki. Amaç TSKʹyı bitirmek. Neden Teğmenʹinden Orgeneraline/ Oramiraline kadar herkesi yargılıyorlar. Baştaki 5 kişiyi yargılasalardı. Problem olmaz, TSK da itibar kaybetmezdi. SAVCI BANA ŞANTAJ YAPTI İzmirʹdeki askeri casusluk iddianamesinde beni mağdur olarak yazmışlar. Güya Kızımın odasına gizli kamera koymuşlar, aslında telefonunuzu dinledik diyemiyorlar. İddianameye öyle yazmışlar ya. Ne olursa olsun, önemli değil. Böyle bir şey olsa da önemli değil. Bunlar bana ve eşime de olmadık şeyler söyleyebilirler. Söyledikleri gerçek de olsa, hiç önemli değil. Bana şantaj yapamazlar. Bana esas şantajı kim yaptı biliyor musunuz? Bana şantajı Savcı yaptı. Bana şantajı yapacaklar ne diyeceklerdi? Bak elimizde böyle bir kaset var diyeceklerdi. Dediklerimizi yap, yoksa kaseti ortaya çıkartırız diyeceklerdi. Şantaj böyle olmaz mı? İddianameyi hazırlayan Savcı ahlaksız ifadelerin yanına kızımın adını açık açık yazdı. Kızım 14 yaşında, o tarihte. Açık açık yazıyorsun. Şimdi burada şantajı kim yapmış oluyor? Bunlar bizleri geri zekalı mı zannediyorlar! X MAFYA GRUBU İNSANLARI BİRBİRİNE VURDURTACAKTI X Mafya Grubu; benim Amiral arkadaşıma diyor ki: “Sekreteri ile ilişkisi var”. Sekreter de, Amiralin gemisinde çalışan bir yüzbaşının eşi. Gerçek olmayan bu ifadeleri kullanmak nasıl bir söylem? Birbirlerini mi vurdurtmaya çalışıyorsunuz insanları? Bunlar vicdansız. Bunların vicdansız olmasını normal karşılıyorum. Ama sesini çıkartmayan kendi adamlarıma kızıyorum. Böyle şeylere nasıl sessiz kalırsın sen. MİT Müsteşarının ayağına basınca hemen tedbir alıyorsunuz. Bunlarda neden sessiz kalıyorsunuz? TEK RÜTBEM KALDI O DA ŞEHADET Benim bir tek rütbem kaldı. Şehadat rütbesi. En ufak bir korkum yok. Beni ortadan kaldirabilirler. Hapiste olan silah arkadaşlarımı ve Komutanlarımı kanımın son damlasına kadar savunacağım. Bana diyorlar ki istifa etmeseydin, mücadele etseydin. Bana yasa dışı hiçbir şey teklif edemezler. Deniz Kuvvetleri Komutanı olsaydım kime karşı mücadele edecektim? Komutanıma ve hükümete karşı mı mücadele edecektim? Onlar beni dinlemiyorlar. Havlu attım. Hayatımda ilk kez havlu attım. Kimle mücadele edeceğim? Ha ortada bu işleri yapan birileri, bu komploları hazırlayan X Mafya Grubu var. Görevdeyken onlarla benim direkt mücadele edecek durumum yok ki. Demokrasinin olmazsa olmazları Muhalefet ve Medya yandaş olmuş, İktidarla birlikte el ele gidiyorlar. IŞIK PAŞAYI TAKDİR EDİYORUM Işık Paşaʹyı takdir ediyorum. Amirlerine durumu anlatmaya çalıştı. Kim amiri? Başbakan. Baktı ki dinlenmiyor, istifa etti. Işık Paşa takdir ettiğim bir insandır. İLKER BAŞBUĞ KOZMİK ODA KONUSUNDA HATALI Bir askerin kozmik bürosuna girebilirler mi ? Orgeneral İlker Başbuğʹun anında istifa etmesi gerekirdi. Anında. Büyük hata yapmıştır. Ben karşı gelsin demiyorum. Bir asker Genelkurmay Başkanı, Başbakanʹın emrindedir. Kesinlikle emrindedir. Ama sen bana güvenmiyorsun, Genelkurmay Başkanı olarak, 35-40 yaşındaki Hakime güveniyorsun. Nasıl? Bilemiyorum. Lafını dinletemiyorsan, bırakıp gideceksin. Yoksa kimse sana saygı duymaz. Sen emir verdim zannedersin. Kendin emir verir, kendin dinlersin. Öl dersin, insanlar ölmez. ASIL AMAÇ BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ Tüm operasyonların ana amacı Büyük Ortadoğu Projesiʹdir. Bölgenin şekillendirilmesi. ABD bunu açık açık ilan etti zaten. Bunda gizli saklı birşey yok. Küresel güçler bölgeyi şekillendirirken, Süper Gücün bir takım amaçları var, Türkiyeʹyi yönetenlerin de bazı amaçları var. Burada önemli olan, sizin çıkarlarınızla Süper Gücün çıkarlarının aynı parallelikte gitmesidir. Bunda bir problem yoktur. Büyük Ortadoğu Projesinin ana felsefesi nedir? Bana göre; Özerk Kurdistan ve Şiilere karşı Sünni bir kuşak yaratmaktır. İranʹa karşı sünni kuşak yaratıyoruz. Suriyeʹdeki azınlık dediğimiz aleviler devrilsin, çoğunluk olan sünniler geçsin başa diye uğraşıyoruz. Amaç paralel. Tunusʹta da. Mısırʹda da aynı. Biz neden destekliyoruz? Hepsi sünni olduğu için destekliyoruz. Bu felsefenin uygulanabilmesi icin Turkiye’de yapılan operasyonun askeri hedefi de, Silahlı Kuvvetlerin demokratik kontrolü kapsamında, siyasilerin hareket serbestisinin arttırılması ve bunun için de TSKʹnin susturulmasıdır. Bu benim değerlendirmemdir. TÜRKİYEʹNİN BÖLGESEL GÜÇ OLMASI ENGELLENDİ Şimdi gelelim Türkiyeʹdeki Operasyonun sonuçlarına. Oldukça güçlü olan Türk Donanması zayıflatılarak, Türkiyeʹnin Genişletilmiş Bölgesel güç olması engellenmistir. Akdeniz, Pasifik ve Hint Okyanusuʹnu da kapsayan bir çevrede, Türkiye; ancak, Donanması ile etkili olabilir. DONANMA YOKSA PİKNİK YAPARSINIZ Eğer Donanmanız yoksa, oturur Kara Kuvvetleri ile birlikte kendi sınırlarınız içinde piknik yaparsınız. Siz bunlarla başka maksatla işbirliği yaparken, sizin Donanmanızı çökerttiler. Demek ki ortada yanlış bir politika var. Aslında küresel güçler, Türkiyeʹnin, donanmasını ortadan kaldırarak Genişletilmiş Bölgesel Güç olmasını engelliyor. Hükümet düşünsün. Uygulanan politikalarla ne hale gelindiğini düşünsün. 40 SENEDİR HARP GEMİSİ YAPIYORUZ ONA DARBE VURDULAR Türkiyeʹdeki Operasyonun ikinci sonucu, Deniz Kuvvetleriʹndeki teknolojik atılımların engellenerek, Türk savunma sanayine darbe vurulmasıdır. Bu darbedir. Ne hava, ne kara’yadır. Darbe esasen Deniz Kuvvetleriʹnedir. Yok tank yapıyormuşuz, yok uçak yapıyormuşuz. Millilik oranı yüzde 5-10ʹu geçmez bunlarda. Biz de 40 senedir harp gemisi yapıyoruz, yerlilik oranı düşük. Ama Türk Deniz Kuvvetleri son yıllarda atılım içerisinde. Bunda son 50 yılın emeği ve birikimi var. YERLİ ARABADAN BİN MİSLİ ZORUNU YAPTIK Başarılı Subaylarımız Donanmada 3-5 yıl çalıştıktan sonra yurt dışı üniversitelerde Master, Doktora yapar; sonra döner Tersanelerimizde, Okullarimizda son teknolojik gelişmeleri aktarır. Sayın Başbakan yırtınıyor araba yapalım diye. Türk Deniz Kuvvetleri arabadan belki 1000 misli daha zor Korveti/ MILGEMʹi yaptı. Yerlilik oranı yüzde 70’e yakın. Deniz Kuvvetleri yapacağım diyor ve başarıyor. EN İYİ MÜHENDİSLERİ CASUS İLAN ETTİLER Deniz Kuvvetleri savunma sanayinde lokomotiflik yaptı. Siz bitirdiniz, bunların çoğuna casus dediniz, mahkum ettiniz. Özellikle Askeri Tersanalerimizde ve Türkiyeʹnin en iyi Arastirma Merkezindeki mühendisler hedef alındı. Geri kalana da, kaçın gidin dediniz, sizin de başınız belaya girecek dediniz. Bu vicdanların alamayacağı birşey. Benim bunları Milletime söylemem lazım. Yere göğe sığdıramayacağın, pohpohlayacağın adamlara, casus diyorsun. Türk Deniz Kuvvetlerine ve dolayısıyla Türkiyeʹye yapılan kötülüklerin boyutlarını kimse bilmiyor. 1 MART KRİZİNİN İNTİKAMI Türkiyeʹdeki operasyonun üçüncü sonucu 1 Mart krizinin faturasının Deniz Kuvvetleriʹne kesilmesidir. ABDʹlileri aylarca denizde dolaştırıyorsun. Adamlara ümit veriyorsun. Adam bunun intikamını alıyor. Bunu TSKʹya yıktılar. TSK da Deniz Kuvvetleriʹne yıktı. TÜRKİYEʹYE OPERASYON YAPILIYOR Bence Türkiyeʹde yapılan operasyonun en önemli sonucu, 1000ʹlerce yıllık Türk Ordusuna özgü disiplinin zaafa uğratılmasıdır. Artik astlar, Komutanın verdiği emirleri sorgulayacak, teğmen de orgeneral/ oramiral de ayni cezayı alıyor, sorumluluklarımız aynı, bu emir belki kanunsuz olabilir diyecek, ast üst arasında sevgi/ saygı kalmayacaktır. DENİZ KUVVETLERİNE YETERİNCE SIZAMADIKLARI İÇİN HEDEF YAPTILAR Sonuç olarak; siyasilerin hareket serbestisini arttırmak için, korku salınarak, TSK susturuldu. ˮTSK sussun ki, biz rahat hareket edelimˮ dendi. X Mafya Grubunun, daha önce, Deniz Kuvvetlerine yeterince sızamamış olması, Deniz Kuvvetleriʹni hedef yaptı. Söz konusu Mafya Grubu, Emniyete sızmış, Yargıya sızmış. Büyük Resim diyor ki TSKʹya da kısmen sızmış.Yeterince sızamadıkları Deniz Kuvvetlerini dağıtmak zorundaydılar. Türkiyeʹyi dönüştürürken Türk Silahlı Kuvvetleriʹnden destek gerekiyordu. Bu destek ihtiyacını en kolay nasıl sağlayabilirsiniz??? KARA KUVVETLERİNDE 1500 KİŞİ CEZA ALSAYDI, NECDET ÖZEL YERİNDE KALABİLİR MİYDİ ? Simdi soruyorum size, “Eğer Balyoz Darbe Planı gerçek olsaydı, Kara Kuvvetleriʹnden 40 kişi yerine 750-1500 kişi mahkum olacaktı; bu durumda, Genelkurmay Başkanı görevde kalabilir miydi?” TEKLİFİM 3 yıl evveline kadar olduğu gibi; “Hakim/ Savcıların verdikleri kararlardan doğabilecek tazminatların, devlet yerine, kendileri ve birinci derece akrabaları tarafından ödenmesi için son 5 yılı da kapsayacak şekilde yasal düzenleme yapılması.” GENELKURMAY BAŞKANIʹNA ÜZÜLÜYORUM Hani diyor ya şimdi Başbakan, Cumhurbaşkanı ˮNecdet Özel arkadaşlarını savunuyor bizeˮ diyor. Ben çok üzüldüm, Genelkurmay Başkanı için. Sözü dinlenmiyor demek ki. Ben o sonucu çıkartıyorum. ONU TAKMIYORLAR Arkadaşlarını savunacak argumanları söylüyor. Ama takmıyorlar. Ben de Donanma Komutanı olarak arkadaşlarımın suçsuzluğunu anlattım. Beni takmıyorsanız, Allahaısmarladık dedim. Ben seninle sorumluluğu niye paylaşayım ki? Türk milletine şu mesajı vermek istedim: ˮEy Türk milleti uyanın. Bunlar böyledir. Benim hiçbir beklentim yok.” BAŞBAKAN ANNEMİN HATRINI BİLE SORAN BİR İNSAN Başbakan benimle görüşmek istemiş. Başbakan ile hem şehriyiz biliyorsunuz. Ben de aslen Rizeliʹyim. Sağolsun kendisi ile askeri ortamlarda bir araya geldiğimizde annemin bile hatırını soran bir insan. Aynı mahallenin, aynı sokağın havasını koklamış insanlarız. Ama bu devlet işi, kendisini yanıltabilirler. Dostluk başka, alışveriş başka. Ben Allahʹa da hesap vereceğim. Bunun sorumluluğu da omuzlarimda. Dolmabahçeʹye çağnldım. 25 veya 26 Ocak. İstifamı verişimden birkaç gün sonra. Giyindim resmi elbiselerimi. O sırada biri telefon etti, ismi lazım değil. ˮAman efendim sivil elbise ile gidin, basın sizi görmesinˮ dedi. Kimi kimden gizliyorsunuz. Neyse sivil gittim. 55 DAKİKA BAŞBAKAN İLE NE KONUŞTU? Başbakan ile 55 dakika görüştük. Başbakanʹa orada herşeyi anlattım. 5 yaşından 60 yaşına kadar nasil idealist bir şekilde yaşadığımı söyledim. Şimdi “Siz bana istifanı geri al diyorsunuz, bu bana Tetiği Çek anlamına gelir” dedim. “Ama bu insanlarin başına gelenleri düzeltin, ben köşemden sizin sağlığınıza dua edeyim” dedim. Başbakan iyi niyetle beni istifadan vazgeçirmek istedi. ˮMİT Müsteşarı da zor durumda görüyorsun” dedi. “Yargıyı görüyorsun vb.” dedi. www.7deniz.net
Editör: TE Bilisim