Enkaz kaldırılmasına ilişkin Uluslararası Nairobi Konvansiyonu, 2015 yılında 39 devletin konvansiyonu onaylaması ile yürürlüğe girdi. İlgili konvansiyonun üye devletler tarafından imzalanmasının üzerinden uzunca bir süre geçmiş olmasına rağmen, Türkiye henüz üye devletler arasında yer almamakta ve dolayısıyla konvansiyonun hükümlerinden yararlanamamakta. Nairobi konvansiyonun yürürlüğe girmesi güncel bir konu olmamasına rağmen, enkaz kaldırma ve enkazın sebep olabileceği zararlar hususunda duyduğumuz endişe bu yazıyı kaleme almamıza sebep olmuş.

 

Konvansiyonunun üye devletler için faydaları

 

Endişemizi daha iyi anlatabilmek adına, öncelikle konvansiyonun üye devletler için sağlamış olduğu faydalardan bahsetmenin uygun olacağını düşünüyoruz. Konvansiyon öncelikle, bir enkaz söz konusu olduğunda sorumlu tarafın kim olacağı, bu sorumluluğa istinaden hangi önlemlerin alınacağı ve nasıl uygulamaya konulacağı hususlarını açıklığa kavuşturmakta. Konvansiyona göre, öncelikle enkaz kaldırma sorumluluğu belirli sınırlarla birlikte geminin donatanına ait. Donatanın sorumluluğu, enkaz yerinin belirlenmesi, işaretlenmesi ve son olarak enkazın kaldırılması olarak belirtilmiştir. Konvansiyonun uygulanabilirliğini garanti altına almak adına, üye devlet limanlarına girecek tüm 300 GT ve üzeri gemiler için P&I sigortası yaptırılması ve WRC sertifikası sunulması zorunlu tutulmuştur. Konvansiyonun burada üye devlete sağlamış olduğu en büyük avantajlardan biri, doğrudan geminin P&I sigortacısına başvurma ve dava açma hakkına sahip olmasıdır.

 

Enkazların kaldırılması

 

Yukarıda sayılanlara ek olarak, konvansiyonun asıl uygulama alanı, üye devletlerin kara suları dışında kalan ve münhasır ekonomik bölgesinde seyir güvenliğine veya çevreye tehlike yaratabilecek enkazların kaldırılmasıdır. Ülkemizden örnek vermemiz gerekirse, karasularımızda oluşan enkazların kaldırılması için milli hukuk kurallarını uygulayabiliriz. Ancak, karasularımız dışında kalan bir gemi enkazından veya enkaz olarak değerlendirilen yükün bizim için tehlike yaratması halinde, Nairobi Konvansiyonunun ilgili maddelerinden yararlanabilmemiz üye Devletlerden biri olmamız gerekmektedir. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi Türkiye’nin henüz konvansiyona üye olmaması, münhasır ekonomik bölgedeki enkazın kaldırılmasını talep etme veya doğrudan geminin P&I sigortacısına başvurma gibi konvansiyonun üye devletlere tanıdığı haklardan faydalanamaması sonucunu doğurabilecektir.

 

Kazalarda dava hakkı veriyor

 

Konuyu yaşanmış bir örnek ile biraz daha somutlaştıracak olursak, 2002 yılında “TRICOLOR” gemisinin İngiltere ile Fransa arasındaki Dover boğazı girişinde, Bahama bandıralı “KARIBA” konteyner gemisi ile çarpışarak batmasını örnek olarak verebiliriz. Özetle olayda gemi, Fransa karasularının ötesinde, ancak münhasır ekonomik bölgesi içerisinde batmıştı. Her ne kadar enkaz işaretlenmiş ve gerekli güvenlik tedbirleri alınmış olsa da yeterli olmamış ve “NICOLA” akabinde de Türk Bayraklı “VICKY” isimli bir gemi enkaza çarpmıştı. Zincirleme yaşanan kaza, konuyu takip eden herkese bir ülkenin, karasuları dışındaki ve fakat münhasır ekonomik bölgesi içerisindeki bir enkazdan nasıl etkileyeceğini ve bu durumun seyir güvenliğini nasıl tehdit edebileceğini göstermişti. Söz konusu olay, ayrıca bir ülkenin münhasır ekonomik sahası içerisinde oluşan bir olaya müdahale etme hakkındaki belirsizlikleri de ortaya koymuştu. “TRICOLOR” enkazı nedeni ile yaşanan kazalara müteakip olarak, Fransız yetkilileri enkazın kaldırılmasını talep etmiş ve enkaz kaldırılmıştı. Ancak, o dönemde bu talebin Uluslararası Hukuk kuralları ile çelişip çelişmediği yönünde tartışmalar da olmuştu. İşte Nairobi konvansiyonu tüm bu belirsizlikleri bertaraf etmek adına önem taşımaktadır, çünkü karasuları dışında olsa dahi enkazdan etkilenen devlete enkaza müdahale edilmesini talep etme hakkı ve doğrudan P&I sigortacısını dava etme hakkı vermektedir.

 

DTO’nun Müşterek Meslek Komiteleri Toplantısı yapıldı DTO’nun Müşterek Meslek Komiteleri Toplantısı yapıldı

Umarız, karasularımız dışında ülkemizin seyir güvenliğini ve çevreyi tehlikeye sokan olaylar yaşanmaz. Ancak, denizde böyle olayların ne zaman yaşanacağını öngörmek mümkün olmadığından, bizi bu durumlarda koruyacak uluslararası konvansiyonlara üye olunmasının geciktirilmemesi gerektiğini, bu yazımız aracılığı ile önemle hatırlatmak istiyoruz.

 

Aysun Büyükateş Ünlü

Kuzey Sigorta ve Reasürans Brokerliği AŞ – Broker

Editör: Haber Merkezi